BEYİT
ya da BEYT a. (ar. beyt). Esk.
1. Ev, çadır, mesken.
2.
- Beyt-i ankebut. örümcek ağı; derme çatma ev.
- Beyt-i şerif. Kâbe.
- Beyt ül-ahzan, hüzünler evi; Yusuf kaybolduktan sonra Yakup peygamberin içinde bulunduğu durum.
- Beyt ül -arus, beyt Cız-zifaf, gerdek, gelin odası.
- Beyt ül-haram, Kâbe.
- Beyt ül-makdis. beyt ül-mukaddes. Kudüs’teki kutsal mabet (doğrusu beyt Cıl-makdis'tir).
- Beyt ül -mamur, yedinci katgökte firdevs cennetinde bulunurken, Âdem peygamber ile yeryüzüne, Kâbe’ye indirilmiş köşk.
- Beyt ül-muzlim, fotoğraf kutusu.
—Ed. iki mısradan oluşan şiir birimi: "Bir tek gazel bıraksa yeter bir gazelserâ. Her beyti ancak olmalı beyt ül-gazel gibi" (Y. K. Beyatlı).
- Beyt-i musarra, mısraları bir- biriyle kafiyeli beyit.
- Beyt-i tam, biçim ve anlam yönünden kusursuz beyit.
- Beyt-ı zifaf, mısraları aynı vezinde olan beyit.
- Beyi ül-ahzan (kulbe-i ahzân da denir), Dünya; göğüs.
- Beyt ül-kasid, bir kasidenin en güzel beyti.
- Makta beyti, gazelin son beyti; şairin adının yer aldığı beyit.
- Matla beyti gazelin ilk beyti.
- Şah beyit, bir şiirin en güzel beyti.
- Tac beyit, kasidede şairin adının anıldığı beyit.
—isi. huk.
- Beyt-i iddet, evlilik devam ederken karı ve kocanın birlikte oturdukları ev.
- Beyt-i müslimin, İslam devletinin hâzinesi, tüm müslümanların malı sayılır. (BEYTÜLMAL )
—ANSİKL. Divan edebiyatında nazım birimi olan beyit başlı başına bir bütündü; düşünceler birer beyit içinde tamamlanıyor, yani her beyit kendi içinde anlam bütünlüğü taşıyordu. Beyitler arasında her zaman konu birliği aranmazdı. Beyitlerin belirli kurallara göre birleştirilmesiyle gazel', kaside, kıta", musammat', terkib'-i bent, terci'-i bent, mesnevi', rubai', tuyuğ", şarkı gibi türler oluşturulmuştur. Herhangi bir şiirin içinde yer almayan bağımsız beyitler de vardır. Bunlar müfret diye adlandırılır ve divanların sonundaki "müfredat" bölümünde yer alır.