Aerosol Kapları Nasıl Çalışır
Üstteki düğmeye basıldığı zaman, püskürtülecek sıvı ile sıvılaşmış itici gaz karışımı borunun içinde yükselmeye başlar, itici sıvı kaptan çıkarken buharlaşır ve içinde sıvı damlacıkları bulunan ince bir gaz bulutu halinde dışarıya fışkırır.
Aerosol kapları genellikle, lehimle birleştirilmiş teneke ya da alüminyum levhalardan yapılır; basınca dayanıklı olması için de tabanı çukurlaştırılır. Kabın tepesinde basılarak çalıştırılan bir valf, bu valfin hemen altında sarmal bir yay ve kabın dibine kadar uzanan esnek bir boru bulunur. Kabın içine önce püskürtülecek sıvı (aynı örneği sürdürürsek mobilya cilası) doldurulur. Daha sonra kapak, valf ve boru üçlüsü takılır. En sonunda da valften içeriye basınç altında itici gaz gönderilir. İtici gazın büyük bölümü kaptaki basıncın etkisiyle sıvı hale geçer; ama sıvılaşmış itici gaz ile cila karışımının üstünde gene de bir itici gaz katmanı kalır. Kabın içindeki basınç ve sarmal yay, düğmeye basılmadıkça valfin kapalı kalmasını sağlar.
Aerosolü püskürtmeden önce, bu maddeyle itici gazın iyice karışmasını sağlamak için kabı çalkalamak gerekir. Tepedeki düğmeye basıldığında valf açılır ve kabın içindeki basıncın etkisiyle sıvı karışımı boruda yükselmeye başlar. İtici gaz memeden çıkarken buharlaşarak gaz haline geçtiği için, bu sıvılaşmış gaz kütlesinde asıltı halinde bulunan mobilya cilası ya da herhangi bir sıvı, aerosol püskür-tüsü biçiminde memeden fışkırır. Bir miktar sıvının dışarı çıkmasıyla kabın içinde oluşan boşluğu, buhar halindeki itici gaz doldurur.
Deodorantlar, tıraş kremleri, cilalar, cam temizleyicileri, saç spreyleri, böcek ilaçları, püskürtmeli boyalar ve daha birçok ürün aerosol kapları içinde satışa sunulur. Gerçekten de bu tür maddeleri kullanmanın en pratik ve kolay yolu budur. Ne var ki bu kolaylığın çok yüksek bir bedeli vardır. Aerosollerde kullanılan itici gazlar zehirli ya da kolayca alev alan maddeler değildir, ama Dünya'nın atmosferinde yarattıkları bazı değişiklikler ileride büyük yıkımlara yol açabilir. Bu tehlikenin nedeni, itici gazların havadaki herhangi bir maddenin etkisiyle parçalanmayacak kadar kararlı ve kalıcı olmasıdır. Atmosferde yükselen bu gazlar, yeryüzünün yaklaşık 25 km üstündeki ozon katmanıyla karşılaşıncaya kadar hiçbir değişikliğe uğramaz. Oysa, oksijenin üç atomlu değişik bir biçimi olan ozon her an tepkimeye hazırdır ve bu gazlarla kolayca birleşir. Bu tepkime sonucunda ozon parçalanır ve iki atomlu oksijene dönüşür.
Dünya'nın çevresindeki bu ozon katmanı, atmosferdeki oksijenin, Güneş'ten yayılan morötesi (ültraviyole) ışınları soğurmasıylakendiliğinden oluşur. Bu katman, deri kanserine yol açabilen bazı zararlı morötesi ışınların yeryüzüne ulaşmasını engellediğinden, canlılar için çok önemlidir. Aerosollerdeki itici gazların sürekli olarak havaya karışması ozon katmanının giderek incelmesine ve delinmesine yol açabilir. Sonuçta, yeryüzündeki canlılar Güneş'in zararlı ışınlarıyla her an karşı karşıya kalabilir.
Kaynak: MsXLabs.org &Temel Britannica