Arama


asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
17 Kasım 2008       Mesaj #6
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın

Arjantin Cumhuriyeti


Brezilya'dan sonra, Güney Amerika'nın ikinci büyük ülkesidir. Batıda And Dağları'ndan, doğuda Atlas Okyanusu'na kadar uzanır.

Sıcak olan kuzey eyaletlerinde pirinç, şekerkamışı, pamuk ve tropik ürünler yetişir. Ülkenin doğusundaki ve iç kesimlerindeki ovalar (bak. PAMPA) serin, sulak ve ağaçsızdır. Bu yüzden sığır yetiştiriciliği ve tahıl üretimi için elverişlidir. Batıda, Andlar'ın yakınındaki topraklar daha kuraktır. Ama dağlardan gelen derelerden yararlanarak toprak sulandı ğında üzüm, şeftali ve öteki meyveler yetiştirilir. Daha güneyde And Dağlan'nın yamaçlan arasında, merkezinde San Carlos de Bariloche kenti bulunan güzel bir göller bölgesi vardır. En güneydeki Patagonya hem kurak, hem de soğuk bir bölgedir, ama burada çok büyük koyun sürülerini besleyen otlaklar da vardır. Patagonya'nın kuzey bölgesindeki Rîo Negro Vadisi, ılıman bölge meyvelerinin yetiştirildiği önemli bir merkez olmuştur. Bu bölgede elma, armut ve erik yetiştirilir.

Üç büyük akarsu ülkeyi güneye ve doğuya doğru geçerek Atlas Okyanusu'na ulaşır. Bunların en büyüğü, Parana, Paraguay ve Uruguay ırmaklarının oluşturduğu kuzeydeki Rîo de la Plata akarsu ağıdır. Bu ırmakların oldukça büyük bir bölümünde ulaşım gemilerle sağlanır. Ayrı bir madde olarak okuyabileceğiniz, dorukları karla kaplı And Dağları batıdaki Şili sının boyunca güneye uzanır. Bu dağların bazı dorukları deniz düzeyinden 6.000 metreyi aşan yüksekliğe ulaşır.
Ad:  arjantin6.jpg
Gösterim: 1341
Boyut:  57.0 KB

Kıtanın en güney ucunda, ülkenin öteki bölümünden Macellan Boğazı'yla ayrılan Tierra del Fuego Adası vardır. Üçte biri Arjantin'e, üçte ikisi Şili'ye ait olan adada, sürekli sert rüzgârlar eser, iklim soğuk ve yağışlıdır. Doğuda, İngiltere'ye ait Falkland Adaları vardır. Arjantin, Malvine Adaları olarak adlandırdığı bu adalar üstünde hak iddia etmektedir.

Arjantin Cumhuriyeti'nin her bölgesinin, toprağın niteliğine ve iklime göre, kendine özgü bir doğa yaşamı ve bitki örtüsü vardır. Kuzeydoğudaki bataklıklarda ve tropikal yağmur ormanlarında uluyan maymun, tapir, dev kanncayiyen, jaguar, bataklık geyiği ve koypu gibi hayvanlar yaşar. Çayırlarla kaplı ovalarda armadiUolar, tilkiler, pumalar ve kokarcalar vardır. Arjantin'in kuşları arasında, bir tür akbaba olan dünyanın en büyük yırtıcı kuşu kondor, devekuşuna benzer hayvanlar ve yuvasını çamurdan yapan çömlekçikuşu bulunur. Ayrıca Güney Amerika'ya özgü bir timsah türü olan kay manlar, kaplumbağalar, kertenkeleler, küçük yılanlar ve büyük ırmaklarda balıkçılann peşine düştüğü çok güzel dorado balıklan da vardır.

Arjantinliler'in atalan çeşitli ülkelerden gelmiştir. Göçmenlerin çoğu 1858 ile 1930 yıllan arasında, İspanya ve İtalya'dan, bazılan ise Britanya Adalan'ndan, Avrupa ve Doğu Akdeniz ülkelerinden gelmişlerdir. Arjantin'de yaşayan Yerliler'in çoğu öldürülmüş ya da sürülmüştür; ama bugünkü Arjantin halkının bir bölümü Yerliler'in soyundan gelir. İngiliz kökenli Arjantinliler'in bir bölümünü ise, Patagonya'daki, Galce konuşan koyun yetiştiricileri oluşturur.

ARJANTİN'E İLİŞKİN BİLGİLER


  • RESMİ ADI: Arjantin Cumhuriyeti.
  • YÖNETİM BİÇİMİ: İki meclisli federal cumhuriyet.
  • YÜZÖLÇÜMÜ: 2.780.092 km2. ,
  • NÜFUS: 31.496.000 (1987).
  • BAŞKENT: Buenos Aires.
  • COĞRAFİ ÖZELLİKLER: Kuzey ve Güney Amerika'nın en yüksek doruğu Aconcagua Dağı (6.959 metre); pampalar; kuzeyde ağaçlık Gran Chaco avlanma bölgesi; güneybatıdaki And gölleri bölgesi.
  • BAŞLICA SANAYİ: Donmuş et, un, dokuma, deri, kimyasal maddeler, motorlu araçlar, çelik.
  • BAŞLICA ÜRÜNLER: Buğday, mısır, süpürgedansı, yonca, sığır, koyun, pamuk, şekerkamışı, şarap, turunçgiller, petrol.
  • BAŞLICA KENTLER VE NÜFUSLARI (1980): Buenos Aires (2.922.829), Cördoba (968.829), Rosario (875.664), La Plata (454.884).
  • EĞİTİM: 6 ile 14 yaş arasındaki çocuklar için ilkokul eğitimi zorunludur.
Halkın çoğu Katolik'tir. Ülkenin dili İspanyolca'dır ama İtalyanca sözcükler de kullanılır. Nüfusun yüzde 90'ı okuma yazma bilir ama kırsal bölgelerde okul sayısı hâlâ çok azdır.
Arjantin'de en sevilen spor futboldur. Öteki eğlenceler arasında yüzme, kürek çekme ve yatçılık sayılabilir.

Siyasal ve ekonomik sorunlar nedeniyle 1989 Arjantin'in yakın tarihindeki en çalkantılı yıllardan biri oldu. Raûl Alfonsm'in partisi Radikal Yurttaşlık Birliği mayıstaki seçimleri yitirdi. Peronist eğilimli Ulusal Adaletçi Hareket'in adayı Carlos Saûl Menem oyların yüzde 47'sini alarak başkan seçildi. Menem hazırlattığı yeni ekonomik planı, iş çevrelerinin ve sendikaların da desteğini alarak hemen uygulamaya koydu. Falkland Adaları yüzünden İngiltere ile bozulan ilişkileri düzeltti; ticari ilişkileri canlandırdı. Bu olumlu gelişmeler Menem'e Uluslararası Para Fonu (IMF) ile yeni bir kredi anlaşması yapma olanağı sağladı.
Başkan Menem, 1990 sonunda, halk arasında tepkiyle karşılanacağını bile bile, askeri yönetim dönemindeki insan haklan ihlalleriyle ilgili olarak suçlanan askerlerin çoğunu kapsayan bir genel af çıkarttı. Böylece ordudaki huzursuzluğu gidererek ordu üzerindeki etkisini güçlendirdi.

Yeni yönetimin başlangıçtaki basanlarına karşın, 1989 sonunda ekonomik sorunlar yeniden büyüdü. Artan hayat pahalılığı ancak 1990 ortalarına doğru denetim altına alınabildi. Ekonominin iyileşmesi Peronistler'e puan kazandırdı. Başkan Menem de popülerliğini korudu. Serbest piyasaya dayalı liberal politikalar izleyen Menem, özelleştirmelere ağırlık vererek devletin ekonomideki payını küçülttü. Bu yüzden sendikalan, memurlan ve bazı iş çevrelerini karşısına aldıysa da, hükümet devletin yapısında reform yapma karanndan geri adım atmadı. Ekim 1991'de birçok alanda devlet denetimini kaldıran geniş kapsamlı bir kararname yürürlüğe kondu. Böylece ülke içinde mal arzına ilişkin tüm kısıtlamalar kaldırılırken, dış ticaret de büyük ölçüde serbestleştirildi.

Çiftlikler ve Fabrikalar


Ülkenin zenginliği ve öteki ülkelere sattığı ürünlerin büyük bölümü, sığır yetiştiriciliğinden ve çiftçilikten sağlanır. Arjantin dünyada en fazla et, yün, buğday ve mısır ihraç eden ülkelerden biridir. Öteki önemli ürünler meyve, arpa, çavdar, pamuk, patates, pirinç, keten tohumu ve bundan çıkarılan beziryağıdır. İçilince serinleten bir tür yeşil çay olan yerbamate de yerel bir üründür. Üzüm ve öteki meyveler Andlar'ın eteklerinde yetiştirilir.

Arjantin'in güneyindeki ve kuzeybatısındaki petrol kuyuları ülkenin tüm yakıt gereksinimini karşılayacak kadar verimlidir. Sert odunlu ağaçlar bakımından zengin olan büyük ormanlar vardır. Kuzeyde yetişen ve derilerin işlenmesinde kullanılan tanen elde edilen bir ağaca odunu çok sert olduğu için "balta kıran" anlamında quebracho denir.
Arjantin'de insan sayısının iki katı kadar sığır bulunur. Bu kadar çok sığın bulunan bir ülkede büyük et paketleme fabrikalarının olması da doğaldır. Frigorifico adı verilen bu fabrikalarda et, dışarıya satılmak için hazırlanır. Frigorifico'lann yan ürünleri arasında donyağı, tutkal, gliserin ve gübre sayılabilir. Arjantin'de olağanüstü çok olan buğdayın öğütüldüğü değirmenler ve ılık kuzeyde yetiştirilen şekerkamışını işleyen fabrikalar da vardır.

Arjantin gereksinimi olan birçok malı kendi üretir. Bunlar arasında dokuma, yün, reyon (yapay ipek), pamuklu kumaş, çelik, cam, çimento, kâğıt, otomobil lastiği, sabun, ayakkabı, televizyon ve Öteki mallan üreten sanayiler vardır. Fabrikalarda kullanılan enerjinin çoğu petrolden elde edilir. Çünkü Arjantin'de kömür çok azdır. Hidroelektrik enerji kaynaklan da geliştirilmektedir. Motorlu taşıtlar ve kimyasal maddeler sanayileri Arjantin'deki iki önemli sanayi dalıdır.

Sanayi kuruluşlannın sayısı arttıkça halkın çoğu kırsal bölgelerden kentlere göç etmiştir. Bugün nüfusun dörtte üçü kent ve kasabalarda yaşar. Başkent Buenos Aires Güney Amerika'daki en büyük kentlerden biridir; Rio de la Plata halici üzerinde yer alır ve tüm demiryollannın birleştiği bir noktadır. Karayollan ağı da çok gelişmiştir. Başkentin yakınındaki La Plata'nın modern limanı çok işlektir; gemiler buradan Parana Irmağı'na girebilir; bazılan tahıl yüklemek için Rosario'ya ya da tahıl ve sığır almak için Santa Fe'ye gider. Güneydeki deniz üssü Bahîa Blanca en önemli limandır. Andlar'ın eteğindeki Mendoza bir şarap ve meyve sanayisi merkezi, tepeler arasında kurulmuş olan üniversite kenti Cördoba ise bir oto sanayisi merkezidir.

Tarih


Arjantin'e ilk gelen beyazlar İspanyollar'dı. 1516'da, gemisiyle Plata'nın geniş ağzına girdiğinde, burayı "Tatlısu Denizi" olarak adlandıran Juan Dıaz de Solîs, birkaç arkadaşıyla birlikte karaya çıktı ve İspanya kralı adına bu topraklara el koydu.
11 yıl sonra, ünlü Cenevizli kâşif John Cabot'un oğullarından biri olan Sebastian Cabot da gemisiyle Plata Irmağı'nın ağzına geldi. Bu çamurlu ve kahverengi ırmağa Rio de la Plata (Gümüş Irmak) adını verdi; çünküırmağın yukarı bölümünde var olması gereken çok miktardaki gümüş üzerine anlatılan birçok öykü duymuştu. Değerli madenler arayan İspanyollar, Peru'nun zenginliklerine ulaşabilmek için bu yöreden geçmek istiyorlardı; La Plata'nın ıssız vadilerinde yerleşim yeri kurmayı düşünmemişlerdi.

1536'da İspanya adına kâşif Pedro de Mendoza göçmenlerle birlikte Arjantin'e gelip bugünkü Buenos Aires'te ilk İspanyol kolonisini kurdu. Ama Yerliler'in birkaç kez buraya saldırması üzerine göçmenler sığırlanyla birlikte kasabayı bırakıp içerilere, bugün Paraguay'ın başkenti olan Asunciön'a gittiler. Buenos Aires kenti gerçek anlamda ancak 1580'de kurulabildi. Bu arada ilk göçmenlerin ırmak kıyısında bıraktıklan sığır ve atlar çoğalmıştı. Çağdaş Arjantin'in zenginliğini başlatan işte bunlar oldu. Sığır ve atlan toplayan ilk sığır çobanlan 19. yüzyılın ortalanna kadar başıboş dolaşarak yaşadılar. Çevresi çitlerle çevrili büyük çiftliklerin kurulmaya başlamasıyla birlikte sığır çobanlannm başıboş yaşamı da sona erdi.

İspanyol hükümetinin bu ilk kolonisine gereken ilgiyi göstermemesi üzerine criollo/ar'ın, yani Güney Amerika'da doğan İspanyol kökenlilerin hoşnutsuzluğu giderek arttı. 1808'de Napolyon, İspanya'yı işgal edip kralı hapsedince Arjantin'deki criollolar isyan etti. Buenos Aires'te bir konsey toplayıp İspanyol genel valisinin yetkilerini üzerlerine almaya ve cunta denilen bir yerel hükümet kurmaya karar verdiler. 25 Mayıs 1810'da genel vali istifa etti ve cunta iktidan aldı; yeni hükümet de ülkeyi hâlâ tutuklu İspanyol kralı adına yönetiyordu. Ama bugün, Arjantin halkı bu tarihi ülkelerinin bağımsızlık günü olarak kabul etmektedir.

Bundan sonra İspanyol ordulan birçok kez Peru'dan ülkeye girerek, İspanyol egemenliğini geri getirmek istediler ama criollolar, Jose de San Martin adında büyük bir askeri önder buldular. Arjantin'in ulusal kahramanı olan San Martin, İspanyol ordulan Peru ve Şili'den çıkanlmadan güvenlik içinde olamayacaklannın farkındaydı. 1817'de ünlü Andlar Ordusu'nu, bu çok büyük dağ engelini aşarak Şili'ye götürdü ve burayı İspanyol egemenliğinden kurtardı. Daha sonra İngiliz denizci Lord Cochrane'nin kurduğu donanmanın yardımıyla, adamlannı Peru'nun Büyük Okyanus kıyısındaki başkenti Lima'ya götürdü. Peru'nun özgürlüğe kavuşturulması görevini tamamlamayı bir başka büyük öndere, kuzeyden gelen Simön Bolîvar'a bıraktı {bak. Bolîvar, Sİmon). 1825'te Güney Amerika'mn tümü, İspanyol egemenliğinden kurtulmuştu.

Özgürlüğünü kazandıktan sonra Arjantin fırtınalı bir iç savaş dönemine girdi; eyaletlerdeki yerel önderler kendi başlanna buyruk davranmaya başladılar. Ülke neredeyse parçalanıyordu. 1829'da sığır çobanlannm önderlerinden Juan Manuel de Rosas, Buenos Aires eyaletinin valisi oldu ve yavaş yavaş öteki önderlerin güçlerini kırdı. Ne var ki, 1852'de onun devrilmesiyle başlayan daha da sert mücadele ve çatışmalar, 10 yıl sonra General Bartolome Mitre'nin başkan seçilmesine kadar sürdü. İyi bir askeri önder, aynı zamanda bir bilim ve devlet adamı olan Mitre ülkeyi tekrar birliğe kavuşturdu.

Arjantin'in katılmadığı


I. ve II. Dünya savaşlarından sonra, 1946'da Juan Domingo Peron başkan oldu ve çeşitli reformlar yaptı. Karısı Eva (ya da Evita) halk tarafından çok sevildi ve güç kazandı. Haklarını gözettiği işçilerce desteklenen Peron ülkeyi bir diktatör olarak yönetiyordu. 1955'te askeri bir darbeyle düşürüldü ve sürgüne yollandı. Perön'dan sonra birbirini izleyen hükümetler güçlü askeri önderlerin desteğine dayanarak yönetimlerini sürdürdüler.
1966'dan başlayarak Arjantin'i askeri cuntalar yönetti. 1973'te başkan seçilen Hector Campora, Perön'un sürgünden dönebilmesi ve yeniden hükümeti kurması için istifa etti. Ama Peron enflasyonu (aşırı fiyat artışlarını) durdurmayı başaramadı. Birkaç ay sonra ölünce yerine ikinci karısı Marıa Peron geçti. O da giderek gücünü yitirdi ve 1976'da gene askeri bir hükümet kuruldu.

1981'de başkan olan General Leopoldo Galtieri 1982'de Arjantin'i, Falkland Adalan yüzünden İngiltere ile savaşa sürükledi. Arjantin Falkland Adalan'nı işgal etti ama iki ay sonra İngiliz kuvvetleri adaları tekrar ele geçirdiler. 1983 seçimlerinde Arjantin, Raûl Alfonsîn'in yönetiminde sivil bir hükümete kavuştu.
Yakınında yağışlı (1 200 mm) ve genellikle yumuşak olan iklim iç kesimde karasal ve kuraktır. Yağışlar, yaz mevsimi boyunca giderek yoğunlaşır ve getirdikleri nem, hemen büyük bir buharlaşmaya uğrar. 600 mm eşyağış eğrisi, Bahia Blanca'dan Cördoba’ya kadar geniş bir yay çizer. Böylece, “yağışlı" Pampadan, “kurak" Pampa’ya geçilir.

Anlatılan bu koşullar nedeniyle, Arjantin’de orman azdır. Ülkenin büyük bölümü, çayırlar ve dikenli çalılıklarla kaplıdır. Ülkenin Patagonya’nın K.’inde kalan batı yarısı, ağaçsılardan ve. az çok dikenli, az yapraklı küçük ağaçsılardan oluşan seyrek bir bitki topluluğuyla (monte) örtülüdür. Patagonya çakılları arasında az miktarda çalılık ve bazı buğdaygiller tutunmuştur. Doğal halinde yüksek otlardan oluşan uçsuz bucaksız bir çayır ve kötü bir otlak olan Pampa, Avrupa'dan yeni ot türleri getirilmesiyle ve üçgül ile yoncanın yaygınlaşmasıyla değiştirilmiştir. Ağaç da dikilmiştir, ama gerçek ormanlar Güney Andlar’daki göller yönetim bölgesinde (arokarya ormanları) ve Ma cellan boğazı dolaylarında (kayın ormanları) yer alır. K.'de büyük tropikal orman, iki yerde Arjantin'e sokulur: Misiones'te ve Tucumân Andları’nın doğu yamaçlarında Orta Chaco'da, sert keresteli, kabukları tanen bakımından zengin türlerin ağır bastığı bir orman (quebrachos) yer alır.

yerleşme ve toprağın değerlendirilmesi


Arjantin'e insanların yerleşmesi, kuzey -batı’dan,Bolivya’daki yüksek yaylalardan ve madencilik bölgelerinden gelen ispanyollar'ın And dağeteğine inmeleriyle gerçekleşti. Bu ilk Arjantin, sözkonusu madencilik bölgelerinin tahıl, koyun ve yük hayvanları (özellikle katır) sağlayan bir uzantısı gibiydi. Atlas okyanusu cephesiyle uzun süre ilgilenilmedi. Dolayısıyla, kuzey-batı’da And eteklerinin tarım ve çobanlığa dayalı iktisadı XVIII. yy. ortasına kadar ağır bastı ve İspanyolların kurdukları kentler (sömürge döneminden kalma geleneklere bağlı ve canlı Arjantin’e [Buenos Aires limanı ve Pampa] doğru meydana gelen göçlere karşın hâlâ yoğun bir nüfus yaşar), günümüze kadar,melez Arjantin’in temelini oluşturdu.

XVIII. yy ’ın ikinci yarısında,kral naipliğinin kurularak (başkenti Buenos Aires’ ti), Buenos Aires limanının daha bağımsızlıktan önce Atlas okyanusu ticaretine açılmasıyla, Arjantin'in ağırlığı And dağlarından Plata halicine “kaymaya” başladı ve kesin dönemeç modern Arjantin' in tam anlamıyla oluştuğu XIX.yy.’ın son çeyreğinde aşıldı.

Bu gelişmede başlıca rolü, ispanyollar’ın fethi sırasında Pampa’da başıboş dolaşmaya bırakılan sığırların, ticari anlayışla yetiştirilmeye başlaması oynadı. Avrupa' ya XVIII. yy.'da deri, XIX. yy.’ın ilk yarısında kurutulmuş et satılırken, 1860'a doğru bu ürünlerin yerini koyun yünü aldı. Bu tarihten sonra, Pampa'daki çayırların sahipleri, Buenos Aires'de, zamanla da bütün Arjantin’de, liman işlerini elinde tutan yerli ve yabancı burjuvaziyle yakından ilişkili başlıca iktisadi ve siyasal güç haline geldi. Avrupa, kent pazarlan, sermayeleri, teknikleri, hatta insanlarıyla, 1880-1900 yıllarında Arjantinliler'in önce ülke topraklarının bütününe yerleşmelerini, sonra da bütün bu toprakların tamamını donatıp işletmelerini sağladı.

Ülke, 1929 büyük iktisadi bunalımına kadar, bütünüyle dışsatıma (Büyük Britanya’ya) dönük tarım ürünlerinin değerlendirilmesine dayanan, büyük bir refah dönemi yaşadı. Pampa'ya, hayvancılık yapılan çok büyük çiftlikler (estancia) halinde el kondu ve toprak sahipleri bu çiftliklere yerleştirdikleri yarıcılara önce buğday, keten, mısır ektirdiler sonra, sığırlar için yonca yetiştirilen geniş alanlar ayırdılar. Büyük çiftlikler, İngiliz kasaplarının dondurulmuş et gereksinimini karşılamaya başladı. Parana yakınındaki Rosario Santa Fe Pampa'sı bölgesinde ve kurak Pampa’nın birçok kesiminde, büyük toprak sahipleri, topraklarını parsellere ayırıp İtalya’dan, hatta Doğu Avrupa’dan gelen çiftçilere kiraladılar ya da ortak ektirdiler. Bu tek tip ürün yetiştirilen tarım alanları, 1930 yıllarına doğru, Arjantin'i, uluslararası ticarette başlıca buğday, mısır ve yağ çıkarılan keten satıcısı haline getirdi.

ülkenin kenar bölgeleri işletmeye açılarak, her birinde iç tüketime yönelik bir tarıma ağırlık verildi (yalnızca Patagonya bunun dışında kalarak koyun [yünleri yurt dışına satılıyordu] yetiştiren büyük şirketlere bırakıldı). Yarıtropikal kuzey-batı bölgesi şekerkamışı, Mendoza Andları dağ- eteği büyük sulama çalışmaları sayesinde üzüm, Negro ırmağının yukarı vadisi sulamayla meyve üretim bölgesi oldu; güney Chaco’da büyük şirketler quebracho ormanını yok ederek tanen elde ettiler;kurak kuşağın başladığı orta bölgede, Orta Avrupa’dan gelen göçmenler sayesinde pamuk ekimi gelişti.

Büyük iktisadi bunalım patlak verdiğinde, 7 milyon göçmenin (yarısı İtalyan, üçte biri İspanyol) geldiği Arjantin, beyazların yaşadığı "yeni" bir ülke haline geldi. Ülke ürünleri Pampa'daki sık demiryolu ağı ve kenar bölgelere giden kolları aracılığıyla, aşağı Parana kıyısındaki, Bahia Bianca'daki limanlara, özellikle de Buenos Aires limanına "akıtılıyordu". Nüfus, az sayıda büyük toprak sahibinin mülkiyetindeki kırsal kesimde toprak bulamadığından, akın akın kentlere göçmekteydi.

Kentleşmedeki bu gelişmeyi, iktisadi bunalım daha da artırdı; özellikle köyden kente göç olayının olağanüstü boyutlara ulaştığı Buenos Aires aşağı yukarı bomboş bir ülkede, dünyanın en büyük anakentlerinden biri haline geldi. Devlet, sanayinin (doğal olarak liman-kentlerde kuruldu) gelişmesini destekledi. 1947'den sonra, Peron’un başkanlığı döneminde devlet, kamu hizmetlerini ve büyük donatım çalışmalarını üstlendi, korporasyoncu bir sendika akımı ile ordunun denetimine verilen "ağır sanayi" kesimine dayanan ulusal özel kesim arasında işbirliğini destekledi.

Dış pazarların bulunmaması nedeniyle Pampa tarımı ikinci Dünya savaşı'nın sonuna kadar durakladı; oysa aynı dönemde, tarım dışındaki kesimlere sistemli biçimde aktarma yapma siyasetinin sürdürülmesi (tarım ürünlerine ısrarla düşük fiyat uygulanması bunu gösterir) sonucu açlık çeken Avrupa buğday ve et istemekteydi, iç pazara yönelik yeni ürünlerin (süt, yağ çıkarılan bitkiler) gelişmesine karşın, köyden kente göç dev boyutlara ulaştı. 1950’li yılların sonlarında bu büyük tarım ülkesi, yeni ülkelerin anglo-sakson tipi tarımındaki olağanüstü gelişmeler sonucu, dünya pazarlarında tam anlamıyla dışlandı. Yüzyılın başından kalma ortak donanımlar, özellikle demiryolu ve denizyolu taşımacılığı açısından eskimişti. Bununla birlikte, çeşitli hafif sanayi gelişirken, petrol ve demir-çelik sanayisi gibi birkaç önemli yeni kol kuruldu. Arjantin, uçsuz bucaksız toprakları bomboş bir ülkeyken, kentleşmiş bir ülke, hatta bir "kerit-ülke” haline geldi.

Tarımın modernleştirilmesi ve yetersiz işletme.


Arjantin denince Pampa, topraklarının verimliliği, etinin nitelfkiilıği.tahıllarının bolluğu ve gaucho efsanesi (günümüzde ücretle çalışan bir çoban haline gelmiş atlı özgür adam) akla gelir. Oysa günümüzde Pampa, traktörler, bankalar, otomobiller, tüccarlar ve kooperatifler ülkesidir. ABD’deki "Middle West" çiftçilerini örnek alan arjantinli çiftçiler de kentlileşmektedir. Özellikle de Pampa tarımı makineleşmekte, tekniklerini yenilemektedir, ama bu işte rakiplerine oranla on-yirmi yıl geri kalmıştır. 1976’dan bu yana askeri diktatörlüğün uyguladığı liberal ekonomi rejimi, ülkenin yeniden uluslararası pazarlara girmesini ve uluslararası fiyatlara uyarlanmasını sağlamıştır. Sanayi ülkelerinin isteklerini göz önünde tutan tarımcılar, Avrupa’da yetiştirilen hayvanlar için yemlik bitki tarımına ağırlık vermiştir: 3,5 Mt soya, 6,5 Mt sorgum, 9 Mt mısır, 1,5 Mt ayçiçeği küspesi. Buna karşılık yılda 5-10 Mtarasında üretilen buğday, artık dünya ticaretindeki önemini yitirmiştir. Bütünüyle ele alındığında, 1970-1980 yılları arasında tahıl üretimi değişmeden kalmış (20-25 Mt arasında), oysa yağ bitkileri üretimi, 1970’te 2 Mt’ken 1980’de6 Mt’u aşmıştır. Hayvancılığa gelince, gerek koyun (150 000 t yün), gerek sütdomuzu (yıllık kesim sayısı 2 500 000 başla sınırlıdır) açısından gelişme- mekte, sığır sürüsüyse(yaklş. 60 milyon baş) çok yavaş artmaktadır. Yalnızca Pampa’nın orta kesimindeki besicilik.

Gerçekten 1973 martında Perön, Adaletçi kurtuluş cephesi’nin oylarıyla cumhurbaşkanı seçildi, isabel Perön olarak tanınan üçüncü karısı Marla Estela Martlnez de Perön da cumhurbaşkanı yardımcısı oldu; ama siyasal ortam yoğun şiddet olayları yüzünden çok gergindi. Çok geçmeden Perön öldü (1974) ve karısı İsabel cumhurbaşkanı oldu. Rejimi sertleştirmesine karşın, iktisadi bunalım ve terörizmle yolsuzlukların yaygınlaşmasını önleyemeyince 1976’da ordu tarafından devrildi

General Videla başkanlığında, üç kuvvet (hava, deniz, kara) komutanının oluşturduğu bir askeri cunta, devrimci akımlara (Montonero'lar, Devrimci halk ordusu, vb.) ve içlerinde din adamlarının da yer aldığı her türlü muhalefete karşı çok sert bir baskı uygulamaya başladı ve toplumun tüm kesimlerinde bir tasfiye hareketine girişti. Birçok kişi işkence gördükten sonra öldürüldü ya da kayboldu. Çok büyük yabancı sermaye akını, fiyatların serbest bırakılması, ücretlerin dondurulması, iktisadi durumun düzelmesini sağladıysa da, iç tüketimde önemli bir düşüşe, küçük sanayinin gerilemesine ve toplumsal çatışmaların artmasına yol açtı.

Arjantin ulusal futbol takımının 1978’de Mundial'ı (dünya kupası) kazanması olayını cunta, iktidarını sağlamlaştırmak için kullanmaya çalışırken, insan haklan savunucuları aynı olayı, ülkenin siyasal gerçekleri üstüne bilgi toplama amacıyla açtıkları kampanyada kullandılar; ama pek önemli sonuçlar elde edemediler. Askerler o tarihten sonra, yoğun bir diplomatik çabaya girişerek, kapitalist ve sosyalist ülkelerde kabul gördüler; onlarla itkisadi anlaşmalar imzaladılar. Ama Ajrantin ile Şili’nin, iki ülkenin sınırını oluşturan Beagle kanalı ağzında yer alan üç adacık konusundaki anlaşmazlıkları 1 sürdü. 1981 ’de, general Videla’nın yerine general Roberto Viola getirildi; ama Viola aralık ayında cunta tarafından görevden alındı ve yerine kara kuvvetleri komutanı general Leopoldo Galtieri geçti.

2 nisan 1982’de Arjantin, uzun süredir hak iddia ettiği Malvinasjya da Falkland) adalarını işgal etti. Bunun üzerine İngiltere, Atlas okyanusu’nun güneyine güçlü bir deniz filosu gönderdi. 14 haziranda Ingilizler, adaların tümünü geri aldılar. Arjantin'de bu başarısızlık üstüne, general Galtieri görevden alınarak yerine general Reynaldo Bignone getirildi (22 haziran).

Falkland yenilgisi, iktisadi sorunlar, yasaklandığı halde sürdürülen grevler, halkın cunta yönetimine karşı gösterileri, askeri yönetimi demokrasiye dönmek zorunda bıraktı. Siyasi hükümlülerin serbest bırakılmasına başlandı. Askeri yönetim özel bir af yasası, çıkararak, teröre karşı savaş sırasında yasalara aykırı emir veren yetkililerle bu emirlere uyanların cezalandırılamayacaklarını kabul etti. Cunta dağılma kararı aldı (5 aralık 1982). Yedi yıllık cunta yönetimi sırasında kaybolanların sayısı 30 000'i buluyordu. 1982'nin son aylarında, içlerinde yüzlerce kişinin gömülü olduğu toplu mezarlar ortaya çıkarıldı. Askeri yönetimin, teröristlerin gömülü olduğunu ileri sürdüğü bu mezarlarda kafalarından kurşunlanmış 5 yaşından küçük çocuklar da bulunuyordu. 13’ü başkent Buenos Aires'te kurulan 37 toplama kampında, yasalara aykı rı olarak binlerce kişinin hapsedildiği ve işkence gördüğü açıklandı.

Bozulan iktisadı durumu düzeltebilmek için IMF ile anlaşma yolu arandı. 40 mil yon doları aşan dış borcun ödenebilmesi için IMF’den standby kredisi alındı, işsizlik oranı %18’e yükselirken, yıllık enflasyon % 353,5'i buluyordu (ağustos 1983).
Bu koşullar altında yapılan başkanlık seçimine 11 parti katıldı. Seçimi, oyların °/o 52'sini alan, Radikal yuıttaşlar partisi adayı Raül Alfonsln kazandı (30 ekim 1983). Alfonsln başkanlığa geçişi dolayısıyla verdiği söylevde programını açıkladı. Yolsuzluklar düzeninin sona erdiğini, uluslararası güçlerin baskılarının kabul edilemeyeceğini, insan haklarına saygı gösterileceğini, kaybolan kişilerin durumlarının açıklığa kavuşturulacağını, baskı düzeninin ortadan kaldırıldığını, sivillere karşı işlenecek suçların davalarına sivil mahkemelerin bakacağını açıkladı (10 aralık 1983). Alfonsln yönetiminden önce, orduda yeniden düzenlemelere gidildi. ‘Kara kuvvetlerinde generallerin sayısı 60’tan 18’e indirildi. Cuntanın çıkardığı özel af yasası kaldırıldı. 1976'dan sonra başa geçen üç cuntanın dokuz generali, özgürlükleri sınırlamak, işkence uygulatmak, hırsızlık, sahtecilik gibi suçlardan sivil mahkemede yargılandılar. Son başkan general Galtieri de general Bazilio Lamı Dozo ve amiral Jorge Isaac Anaya ile birlikte Falkland savaşı'nın yönetimiyle ilgili olarak mahkemeye çıkarıldılar. General Jorge Rafaela Videla (1976-1981 arası başkan) ve general Eduardo Massera, cinayet, sahtecilik ve rüşvet gibi suçlardan ömür boyu; general Roberta Viola (mart -aralık 1981 arası başkan) 17 yıl hapse mahkûm oldular (9 aralık 1985); general Galtieri ve cuntası aklandı. Şili ile anlaşmazlık konusu olan Beagle boğazı sorunu Vatikan'da, iki ülke dışişleri bakanlarının imzaladıkları antlaşmayla çözüldü (29 kasım 1984).

Cunta yönetiminden devralınan iktisadi durum Alfonsln yönetiminin en büyük sorunu oldu. Demokrasiye geçiş süreci içinde bulunan ülkede İMF'nin koşullarına uymanın güçlüğü belirtilerek, ülkenin iç sorunlarıyla ilgili ve ulusal egemenlikle bağdaşmayacak koşulların uygulanamayacağı IMF’ye bildirildi. IMF ücretlerin dondurulmasını isterken, yönetim enflasyon oranının % 6 üstünde ücret artımını kabul etti. Meksika, Brezilya, Venezuela ve ABD’den kredi alındı. Petrole, taşıma ücretlerine zam yapıldı. Enflasyon % 580'e yükseldi (1984). Rekor düzeyde olan 1983 ve 1984 hasatlarına karşın açlık yaygınlaştı. Nüfusun % 10’u yoksulluk sınırı altındaydı. Genel işçi konfederasyonu İMF'nin baskılarına karşı gösteriler düzenledi, iki kez genel greve gitti. Dokuz ay sûren görüşmeler sonunda IMF ile anlaşmaya varıldı. Plükümet 1985 -1989 yıllarını kapsayan beş yıllık iktisadi plan hazırladı. Başkan Alfonsln savaş ekonomisi uygulayacaklarını söyledi (1 mayıs 1985). Yıllık % 1010'u bulan enflasyon karşısında para birimi değiştirildi: 1000 pesoya eş değerde austral para birimi kabul edildi. Ücretler belirsiz bir süre için donduruldu (1 temmuz 19851. Bu önlemler enflasyonun aşağı çekilmesini sağladı. 1987 genel seçimlerinde peroncu parti ağır bastı ve bu partinin adayı Carlos Menem 1989 yılında yapılan seçimi kazanarak cumhurbaşkanı oldu.

Carlos Menem 3 aralık 1990 da meydana gelen bir askeri ayaklanma girişimini bastırdı. 6 aralık 1990'da ABD cumhurbaşkanı Bush’un Arjantin’i sürpriz ziyareti Menem’in iktidarını güçlendirdi ve 64 milyar doları bulan dış borçların ödenmesinde kolaylıklar sağlanmasına yol açtı. C Menemin 8 mayıs 1992'de başlayan Türkiye’yi üç günlük resmi ziyareti iki ülke arasındaki ilişkileri pekiştirdi.

"Kaynak: MsXLabs.org & Temel Britannica"
Son düzenleyen Safi; 8 Temmuz 2016 01:33
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....