BİBERİYE. Çeşitli hastalıklara iyi gelen şifalı bir bitki olarak eskiçağlardan beri tanınan biberiyenin (Rosmarinus officinalis) anayurdu Akdeniz çevresidir. Türkiye'nin Güney Anadolu Bölgesi'nde de kendiliğinden yetişir. Ballıbabagiller familyasından olan biberiye, genellikle 1 metreye kadar boylanan ve kışın yapraklarını dökmeyen, çalı görünümünde, çokyılık bir bitkidir.
Keskin ve güzel kokulu olan ince yapraklarının üst yüzü parlak koyu yeşil, alt yüzü gümüş rengindedir. Yapraklarının kenarları, alt yüzündeki tüylü olukların içinde bulunan ve bitkinin solunumunu sağlayan gözenekleri koruyabilmek üzere içe doğru kıvrıktır. Yurdumuzun bazı yörelerinde bu bitkiye "kuşdili" denmesi yaprakların bu görünümünden kaynaklanır. Ayrıca "hasalban" adıyla da anılan biberiyenin bilimsel cins adının Latince'deki anlamı ise "deniz çiyi"dir. Gerçekten de Akdeniz kıyılarındaki dik yarları ve yamaçları kaplayan biberiye çalılıkları yaz başlarında soluk mavi çiçekleriyle donan-dığında, kıyılar hafif sis basmış ya da çiy düşmüş gibi buğulu bir görünüm alır
Biberiyenin yapraklarından elde edilen hoş kokulu uçucu yağ yüzyıllarca koku maddesi olarak kullanılmıştır.
Ayrıca yapraklarından demlenen çayın baş ağrılarına iyi geldiğine, biberiye yağının da belleği canlandırıp güçlendirdiğine inanılırdı. Bu yüzden anı ve bağlılık simgesi olarak görülen biberiye birçok ülkede düğün ve cenaze törenlerinin ayrılmaz bir parçasıdır. Günümüzde daha çok baharat olarak kullanılan bitkinin taze ya da kurutulmuş yaprakları et, balık, sebze yemeklerine ve vermutlara katılır.
Kaynak: MsXLabs.org & Temel Britannica