Alıntı
Parlamentoların Doğuşu ve Evrimi
Mutlak krallık döneminde, krala danışmanlık hizmeti veren ve büyük toprak sahibi soylulardan oluşan danışma meclisleri vardı. Modern anlamda parlamento ise egemenliğin kraldan, önce mülk sahiplerine, sonra da halka geçişi ile başlar. Parlamentonun anayurdu olan İngiltere'de bu gelişim 13. yüzyılda başladı, 18. yüzyılda bugünkü biçimini aldı. Kıta Avrupa'sında ise parlamentoların kuruluşu Fransa'da gerçekleşen 1789 Devrimi'nden sonra yaygınlaştı.
Egemenliğin halkın temsilcilerinden oluşan parlamentoya geçişi iki alandaki gelişmelerin sonucudur. Bunlardan ilki, vergi toplama konusunda kralın tek ve mutlak yetkili olmaktan çıkarak halkın temsilcilerinin bu konuda söz sahibi olmasıdır. Bu yetki daha sonra genelleşti ve temsilciler her konuda yasa yapma yetkisine sahip oldular. İkincisi, önceleri kralın atadığı başbakan ve bakanlar krala karşı sorumluyken, parlamento bakanları eleştirme ve suçlayabilme yetkisini elde etti. Bu durum daha sonra bakanların parlamento önünde siyasal açıdan da sorumlu olmalarına yol açtı. Böylece bakanların meclisin içinden seçildiği ve meclise karşı sorumlu oldukları demokratik parlamenter düzen kuruldu.
Temsili demokratik düzenin bir türü olan parlamenter sistem, yasama ve yürütme kuvvetleri arasında "yumuşak kuvvetler ayrılığı"na, bir başka deyişle kuvvetler arasındaki işbirliğine dayanan bir düzendir. Çünkü parlamentodaki çoğunluk yürütme gücüne egemen olabilmektedir.
Bugün parlamento denince, hangi adla andırsa anılsın, geniş anlamıyla temsili demokrasilerdeki yasama meclisleri anlaşılır. Bu anlamda ABD'deki Kongre, SSCB'deki Yüksek Sovyet parlamento kavramı içinde yer alır. Ama, ABD'deki siyasal sistemin adı parlamenter düzen değil, başkanlık sistemidir. Çünkü burada, başkan ve onun atadığı bakanlar parlamento niteliğindeki Kongre'ye karşı sorumlu değildir. Başkan, kendisini doğrudan seçen seçmenine karşı sorumludur. Bu sistemde başkanla Kongre'nin yetkileri anayasal kurallarla belirlenmiştir ve kuvvetler ayrılığı yürürlüktedir.