Arama

DNA üçlüsü nedir? - Tek Mesaj #4

Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
5 Aralık 2008       Mesaj #4
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
1953 yılının Nisan ayında Nature dergisinde yayınlanan teksayfalık bir makale genetik biliminin yönünü değiştirdi. MakaleWatson-Crick sarmalı olarak anılan DNA yapısını açıklıyor ve bu yapıgözönünde bulunularak DNA’nın kendini eşlemesiyle ilgili bir mekanizma öneriliyordu.Makale,Cambridge Cavendish Laboratuvarı’ndan James Watson ve Francis Crick’e bir Nobel ödülü getiriyordu. Nobel ödülünü paylaşan üçüncü bir kişi ise Londra King’sKoleji’nden Maurice Wilkins’di. Ancak DNA’nın yapısının çözülmesinde göz ardı edilen başka bir isim vardı.Francis Crick 1953’ün Mart’ında yazdığı bir mektupta ondan‘karanlık hanımefendi’ diye söze tmişti. James Watson ise 1968’teyayınlanan İkili Sarmal kitabında ondan ‘gözlüklerini çıkarsa ve saçının modelini değiştirse güzel olabilirdi’ diye söz ediyordu. Bu tanımlamaların öznesi Rosalind Franklin DNA’nın yapısının çözülmesini sağlayan X-ışını kırınımı yöntemini uygulayan bir fizikokimyacıdır. DNA’nın o güne ve hatta günümüze değin çekilen net kristal fotoğrafıdır bu.1953 yılında James Watson ve Francis Crick tarafından alelacele yazılmış tek sayfalık bir makalede DNA’nın üç boyutlu yapısı ve kendini eşleme mekanizması açıklanıyordu. Bu makalenin yazılması,yani DNA yapısının çözülmesi Rosalind Franklin’in çektiği X-ışını kırınımı fotoğrafının, haberi olmaksızın, Maurice Wilkins tarafından James Watson’a gösterilmesiyle mümkün olmuştu. Rosalind Franklin’in 37 yaşındaki kanserden dolayı erken ölümünden beş yıl sonra, 1962 yılında Nobel ödülü Watson, Crick and Wilkins arasında paylaştırıldı.Bir türlü yıldızları barışmayan Wilkins ve Franklin, John Randall’ın laboratuvarın da tanışırlar. Wilkins laboratuvarın eskisidir,Franklin daha sonra katılır. DNA yapısı problemi ise Randall laboratuvarına ait bir problemdir; Wilkins’e ait bir problem değidir.Franklin de daha önceki X-ışını kırınımı tekniğindeki deneyiminedeniyle gruba katılmıştır. Pek çok kaynakta Franklin, Wilkins’inasistanı olarak gösterilmiştir. İkisi de eşit konumda farklı alanlardabirikimi olan iki bağımsız araştırıcıdır. Şimdiki deyişiyle ikisi deRandall’ın grubunda çalışan doktora sonrası (postdoc) araştırıcılardırve ikisi de küçük birer grup idare etmektedirler. Franklin’in deWilkins’in de doktora öğrencileri vardır. Ancak pek çok kaynakFranklin’i Maurice Wilkins’in inatçı, de diği dedik, huysuz asistanıolarak göstermek istemiştir.1951-53 yıllarının Londra’sında bir kadının laboratuvardaaraştırıcı olması oldukça yürek isteyen bir şeydi. O dönemdekadınların laboratuvardaki yeri teknisyenlikten öteye gitmiyordu veondan fazlası kabul edilmiyordu. Araştırıcı olmaya cüret ettiyse,‘normal bir kadın’ değildi zaten ‘O’.O yıllar üniversite yemek salonları sadece erkekleringirebildikleri birer kulüp odasına benzerdi. Yoğun bir laboratuvargününden sonra labdaki araştırıcılar sadece erkeklerin girebildiğipub’lara giderlerdi. Böyle bir ortam içinde Rosalind Franklin’e biçilenrol şaşırtıcı değildi. Üstelik Franklin deneysel veriyle konuşan,spekülasyonlarla uğraşmayan, inandığını sonuna dek savunan birbilim insanıydı. Hele bu tavrı, erkeklerin dünyası olan araştırmaortamına hiç uygun değildi.James Watson laboratuvardaki günlük yaşam ve rekabetlerin deanlatıldığı ve Crick dahil pek çok arkadaşının şaşkınlık ve kırgınlıklakarşıladığı Double Helix’i (İkili Sarmal) yayınladığında Rosalind Franklin korkunç bir karakter olarak tasvir ediliyordu.
Son düzenleyen Efulim; 22 Ekim 2013 19:18 Sebep: Kırık link.
Quo vadis?