Arama


Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
20 Aralık 2008       Mesaj #3
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
Page 1 KARACAOĞLAN'IN ŞİİRLERİ ÜZERİNE
BİR KAÇ NOT DAHA
Dr. Kübra Kuliyeva
Türk halk edebiyatında türlü konularda güzel güzel şiirler yazan,
etkisiyle yüzyıllar boyu edebiyatta yer almış, haklı bir ün sahibi olan
Karacaoğlan'ın adı ve hayatı üzerinde elli yıldan beri araştırmalar
yapılmaktadır. Elde bulunan ilmî materyaller içinde Karacaoğlan'ın
hayatı üzerinde en geniş ve etraflı yazıyı Müjgan Cumbur'un
hazırladığı "Karacaoğlan" kitabında buluyoruz. Yazar tüm Kara-
caoğlan'ı inceleyenlerin fikir ve düşüncelerini burada birarada top-
ladığı için çok değerlidir, diyebiliriz.
Türlü fikirlerden şairin 16.yüzyılın sonlarına doğru Çukurova'da
doğup yaşadığı sonucuna varılıyor. Fakat bazı araştırıcılar şairin
doğup yaşadığı zamanın ve yerin halâ da tartışma konusu olduğunu
vermekteler ve onların böyle söylemeye hakları da vardır. Bunun ne-
deni Karacaoğlan'ın türlü şiirlerinde türlü yerlerin adlarını çekmesiyle
bağlıdır. Karacaoğlan'ın hayat ve zamanını iyice araştıranlar
sırasında bulunan Muzaffer Uyguner yazıyor: "Karacaoğlan'ın
doğduğu ve öldüğü yıllar henüz belirlenememiştir. O dönemlerde
nüfus kayıtlarının bulunmaması yüzünden o da doğum ve ölüm tarihi
bilinmeyenler arasında kalmıştır."
Ama zannimizce Karacaoğlan'ın
Kozan dağından aslımız,
Ari Türkmendir neslimiz,
Varsaktır durak yerimiz,
Gurbette yâr eğler bizi,
kıt'ası şairin nereli olduğu sorusunu cevaplandırıyor. Ama diğer ta-
raftan önce söylediğimiz gibi şairin başka şiirlerinde de türlü yer
-107-
Page 2
adlarını kullanması araştırıcıları zor durumda bırakmakla beraber,
ayni zamanda tartışmalara da yol açıyor. Bununla ilgili olarak yine
başka bir yerde Muzaffer Uyguner şöyle yazıyor: "Bu arada yine
onun bazı dizeleri bu konuda tartışmalara neden olmaktadır.
Sözgelişi "Yaylamız Bulgar dağı", "Binboğa'dır benim ilim" gibi dize-
ler. Bunların uydurma olup olmadığı da tartışılabilir". Diğer taraftan
da yazar aşığın Feke'nin Gökçe köyünde doğduğunu söylediklerini
kaydederek şöyle gösteriyor. "Gaziantep çevresinde yaşayan
Barak Türkmenleri onu kendilerinden saydığı gibi Musabeyli
Türkmenleri de kendilerinden sayarlar". Her şeye rağmen biz
çevredeki tüm Türkmen boylarının Karacaoğlan'ın kendi boyları
içinden çıkan bir şair, bir aşık saymasına hakkı olduğunu göz önüne
almalıyız. Çünkü Karacaoğlan da soyca Türkmen. Adları geçen boy-
lar içinde onun yakın akrabalarının bulunmadığı da mukabil değildir.
Yani çevrede bulunan tüm Türkmen boylarının olduğu yerlere Kara-
caoğlan'ın "Vatan" söylemeğe hakkı yetiyordu. Çünkü Karacaoğlan
yabancılar arasında değil de, kendi doğma ve yakınları arasında bu-
lunuyordu. O yüzden de araştırıcıların sadece Karacaoğlan'ın Akde-
niz kıyısında bulunan Türkmen boyları içerisinden bitip çıktığını
söylemesi yeter zannimizce. Konuya başka yönden yaklaşırsak
Türkmenlerin tarihen göçer hayat geçirdiklerini de unutmamak gere-
kir.
Diğer taraftan Karacaoğlan'ın hakikaten nerede doğup vefat et-
mesinin bilinmemesi, ününün Belgrat'tan Trakya'ya, Trakya'dan
Azerbaycan'a ve Arabistan'a kadar geniş yayılması, onun bu yerle-
rin şairi olduğu fikrinin önerilmesi de aşığın, şairin hep o yerleri gez-
mesi, oralarda bulunması ve ziyaret etmesini ortaya koymakla bera-
ber hem de onun "kalp şairleri" düzeyine kalktığına bir delildir.
Kar oğlanla ilgili araştırma yapanların bugün de yaşadığı yer ve
çağ bakımından bir görüşte birleşmemesi de bu gerçekle ilgili.
- 108-
Page 3
Karacaoğlan'ın hayatı ve sanatı kimse için belli, kimse için ka-
ranlık olmasına rağmen çok sevilen bir şair gibi Türkiye'de eserleri
defalarca toplanarak derlenmiş, basılmıştır.
Karacaoğlan'ın şiirlerine gelince divan şiirlerinden uzak olan
şairin ince, güzel halk ruhunda, halk havasında ve halk dilinde
yazdığını söyleyebiliriz. Ününün ölümünden sonra da yayılarak,
günümüze kadar gelmesi de belki bununla bağlıdır. Bugün
Türkiye'de Karacaoğlan'ın adı halk şiirinde başta gelen adlar
içerisindedir.
Karacaoğlan'ın şiirlerinde asıl, reel dünyaya bağlılık daha
güçlüdür. Yani aşk, sevgi, canlı hayat olduğu yerde diğer şeyler Ka-
racaoğlan için arka sırada kalıyor. Her yerde güzelleri tarif etmesi,
yaşamanın tatlılığını kaleme alması çok zorluklar, acılar gamlar
görmesine rağmen kendinin de hayata ne kadar bağlı olduğunu belir-
tiyor. Diğer taraftan bu konulu şiirleri şairin gençlik devirlerine ait
etmek gerekir. O devirlerde dinî konulara da çok az eğilmesi şairin
gençliğinde "şair gördüğünü çağırır". İlkesine dayandığını
göstermektedir. Araştırıcılar da şairin dinî ve öteki dünya ile ilgili ko-
nulara çok az yer verdiğini söylemekteler. Şairin dinî terimleri kul-
landığı çok az şiirleri arasında şu kıt'ası önemlidir.
Kadir Mevlâm senden bir dileğim var
Muhannes kuluna muhtaç eyleme.
Cennet-i alâyi nasip et bana, Sırat
köprüsünden yolum bağlama.
Ama dine eğilmemesini, dinî şiirler yazmamasını Karacaoğlan'ın
ALLAH'a Tanrı'ya tapınmamasıyla ilgilendirmenin doğru olmayacağını
söylememiz gerekir. Bunu sadece önde söylediğimiz gibi şairin
gençlik duyguları ile bağlamak lâzım, zannimizce. Çünkü hayatının
ihtiyarlık çağlarında sık sık Tanrıya, büyük Mevlâma müracaat
ettiğini şiirlerinden görüyoruz. Karacaoğlan'ın kalbi gökler kadar
- 109-
Page 4
geniştir. O güzel sevgisini de, ALLAH sevgisini de hep bir arada
kalbine yerleştirebilir. Örnek verdiğimiz şiiri sona kadar okursak,
onun şairin ihtiyarlık çağlarına ait olduğu ortaya çıkar. Yalnız ihtiyar
çağında hakka yüz tutan, cehennem azabından korkan Karacaoğlan
bu şiirinde olan veya olmayan kabahat ve suçlarının affedilmesiyle
beraber tüm hayatı boyunca çektiği zorlukları, kahırları da kadir
Mevlâma hatırlatıyor ve kendinin bu dünyada yüz cehennem azabı
gördüğünü, ona bir daha ve asıl cehennem azaplarının
gösterilmemesini rica ediyor, yalvarıyor, şair sanki "ALLAH âdildir,
zalim değil" itikatına güvenerek kalbini avutuyor, Şu mısralar şairin
hislerini güzelce anlatıyor.
Karacaoğlan hata çıkmaz dilimden,
Kocadım da hayır gelmez elimden.
Kadir Mevlâm asla geçmez kulundan,
Deli gönül ah çekip de ağlama.
Karacaoğlan şiirlerinde konu türlüdür. Yani aşk, sevgi, keder,
ayrılık, hasret gibi konular şiirlerinde geniş yer almaktadır.
Küçük bir şiiri şairin hayatı boyunca hangi hisleri geçirdiğini,
neler çektiğini apaydın açıklıyor.
Tuna suyu gibi çağlar, akarım, Yel
estikçe hazan gibi solarım, Bir gün
güler isem, beş gün ağlarım, İşte
güzel adam, şöyle halim var.
Karacaoğlan eydür: Ağlar, gülmezem,
Akan gözüm yaşın hergiz silmezem
Eller güler, oynar, ben gülmezem, İşte
güzel adam, şöyle halim var.
- 110-
Page 5
Bu küçücük şiir parçasından şairin hayatının o kadar iyi
geçmediği, gözlerinin her zaman yaşlı olduğu ve kendinin de bir gün
gülerse, beş gün ağladığı belli oluyor. Ama yine de fikir, keder, gām
aci, hasret, hayatta tüm gördüklerinden vazgeçmemek hisleriyle
sevgi, güzeller, güzelliğe büt gibi tapmak hisleri bir memmu halinde
toplanmıştır. Bir güzelin tatlı bakışı, bir güzeli tarif etmesi Kara-
caoğlan'ı dertlerinden uzaklaştırıyor sanki. Güzellere çok meyil et-
mesi belki de Karacaoğlan'ın hayatta yalnızlıktan kaçınmak için en
büyük ve en yegâne istinadgâhıdır. Şair kendi yalnızlığını, dertlerini
güzelleri ve güzelliği terennüm etmekle uzaklaştırmaya çaba
gösteriyor.
Karacaoğlân şiirlerinde ana konu da bu. Yani güzellen övmek ve
ayrılıktır ki öteki konuları arkada bırakıyor. Ama aslında güzel sevgisi
de başına bir belâ olmuştur zamanında
Karacaoğlân der ki ismim ögerler, Ağu
oldu yediğimiz şekerler. Güzel sever
diye isnad ederler, Benim Hak'tan
özge sevdiğim mi var?
Karacaoğlan'ı her ötüp geçen güzele tutulmakta, her güzeli sev-
mekte suçlandırmak doğru değil zannimizce ve bu hakkı çağında
yaşayanlara da veremeyiz. Önce bir şeyi söyleyelim: Karacaoğlân
aşıktır ve aşıklarda da her zaman ana konu sevgi ve güzeller
olmuş, tabiî. Diğer taraftan Karacaoğlân her gördüğü güzele gönül
vermiş olsaydı, o zaman onun kalbi boş ve düşkün bir şahıs olması
gerekir ve böyle güzel şiirler yazabilmesi de şüphe altına girebilirdi.
Fakat Karacaoğlân inen yok, kalkan bir şairdir. O tüm kötülüklerin
fevkinde duruyor.
Karacaoğlân şiirlerinde en başlıca özellik gerçekliktir. Oysa
sade, anlaşıklı bir dille tasvir edilen gerçeklik. En ağır şartlar içinde
bile yaşayan insanlara Karacaoğlan'm şiirleri gönül rahatlığı geti-
- 111 -
Page 6
riyor. Şiirleri akar su gibidir, müsikilidir. Karacaoğlan şiirle musikiyi
birleştiren bir sanat adamıdır ve onun şiirlerini gerek ayrıca, gerek
müzikle dinleyen şahıs öyle düşünebilir ki şiirlerin akar gibi olması
müziği, müzik de şiirleri meydana getirmiştir. Yani şiirin gücünden
müzik, müziğin dilinden de şiir ortaya çıkmıştır.
Karacaoğlan'ın dili de sade Anadolu köylüsünün dilidir.
Yani çok anlaşıklı bir dil, hatta öyle anlaşıklı ki çağdaş bir kaç
diğer Türk halkları için de okuyup anlatmakta bir zorluk yok. Belki
Azerbaycan'da da onu Aşık Ali, Aşık Alesker gibi seve seve okuma-
ları da bununla ilgili.
Quo vadis?