Arama


Nisyan-ı Bâtın - avatarı
Nisyan-ı Bâtın
Ziyaretçi
22 Aralık 2008       Mesaj #3
Nisyan-ı Bâtın - avatarı
Ziyaretçi
Bulut
Su damlacıkları, buz kristalleri ya da bunların karışımlarından oluşan, toprağa değmeyen, gözle görülür kütledir.
Dünya’da yoğunlaşan madde su buharıdır. Bu da, küçük su damlacıklarını, genellikle 0.01 mm buz kristallerini oluştururur. Milyarlarca damlacık ve kristallerin beraber durmasıyla bulut olarak görünürler.

Bulutları Rengi

Bulutlar tüm görünür dalga boyutlarını yansıtır ve genellikle beyazdır fakat gri veya siyah olarak görünebilirler. Siyah görünmelerinin sebebi, çok kalın veya yoğun olması ile güneş ışığının geçmesine izin vermemesindendir.

Bulutların Görevi

Metorologlara göre, gökyüzündeki çok şekilli buhar kütleleri olan bulutlar, Dünyamızın iklim ayarlayıcıları olarak büyük öneme sahip olmakla beraber, yükseklik, şekil ve yapıları bakımından da on-onbir çeşide ayrılırlar.
Bulutlar, yerden atmosfere, oradan tekrar yer küreye enerji taşır, yeryüzünü ısıtır veya gölgeleriyle soğutur; kısacası Dünyamızın sıcaklık denetimi bulutlara yaptırılır, yani termostat görevi görürler.
Çok farklı şekil ve yoğunlukta olabilen bu pamuksu hava habercilerinin tesirlerini anlamak için, pek çok faktörü göz önünde bulundurmak gerek. Karmaşık görünüşlü buhar kütlelerinin meydana gelişi gerçekten muhteşemdir. Çünkü bunlar, içinde su buharı olmayan sıcak havanın, atmosferin daha soğuk tabakalarıyla karşılaşması neticesinde ortaya çıkarlar. Dolayısıyla, dağların tepesinde meydana geldikleri gibi, soğuk ve yoğun hava kütlesinin, yere yakın sıcak ve daha hafif hava tabakalarını yukarı itmesi veya denizin üzerindeki nemli havanın soğuk havayla buluşması neticesinde de meydana gelebilirler.
Semada gözle görülemeyen, fakat serbestçe dolaştırılan gaz halindeki su molekülleri, bizim kontrol edemediğimiz belli şartlarda bir top şeklinde birleşir ve puslu hava akımlarını oluştururlar. Bu durum, ısıtılan çaydanlıktan çıkan su buharının bulunduğu ortamın soğuk havasında yükselmesine benzer. Bulut teşekkülünde, bilhassa, havada küçük zerrecikler halinde serbest dolaşan parçacıkların (çöl fırtınalarıyla kalkan toz, toprak, kum ve deniz tuzu gibi) büyük tesiri vardır. Yüzde yüz su buharına doymuş bile olsa, bu parçacıklar olmadan, hiçbir bulut kendi başına meydana gelemez.
Suyun çeşitli halleri (buz, sıvı, gaz) mükemmel enerji dengeleyicileridir. Buharlaşan su molekülleri, sıvı halden gaz haline geçerken, çevreden bir miktar enerji alır. Su molekülleri ister nemli bir tarladan, ister terden sırılsıklam olmuş bir gömlekten çıkıyor olsun, terleme esnasında vücuttan alınan enerji ortada kalır. Bu enerji, su buharı tarafından, yükselen havayla beraber “gizli ısı” olarak daha yüksekteki hava tabakalarına taşınır. Su buharı yoğunlaşıp yağmur haline geldiğinde ise bu enerji “duyulur ısı” şeklinde serbest kalır.
Bundan dolayıdır ki, kalın bulut kütlelerinin düzgün bir şekilde üst üste yığıldığı dağlık bölgelerde sıcak ve kuru iklim hâkim olur.

Bulutlar çok farklı bölgelerde sık sık meydana geldiği için, sıcaklık dalgaları yer küre üzerinde uzun yollar katetmek zorunda kalır. Bu, öyle bir denge ayarlamasıdır ki, kavurucu sıcakların tesirindeki alanları soğuturken, ısı fazlasını daha soğuk bölgelere kaydırır. Böylece bir taraf yanmaktan bir taraf da donmaktan kurtulmuş olur.

Yağmur Oluşumu:


1. Evre

Okyanuslardaki köpüklenme ile oluşan sayısız hava kabarcığı sürekli ortaya çıkmakta ve su zerreleri sürekli olarak gökyüzüne fırlamaktadır. Tuzca zengin olan bu zerreler daha sonra rüzgarlarla taşınır ve atmosferde yukarılara doğru yol alırlar. Aerosol adı verilen bu küçük parçacıklar "su tuzağı" adı verilen bir mekanizmayla yine denizlerden yükselen su buharını kendi çevrelerinde minik damlalar halinde toplayarak bulut damlalarını oluştururlar.

2. Evre
Tuz kristallerinin ya da havadaki toz zerrelerinin etrafında yoğunlaşan su buharı sayesinde bulutlar oluşur. Bunların içindeki su damlacıkları çok küçük olduklarından (0.01 ile 0.02 mm çapında) havada asılı kalırlar ve göğe yayılırlar. Böylece gök bulutlarla kaplanır.

3. Evre

Tuz kristallerinin ve toz zerreciklerinin etrafında biraraya gelen su parçacıkları iyice yoğunlaşarak yağmur damlalarını oluştururlar. Böylece havadan daha ağır bir konuma gelen damlalar buluttan ayrılarak yağmur biçiminde yere düşmeye başlarlar.

Bulutlar Tabii Güneş Şemsiyesi

Araştırmacılar, her gün suyu ısıtan Güneş’e rağmen, tropik ozon örtüsünün tabakalarındaki sıcaklığın niçin hiçbir zaman 28 °C’nin üzerine çıkmadığını merak etmişlerdir. Araştırma sonuçları ise hayret verici: Su buharı ile sadece soğuma olayı vuku bulmamakta, aynı zamanda bulutların gölgesi de, bilhassa sıcak bölgelerde ozon tabakasının iyice ısınmasına engel olmaktadır. Bu olay, iklim bilimcilerin dikkate bile almadıkları kadar basit görünse de, tesiri göz ardı edilemeyecek kadar büyüktür. Çünkü bulut kümelerinin gölgesinde sıcaklık birden düşer. Bu da araştırmacılar tarafından “yeryüzünün ısınmasını engelleyen tabii kalkan” olarak nitelendirilir.
Gökyüzünün bulutlanması, aynı zamanda bir şemsiye gibi, mor ötesi ışınların büyük bir bölümünü tekrar uzaya geri yollar. Üst yüzeyi ışığı yansıttığından dolayı da bulut, göz kamaştırıcı bir beyazlık yayar.
Bulutun üstü ne kadar parlaksa, altı da o kadar karanlık olur. Uçakla seyahat edenler bu harikulade hadiseyi yakından seyretme imkânını elde ederler. Sadece çok az bir ışık kümesi bu pamuk gibi atılmış kütleden sızabilir. Bulutlar, güneş enerjisinin tamamen dağıldığı yüzeylerde daha da soğutucu bir tesir gösterir. Aynı tesir, ısı birikiminin önlendiği ve su buharı devr-i daiminin her an harekete geçebildiği derin denizlerde de görülür.
Dikkate değer bir nokta; su buharına bağlı tabii sera tesiri olmasaydı, gezegenimiz yaklaşık 35 °C daha soğuk olacaktı. Diğer yandan ise, her zaman yer kürenin yarısından fazlasını örten bulutlar olmasaydı, yer küremiz yaklaşık 11 °C daha sıcak olurdu.
Atmosferdeki suyun gaz ve damlacık halleri arasında değişen hikmetli hareket, dünyamızın iklimini düzenleyici hassas bir mekanizma vazifesi yapar. Hava ısındığında daha fazla su buharlaşır ve bulutlar meydana gelir, sıcaklık azaldığında ise daha az su buharlaşır ve bulutlar çözülür. Böylece evimizdeki otomatik termostatlı klimaların yaptığı gibi dünyamızın iklimi ayarlanır.

Bulut Türleri - Hangi Bulut Neyin Habercisi?

Meteorologlar, Dünya’da yükseklik, şekil ve terkiplerine bağlı olarak sınıflandırılan on kadar bulut çeşidi olduğunda hemfikirler. Bunun yanında türlerin, alt türlerin ve melez şekillerin sayısının da fazla olduğu fikri hâkim. Bir bulut hem soğuk havaya sebep olan gölgelerin, hem de sera tesiriyle oluşan sıcakların kaynağı olabilir. Gelin şimdi, tespit edilen bellibaşlı bulut türlerinin, şekil ve terkipleri cihetiyle bize sundukları hava raporlarına bir göz atalım:

Cumulonimbus

Yaklaşan soğuk hava cephesinin sürüklediği hava kütleleri, daha hafif, sıcak ve su buharına doymuş yere yakın hava kütlelerini alttan sıkıştırarak hızla yukarıya kaldırmasıyla, tipik fırtına bulutları meydana gelir. Bunların içerisindeki yoğunlaşmış su, iri kabarcıklar şeklinde yukarı çıkar. Yaklaşık 50 km/s hızındaki rüzgârlarla daha çok nemli sıcak hava da bu bulut kümelerine katılır. Böylece bulutun daha hızlı yükselmesi sağlanır. Yükselirken de yakınlarda bir başka hava tabakasıyla karşılaşır ve bu dev oluşumdan dışarıya doğru ince, buzsu bulutların meydana getirdiği bir fıskiyenin uzanmasıyla, çok geçmeden dolu ve yağmur getiren sağanaklar baş gösterir.

Cumulus

Güzel havalarda da gökyüzünde bulutlar olur, çünkü atmosferin yükseklerdeki tabakaları, Güneşin ısıttığı yere yakın olan tabakalara göre daha soğuktur. Cumulus humulis türünden olan kabarık küme bulutlar bu hadiseye işaret ederler. Yeryüzünde ısınan hava, sıkışık paketler misali yukarılara yükselir ve orada soğur. Belli bir yükseklikten sonra ısı o kadar düşer ki, nemli kütle birdenbire yoğunlaşarak bulut kümesini meydana getirir. Sabahın erken vakitlerinde görülen bu bulut kümelen, günün ilerleyen saatlerindeki güçlü sağanak yağmurların habercisidir.

Nimbostratus

Bu bulut kümeleri Altostratüs bulutlarından veya aynı anda meydana gelen fırtına bulutlarından kaynaklanır. Nimbostratüs hem su damlacıkları hem de buz kristalleri ihtiva eder. Bu da, sürekli yağmur veya kar yağışı demektir. Damlacıklar donarak buz kristalleri haline dönüşür ve iyice ağırlaştığında da yukarıya taşınamaz hale gelerek, düzenli bir şekilde aşağıya iner. Aşağıdaki hava sıcak ise, buz kristalleri düşüş yolunda erir ve yağmura dönüşür. Aksi durumda ise kar yağışı görülür, Buna karşılık dolu, sadece Cumulonimbus’den yağar.

Cirrocumulus

Tane tane veya topak topak görünümlü takımlar halinde gökyüzünde asılı gibi duran bu ince, tüysü bulut kümeleri çok miktardaki buzları ihtiva eder. Bu bulut kümeleri, yükseklerdeki hava tabakalarında aşağıya göre daha fazla ısı hâkim olduğunda meydana gelir. Bu ısı atlaması, iki farklı hava kütlesinin buluşmasıyla oluşur. Sıcak hava kütlesi içindeki nem, daha soğuk havaya geçerken, küçük buz tanecikleri halinde kristalleşir. Daha sıcak olan bir cephe, beraberinde çok su buhar, getirdiğinde de bu buz kristallerinden yeniden bulut kümeleri meydana gelebilir

Cirrostratus ve Altostratus
Sıcak hava cephesi yaklaştığında, daha hafif olan hava kütlesi, yere yakın olan soğuk havaya sokulur, soğur ve beraberinde getirdiği su buharı ince bir bulut tabakası, örtü şeklinde yoğunlaşır. Yedi bin metreyi aşan yüksekliklerde meydana gelen Sirrostratüs örtüsü farkettirmeden Güneş’in önünü kapatır ve gittikçe daha da yoğunlaşır. Sonra da gözle görünür derecede daha kalın ve alçakta asılı duran bulut tabakası Altostratüs’e dönüşebilir. Bu tabaka ise, kurşuni renkte sisli hava akımlarının oluşumuna yol açar. Ve artık yağmur “geliyorum” der.

Stratocumulus

Bu bulut kümelerinin gevşek görünümlü topakları, içinde bulunduğumuz enlemlerde sık sık semayı örter. Örselenmiş, atılmış öbek öbek pamukları andıran, farklı büyüklük ve şekillerde olabilen bu kümeler, üst kısımlardaki Cumulus bulutları daha sıcak hava tabakalarıyla birleştiğinde meydana gelir ve çoğalırken yana doğru yatar. Daha sonra, bir arada bulunmalarına rağmen, birbirlerinden kopuk gibi görünen bu bulut kümelerinden bir tarla görünümü hâsıl oluyor, Güneş’i perdeliyor, ancak yağmur getirmiyor

Cirrus

Gökyüzünün en yüksek noktalarını kaplayan lifimsi “tüy bulutlar” (cirrus), sera tesirini yalıtır. Bunların içerisinde daha az buz kristali olduğundan, çok miktarda güneş ışığı ve enerji yeryüzüne ulaşır. Diğer yandan yükselen ısı, bilhassa yükselmesi engellenmiş bir balon misali, cirrus tabakalarından geriye yansır. Kızıl ötesi ışınlar (topraktan yayılan ısı) tüy bulutların çok soğuk olan dış tabakalarından pek geçemez. Bu ısıtma mekanizmasının ne kadar mükemmel işlediğini, bulutlu gecelerde daha iyi hissederiz. Isının geri gönderilmesine rağmen henüz yeryüzünü terk edememesi neticesinde, açık bir gökyüzünün meydana getirdiğinden daha sıcak bir hava söz konusu olur. Bu tüysü bulutlar, küçücük buz kristallerinden meydana gelir. İncecik lifler, saç örgüleri veya balık kılçığı görünümünde olan ve yaklaşık 7 bin metre yükseklikte meydana gelen bu bulutlar “en üsttekiler” olarak tanınır. Çok hızlı çoğalmaları, fırtınanın yaklaştığını gösterir:Tek tek bulunan tüyler, fırtınasız, güzel hava şartları anlamına gelir.

Altocumulus ve Lenticularis
Hava değişikliklerinde, bulutların alışılmadık şekillere girdikleri görülür. Düz, mercimek veya puro şekilli Altocumulus lenticularis bulutları, sağlam bir bedeni andırır. Bunlar daha çok sıradağlar nemli hava tabakalarını yükselmeye zorladığı zaman oluşur. Mesela Alpler’e has sıcak rüzgârlar estiğinde görülebilir. Dağın rüzgar alan kısmında kalın bulutlar yükselir. Rüzgâraltı yerlerinde ise aşağı inen fırtınayla beraber bulutlar ısınır ve çözülür.

Altocumulus

Kuzucuklarıyla dolaşan koyun sürülerini andıran bu bulut kümeleri, sadece sevimli görünmekle kalmaz, ayni zamanda güzel ve ferah bir hava demektir. Küçük, güle benzeyen parlak adacıkları, genellikle daha sıcak hava kütlelerinin tesiriyle çözülmüş olan bulut örtüsünün kalıntılarıdır. Çözülmenin sebebi ise, daha çok suyun buharlaşarak yükselmesidir.

İklim ve hava olaylarına tesir eden birçok faktörden biri olan bulutların şekilleri ve yapıları daha dikkatli bir nazarla incelendiğinde rüzgâr, güneş, okyanus akıntıları ve mevsim şartları Dünyamızın ihtiyacının hesaba katılarak ayarlandığını gösterirken, yağmur ve sıcaklığın bu kadar hassas bir şekilde ayarlanması ve buna bağlı başdöndürücü hikmetler, devamlı olarak tesadüfü reddedip bizlere sonsuz ilmi ve iradeyi fısıldıyor.