Arama

Büyükbaş Hayvancılık - Tek Mesaj #16

Aynacan - avatarı
Aynacan
VIP Gecenin Aydınlığı!
22 Eylül 2008       Mesaj #16
Aynacan - avatarı
VIP Gecenin Aydınlığı!
5. BÖLÜM
SÜT VERİM MİKTARINI VE SÜT KOMPOZİSYONUNU ETKİLEYEN FAKTÖRLER
Süt verim miktarını ve süt kompozisyonunu etkileyen faktörler;
1. Kalıtsal yapı
2. Laktasyon devreleri
3. Kuruda kalma süresi
4. Buzağılamadaki yaş
5. Gebelik
6. Çevre sıcaklığı ve nem
7. Buzağılama mevsimi
8. Besleme
9. Canlı ağırlık
10. Hormonlar
Kalıtsal Yapı
Aynı ırka ait hayvanların süt veriminde, yağ veriminde birbirinden çok farklı olabilir. Süt veriminin devamlılığı, sütteki karoten miktarı gibi özelliklerde kalıtsaldır.
Laktasyon Devreleri
Normal laktasyon eğrisi
Buzağılamadan sonra inekten, ilk birkaç gün elde edilen süte kolostrum veya halk arasında ağız sütü denir. Buzağılamadan itibaren kolostrum, yavaş yavaş bileşim değişikliklerine uğrayarak, yaklaşık 10 gün içinde normal süt kıvamını alır. Kolostrum normal sütün, 10 katından daha fazla vitamin A içermektedir.
Süt Verim Ve Kompozisyonu Üzerine Bazı Günler Etkin Olan Faktörler
1 Sağımın Etkisi ;
a) Sağım Zamanının Etkisi
Sağımın, her zaman yapıldığı saatten daha geç yapılması durumunda, önemli miktarda süt kaybı süz konusu olur. Özellikle hayvanın veriminin yüksek olduğu laktasyon döneminde olması halinde, sağımın zamanında yapılmamasının önemi, daha da artar. Memenin sütle dolduğu halde, sağımın yapılmaması durumunda, meme iç basınç yükselerek epitel hücrelere basınç yapar. Bu ise süt üretimini durdurur. Maksimum süt üretimi için, memenin uyarılması ile sağımın başlaması arasında geçen süre, 45-60 saniyeden fazla olmamalıdır.
b) Günde Yapılan Sağım Sayısının Etkisi
Günlük sağım sayısının arttırılması, süt verimini %1-33 oranında artırır. Bunun esası; meme iç basıncının sık sık düşürülmesi suretiyle, alveollerin epitel hücrelerinin, süt üretimi için teşvik edilmesine dayanmaktadır. Ancak, günde 2 den fazla sağım, sadece yüksek verimli inekler için uygundur.
2 Kızgınlığın Etkisi ; Genel olarak kızgınlık periyodunda süt veriminde azalma olur.
3Hastalıkların Etkisi ; Sindirim bozuklukları, mastitis gibi çeşitli hastalıklar da , süt verim miktar ve bileşimini etkiler.
4 İlaçların Etkisi ; Birçok ilaç, süt salgılanmasına uyarıcı etkisi olup olmadığı konusunda araştırılmıştır. Ancak hiçbirinde, süt verimini artırıcı bir etki belirlenememiştir.
KURUDA KALMA SÜRESİ VE VÜCUT KONDÜSYONU
İnek buzağılamada iyi kondisyonda olmalı, laktasyonda üretebileceği maksimum verime ulaşabilmesi için yeteri kadar kuruda bırakılmalıdır. Aşırı kondisyon, ketosis gibi bazı metabolik rahatsızlıklara yakalanma ihtimalini artırır. Kuruda kalma süresi 60 güne doğru uzadıkça, süt veriminde artış olur. Kuruda kalma süresi, süt bileşimi üzerinde de etkilidir. Yeterli süre kuruda bırakılan inek, buzağılamasından sonra normal süte oranla, oldukça farklı bileşimlere sahip olan kolostum üretir. Oysa, kuruda kalma verilmeyen ineğin laktasyon başındaki sütü, kolostum değil, normal süt bileşimindedir.
BUZAĞILAMADAKİ YAŞ
İlk buzağılamasında 24 aylık olan bir inek, ergin yaşta vereceği sütün %75’ini, 3 yaşında %85’ini, 4 yaşında %92’sini, 5 yaşında ise %98’ini verir. 5. yaştan sonra süt kompozisyonunda önemli değişiklikler olmaz. Geç gelişme özelliğinde olan yerli ırklar, ergin çağ veriminde, kültür ırkı ineklerden daha geç ulaşırlar.
CANLI AĞIRLIK
İneğin vücut ağırlığı ile, süt verimi arasında pozitif bir korelasyon vardır. 100 g canlı ağırlık artışının, 20 kg yağ verim artışı meydana getirdiğini bildiren kaynaklarda vardır.
GEBELİK
Laktasyonda olan ineklerin süt verimi, gebelik sonuna doğru önemli miktarda azalır. Bu azalma gebeliğin 22. haftasından itibaren hissedilmeye başlar. Buzağıladıktan 60 gün sonra döl tutan inek, laktasyonun 7.-8. aylarında
20 haftalık gebedir.
ÇEVRE SICAKLIĞI VE NEM
Süt hayvanlarının çoğunda 5 C ile 20 C arasındaki çevre sıcaklıkları süt verimini etkilemez. Bu dereceler arası, sığırlar için konfor bölgesi olarak bilinir. Sıcaklık 25 C üzerine çıktıkça, etkilenme miktarı artar. Süt verimi yüksek çevre sıcaklığından,v yağ verimine oranla daha çok etkilenir. Yüksek çevre sıcaklığından ; küçük cüsseli ırklar iri cüsseli ırklardan, yüksek verimli ırklar ise düşük verimli ırklardan daha fazla etkilenirler. Çevre sıcaklığındaki artış, hayvanların yem tüketimini, solunum oranını, nabız sayısını ve vücut sıcaklığını yükseltir. Yüksek çevre sıcaklığının süt verimi üzerindeki olumsuz etkisini azaltmak veya gidermek için aşağıdaki önlemler alına bilir;
- Barınakta suni havalandırma.
- Hayvanların mümkün olduğunca gölge yerlerde ve sundurmalarda barındırılması, gölgelikler üzerine su püskürtülmeli.
- Hayvanlar üzerine su püskürtülmeli.
- Aşımların,buzağılamalar sonbaharda olacak şekilde yapılmalıdır.
Çevre sıcaklığının, optimum sınırın altında olması da, süt verimini ve süt bileşimini etkilemektedir. Süt sığırlarında çevre sıcaklığı 5 C’ ın altına düştüğünde süt veriminde düşme, sütün toplam katı madde ve yağsız kuru maddelerinde yükselme başlamaktadır.
BUZAĞILAMA MEVSİMİ
Genel olarak sonbaharda ve kış başında buzağılayan ineklerde toplam laktasyon süt ve yağ verimi, ilkbaharda ve yazın buzağılayanlara oranla daha yüksektir. Bu konuda, hava sıcaklığı ile, bakım besleme imkanının, mevsimden mevsime değişmesi etken olmaktadır.
BESLENME
Süt Verimi
Hayvanlar kalıtsal süt verim kabiliyetlerini, ancak, uygun bakım ve besleme şartları altında ortaya koyabilirler. Bu nedenle, yemlemenin miktar ve kalitesi, süt verimini etkileyen en önemli faktördür.
Süt Kompozisyonu
Süt yağı ; yemleme sütün yağ oranı üzerine kısmen etkilidir. KTK, PTK gibi yağ içeriği yüksek olan yemler, sütün yağ oranını yükseltirler. Ancak rasyonda balık yağı bulunması, sütün yağ oranını olumsuz yönde etkiler.
Aşağıdaki özelliklere sahip olan rasyonlar, sütün yağ oranını düşürürler;
- Kesif yem oranı yüksek, kaba yem oranı düşük olan rasyonlar.
- Hububat içeriği yüksek olan rasyonlar.
- Su içeriği yüksek olan ilkbahar meraları.
- İnce örtülmüş kuru ot.
- Palet formdaki yemler (özellikle kaba yemler.)
Süt yağının yemleme ile ilgili olarak azalmasının önlenmesi, aşağıda verilen kurallara uymakla mümkün olur;
- Rasyon, %17 oranında sellüloz bulundurulmalıdır.
- Rasyondaki kaba yem, çok ince öğütülmemelidir.
- Hayvanlara kaba ve kesif yemler, ayrı ayrı yedirilmelidir.
- Rasyondaki mısır oranı 1/3’ü geçmemelidir.
Yetersiz besleme, süt verimi ile, sütün protein ve yağsız kuru madde oranlarında %2 düzeyinde düşmeye neden olur.sütün mineral madde içeriği, oransal olarak değişmez. Kalsiyum, fosfor, klor, potasyum ve sodyum gibi önemli elementlerin rasyondaki düzeylerini değiştirerek sütün, bu elementler bakımından bileşiminin değiştirilmesi mümkün değildir. Sütteki bazı vitaminlerin miktarı, rasyondaki miktarlarının yükselmesi suretiyle artırılabilir. Bu söylenenler A,D,E,K vitaminleri için geçerlidir.
HORMONLAR
10-15 g/gün düzeyinde kısa süreli tayroprotein beslemesi, süt veriminde %10-15’e kadar artış meydana getirir. Bu arada süt yağında da geçici bir artış olur, ancak kısa süre içinde normale döner. Süt sığırlarına tayroprotein uygulaması, bazı sorunlar yaratmaktadır. Tayroproteinin etkisi 60-120 gündür. Yemlemeden tayroprotein çıkarıldığı zaman, süt veriminde önemli miktarda azalma olur. Tayroprotein uygulamasının, laktasyonun büyük kısmında kârlı olduğu görülmüştür. Tayroprotein uygulaması, gebelik başına ortalama aşım sayısını artırıp, buzağılama aralığını uzatmaktadır. Tayroprotein uygulaması, süt üretim sürülerinde ve laktasyonun son 3-4 ayında kâr sağlayabilir.


6. BÖLÜM
SÜT SIĞIRI ISLAHININ GENETİK ESASLARI
SÜT SIĞIRLARINDA ÖNEMLİ KARAKTERLERİN KALITIMI
Hayvanlar arasındaki fenotipik farklılıklar, genotipik farklılıklar ve hayvanların içinde gelişmiş oldukları çevrelerin farklı oluşu nedeniyledir. Genotip, hayvanın verim kabiliyetinin en üst sınırını belirler. Besleme, sağım uygulamaları ve diğer çevresel faktörler ise, üzerinde durulan özellik bakımından hayvanın kabiliyetinin derecesini tayin eder.
Kalıtım Tipi
Herhangi bir şekilde ölçülüp tespit edilebilen karakterlere KANTİTATİF, ölçülüp belirlenemeyenlere ise KALİTATİF karakterler denir.
KALİTATİF KARAKTERLER
Bu tür karakterler ya bir veya birkaç gen lokusunda bulunan genler tarafından belirlenirler. Kalitatif karakterlerde çoğu durumda değiştirici genler denilen ve karakteri ikinci derecede etkileyen genlerde söz konusu olabilir. Kalitatif karakterler kesikli varyans gösterirler ve bu özellikler bakımından hayvanların belli fenotip sınıflarına ayrılması mümkündür. Kıl rengi, muhtelif kalıtsal kusurlar, boynuz durumu ve kan antijenleri süt sığırlarına ait en önemli kalitatif karakterlerdir. Sığırlarda genellikle siyah renk, diğer renklere dominanttır. Boynuz durumu bir tek lokusta bulunan bir çift allel gen tarafından belirlenir. Boynuzsuzluğu belirleyen gen, diğerlerine dominanttır. Sığırlardaki belli başlı kalıtsal kusurlar, letal ve semiletal olmak üzere ikiye ayrılır. Bu ayrılış, anormalliğin derecesine ve kusurlu döllerden, ölenlerin oransal miktarına bağlıdır. Kalıtsal kusurları determine eden genler genel olarak, normal allellerine karşı resesiftirler. Bu durum, genetik kusur determine eden genlerin, bir sığır populasyonundan elemine edilmesini imkansızlaştırmaktadır. Kan grubu bakımından canlılar,farklı özelliklere sahiptirler. Kan grubu faktörleri tek tek veya birkaçı bir arada ve belli bir sistem içinde generasyondan generasyona geçerler. Pedigri populasyonlarda ebeveynlerin kontrol edilmesi, buzağıların freemartin olup olmadıklarının ortaya çıkması ve ırkların teşekkülü konularında yararlanılır. Kan grubu faktörleri polimorfik (x) özelliktedir. Son zamanlarda geliştirilen tekniklerle kanın; 1 Kırmızı hücre karakteristikleri 2 Serum karakteristikleri 3 Laktoglobulinler olmak üzere 3 polimorfik sistemden oluştuğu anlaşılır.
KANTİTATİF KARAKTERLER
Sığırlarda ekonomik öneme sahip olan karakterlerin çoğu kantitatif özelliktedir. Bu tür özellikler, her biri küçük etkiye sahip olan çok sayıda gen çifti tarafından determine edilirler. Bu küçük etkiler sürekli ve birbirine eklenebilir niteliktedir. Süt sığırlarında fiziksel yapı, süt verimi gibi ekonomik önemi olan özelliklerin çoğu kantitatif niteliktedir. Çevre faktörleri kantitatif karakterleri önemli düzeyde etkiler. Genotip, hayvanın verim düzeyinin üst sınırını, çevre şartları ise, veri derecesini belirler.
SELEKSİYON
Sığır ıslahında ilk ıslah aracı seleksiyondur. Seleksiton, gelecek generasyonun ebeveynlerini seçilmesi işlemi olup, seleksiyonla bazı hayvanlara, diğerlerine nazaran daha fazla döl verme imkanı tanınır. Seleksiyonun amacı, istenen özelliği etkileyen genlerin populasyondaki frekansını yükseltmektir.
Genetik Varyasyon Çeşitleri
Genetik ıslah, populasyonda oluşturulan varyasyonun büyük kısmının, eklemeli gen etkisine dayanmasına bağlıdır. Bunun nedeni, sadece eklemeli gen etkilerinin generasyondan generasyona geçebilme ihtimalinin yüksek oluşudur. Dominans ve epistatik etkiler gibi eklemeli olmayan gen etkileri, gen interaksiyonlarından kaynaklanır.
Kalıtım Derecesi
Kalıtım derecesi, hayvanlar arasında herhangi bir şekilde tespit edilen farklılığın döllere geçen kısmıdır. Herhangi bir özelliğe ait kalıtım derecesinin yüksek oluşu, o özellik bakımından daha etkin seleksiyon ve dolayısıyla daha fazla genetik ilerleme sağlar.
Seleksiyon Üstünlüğü
Herhangi bir özellik bakımından bir sürü içinden damızlığa ayrılan hayvanların performans ortalaması ile, aynı özellik bakımından sürü ortalama performansı arasındaki farka seleksiyon üstünlüğü denir. Seleksiyon üstünlüğünün değeri, aşağıdaki faktörlere bağlıdır;
1 O generasyondan, sürü mevcudunun korunması için ayrılacak hayvan sayısına,
2 Seleksiyonda dikkate alınan karakter sayısına,
3 O özellik bakımından sürüde mevcut genetik varyasyona.
Tabii aşımda bir boğa yılda 50-100 ineği açabilirken, suni tohumlama uygulaması halinde, bir boğadan bir yılda sağlanan sperma ile 100000 inek tohumlanabilir. Böylece, en üstün genotipik değerde olan boğaların seçilmesi mümkündür. Ekin bir seleksiyon için, genotipik varyasyonun, mutlaka yüksek olması gerekir. Çünkü, ancak genotipik farklılıklar döllere geçebilir.
Karakterler arasındaki genetik ilgi
Bir özelliğin oluşumunda rol oynayan bazı genler, istenen veya istenmeyen bir başka özelliği de etkiliyorsa, karakterler arasında gwnwtik bir kolerasyon var demektir.
Generasyon aralığı
Generasyon aralığı, bir sürüde damızlığa ayrılan hayvanların, doğdukları zaman, ebeveynlerine ait yaş ortalamasıdır.
Seleksiyonda Yararlanılan Kaynaklar
Bir sığır sürüsünde üzerinde durulan özellik bakımından yüksek oranda genetik ilerleme sağlanabilmesi için; Pedigri bilgilerine, bireysel performans bilgilerine, döl kontrol sonuçlarına, üvey kardeş familyalarına ait bilgilere veya söylenen tüm bilgilerin kombinasyonuna baş vurulur. Pedigri, bir hayvanın ebeveynlerinin verim özellikleri ile birlikte bildiren belgedir. Yeterli bir pedigri, süt ve yağ verimi ile tip bakımından; erkek ebeveynlere ait damızlık değerlerini (D.D), dişi ebeveynlere ait gerçek verim kabiliyetleri ile D.D’ lerini bulundurmalıdır. Seleksiyonda pedigriye kaynak olarak baş vurulduğu zaman, bireye, en yakın akrabaları dikkate alınmalıdır. Seleksiyonla ıslahına çalışılan karakterin kalıtım derecesi yüksekse, bireyin kendi performans bilgilerine göre seçilmesiyle hızlı bir genetik ıslah sağlanır. Döl konrolüne dayandırılan seleksiyonda isabet en yüksektir. Çünlü, döl kontrolü, bir hayvanın döllerinin performens ölçüsü olup, hayvanın döle geçirme kabiliyeti hakkında bilgi verir.
Seleksiyonda isabet Derecesi
Şu faktörlere bağlıdır;
1 Birey ile, seleksiyonda yararlanılan akraba arasındaki genetik ilgi,
2 Üzerinde durulan karakterin kalıtım derecesi,
3 Bilginin sağlandığı üvey kardeş ve döl gruplarındaki birey sayısı,
4 Seleksiyonda, etkileri bilinen ve giderilebilen çevre şartlarına göre düzeltilmiş değerlerin kullanılması.
DAMIZLIK DEĞERİ; Bir hayvanın damızlık değeri döllerinin populasyon ortalamasından sapmasının 2 katı olarak ifade edilir.
DİŞİLERİN DAMIZLIK DEĞERİ FORMÜLÜ
2 S ( p - ¯p)
DD= h ——————————————-
n n
2
h ; Üzerinde Durulan Kalıtım Derecesi 2
n 2 n* h
h = ——————————————
n 1+(n-1)*r
p; Verim Kaydının Bulunduğu Yıldaki Verim,
¯p ; O Yıl Ki Verim Ortalaması,
n ; Toplam Verim Sayısı,
r ; Tekrarlanma Derecesi
Not: Bilgilendirme amaçlıdır.