Dudaksız Portreler
akıl biriktiyorum ruhlar sonraya
ölüme yağmur suyu uzatan kolun
elini kesiyorum
ölmeyeceğim yağmurundan
bir ilk bahar gününün
yüzümü tarayan rüzgarında
hüzün öğüteceğim
öğretmeni ölü kaygı şuurunda
zihin pişirerek yürüyeceğim
dudaksız portreler çizliyorlar
Tanrı defteri gün açılıyorken
yazılan çizilen kader tülünden
aşk yazması kalpler çıkaracağım
mabedi yıllanmış şarap gülünden
dudağımda kızıl şer vuracağım
kötülüğe -zaten- demeyeceğim
gelgite sarılan sarkıt dikitten
buz kılıçlar çekip savuracağım
krateri küçük şeytan ininden
aşkın şatosuna taşınacağım
dudaksız portreler çiziliyorlar
yaprağın altında öpüşüyorken
kuşlar aşkı gizli yaşatıyorlar
reformcu rahibin yasak dilinde
bacaklar huzursuz birleşiyorlar
ve zaman ki cinler kadar sırlıdır
görünmez ellerin gözlerin nemi
tenlerden tenlere dökülüyorlar
zamanın birinde ikiyi vurup
gözlerimden nefes şehrini alıp
sıcaksız bacaksız can veriyorlar
aşklar şirke koşan atlılar gibi
birikip tinlerin lambalarına
sevi iplerinden kayboluyorlar
dudaksız portreler çiziliyorlar
--resmin arkasında yaşanacağım--
uslu seyirlerden seyyar sihirler
aslı astarına düşman zehirler
aşk tersanesinde dövülüyorlar
denize kıvrılmış gemiler gibi
açılıp saçılıp uzak koylara
sevişip dağların dumanlarıyla
fırtına cesaretiyle devleşiyorlar
ihaneti bulan kahraman gibi
şeklini şemale değişiyorlar
dudaksız portreler çizliyorlar
ellerimin gözlerime döndüğü yerde
geziniyorlar
ışığın ardına bak
resmin ardına
aşk çiziyorlar dudak dolusu
Mehmet Nusret Poyraz