Arama

Dalgıçlık - Tek Mesaj #2

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
7 Ekim 2008       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Derin Deniz Dalgıçlığı

Çok derin denizlere dalışlar, zırhlı giysilerle yapılır. Zırhlı dalgıç giysileri hareketli eklem yerleri olan çelik silindirlerden yapılmıştır. Bunlar su basıncına dirençli olduğu için, su basıncını dengelemek amacıyla içinde yüksek basınç bulunması gerekmez. Günümüzde dal­gıcın hareketini zorlaştıran bu tür elbiseler yerine, eklem yerleri olmayan ve 300 metre derinliğe kadar inebilen küçük gözetleme kuleleri kullanılır. Daha derin yerlerde yapı­lacak araştırmalar için ise dalgıçlar batisfer ya da batiskaf adı verilen son derece sağlam, küresel kabinler kullanmak zorundadır. 1930'da bulunan batisfer bir geminin altına monte edilerek kullanılıyordu. 1946-48 arasında İsviçreli bilim adamı Auguste Piccard'ın gerçekleştirdiği batiskaf ise, kendi yüzme sistemi olduğu için bağımsız olarak dalabilir. Auguste Piccard'ın oğlu Jacques Piccard ve ABD deniz kuvvetlerinden Don Walsh 1960'ta Büyük Okyanus'ta 10.900 metre de­rinlikteki Manana Çukuru'na batiskafla in­mişlerdir. Bu dalışta kullanılan Trieste adlı batiskaf hâlâ en derine dalan denizaltı aracı­dır. Son yıllarda, denizaltı petrol alanlarında çalışacak yeni tür denizaltı araçları geliştiril­miştir. Bunlar Trieste kadar derine dalamamakla birlikte çok daha çeşitli görevler yapabilir.
Batiskaf yalnızca aşağı yukarı hareket ede­bilir, deniz tabanını araştıramaz. Tasarımını Jacques Cousteau'nun yaptığı "yüzen tabak" adlı denizaltı aygıtında, elektrikli bir pompay­la çalışan su jetleri aygıtın yatay hareketini sağlar. 1963'te Kızıldeniz'de yapılan Con Shelf 2 adlı araştırmada Cousteau, 3 kişi taşıyan ve 1.200 metreye dalabilen daha büyük bir aygıt kullandı. ABD'nin geliştirdiği Alvin ve Aluminaut adlı iki aygıttan Alvin, sualtında 24 saat kalabilen, iki kişilik bir denizaltı aracıdır. Daha büyük olan Alumi­naut ise 81 ton ağırlığındadır; 4.500 metre derinliğe kadar inebilen bu araç sualtında 150 km yol alabilir.
Dalma aygıtlarının çok eski bir türü de dalgıç çanıdır. 1538'de İspanya'nın Toledo kentinde yapılan bir gösteride, iki Yunanlı içinde ateş yanan ters çevrilmiş çok büyük bir kazanın içine girdiler. Sonra suyun içine daldırılan kazan sudan çıkarıldığı zaman, gösteriyi izleyen kalabalık kazanın içinden çıkan Yunanlılar'ın giysilerinin kuru ve ateşin de hâlâ yanmakta olduğunu şaşkınlıkla gördü. İsveçli albay Hans von Treileben, Yunanlılar' ın kazanıyla aynı ilkeye dayanan bir dalgıç çanı kullanarak Stockholm limanında 1628'de batmış olan İsveç savaş gemisi Vasa'nın topla­rını 33 metre derinlikten çıkardı. Dalgıç çanın açık ağzına monte edilen kurşun bir platform üzerinde duruyordu. Çan suya daldırıldığı zaman çanın içinde kalmış olan hava sıkışıyor, dalgıcın göğsüne kadar yükselen su daha yukarı çıkamıyordu. Çanın içinde tam bir karanlıkta, sopaların ucuna takılmış kan­calarla çalışan von Treileben kimisi 1 tondan daha ağır olan 50 topu 1663'te denizden çıkarmıştı. Vasa ise ancak 1961'de denizden çıkarılabildi.
Çelikten yapılan modern dalgıç çanlarının elektrik ve telefon donanımı vardır. Çanın havalandırılması pompalanan basınçlı hava ile sağlanır. Dalgıç çanlarındaki en son geliş­me olan dalgıç bölmeleri dalgıçların sık sık yüzeye çıkmak zorunluluğunu ortadan kaldır­mıştır. Çanın içindeki dalgıçlar bu bölmeler­de giysilerini çıkarabilir, yemek yiyebilir ve uyuyabilirler. Basıncı ayarlanabilen bu böl­meler, vurgun tehlikesini azaltmanın yanı sı­ra, yukarı çıkarken geçmesi zorunlu olan süreyi de kısaltır. Dalgıçlar yüzeye bu basınçlı bölme içinde çıkıp sonra daha büyük bir basınç odasına geçebilirler. Böylelikle bu basınç odalarında gerektiği kadar kalıp sonra yeniden basınçlı dalgıç bölmesine geçerek her günkü dalışlarını yapabilirler. Uzun süre sualtında yaşama deneylerini ilk kez 1960'larda Cousteau'nun Con Shelf ekibiyle, ABD deniz kuvvetlerinin Sealab (denizaltı laboratuvarı) araştırma programında görevli bilginler gerçekleştirdi.
Bilim adamları bu denizaltı laboratuvarları-nı hem bilimsel araştırmalarda, hem de denizaltındaki maden ve petrol arama çalış­malarında gözlem yeri olarak kullanır. 10 kişilik bir ekip, bir denizaltı laboratuvarında 60 metre derinlikte 15 gün yaşamış, zaman za­man tüp kullanarak deniz yatağında inceleme­ler yapmıştır.


MsXlabs.org & Temel Britannica