Arama

Rosalind Franklin - Tek Mesaj #2

peaceful - avatarı
peaceful
Ziyaretçi
25 Eylül 2008       Mesaj #2
peaceful - avatarı
Ziyaretçi
DNA'nın gerçek mucidi Rosalinda Franklin
Maurice Wilkins,savaş sırasında atom bombasının tasarlanma aşamasında yardımcı olarak görev almıştı.
Rosalind Franklin, kömür madenlerini inceleyerek hükümete yardım eden bayan bilimci idi.
Francis Crick,savaş yıllarını mıknatıslı mayınlar konusundaki çalışmaları ile tamamladı.
Biyokimya dalında resmi öğrenim görmemişti.
James Watson ise doktorasını daha 22 yaşında iken almış bir kişiydi. Bir yıl sonra, yani 1951 ‘de Cavendish Laboratuvarı’nda işe başladı. Onun da biyokimya ile ilgili resmi öğrenimi yoktu.

*****
Bir DNA molekülü yaptığı işleri nasıl yapar?
Bu sorunun cevabını bulmak için gereken ilk şey, onun şeklini belirlemektir.
Cevabını aradıkları konu hem kimya hem de biyoloji ile doğrudan doğruya ilişkili idi.
Watson kimyayı kapsamlı olarak bilmiyordu, ama kristalografi ihtisası yapmaktaydı.
Crick ise o sıralar X-ışınımı konusunu almış, tezini yazmakla meşguldü.
Wilkins ve bayan Franklin bu proje üzerine çalışmakta idiler. Her ikisi de Watson ve Crick’in rakibi konumundaydılar.

*****
Kristalografi, atom ve molekülleri üç boyutlu haliyle dizilişlerini inceler.
X-ışını kullanılarak yapılan bu tekniği Pauling geliştirmişti.
Ancak DNA yapısını ortaya çıkaracak görüntüleri bu teknikle elde eden kişi bayan Franklin oldu. Üstelik başardığı iş, mineral kristallerindeki atomların dizilişini görüntülemekten daha zordu. Ama elde ettiği sonuçları kimseye açıklamıyor,kendine saklıyordu.

*****
Wilkins, bayan Franklin’in bu tutumundan oldukça rahatsızdı. Onun bu ketumluğunu çalışmalarındaki ortaklık ilişkisi ile bağdaştıramıyordu. Diğer taraftan Watson ve Crick çalışmalarında daha uyumlu idiler. Ama onların da bayan Franklin’in bulgularına ihtiyaçları vardı,bu yüzden ona bir nevi baskı yapıyorlardı.
Gelgelelim bayan Franklin’in bildiklerini paylaşmaya niyeti yoktu,üstelik DNA’nın sarmal olduğuna inanmıyordu. 1950’li yıllarda İngiltere’de kadın akademisyenler hala gelenekleşmiş şekilde hor görülürlerdi. Erkek akademisyenlerin odalarına giremezler,yemeklerini bile ayrı yerlerde yerlerdi. Belki de bayan Franklin yirminci yüzyılın ikinci yarısında bile terk edilmeyen bu geleneği protesto ediyordu.

*****
Ama sonraları durum değişti.1953 yılının ocak ayında Wilkins DNA görüntülerini bayan Franklin’den alabildi. Ve bu görüntüleri Watson’a gösterdi.Tabii o da bu bilgileri hemen Crick ile paylaştı. Wilkins’in DNA görüntülerini bayan Franklin’in rızasını alarak mı Watson’a gösterdiği şüpheli kalmıştır. Artık Watson ile Crick’in DNA molekülünün temel biçimine ve boyutlarına ait önemli klavuzu olmuştu. Çalışmalarını yoğun bir tempo ile sürdürmeye başladılar.
DNA’nın adenin,guanin,sitozin ve timin olarak adlandırılan 4 tane kimyasal bileşeni olduğu zaten biliniyordu. Bunlar da belirli çiftler halinde bir aradaydılar.Ama nasıl ve ne şekilde idiler?

*****
Watson ile Crick molekül şekillerine göre kartonlar kestiler. Tıpkı yapboz oyununda olduğu gibi bu karton parçalarının hangisinin hangisine uygun olduğunu araştırdılar.
Deneye deneye DNA’nın sarmal oluşturacak şekilde modelini yaptılar. Başlangıçtan o güne dek DNA hakkında bilinen herşey yaptıkları bu modele tıpatıp uygulanabiliyordu.
Bu başarılarını bütün dünyaya ilan ettiler.

*****
DNA’ya ait bilinmeyen özelliklerin ortaya çıkarılışı tümüyle Watson ile Crick’e mal edilmişti. Aslında yaptıkları buluş, rakipleri tarafından yapılan çalışmalar sayesinde olmuştu.
Bilim dünyasında böyle olaylar sık sık görülür, başarı ödülü tümüyle bir veya iki kişiye verilir. Ancak Nobel Ödülü’nü düzenleyen yetkililer Wilkins’i ihmal etmediler.
1962 yılı Nobel Tıp Ödülü Watson, Crick ve Wilkins arasında paylaştırıldı. Bayan Franklin ortak edilmedi. 1958 yılında ölmüştü.