Sigorta, risklerin gerçekleşmesi sonucu doğabilecek zararları gidermek için kullanılan mali araç. Sigorta sözleşmesi, sigorta yapılması için hukuken gerekli sözleşme. Sigorta şirketi, sigorta işlerinin yönetilmesi, işletilmesi, satışı ile ilgilenen şirket. Sigortacılık, bu işlerle ilgilenen meslek.
Sigorta, temelde, benzer riske maruz kalan kişilerin (sigortalılar) maddi güçlerini birleştirerek yardımlaşmasıdır. Sigorta şirketlerinin işlevi, bu kişilerin birbirlerini bulmasını ve gerçekleşen zararların giderilmesini organize etmektir.
Bir sigorta şirketinin organizasyonu altında biraraya gelen sigortalılar gelecekteki hasarları karşılamak için prim adı verilen ücreti öderler. Prim tutarına, hasarlar için yapılacak ödemelerin yanı sıra, sigorta şirketinin işletme masrafları, kârı, vergiler, acente komisyonları gibi kalemler de dahildir.
Can sigortalarında ve bedeni hasarlarda ise tazminat, aktüer denilen uzmanların yaptığı aktüerya hesaplarının sonucuna göre ödenir. Eğer bir hasar üçüncü bir şahsın kusuru sonucu oluşmuşsa ve sigortalının o şahıstan tazminat talep etme hakkı veya daha başka hakları doğduysa, halefiyet denilen hukuki ilke uyarınca bu haklar ödediği hasar oranında sigorta şirketine geçer. Sigorta şirketinin bu hakkını kullanarak kusurlu taraftan tazminat talep etmesine rücu adı verilir. Örneğin, A ve B araçlarının karıştığı bir kazada, B aracı kusulu ise, A'nın sigortacısı önce A'ya tazminat öder, daha sonra, ödediği tazminatı B'den talep edebilir.
Antik Yunan ve Roma medeniyetlerinde bir tür nakliyat sigortası vardı. Gemi sahipleri, ticaret seferine çıkacakları zaman sermaye olarak deniz ödüncü denilen bir borç alırlardı. Eğer gemi sağ salim geri dönerse, gemi sahibi deniz ödüncünü misliyle geri öderdi. Ancak gemi yolda batarsa, deniz ödüncü gemi sahibinde kalırdı.