Dilimizdeki yozlaşma ve yozlaşmış olan yozlaşma
Aylardır takip ediyorum.Nerde bir edebiyat lafı geçse bir Türkçe lafı geçse hemen ardından gelen ilk laf:Yozlaşmak.Anlam veremesem de biraz araştırdım.Bakalım ne diyor sayın türk dil kurumu bu yozlaşmaya:
yozlaşmak
(nsz)
1 . Özündeki iyi nitelikleri birtakım dış etkenlerle zamanla yitirmek, soysuzlaşmak, özünden uzaklaşmak, bozulmak, dejenere olmak, tereddi etmek.
2 . Dönüşen:
"Giderek soğuk bir su serpintisine yozlaşan yağmur, ortalığa garip bir kış serinliği getirmişti."- A. İlhan.
3 . Bir şey, manevi anlamda değer yargılarını, özelliklerini ve niteliklerini yitirmek, bozulmak, dejenere olmak, özünden uzaklaşmak:
"Toplumun yozlaştığı anlarda bazı kesimler bu yozlaşmanın da tadını çıkarırlar."- H. Taner.
Görüldüğü gibi genel olarak değişim anlamına gelen bu dejenere kalıp soysuzca dilimize bir ek haline geldi artık.Dil bilimcilerimize bakın,edebiyat ile ilgilenenlere bakın hepsinin ağzında bir yozlaşmadır gidiyor.Ama ben onlar gibi düşünmüyorum.Benim görüşüm;dilimiz hala çok güzel bir biçimde konuşuluyor.Onların öyle demesi şehrin neon ışıklarıyla aydınlatılmış tabelalarından dolayıdır.Eğer dilimizin gerçek güzelliğini görmek istiyorsanız asıl kültür olan yerel yerleşim yerlerine gidin.Küçük yerlerdeki halkın diline bakın.
Her ne kadar dilimizde yeni türetilen kelimeler olsa da bence en komik olanlardan bazıları şunlar;kal gelmek,falan olmak....Gerçi bunların anlamı hala çözmüş olmasam da bazen bende kullanıyorum.Hele hele bu yozlaşma kelimesini duyunca bana kal geliyor ve ay falan oluyorum.
Türk milleti kültürünü bilir.Dilini bilir.Geleneğini bilit.Geldiği kökü bilir.Başka tesirlere karşı açık olsa da tarihini bilir ve her zaman aklının bir köşesinde bulundurur.Bence böyle bir dilin yozlaşması mümkün değilldir.Ama tabi gereken değeri ve önemi verirsek.Türkçe'yi konuşan herkes bu dili iyi bilmek ve iyi konuşmak zorundadır.Dili iyi bilip düzgün yazmak sadece yazarlara ya da dil bilimcilerine ait bir olgu değildir.Bu asla unutlmamalı.