Arama

Karacaoğlan'ın şiir anlayışı nasıldır?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 21 Ocak 2012 Gösterim: 17.289 Cevap: 3
bayram - avatarı
bayram
Ziyaretçi
20 Aralık 2008       Mesaj #1
bayram - avatarı
Ziyaretçi
karacaoğlanın şiir anlayışı uzun bir şekilde açıklayınız
EN İYİ CEVABI Keten Prenses verdi
KARACAOĞLAN

Sponsorlu Bağlantılar




Hayatı ve Şiirleri

17'nci yüzyılda yaşadığı sanılıyor. Göçebe Türkmen obalarında yetişti. Asıl adının İsmail, Halil ya da Hasan olduğu yolunda görüşler var. Hatta aynı mahlasla şiirler yazmış birçok Karacaoğlan'ın varlığı bile savunuluyor. Ahmet Kutsi Tecer ve Şükrü Elçin'in araştırmaları, yaşamının büyük bölümünü Rumeli'nde geçiren ve Kanuni Sultan Süleyman döneminde Avusturya seferine katılan bir Karacaoğlan'ın varlığını ortaya koyar. Fuad Köprülü ve Cahit Öztelli gibi araştırmacılar da, 17'nci yüzyılda yaşadığını savunuyor. Bu araştırmacılara göre Karacaoğlan, şiirlerinde Abaza Hasan paşa'nın öldürülmesi, Köprülü Fazıl Ahmed Paşa'nın Avusturya seferi gibi bu döneme ait tarihsel olaylardan sözeder. Karacaoğlan'ın şiiri aşk ve doğa üzerinde kuruludur. Ayrılık, gurbet, sıla özlemi ve ölüm en çok değindiği konulardır. Şiirlerinde sıkça adları geçen Elif, Zeynep ve İsmikan adlı kadınların sevgilileri olduğu sanılıyor. Duygularını, yaşadıklarını, düşüncelerini içten, gerçekçi ve özgün bir şiir yapısı içinde anlatır. Karacaoğlan, Türk aşık edebiyatına yepyeni bir söyleyiş biçimi getirdi. Doğa benzetmelerini sık sık kullanır. Çok yalın ve temiz bir Türkçe kullanır. Kendisinden sonra gelen birçok ozanı derinden etkiledi. Bu olumlu etkiler günümüz Türk şiirine kadar uzanır. Şiirlerini ilk kez Nüzhet Ergun derleyip yayınladı. Cahit Öztelli'nin Karacaoğlan-Bütün Şiirleri adlı derlemesi de önemli Karacaoğlan araştırmalarından. Birçok şiiri bestelendi.



ALA GÖZLÜM BEN BU İLDEN GİDERSEM

Ala gözlüm ben bu ilden gidersem
Zülfü perişanım kal melil melil
Kerem et aklından çıkarma beni
Ağla gözyaşını sil melil melil

Yeğin ey sevdiğim sen seni düzet
Karayi bağla da beyazı çöz at
Doldur ver badeyi bir daha uzat
Ayrılık şerbetin ver melil melil

Elvan çiçeklerden sokma başına
Kudret kalemini çekme kaşına
Beni unutursan doyma yaşına
Gez benim aşkımla yar melil melil

Karac'oğlan der ki olup ölünce
Bende güzel sevdim kendi halimce
Varıp gurbet ele vasıl olunca
Dostlardan haberim al melil melil


VİRAN OLDUM MOR SÜMBÜLLÜ BAĞ İKEN

şu yalan dünyaya geldim geleli
Tas tas içtim ağulari sağ iken
***** felek vermez benim muradım
Viran oldum mor sümbüllü bağ iken

Aradılar bir tenhada buldular
Yaslandılar şıvgalarım kırdılar
Yaz bahar ayında bir od verdiler
Yandım gittim alkarlı dağ iken

Farımaz da deli gönlüm farımaz
Akar gözlerimin yaşı kurumaz
Şimden geri benim hükmüm yürümez
Azil oldum güzellere beğ iken

Karac'oğlan der ki bakın geline
Ömrümün yarısı gitti talana
Sual eylen bizden evvel gelene
Kim var imiş biz burada yoğ iken


NAZLI YÂRDAN GELDİ BANA BİR NAME

Nazlı yârdan geldi bana bir name
Eğer doğru ise kırdı belimi
Dediler ki yarini yad iller almış
Kadir Mevlam nasib eyle ölümü

Bülbüle söyleyin gülüne konsun
Beni yârdan eden Allah'tan bulsun
Sabreyle sevdiğim ilkbahar olsun
Terkedeyim vatanımı ilimi

Ak yâri gördükçe ağladım coştum
Al elinden dolu badeler içtim
Kötüler sandı ki ben yârdan geçtim
Ölmeyince çeker miyim elimi

Karac'oğlan derki konmadan göçmem
Her olur olmaza sırrımı açmam
Kötüler köprü olsa üstünden geçmem
Taşık suya uğradırım yolumu


DELİ GÖNÜL

Deli gonul gezer gezer gelirsin
Arı gibi her çicekten alırsın
Nerde güzel görsen orda kalırsın
Ben senin derdini çekemem gönül

Santur mu istersin saz mı istersin
Ördek mi istersin kaz mı istersin
Tomurcuk memeli kız mı istersin
Ben senin derdini çekemem gönül

Çıkıp yücelere bakmak istersin
Coşkun sular gibi akmak istersin
Her güzelle yatıp kalkmak istersin
Ben senin derdini çekemem gönül

Karac'oğlan der ki okuyam yazam
Keleş değilim ki kervanlar bozam
Giyinem kuşanam bir hosça gezem
Ben senin derdini çekemem gönül


GEL

Bağlandı yollarım, kaldım çaresiz
Gayri dünya bana aralandı gel
Derildi defterim artsız arasız
Üst üste dizildi sıralandı gel

Yâri görse idim haftada ayda
Sevip ayrılmaktan ne buldum fayda
Azrail göğsümde canım hay hayda
Ciğerimin başı yaralandı gel

Karac'oğlan der ki başa yazıldı
Gözüm yaşı ceyhun oldu süzüldü
Kefenim biçildi, kabrim kazıldı
Mezarımın üstü karalandı gel


CAN VERMEYE DERMANIM MI VAR

Üryan geldim gene üryan giderim
Ölmemeye elde fermanım mı var
Azrail gelmiş de can talep eder
Benim can vermeye dermanım mı var

Dirilirler dirilirler gelirler
Huzur-u mahşerde divan dururlar
Harami var diye korku verirler
Benim ipek yuklu kervanım mı var

Er isen erliğin meydana getir
Kadir Mevlam noksanımı sen yetir
Bana derler gam yükünü sen götür
Benim yük götürür dermanım mı var

Karac'oğlan der ki, ismim öğerler
Ağı oldu yediğimiz şekerler
Güzel sever diye isnad ederler
Benim Hakk'tan özge sevdiğim mi var


BİR AYRILIK BİR YOKSULLUK BİR ÖLÜM

Vara vara vardım ol kara taşa
Hasret kodun beni kavim kardaşa
Sebep gözden akan bu kanlı yaşa
Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm

Nice sultanları tahttan indirdi
Nicesinin gül benzini soldurdu
Nicelerin gelmez yola gönderdi
Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm

Karac'oğlan der ki kondum göçülmez
Acıdır ecel şerbeti içilmez
Üç derdim var birbirinden seçilmez
Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm


YÜRÜ BİRE YALAN DÜNYA

Yürü bire yalan dünya
Sana konan göçer bir gün
İnsan bir ekine misal
Seni eken biçer bir gün

Ağalar içmesi hoştur
O da züğürtlere güçtür
Can kafeste duran kuştur
Elbet uçar gider bir gün

Aşıklar der ki n'olacak
Bu dünya mamur olacak
Haleb'i Osmanlı alacak
Dağı taşa katar bir gün

Yerimi serin bucağa
Suyumu koyun ocağa
Kafamı alin kucağa
Garip anam ağlar bir gün

Yer yüzünde yeşil yaprak
Yer altında kefen yırtmak
Yastığımız kara toprak
O da bizi atar bir gün

Bindirirler cansız ata
İndirirler tuta tuta
Var dünyadan yol ahrete
Yelgin gider salın bir gün

Karac'oğlan der nasıma
Çok işler gelir başıma
Mezarımın baş taşına
Baykuş konar öter bir gün


AŞAM DEDİM KARLI DAĞIN BAŞINDAN

Aşam dedim, karlı dağlar başından
Yüce dağlar koç yiğide dağ m'olur
Ağrır bedenim, sızlar yaralarım
Bu yarayı çeken yiğit sağ m'olur

Sıra sıra dikemedim söğüdü
Ben başıma veremedim öğüdü
Elleri göğsünde görün yiğidi
Yiğit mağrur gezmek ile bey m'olur

Ögüt versen, bana öğüt kâr etmez
O yârin hayali karşımdan gitmez
Kementle bağlasam, kolun bağ tutmaz
Yârin zülüfünden özge bağ m'olur

Karac'oğlan der ki, fani dünyadan
Korkmaz mısın haram ile zinadan
Ayırır seni anan babandan
Gurbet ile düşen yiğit sağ m'olur


ALA GÖZLERİNİ SEVDİĞİM DİLBER

Ala gözlerini sevdiğim dilber
Göster cemalini görmeye geldim
Şeftalini derde derman dediler
Gerçek mi sevdiğim sormaya geldim

Gündüz hayallerim gece düşlerim

Uyandıkça ağlamaya başlarım
Sevdiğim üstünde uçan kuşların
Tutup kanatların kırmaya geldim

Senin aşkların gülmez dediler
Ağlayıp yaşını silmez dediler
Seni bir kez saran ölmez dediler
Gerçek mi efendim sormaya geldim

Senin işin yiyip içmek dediler
Yaren ile konup göçmek dediler
Göğsün cennet koynun uçmak dediler
Hak nasip ederse görmeye geldim

Mail oldum senin ince beline
Canım kurban olsun tatlı diline
Aşık olup senin hüsnün bağına
Kırmızı güllerin dermeye geldim

Karac'oğlan der ki işin doğrusu
Gokte melek yerde huma yavrusu
Söyleyim ben sana sözün doğrusu
Soyunup koynuna girmeye geldim



YEŞİL BAŞLI GÖVEL ÖRDEK

Yeşil başlı gövel ördek
Uçar gider göle karşı
Eğricesin tel tel etmiş
Döker gider yâre karşı

Telli turnam sökün gelir
İnci mercan yükün gelir
Elvan elvan kokun gelir
Yâr oturmuş yele karşı

Şahinim var bazlarım var
Tel alışkın sazlarım var
Yâre gizli sözlerim var
Diyemiyom ele karşı

Hani Karac'oğlan hani
Veren alır tatlı canı
Yakışmazsa öldür beni
Yeşil bağla ala karşı



VAR GİT ÖLÜM

Ölüm ardıma düşüp de yorulma
Var git ölüm bir zaman da gene gel
Akıbet alırsın komazsın beni
Var git ölüm bir zaman da gene gel

Şöyle bir vakitler yiyip içerken
Yiyip içip yaylalarda gezerken
Gene mi geldin ben senden kaçarken
Var git ölüm bir zaman gene gel

Çıkıp boz kurtlayın ulaşamadım
Yalan dünya sana çıkışamadım
Eşimle dostumla buluşamadım
Var git ölüm bir zaman da gene gel

Karac'oğlan der ki derdim pek beter
Bahçede bülbüller şakıyıp öter
Anayı atayı dün aldın yeter
Var git ölüm bir zaman gene gel



KADİR MEVLAM SENDEN BİR DİLEĞİM VAR

Kadir Mevlam senden bir dileğim var
Muhannes kuluna muhtaç eyleme
Cennet-i alâyı nasib et bana
Sırat köprüsünden yolum bağlama

Kapımıza kara deve çökünce
Fırtınasi şol alemi yıkınca
Cehenneme kul seçilip çıkınca
Kadir Mevlam o kullardan eyleme

Kadir Mevlam ateş atma özüme
Dünya malı görünmüyor gözüme
Kadir Mevlam sen bak benim yüzüme
Cehennemin ateşiyle dağlama

Karac'oğlan hata çıkmaz dilimden
Kocadım da hayır gelmez elimden
Kadir Mevlam asla geçmez kulundan
Deli gönül ah çekip de ağlama


ELİF

İncecikten bir kar yağar
Tozar Elif Elif diye
Deli gönül abdal olmuş
Gezer Elif Elif diye

Elif'in uğru nakışlı
Yavru balaban bakışlı
Yayla çiçeği kokuşlu
Kokar Elif Elif diye

Elif kaşlarını çatar
Gamzesi bağrıma batar
Ak elleri kalem tutar
Yazar Elif Elif diye

Evlerinin önü çardak
Elif'in elinde bardak
Sanki yeşil başlı ördek
Yüzer Elif Elif diye

Karac'oğlan eğmelerin
Gönül sevmez değmelerin
İliklenmiş düğmelerin
Çözer Elif Elif diye


Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
20 Aralık 2008       Mesaj #2
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
KARACAOĞLAN

Sponsorlu Bağlantılar




Hayatı ve Şiirleri

17'nci yüzyılda yaşadığı sanılıyor. Göçebe Türkmen obalarında yetişti. Asıl adının İsmail, Halil ya da Hasan olduğu yolunda görüşler var. Hatta aynı mahlasla şiirler yazmış birçok Karacaoğlan'ın varlığı bile savunuluyor. Ahmet Kutsi Tecer ve Şükrü Elçin'in araştırmaları, yaşamının büyük bölümünü Rumeli'nde geçiren ve Kanuni Sultan Süleyman döneminde Avusturya seferine katılan bir Karacaoğlan'ın varlığını ortaya koyar. Fuad Köprülü ve Cahit Öztelli gibi araştırmacılar da, 17'nci yüzyılda yaşadığını savunuyor. Bu araştırmacılara göre Karacaoğlan, şiirlerinde Abaza Hasan paşa'nın öldürülmesi, Köprülü Fazıl Ahmed Paşa'nın Avusturya seferi gibi bu döneme ait tarihsel olaylardan sözeder. Karacaoğlan'ın şiiri aşk ve doğa üzerinde kuruludur. Ayrılık, gurbet, sıla özlemi ve ölüm en çok değindiği konulardır. Şiirlerinde sıkça adları geçen Elif, Zeynep ve İsmikan adlı kadınların sevgilileri olduğu sanılıyor. Duygularını, yaşadıklarını, düşüncelerini içten, gerçekçi ve özgün bir şiir yapısı içinde anlatır. Karacaoğlan, Türk aşık edebiyatına yepyeni bir söyleyiş biçimi getirdi. Doğa benzetmelerini sık sık kullanır. Çok yalın ve temiz bir Türkçe kullanır. Kendisinden sonra gelen birçok ozanı derinden etkiledi. Bu olumlu etkiler günümüz Türk şiirine kadar uzanır. Şiirlerini ilk kez Nüzhet Ergun derleyip yayınladı. Cahit Öztelli'nin Karacaoğlan-Bütün Şiirleri adlı derlemesi de önemli Karacaoğlan araştırmalarından. Birçok şiiri bestelendi.



ALA GÖZLÜM BEN BU İLDEN GİDERSEM

Ala gözlüm ben bu ilden gidersem
Zülfü perişanım kal melil melil
Kerem et aklından çıkarma beni
Ağla gözyaşını sil melil melil

Yeğin ey sevdiğim sen seni düzet
Karayi bağla da beyazı çöz at
Doldur ver badeyi bir daha uzat
Ayrılık şerbetin ver melil melil

Elvan çiçeklerden sokma başına
Kudret kalemini çekme kaşına
Beni unutursan doyma yaşına
Gez benim aşkımla yar melil melil

Karac'oğlan der ki olup ölünce
Bende güzel sevdim kendi halimce
Varıp gurbet ele vasıl olunca
Dostlardan haberim al melil melil


VİRAN OLDUM MOR SÜMBÜLLÜ BAĞ İKEN

şu yalan dünyaya geldim geleli
Tas tas içtim ağulari sağ iken
***** felek vermez benim muradım
Viran oldum mor sümbüllü bağ iken

Aradılar bir tenhada buldular
Yaslandılar şıvgalarım kırdılar
Yaz bahar ayında bir od verdiler
Yandım gittim alkarlı dağ iken

Farımaz da deli gönlüm farımaz
Akar gözlerimin yaşı kurumaz
Şimden geri benim hükmüm yürümez
Azil oldum güzellere beğ iken

Karac'oğlan der ki bakın geline
Ömrümün yarısı gitti talana
Sual eylen bizden evvel gelene
Kim var imiş biz burada yoğ iken


NAZLI YÂRDAN GELDİ BANA BİR NAME

Nazlı yârdan geldi bana bir name
Eğer doğru ise kırdı belimi
Dediler ki yarini yad iller almış
Kadir Mevlam nasib eyle ölümü

Bülbüle söyleyin gülüne konsun
Beni yârdan eden Allah'tan bulsun
Sabreyle sevdiğim ilkbahar olsun
Terkedeyim vatanımı ilimi

Ak yâri gördükçe ağladım coştum
Al elinden dolu badeler içtim
Kötüler sandı ki ben yârdan geçtim
Ölmeyince çeker miyim elimi

Karac'oğlan derki konmadan göçmem
Her olur olmaza sırrımı açmam
Kötüler köprü olsa üstünden geçmem
Taşık suya uğradırım yolumu


DELİ GÖNÜL

Deli gonul gezer gezer gelirsin
Arı gibi her çicekten alırsın
Nerde güzel görsen orda kalırsın
Ben senin derdini çekemem gönül

Santur mu istersin saz mı istersin
Ördek mi istersin kaz mı istersin
Tomurcuk memeli kız mı istersin
Ben senin derdini çekemem gönül

Çıkıp yücelere bakmak istersin
Coşkun sular gibi akmak istersin
Her güzelle yatıp kalkmak istersin
Ben senin derdini çekemem gönül

Karac'oğlan der ki okuyam yazam
Keleş değilim ki kervanlar bozam
Giyinem kuşanam bir hosça gezem
Ben senin derdini çekemem gönül


GEL

Bağlandı yollarım, kaldım çaresiz
Gayri dünya bana aralandı gel
Derildi defterim artsız arasız
Üst üste dizildi sıralandı gel

Yâri görse idim haftada ayda
Sevip ayrılmaktan ne buldum fayda
Azrail göğsümde canım hay hayda
Ciğerimin başı yaralandı gel

Karac'oğlan der ki başa yazıldı
Gözüm yaşı ceyhun oldu süzüldü
Kefenim biçildi, kabrim kazıldı
Mezarımın üstü karalandı gel


CAN VERMEYE DERMANIM MI VAR

Üryan geldim gene üryan giderim
Ölmemeye elde fermanım mı var
Azrail gelmiş de can talep eder
Benim can vermeye dermanım mı var

Dirilirler dirilirler gelirler
Huzur-u mahşerde divan dururlar
Harami var diye korku verirler
Benim ipek yuklu kervanım mı var

Er isen erliğin meydana getir
Kadir Mevlam noksanımı sen yetir
Bana derler gam yükünü sen götür
Benim yük götürür dermanım mı var

Karac'oğlan der ki, ismim öğerler
Ağı oldu yediğimiz şekerler
Güzel sever diye isnad ederler
Benim Hakk'tan özge sevdiğim mi var


BİR AYRILIK BİR YOKSULLUK BİR ÖLÜM

Vara vara vardım ol kara taşa
Hasret kodun beni kavim kardaşa
Sebep gözden akan bu kanlı yaşa
Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm

Nice sultanları tahttan indirdi
Nicesinin gül benzini soldurdu
Nicelerin gelmez yola gönderdi
Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm

Karac'oğlan der ki kondum göçülmez
Acıdır ecel şerbeti içilmez
Üç derdim var birbirinden seçilmez
Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm


YÜRÜ BİRE YALAN DÜNYA

Yürü bire yalan dünya
Sana konan göçer bir gün
İnsan bir ekine misal
Seni eken biçer bir gün

Ağalar içmesi hoştur
O da züğürtlere güçtür
Can kafeste duran kuştur
Elbet uçar gider bir gün

Aşıklar der ki n'olacak
Bu dünya mamur olacak
Haleb'i Osmanlı alacak
Dağı taşa katar bir gün

Yerimi serin bucağa
Suyumu koyun ocağa
Kafamı alin kucağa
Garip anam ağlar bir gün

Yer yüzünde yeşil yaprak
Yer altında kefen yırtmak
Yastığımız kara toprak
O da bizi atar bir gün

Bindirirler cansız ata
İndirirler tuta tuta
Var dünyadan yol ahrete
Yelgin gider salın bir gün

Karac'oğlan der nasıma
Çok işler gelir başıma
Mezarımın baş taşına
Baykuş konar öter bir gün


AŞAM DEDİM KARLI DAĞIN BAŞINDAN

Aşam dedim, karlı dağlar başından
Yüce dağlar koç yiğide dağ m'olur
Ağrır bedenim, sızlar yaralarım
Bu yarayı çeken yiğit sağ m'olur

Sıra sıra dikemedim söğüdü
Ben başıma veremedim öğüdü
Elleri göğsünde görün yiğidi
Yiğit mağrur gezmek ile bey m'olur

Ögüt versen, bana öğüt kâr etmez
O yârin hayali karşımdan gitmez
Kementle bağlasam, kolun bağ tutmaz
Yârin zülüfünden özge bağ m'olur

Karac'oğlan der ki, fani dünyadan
Korkmaz mısın haram ile zinadan
Ayırır seni anan babandan
Gurbet ile düşen yiğit sağ m'olur


ALA GÖZLERİNİ SEVDİĞİM DİLBER

Ala gözlerini sevdiğim dilber
Göster cemalini görmeye geldim
Şeftalini derde derman dediler
Gerçek mi sevdiğim sormaya geldim

Gündüz hayallerim gece düşlerim

Uyandıkça ağlamaya başlarım
Sevdiğim üstünde uçan kuşların
Tutup kanatların kırmaya geldim

Senin aşkların gülmez dediler
Ağlayıp yaşını silmez dediler
Seni bir kez saran ölmez dediler
Gerçek mi efendim sormaya geldim

Senin işin yiyip içmek dediler
Yaren ile konup göçmek dediler
Göğsün cennet koynun uçmak dediler
Hak nasip ederse görmeye geldim

Mail oldum senin ince beline
Canım kurban olsun tatlı diline
Aşık olup senin hüsnün bağına
Kırmızı güllerin dermeye geldim

Karac'oğlan der ki işin doğrusu
Gokte melek yerde huma yavrusu
Söyleyim ben sana sözün doğrusu
Soyunup koynuna girmeye geldim



YEŞİL BAŞLI GÖVEL ÖRDEK

Yeşil başlı gövel ördek
Uçar gider göle karşı
Eğricesin tel tel etmiş
Döker gider yâre karşı

Telli turnam sökün gelir
İnci mercan yükün gelir
Elvan elvan kokun gelir
Yâr oturmuş yele karşı

Şahinim var bazlarım var
Tel alışkın sazlarım var
Yâre gizli sözlerim var
Diyemiyom ele karşı

Hani Karac'oğlan hani
Veren alır tatlı canı
Yakışmazsa öldür beni
Yeşil bağla ala karşı



VAR GİT ÖLÜM

Ölüm ardıma düşüp de yorulma
Var git ölüm bir zaman da gene gel
Akıbet alırsın komazsın beni
Var git ölüm bir zaman da gene gel

Şöyle bir vakitler yiyip içerken
Yiyip içip yaylalarda gezerken
Gene mi geldin ben senden kaçarken
Var git ölüm bir zaman gene gel

Çıkıp boz kurtlayın ulaşamadım
Yalan dünya sana çıkışamadım
Eşimle dostumla buluşamadım
Var git ölüm bir zaman da gene gel

Karac'oğlan der ki derdim pek beter
Bahçede bülbüller şakıyıp öter
Anayı atayı dün aldın yeter
Var git ölüm bir zaman gene gel



KADİR MEVLAM SENDEN BİR DİLEĞİM VAR

Kadir Mevlam senden bir dileğim var
Muhannes kuluna muhtaç eyleme
Cennet-i alâyı nasib et bana
Sırat köprüsünden yolum bağlama

Kapımıza kara deve çökünce
Fırtınasi şol alemi yıkınca
Cehenneme kul seçilip çıkınca
Kadir Mevlam o kullardan eyleme

Kadir Mevlam ateş atma özüme
Dünya malı görünmüyor gözüme
Kadir Mevlam sen bak benim yüzüme
Cehennemin ateşiyle dağlama

Karac'oğlan hata çıkmaz dilimden
Kocadım da hayır gelmez elimden
Kadir Mevlam asla geçmez kulundan
Deli gönül ah çekip de ağlama


ELİF

İncecikten bir kar yağar
Tozar Elif Elif diye
Deli gönül abdal olmuş
Gezer Elif Elif diye

Elif'in uğru nakışlı
Yavru balaban bakışlı
Yayla çiçeği kokuşlu
Kokar Elif Elif diye

Elif kaşlarını çatar
Gamzesi bağrıma batar
Ak elleri kalem tutar
Yazar Elif Elif diye

Evlerinin önü çardak
Elif'in elinde bardak
Sanki yeşil başlı ördek
Yüzer Elif Elif diye

Karac'oğlan eğmelerin
Gönül sevmez değmelerin
İliklenmiş düğmelerin
Çözer Elif Elif diye


Quo vadis?
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
20 Aralık 2008       Mesaj #3
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
Page 1 KARACAOĞLAN'IN ŞİİRLERİ ÜZERİNE
BİR KAÇ NOT DAHA
Dr. Kübra Kuliyeva
Türk halk edebiyatında türlü konularda güzel güzel şiirler yazan,
etkisiyle yüzyıllar boyu edebiyatta yer almış, haklı bir ün sahibi olan
Karacaoğlan'ın adı ve hayatı üzerinde elli yıldan beri araştırmalar
yapılmaktadır. Elde bulunan ilmî materyaller içinde Karacaoğlan'ın
hayatı üzerinde en geniş ve etraflı yazıyı Müjgan Cumbur'un
hazırladığı "Karacaoğlan" kitabında buluyoruz. Yazar tüm Kara-
caoğlan'ı inceleyenlerin fikir ve düşüncelerini burada birarada top-
ladığı için çok değerlidir, diyebiliriz.
Türlü fikirlerden şairin 16.yüzyılın sonlarına doğru Çukurova'da
doğup yaşadığı sonucuna varılıyor. Fakat bazı araştırıcılar şairin
doğup yaşadığı zamanın ve yerin halâ da tartışma konusu olduğunu
vermekteler ve onların böyle söylemeye hakları da vardır. Bunun ne-
deni Karacaoğlan'ın türlü şiirlerinde türlü yerlerin adlarını çekmesiyle
bağlıdır. Karacaoğlan'ın hayat ve zamanını iyice araştıranlar
sırasında bulunan Muzaffer Uyguner yazıyor: "Karacaoğlan'ın
doğduğu ve öldüğü yıllar henüz belirlenememiştir. O dönemlerde
nüfus kayıtlarının bulunmaması yüzünden o da doğum ve ölüm tarihi
bilinmeyenler arasında kalmıştır."
Ama zannimizce Karacaoğlan'ın
Kozan dağından aslımız,
Ari Türkmendir neslimiz,
Varsaktır durak yerimiz,
Gurbette yâr eğler bizi,
kıt'ası şairin nereli olduğu sorusunu cevaplandırıyor. Ama diğer ta-
raftan önce söylediğimiz gibi şairin başka şiirlerinde de türlü yer
-107-
Page 2
adlarını kullanması araştırıcıları zor durumda bırakmakla beraber,
ayni zamanda tartışmalara da yol açıyor. Bununla ilgili olarak yine
başka bir yerde Muzaffer Uyguner şöyle yazıyor: "Bu arada yine
onun bazı dizeleri bu konuda tartışmalara neden olmaktadır.
Sözgelişi "Yaylamız Bulgar dağı", "Binboğa'dır benim ilim" gibi dize-
ler. Bunların uydurma olup olmadığı da tartışılabilir". Diğer taraftan
da yazar aşığın Feke'nin Gökçe köyünde doğduğunu söylediklerini
kaydederek şöyle gösteriyor. "Gaziantep çevresinde yaşayan
Barak Türkmenleri onu kendilerinden saydığı gibi Musabeyli
Türkmenleri de kendilerinden sayarlar". Her şeye rağmen biz
çevredeki tüm Türkmen boylarının Karacaoğlan'ın kendi boyları
içinden çıkan bir şair, bir aşık saymasına hakkı olduğunu göz önüne
almalıyız. Çünkü Karacaoğlan da soyca Türkmen. Adları geçen boy-
lar içinde onun yakın akrabalarının bulunmadığı da mukabil değildir.
Yani çevrede bulunan tüm Türkmen boylarının olduğu yerlere Kara-
caoğlan'ın "Vatan" söylemeğe hakkı yetiyordu. Çünkü Karacaoğlan
yabancılar arasında değil de, kendi doğma ve yakınları arasında bu-
lunuyordu. O yüzden de araştırıcıların sadece Karacaoğlan'ın Akde-
niz kıyısında bulunan Türkmen boyları içerisinden bitip çıktığını
söylemesi yeter zannimizce. Konuya başka yönden yaklaşırsak
Türkmenlerin tarihen göçer hayat geçirdiklerini de unutmamak gere-
kir.
Diğer taraftan Karacaoğlan'ın hakikaten nerede doğup vefat et-
mesinin bilinmemesi, ününün Belgrat'tan Trakya'ya, Trakya'dan
Azerbaycan'a ve Arabistan'a kadar geniş yayılması, onun bu yerle-
rin şairi olduğu fikrinin önerilmesi de aşığın, şairin hep o yerleri gez-
mesi, oralarda bulunması ve ziyaret etmesini ortaya koymakla bera-
ber hem de onun "kalp şairleri" düzeyine kalktığına bir delildir.
Kar oğlanla ilgili araştırma yapanların bugün de yaşadığı yer ve
çağ bakımından bir görüşte birleşmemesi de bu gerçekle ilgili.
- 108-
Page 3
Karacaoğlan'ın hayatı ve sanatı kimse için belli, kimse için ka-
ranlık olmasına rağmen çok sevilen bir şair gibi Türkiye'de eserleri
defalarca toplanarak derlenmiş, basılmıştır.
Karacaoğlan'ın şiirlerine gelince divan şiirlerinden uzak olan
şairin ince, güzel halk ruhunda, halk havasında ve halk dilinde
yazdığını söyleyebiliriz. Ününün ölümünden sonra da yayılarak,
günümüze kadar gelmesi de belki bununla bağlıdır. Bugün
Türkiye'de Karacaoğlan'ın adı halk şiirinde başta gelen adlar
içerisindedir.
Karacaoğlan'ın şiirlerinde asıl, reel dünyaya bağlılık daha
güçlüdür. Yani aşk, sevgi, canlı hayat olduğu yerde diğer şeyler Ka-
racaoğlan için arka sırada kalıyor. Her yerde güzelleri tarif etmesi,
yaşamanın tatlılığını kaleme alması çok zorluklar, acılar gamlar
görmesine rağmen kendinin de hayata ne kadar bağlı olduğunu belir-
tiyor. Diğer taraftan bu konulu şiirleri şairin gençlik devirlerine ait
etmek gerekir. O devirlerde dinî konulara da çok az eğilmesi şairin
gençliğinde "şair gördüğünü çağırır". İlkesine dayandığını
göstermektedir. Araştırıcılar da şairin dinî ve öteki dünya ile ilgili ko-
nulara çok az yer verdiğini söylemekteler. Şairin dinî terimleri kul-
landığı çok az şiirleri arasında şu kıt'ası önemlidir.
Kadir Mevlâm senden bir dileğim var
Muhannes kuluna muhtaç eyleme.
Cennet-i alâyi nasip et bana, Sırat
köprüsünden yolum bağlama.
Ama dine eğilmemesini, dinî şiirler yazmamasını Karacaoğlan'ın
ALLAH'a Tanrı'ya tapınmamasıyla ilgilendirmenin doğru olmayacağını
söylememiz gerekir. Bunu sadece önde söylediğimiz gibi şairin
gençlik duyguları ile bağlamak lâzım, zannimizce. Çünkü hayatının
ihtiyarlık çağlarında sık sık Tanrıya, büyük Mevlâma müracaat
ettiğini şiirlerinden görüyoruz. Karacaoğlan'ın kalbi gökler kadar
- 109-
Page 4
geniştir. O güzel sevgisini de, ALLAH sevgisini de hep bir arada
kalbine yerleştirebilir. Örnek verdiğimiz şiiri sona kadar okursak,
onun şairin ihtiyarlık çağlarına ait olduğu ortaya çıkar. Yalnız ihtiyar
çağında hakka yüz tutan, cehennem azabından korkan Karacaoğlan
bu şiirinde olan veya olmayan kabahat ve suçlarının affedilmesiyle
beraber tüm hayatı boyunca çektiği zorlukları, kahırları da kadir
Mevlâma hatırlatıyor ve kendinin bu dünyada yüz cehennem azabı
gördüğünü, ona bir daha ve asıl cehennem azaplarının
gösterilmemesini rica ediyor, yalvarıyor, şair sanki "ALLAH âdildir,
zalim değil" itikatına güvenerek kalbini avutuyor, Şu mısralar şairin
hislerini güzelce anlatıyor.
Karacaoğlan hata çıkmaz dilimden,
Kocadım da hayır gelmez elimden.
Kadir Mevlâm asla geçmez kulundan,
Deli gönül ah çekip de ağlama.
Karacaoğlan şiirlerinde konu türlüdür. Yani aşk, sevgi, keder,
ayrılık, hasret gibi konular şiirlerinde geniş yer almaktadır.
Küçük bir şiiri şairin hayatı boyunca hangi hisleri geçirdiğini,
neler çektiğini apaydın açıklıyor.
Tuna suyu gibi çağlar, akarım, Yel
estikçe hazan gibi solarım, Bir gün
güler isem, beş gün ağlarım, İşte
güzel adam, şöyle halim var.
Karacaoğlan eydür: Ağlar, gülmezem,
Akan gözüm yaşın hergiz silmezem
Eller güler, oynar, ben gülmezem, İşte
güzel adam, şöyle halim var.
- 110-
Page 5
Bu küçücük şiir parçasından şairin hayatının o kadar iyi
geçmediği, gözlerinin her zaman yaşlı olduğu ve kendinin de bir gün
gülerse, beş gün ağladığı belli oluyor. Ama yine de fikir, keder, gām
aci, hasret, hayatta tüm gördüklerinden vazgeçmemek hisleriyle
sevgi, güzeller, güzelliğe büt gibi tapmak hisleri bir memmu halinde
toplanmıştır. Bir güzelin tatlı bakışı, bir güzeli tarif etmesi Kara-
caoğlan'ı dertlerinden uzaklaştırıyor sanki. Güzellere çok meyil et-
mesi belki de Karacaoğlan'ın hayatta yalnızlıktan kaçınmak için en
büyük ve en yegâne istinadgâhıdır. Şair kendi yalnızlığını, dertlerini
güzelleri ve güzelliği terennüm etmekle uzaklaştırmaya çaba
gösteriyor.
Karacaoğlân şiirlerinde ana konu da bu. Yani güzellen övmek ve
ayrılıktır ki öteki konuları arkada bırakıyor. Ama aslında güzel sevgisi
de başına bir belâ olmuştur zamanında
Karacaoğlân der ki ismim ögerler, Ağu
oldu yediğimiz şekerler. Güzel sever
diye isnad ederler, Benim Hak'tan
özge sevdiğim mi var?
Karacaoğlan'ı her ötüp geçen güzele tutulmakta, her güzeli sev-
mekte suçlandırmak doğru değil zannimizce ve bu hakkı çağında
yaşayanlara da veremeyiz. Önce bir şeyi söyleyelim: Karacaoğlân
aşıktır ve aşıklarda da her zaman ana konu sevgi ve güzeller
olmuş, tabiî. Diğer taraftan Karacaoğlân her gördüğü güzele gönül
vermiş olsaydı, o zaman onun kalbi boş ve düşkün bir şahıs olması
gerekir ve böyle güzel şiirler yazabilmesi de şüphe altına girebilirdi.
Fakat Karacaoğlân inen yok, kalkan bir şairdir. O tüm kötülüklerin
fevkinde duruyor.
Karacaoğlân şiirlerinde en başlıca özellik gerçekliktir. Oysa
sade, anlaşıklı bir dille tasvir edilen gerçeklik. En ağır şartlar içinde
bile yaşayan insanlara Karacaoğlan'm şiirleri gönül rahatlığı geti-
- 111 -
Page 6
riyor. Şiirleri akar su gibidir, müsikilidir. Karacaoğlan şiirle musikiyi
birleştiren bir sanat adamıdır ve onun şiirlerini gerek ayrıca, gerek
müzikle dinleyen şahıs öyle düşünebilir ki şiirlerin akar gibi olması
müziği, müzik de şiirleri meydana getirmiştir. Yani şiirin gücünden
müzik, müziğin dilinden de şiir ortaya çıkmıştır.
Karacaoğlan'ın dili de sade Anadolu köylüsünün dilidir.
Yani çok anlaşıklı bir dil, hatta öyle anlaşıklı ki çağdaş bir kaç
diğer Türk halkları için de okuyup anlatmakta bir zorluk yok. Belki
Azerbaycan'da da onu Aşık Ali, Aşık Alesker gibi seve seve okuma-
ları da bununla ilgili.
Quo vadis?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
21 Ocak 2012       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ya karacaoğlanın sanat hayatını birisi bulabilir mi banaa..??? :/

Benzer Konular

20 Kasım 2015 / qenCo Cevaplanmış
11 Ocak 2010 / Misafir Cevaplanmış
11 Ocak 2012 / İlker Cevaplanmış
12 Kasım 2016 / Ziyaretçi Cevaplanmış
12 Nisan 2016 / Misafir Soru-Cevap