Arama

Otto von Bismarck - Tek Mesaj #2

asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
21 Eylül 2008       Mesaj #2
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın

Şansölyelik dönemi


Alman halkının kahramanı haline gelen Bismarck, 21 Mart 1871’de prens unvanı alarak şansölyeliğe atandı. Devlet Meclisi’nde Ulusal Liberaller ile sıkı bir işbirliği yaparak ortaçağ kalıntılarını ortadan kaldırmaya yönelik bir dizi önemli adım attı. Ortak bir para sistemi ve bir merkez bankası kurdu. Tek bir ticaret hukuku ve medeni hukuk oluşturdu. Katolik haklarının savunucusu Merkez Partisi’ne karşı eğitimin devlet denetiminde olmasını öngören bir kültür savaşı (Kulturkampf) açarak yoğun bir mücadele yürüttü.
Ad:  oto fon bismark2.jpg
Gösterim: 914
Boyut:  40.7 KB

1871’den sonra Fransa’nın öç almaya kalkışmasından çekinen Bismarck, Avusturya ve Rusya ile yakınlaşmaya yönelerek 1873’te Uç İmparator Birliği’nin (Dreikaiserbund) oluşturulmasına ön ayak oldu. Daha çok monarşiler arasında bir dayanışmayı yansıtan bu birlik, giderek İngiltere’ye yakınlaşan Avusturya ile Rusya arasında Balkanlar ve Yakındoğu konusunda patlak veren çatışmayla sarsıldı. Doğu topraklarının Almanya için “bir Pomeranyalı askerin kemiklerine” bile değmediği kanısında olan Bismarck, iki devletin arasının açılmaması için çaba gösterdi.

Osmanlı Devleti’ne savaş açmaya hazırlanan Rusya’nın, Avusturya’yı tarafsızlaştırma yönündeki baskılarına karşı koydu. Rusya’nın Mart 1878’de OsmanlIlara ağır bir antlaşma dayatmasıyla savaş tehlikesi belirince, araya girerek Berlin Kongresi’nin toplanmasını sağladı ve kongreye başkanlık etti. Barışın mimarı olarak kendisine büyük saygınlık kazandıran bu olay, aynı zamanda yürüttüğü diplomasinin de bir dönüm noktası oldu. Ö zamana değin yansız kalarak Prusya’yı büyük devletler arasındaki çekişmeden uzak tutmayı temel alan Bismarck, bunu gelişmelerde etkili bir rol üstlenerek sağlamaya yöneldi. Avusturya’yı Balkanlar’da bir serüvenden alıkoymaya çalışmakla birlikte, Rusya’dan gelebilecek bir saldırıya karşı bu ülkeyi korumaya önem verdi. Wilhelm’in direnişini istifa tehdidiyle kırarak, 1879’da Avusturya ile bir ittifak antlaşması yaptı.

Bismarck bu sırada iç politikada da tutucu bir yola girmiş bulunuyordu. Bütçe açığını gidermek amacıyla dolaylı vergiler koymak istemesi, Ulusal Liberaller ile arasının açılmasına neden oldu. Bir süre sonra Wil- helm’e yönelik bir suikast girişimini bahane ederek Parlamento’yu dağıttı ve sosyalistlere karşı bir kampanya başlattı. 1879’da eski düşmanı Merkez Partisi ile uzlaşma yoluna gitti. Avrupa’yı sarsan tarım ürünlerindeki fiyat düşüşleri karşısında, temel dayanağını oluşturan tarım kesimini desteklemek amacıyla korumacılığa yöneldi. Başta demir ve çelik olmak üzere sanayi ürünleri için de gümrük duvarlarını yükseltti. Bu politika değişikliği Junkerler ile ortaklığı kabul etmeye hazır olan büyük sanayicilerin de desteğini kazandı. Böylece geri kalmış ülkelerin bir savunma aracı olan koruyuculuk, o dönemde en hızlı gelişen sanayi toplumu olan Almanya’da saldırgan bir içerik kazandı.

Bismarck’m bu manevrası serbest ticaret yanlısı Ulusal Liberallere büyük darbe vurdu. Tabanı giderek İlerici Parti’ye kayan Ulusal Liberaller zamanla küçülerek azınlık durumuna düştü. Bu partinin yerine yeni bir siyasal dayanak oluşturmayan Bismarck, İlerici Parti ve Sosyal Demokratlara karşı mücadelede pek güvenilir olmayan Merkez Partisi ile işbirliğine gitmek zorunda kaldı. Bu nedenle, kitleleri korkutmak için sürekli olarak düş ürünü iç ve dış tehditler ortaya atma yoluna gitti. Sosyal Demokratların tabanını eritmek amacıyla, Avrupa’da ilk kez işçiler için sağlık ve kaza sigortası kurarak emekli aylığı sistemini getirdi.

Bismarck’m 1879’da Avusturya ile imzaladığı antlaşma, Rusya’yı bütünüyle gözden çıkarmayı amaçlamıyordu. Avusturya Liberallerin iktidara geldiği İngiltere’den uzaklaşınca, Haziran 1881’de Üç İmparator Birliği yeniden oluşturuldu. Bismarck, Rusya’ya derin bir güvensizlik duyan Avusturya’ya güvence'vermek için 1882’de İtalya’yı da içine alan bir Üçlü İttifak imzaladı. 1884’te ilk kez sömürgeler mücadelesine el atarak bir yıl gibi kısa bir sürede Almanya’nın Kamerunlar, Güneybatı Afrika, Doğu Afrika ve Yeni Gine’nin bir bölümünü almasını sağladı. Seçimlere malzeme sağlama ve Hamburglu büyük tüccarların desteğini kazanma kaygısından kaynaklanan bu girişimin bir başka nedeni, Alsace-Lorraine’e göz diken Fransa’ya, dünyanın öteki yerlerinde İngiltere’ye karşı işbirliği yapma önerisinin iki ülkeyi birbirine düşürmeye yönelik bir aldatmaca olmadığını göstermekti. Bismarck 1886’da bu kez Fransa’da yükselen intikamcılık akımını ustaca abartarak, mecliste kendisine tam destek sunacak bir çoğunluğun oluşmasını sağladı.

Bismarck’ın asıl kaygısı Rusya Ve Avusturya arasında bir çatışmanın patlak vermesiydi. İki ülkeyi Balkanlar’ı paylaşma konusunda uyuşturanı ayınca, Avusturya’yı İngiltere ve İtalya ile Yakındoğu’da statükoyu korumaya yönelik anlaşmalar yapmaya yöneltti (1887). Bu arada kendisi Rusya ile gizli bir antlaşma yapma yoluna gitti. Görüşmelerde Rusya’nın Avusturya’ya saldırması durumunda bu ülkeye yardım edeceğini bildirince, Ruslar da Almanya’nın Fransa’ya yönelik bir saldırısında tarafsız kalmayacaklarını belirttiler. Bu istisnalar dışında genel bir tarafsızlığı öngören İkili Güvence Antlaşması, Yakındoğu’da bir ölçüde rahatlayan Rusya’nın dikkatini Avrupa’ya yöneltmesine yol açtı. Bu sırada Almanların Rus tahılına karşı gümrük duvarlarını yükseltmesi, Rusya’daki büyük toprak sahipleriyle sürtüşmelere neden oldu. Bismarck Alman para piyasasını Ruslara kapatınca, Ruslar borç için Fransa’ya dönmek zorunda kaldılar.

Mart 1888’de I. Wilhelm’in ölmesi üzerine Alman tahtına liberal görüşleriyle tanınan III. Friedrich çıktı. Gerekli önlemleri almış olan Bismarck, ölmek üzere olan imparatorun çevresini kuşatarak, liberal siyasetçilerle ilişkiye girmesini önledi. Üç ay sonra Friedrich’in yerine geçen II. Wilhelm’i kolayca avucuna alabileceği kanısındaydı. Oysa içerde sendikalara özgürlük vererek Sosyal Demokratlarla uzlaşmaktan ve Almanya’nın Yakındoğu’daki ekonomik mücadelede daha büyük bir pay alması için dışarda Rusya’ya karşı İngiltere ile ittifak kurmaktan yana olan yeni imparator, denetimi kendi eünde toplamakta kararlıydı. Bismarck bu politikayı destekliyormuş görünerek, ortaya çıkabilecek bir karışıklıkta duruma el koyma fırsatını kollamaya başladı.

Beklenen bunalım, 1890’da süresi biten antisosyalist yasaların yenilenmesi konusunda patlak verdi. Muhafazakârlar yasaların hiçbir değişiklik yapılmaksızın uzatılmasını savundular. Ulusal Liberaller bazı küçük değişikliklerle yeni bir yasa tasarısı üzerinde diretince, muhalefetin desteğiyle yasanın çıkmasını engellediler. Meclisin dağıtılmasından sonra yapılan seçimlerde İlerici Parti, Sosyal Demokrat Parti ve Merkez Partisi güçlü bir çoğunluk elde ederken, Bismarckçı partiler yenilgiye uğradı. Bismarck, askeri bir darbe yoluyla genel seçimleri kaldıracak ve meclisin yetkilerini daraltacak yeni bir anayasa oluşturulmasını önerdi. II. Wilhelm bu plana karşı çıkınca, onu hükümetten soyutlamak amacıyla, başbakanın bilgisi olmaksızın bakanların imparatorla görüşemeyeceğine ilişkin 1852 tarihli bir genelgeyi ortaya sürdü. Ayrıca bakanları ortak bir istifa tehdidine bulunmaya çağırdı. Ama 1886’da dışişleri bakanlığına getirmiş olduğu oğlu Herbert dışında hiçbir bakandan destek görmedi. 18 Mart 1890’da II. Wilhelm istifasını istedi.

Son yılları


Şansölyelikten alındıktan sonra Wilhelm’i gözden düşürmek için her araca başvuran Bismarck, önce krala karşı demokratik kamuoyunu harekete geçirmeyi denedi. Ama Alman halkı, yaşamı boyunca demokratik istemleri bastırmış olan Bismarck’ın bu oyununa gelmedi. Dahası sol partiler, 1895’te 80. yaşgünü dolayısıyla Parlamentomun Bismarck’a kutlama göndermesine engel oldu. Bundan sonra yeniden aşırı sağcı kişiliğine bürünen Bismarck, Rusya ile ilişkilerin bozulduğunu göstermek için, yasaları çiğneme pahasına İkili Güvence Antlaşmasının metnini yayımladı. Bu arada, tarihsel değeri tartışma götürmekle birlikte büyük edebi değer taşıyan Gedankerı und Erinnerungen'i {Düşünceler ve Hatıralar, 1952-55; 1965-68) yazdı. Ölmeden önce mezartaşına “İmparator I. Wilhelm’in Gerçek Bir Alman Hizmetkârı” yazılmasını vasiyet etti.

Değerlendirme. Bismarck büyük bir siyaset dehası olmakla birlikte, yapıcı bir devlet adamında bulunması gereken geleceğe güven duygusundan yoksundu. Bütün politikalarının temelinde, çökmesi kaçınılmaz olan eski düzeni demokratik güçlerin gelişmesine fırsat tanımadan yeni kurumlarla donatarak ayakta tutma amacı yatıyordu. Siyasetin “bir olanaklar sanatı” olduğu ilkesini dış ilişkilerde büyük ustalıkla uygulayan Bismarck, Berlin Kongresi’ni izleyen barışçı dönemin başlıca mimarı oldu. Büyük devletleri birbirine karşı kullanmaya dayalı bir denge siyaseti izlerken, Avrupa’ya egemen olma özleminden titizlikle kaçınmış ve savaşı yalnızca diplomasiyi destekleyen bir araç olarak görmüştü.

kaynak: Ana Britannica
Son düzenleyen Safi; 30 Temmuz 2016 01:41
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....