İç Anadolu'da Tehlikeli Oluşumlar
Son yıllarda Tuz gölünün güneyindeki platoda obruk oluşumu ve tavan çökmelerine dayalı hareketler hızlanmış görünüyor. Bu çökmelerin yerleşim yerlerine çok yakın gelişmesi çevre halkında endişe yaratıyor.
Özellikle 2007 ve 2008 yıllarında yağış azlığına dayalı kuraklık ve sulu tarım yapılan kesimlerde yeraltı suyu kullanımının artması, sulama amaçlı açılan kuyu sayısındaki artış, Obruk platosundaki yeraltı su seviyesinde alçalmayı tetikledi. Kireçtaşını eriterek büyük dehlizler ve yeraltı galerileri oluşturan suyun çekilmesi, boşlukların doğmasına ve dolayısıyla kuraklığın da artışına dayalı yeni çökmelere, yeni obruk oluşumlarına neden oldu.
2008 içerisinde, Konya'ya bağlı Karapınar çevresinde beş yeni obruk daha görüldü örneğin. Bunlardan biri de İnoba köyüne 100 metre mesafede ortaya çıkan obruk. 25 metre çapında ve 35 metre derinliğindeki bu oluşumla birlikte Karapınar'daki sayı 15'e yükseldi. Bu çökmelerin yerleşim yerlerine çok yakın gelişmesi, çevre halkını kaygılandırıyor doğal olarak. Peki neden özellikle Tuz gölü ve civarında bu oluşumlara rastlanıyor? "Obruk" kelimesi obrumak mastarından Çağatayca "öprük"ten gelir; bu da çukurları olan, engebeli yer anlamı taşır. Bir diğer görüşe göre Tatarcada "obmak" kökünden geldiği; oyulmak, çukur hâlinde açılmak anlamında kullanıldığı belirtilir.
Obrukları, karstik platolarda yeraltındaki kalkerin eriyerek çözünmesiyle yeraltı mağara sistemlerinin tavan kısımlarının çökmesi sonucu meydana gelmiş, geniş baca veya doğal kuyu görünümündeki derin, dairevi veya elips görünümünde çukur şekiller olarak tanımlamak mümkün. Çapları genelde 250-300 metre, derinlikleri ise 25 metreden fazladır. Bir kısmı yeraltı suyu bağlantısına dayalı drenajla ilişkisi kalmadığında kuru olabilir, ancak bazılarının içlerinde birer göl de bulunabilir. Bunlara da "sulu obruk" denir. İçlerindeki göle de "karstik göl" ya da "obruk gölü" ismi verilir. Özellikle yeraltı suları ile beslenmelerinden dolayı suları tatlıdır.
Türkiye'de genellikle Tuz gölü güneyinde, yaklaşık 4.000 km2 genişliğindeki Obruk platosu üzerinde oluşmuş ve gelişmiş obrukların varlığı bilinir. Burada yayılış bakımından yoğunluk hayli fazladır. Sahada "Obruk" isimli bir köy, hatta tarihi kalıntılarıyla eski İpek Yolu ticaret güzergâhı üzerinde kurulmuş "Obruk" adlı bir han da yer alır. Konya ve Aksaray arasında uzanan plato üzerindekiler dışında, örneğin Kırşehir, Mersin ve Kastamonu'da da obruklara, hatta yakınlarında kurulmuş aynı isimle anılan köylere rastlanır. Kırşehir'in Mucur ilçesi batısındaki obruk, Mersin'deki "Cennet ve Cehennem" adlı obruklar ve Kastamonu'nun güneyindekiler bunlara örnek olarak gösterilebilir.
Obruklar, oluşumları itibariyle subatanlar (düdenler), karstik doğal kuyularla veya mağara bacaları ile karıştırılabilir. O nedenle, öncelikle karstlaşma şartlarına bakıldığında bir sahada erimeli tortul kayaçların (kalker, dolomit, jips, kayatuzu) varlığı, bunların tabaka kalınlıklarının fazla, yoğun ve saf olması, derine doğru bu tortulların kalınlığının fazla olması ve geniş yayılış alanının bulunması gerekir. Obruk platosunda neojen göl kalkerlerinin bulunması, yoğun, saf ve formasyon kalınlığının 350-400 metre arasında olması, kalker tabakalarının kalınlığının 10-15 cm olması, eriyebilir niteliğinin varlığı ve son olarak hemen hemen Tuz gölü güneyindeki sahada karstlaşmaya uygun oldukça geniş yayılış alanının varlığı nedeniyle burada plato tipi bir karst gelişmiş ve saha deşilmiştir. Bazı obruklar fayları ya da dislokasyon hatlarını takip etmeleri nedeniyle bir diziliş sunar.
Konya havzasından kuzeydeki Tuz gölü havzasına doğru hidrolik yönden bir yeraltı drenajı söz konusudur. Komşu iki havzada da zaman içinde beslenme şartlarına dayalı olarak yüzey ve yeraltı sularında seviye alçalıp, yükselmeleri olur. Bu nedenle, plato üzerindeki obruk göllerinde su seviyesi sabit olmayıp, yukarıda sayılan bazı faktörlere bağlı olarak alçalıp yükselebilir. Bileşik kaplar örneğindeki gibi, obruk gölleri yeraltı suyu seviyesini işaret eder. Ancak obruk göllerinde su seviyesi doğal ve insan etkilerine bağlı olaylar sonucuna dayanarak farklılık sunabilir. Bu olaylar iklimde görülen değişmeler, yeraltında meydana gelen göçmeler, yüzeyden çökmeler, yeraltı akarsu şebekesinde oluşan değişim, yeraltı suyu akışını etkileyen havza tabanındaki alçalmalardır. Kızören obruğunun derinliği 171 m'dir. Bunun 145 m'lik kısmı su ile doludur ve çapı da 228 m'dir. Bunu 125 m derinlik ile Çıralı ve 104 m derinlik ile Meyil obruğu izler.
Konya ovası yükseltisi 1.000 metrelerdedir. Obruk platosu kuzeyindeki Tuz gölünün deniz seviyesinden yüksekliği ise 905 m'dir. Kızören-Meyil-Karain-Çıralı obruk göllerinin birbiri ile hidrolojik yönden bağlantılı oldukları düşünülürse, buradaki yeraltı sularının akışı güneyden kuzeye doğru olduğu görülür. Konya'da Tuz gölü güneyindeki platoda oluşmuş ve oluşmakta olan yeni obrukların gelişimi, yeraltı drenajına dayalı tavan çökmeleri sürüyor.
Bu nedenle özellikle Obruk platosu üzerinde bulunan yerleşim birimlerinde ve çevrelerinde meydana gelecek yüzey çatlaklarına ve yeraltı galerinden gelebilecek seslere dikkat edilmesi, yeni gelişimlere dayalı galeri tavan dökmeleri öncesinde bazı köylerin ya da yerleşim birimlerinin tahliyesi gerekebilir. Bu konuda dikkatli davranılarak çevre halkının uyarılması lazım. Tüm bunlara dayanarak, son yıllar itibariyle İç Anadolu kapalı havzasının yeraltı suyu drenaj haritası ortaya çıkarılmalıdır.
Aksi takdirde, coğrafi terminolojimize yerleşmiş olan obruklar, çevre köylerine tatlı suları ile bir zamanlar hayat verip, tarımsal kullanım yönünden fayda sağlarken, hatta İç Anadolu bozkırlarında vahalar oluşturuyorken, kuraklık ve yeraltı suyunun düzensiz kullanımıyla deşilmiş ve yeni susuz kuru obrukların geliştiği bir plato yaratabilir.
Ahmet Ertek, Y. Doç. Dr.,
İstanbul Üniversitesi Coğrafya Bölümü