Arama


fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
8 Şubat 2009       Mesaj #2
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi
UYUM BOZUKLUKLARI
Uyum; bireyin sahip olduğu özelliklerinin kendi benliği ile içinde bulunduğu çevre arasında dengeli bir ilişki kurabilmesi ve bu ilişkiyi sürdürebilmesi şeklinde tanımlanabilir.
Gün geçtikçe hızlı sosyal, teknolojik, ekonomik, bilimsel değişmeler ve gelişmeler oldukça, bireyin uyması gereken yeni yeni koşullar artmaktadır. Bu durumun uyumsuzlukları da arttırdığı bir gerçektir. Uyumsuz çocukların okul çağında olanların nüfusumuzun % 2’sine tekabül ettiği görülmektedir.
Gelişim evrelerinin getirdiği doğal zorluklara yakın çevrenin olumsuz etkileri katıldığında çocukta bunlara tepki olarak çoğunlukla duygusal düzeyde bozukluklar görülebilir. Bu olumsuz tepkilere “Uyum Bozuklukları” diyoruz.
Kişilik en uygun ortamda bile bir çok sorunları çözülüp engeller aşılarak geliştirilir. Çocuk bir yandan yeni yetenekler, yeni beceriler kazanarak çevresine uyum sağlamakta bir yandan da gelişmenin gereği olarak yeni sorunlarla karşılaşmaktadır. Bu sorunlarla başedebilme olumlu çevreyi oluşturmak, güven veren, anlayışlı, sevgi dolu yaklaşımlara bağlıdır. Bu çevreyi bulamayan çocuk güvensiz olur. Karmaşık duygu, düşünceler ve çelişkiler içinde bunalır. Kendi yaş düzeyine göre, gelişim düzeyine göre karmaşık duygular içine girer. Kimsenin kendini sevmediği, istemediği kuşkusuna kapılarak çevresindekilere inanmaz, güvenmez. Büyüklerin ilgisini çekebilmek için gereksiz davranışlar yapar. Bu davranışlar ilk zamanlar belli bir ölçüde devam ettiği için aile ve çevreyi rahatsız etmez. Belli bir sınırdan sonra çocuğun davranışı bozularak çevreye uyum sorunu ortaya çıkar. Bu tür bozuklukların başında sürekli hırçınlık, sinirlilik, geçimsizlik, yalancılık, kavgacılık, söz dinlememe, kaygı ve korku hali gelir. Yaş büyüdükçe bu tür davranışlar aileye ve topluma uyum bozukluğu şekline dönüşür.
Evden, okuldan kaçma, hırsızlık, sürekli başkaldırma, saldırganlık, yankesicilik, alkol alma, kuralları çiğneme, kavga, tahrip, bıçak ve tabanca taşıma, yaralama gibi davranış bozuklukları gösterir.

Uyumsuzluğun Nedenleri
1. Kalıtım: Uyumsuzluğun ortaya çıkmasında kalıtımın bir etkisi olduğu gerçektir. Ancak uygun eğitim ortamı hazırlanarak ya bertaraf edilebilir ya da derecesi azaltılabilir.

2. Bedensel nedenler: Körlük, şaşılık, ağır işitme, kamburluk, çolaklık, topallık, şişmanlık, sürekli ve kronik hastalıklar, ani kazalar ve şoklar. Bu tip bedensel özürlülerin kendiliğinden uyumsuzluk nedeni olmayıp çocuğun çevresindekilerin bu özüre karşı takındıkları olumsuz tutum ve davranışlar göstermesine sebep olur.

3. Temel ihtiyaçların doyurulmaması: Bu ihtiyaçları 3’e ayırabiliriz.
a) Biyolojik ihtiyaçlar; beslenme, barınma, giyinme, nefes alma, boşaltım, dinlenme, asgari düzeyde doyurulması gerekir.
b) Psikolojik temel ihtiyaçlar; sevmek-sevilmek, öğrenme ihtiyacı, korku- endişe ve güvensizlikten korunma ihtiyacı, başarılı olma ihtiyacı, kendisine saygı duyulma ihtiyacı.
c) Sosyal temel ihtiyaçlar; arkadaşlık kurma, bir gruba ait olma, statü, prestij sahibi olma, bağımsızlık ihtiyacı.
Yukarıda bahsedilen ihtiyaçların doyurulmaması halinde uyum bozukluğu oluşma olasılığı yüksektir.

4. Çevre ve sosyo-ekonomik etmenler:
a) Aile çevresi: Çocuğun ihmal edilmesi, ihtiyaçlarının karşılanmaması, aşırı sevgi ve hoşgörü, sevgisizlik ve hoşgörüsüzlük, anne babanın çocuk önünde tartışmaları, kavgaları evi terk etmeleri, kovma, dövme, ve sövmeleri uyumsuzluğa neden olabilir.
b) Çocuğun yakın çevresi: Çocuğun her gün birlikte olduğu, oynadığı arkadaşlarının, büyüklerinin sevgi ve davranışlarından etkilenir. Ayrıca TV seyretmek, tiyatro, sinema çocuğu etkiler. İyiyi, güzeli görürse olumlu etkilenir; ancak hoşgörüsüzlük, güvensizlik ortamında bulunursa uyumsuzluk olabilir.
c) Okul: Çocuğun psikolojik ve sosyal ihtiyaçlarının okulda karşılanmaması bir çok uyum bozukluğunun ortaya çıkmasına sebep olabilir.

5. Yanlış eğitim: Çocuk, kendinde ve çevresinde olup bitenleri, toplumun isteklerini uygun bir eğitim ile öğrenebilir, çocuğu uygun bir eğitim ile önceden kendi ilgi ve yetenekleri, sonra çevre ve toplumun değer yargıları tanıtılmalıdır. Nerede, nasıl davranacağı, problemlerini nasıl çözeceği öğretilmelidir. Çocuğun bütün arzularını yerine getirmek veya sınırlandırmak onda çeşitli uyumsuzlukların geliştirilmesine sebep olmaktadır.

Problemli çocukların tanısı kadar tedavisi de uzun ve titiz bir çalışmayı gerektirir. Bu çalışmada sabırlı ve etkin yaklaşımlar ile anne-babaya görev düştüğü gibi uzman pedagog, çocuk psikiyatristi ve klinik psikologuna da görevler düşmektedir.

UYUMSUZ ÇOCUKLARDA GÖRÜLEN DAVRANIŞLAR
1. Sinirli hareketleri vardır.
2. Huzursuz ve rahatsızdırlar.
3. Adale seğirmeleri görülür.
4. Okul çalışmalarına karşı ilgisizdirler.
5. Okula sık sık devamsızlık yaparlar.
6. Okuldan hoşlanmazlar.
7. Kıskançtırlar.
8. Yarışmaktan hoş>ırlar.
9. Tırnaklarını yer, ısırırlar.
10.Dikkatsizdirler.
11.Eleştirilere tahammülsüzdürler.
12.Oyun bozandırlar.
13.Kolayca hüsrana kapılırlar.
14.Devamlı gerilim içindedirler.
15.Sık sık titreme görülür.
16.Daima kendilerinin savunurlar.
17.Sık sık çalarlar.
18.Otoriteye karşı direnirler.
19.Övünmeyi severler.
20.Akranlarından hoşlanmazlar.
21.Yalan söylerler.
22.Kronik şekilde hastalıklarından şikayet ederler.
23.Babaları tarafından baskıya maruz kaldıklarını söylerler.
24.Öfke nöbetleri gösterirler.
25.Neşesiz ve yalnız olular.
26.Utangaç, korkak, ürkek, endişeli olurlar.
27.Hallüsünasyon (gerçekte varolmayan bir şey varmış gibi davranmak) ları vardır.
28.Çözemediği problemleri içine atar.
29.Başkalarıyla çalışmaktan hoşlanmazlar.
30.Kendi kendine güvenmez, fikirlerini değersiz görür, aşağılık duygusu vardır.
31.Sık sık iç çekme, saçlarını kıvırma ve çekmeler görülür.
32.Gereksiz yere bağırıp çağırırlar.


UYUM PROBLEMLERİNİN SINIFLANDIRILMASI

1- DAVRANIŞ BOZUKLUKLARI
 Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu
 Hırsızlık Yapan Çocuklar
 Evden Kaçan Çocuklar
 Uyku Bozukluğu Olan Çocuklar
 Yemek Sorunu Olan Çocuklar

2- ALIŞKANLIK BOZUKLUKLARI
 Alt Islatma (Enoresis)
 Dışkı Kaçırma (Enkopresis)
 Tırnak Yeme
 Tikli Çocuklar
 Parmak Emme

3- DUYGUSAL BOZUKLUKLAR
 Öfkeli Çocuklar
 Saldırgan Çocuklar
 Kıskanç Çocuklar
 Yalan Söyleyen Çocuklar
 Okul Fobisi
 Utangaç Çocuklar

1- DAVRANIŞ BOZUKLUKLARI

1- DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE
Çocuklar genellikle canlı, hareketli ve yaş> doludurlar. Gün boyu oynar, koşar ve zıplarlar. Sürekli bir gidiş geliş şeklinde durmadan bir şeyler yaparlar. Yorulmak nedir bilmezler. Dışarıda oynadıkları yetmiyormuş gibi evde de çoğu kez anneleri kızdıran koşmalı, atlamalı oyunlar oynarlar. Çocukların çoğunda sınırsız bir enerjinin bulunduğu görülür. Hızla etrafa koşuştururlar ki bu enerjiyi tüketsinler.
Hiperaktif çocukları anlayabilmek için hayalimizde yeni, parlak fiyakalı bir araba canlandıralım. Bu arabanın şoförü arabayı gaza basarak yokuştan aşağı sürüyor, virajları tekerlekleri gıcırdatarak alıyor ve son sürat yoluna devam ediyor. Derken şoför arabayı durdurmak istiyor ama yavaşlatamıyor. Bu arabanın her şeyi var, ama frenleri yok. Araba her an yoldan çıkabilir. Hatta bir yerlere çapıp parçalanabilir.

İşte DEHP olan çocukların durumu; güzel bir spor araba, iyi bir motor (güçlü bir düşünme yetisi) var ama arabanın frenleri yok. DEHB bebeklikten ya da 5 yaşından önce başlayan davranışta görülen gelişimsel bir bozukluktur.
Belirtileri; yönerge alamama, kendini kontrol edememe, problem çözümüne gidememe, davranışını değerlendirememe, düşünmeden hareket etmedir. Çocuğun dikkat süresi yaşının ve zekasının gerektirdiğinden daha kısa olmasıdır.
Bu çocukların zekası normaldir, ancak dikkatleri yetersizdir. Bu da okulda öğrenme sorunlarıyla karşılaşmalarına sebep olur.
DEHB yaş>ın dört alanını etkiler;
• Hareketlilik
• Dikkat
• Sosyal ilişkiler
• Duygusal yaş>
Hareketlilik çoğunlukla ilk on yıl içerisinde sorun yaratır. Yaş ilerledikçe hareketlilik azalır.
Dikkat yaş>ın ilk yılları önemsizdir, okul yıllarında önem kazanır, çocuk büyüdükçe dikkat süresi de uzar.
Sosyal ilişkiler ve duygusal yaş> yetişkin yaşta daha etkindir.
Ülkemizde, genellikle hiperaktif çocuklara “çok zeki, o yüzden yerinde duramıyor.” olarak bakılır ve çocukların gerçekte bir sorunu olduğu düşünülmezdi. Ne zamanki çocuk okula başlar ve öğrenme ile ilgili sorunlar ortaya çıkar ana babalar çocukları için kaygılanmaya başlar.

Hiperaktif Çocukların Belirtileri
Üç temel belirti vardır:
1. Dikkat eksikliği: Çocuklar dikkatlerini belli bir konuya yöneltemezler. Okumak, birisini dinlemek, oyun oynamak gibi faaliyetlerde dikkatlerini toplayamazlar. Kısa bir süre toplasalar bile herhangi bir sesten, hareketten, kokudan ya da akıllarına başka bir konu geldiğinde dikkatleri çabuk dağılır. Dikkat eksikliği tek başına görülebildiği gibi aşırı hareketlilikle beraber de görülebilir. Hareketli olmayan, durgun çocuklarda da dikkat eksikliği olabilir.
2. Hiperaktivite: Kelime olarak aşırı hareketlilik demektir. Her hareketli çocuk hiperaktif değildir. Onlar doğuştan enerji doludurlar ve hareketleri uyumlu, amaca yönelik ve devamlılığı olan niteliktedir. DEHB olan çocukların hareketliliği ise keyfi ve amaçsızdır. Çevreye karşı olan tepkilerini kontrol altına alamadıkları için başıboş bir hareketlilik sergilerler.
3. Dürtülerine hakim olamama: Düşünmeden harekete geçerler, konuşarak düşünürler. Arabalara dikkat etmeden topun ardından caddeye koşar; oda içinde koştururken bir saksıya çarpıp devirir. Soruyu doğru anlasa bile düşünmeden cevap verdiğinden yanlış cevabı seçer. Söylenenleri dinlemedikleri için kendilerinin de ne istediklerini bilmezler; dolayısıyla disipline edilemezler.
Ruh halleri değişken, kavgacı, sinirli, doyumsuz, sabırsız, çabuk düş kırıklığına uğrayıp sıklıkla ağlar, çabuk heyecanlanır, oturduğu yerden sık sık kalkıp dolaşır. Okul ve ailenin kurallarına uyamaz.

NEDENLERİ:
1. Doğuştan gelir.
2. Yapısal özelliklerden biridir.
3. Hamilelik, doğum ve erken çocukluk dönemlerindeki travmalar oluşumu hızlandırır.
4. Bazı vitaminlerin azlığı veya çokluğu, bazı gıda maddelerinin, çinko gibi eser elementler etkisi ile ilgili tartışmalar sürmektedir.
5. Ailede kural ve yasaklarla sorun yaşayan kişilerin olması, tutarsız davranan, sık sık iş değiştiren kişilerin olması çocukta bu bozukluğun oluşmasına katkıda bulunur.

NE ZAMAN ORTAYA ÇIKAR:
1. Çoğunlukla 3 yaşından sonra kendini belli etmeye başlar, ancak okulun ilk yıllarında öğrenme sorunu ile dikkati çeker.
2. Bazılarında bebeklikle kendini belli eder. Uyku, yeme düzensizlikleri, huzursuz olma.

NE YAPMALI?
1. Bozukluk şüphesi olduğunda bir çocuk psikiyatrisine başvurmalı.
2. 6 yaştan itibaren ilaç tedavisi uygulanmakta ve %80’in üzerinde başarı elde edilmektedir.
3. Okul Rehberlik Servisleri veya Rehberlik ve Araştırma Merkezleri ile işbirliği yapılmalıdır.

ANNE – BABA OLARAK YAPMANIZ GEREKENLER:
 Çocuğunuzun yapmakta zorluk çektiği şeyleri ve diğer çocuklardan farklı ve güçlü yanlarını belirleyiniz. Bu neler yapabileceğiniz konusunda size yol gösterecektir.
 Evde yaşayan herkes çocuğun sorununu tam olarak bilmelidir.
 Çocuğunuza karşı beklentilerinizi belirlerken aşırıya kaçılmamalı çocuğunuzu bıktırmamalısınız. Diğer çocuklarla kıyaslama yapmamalısınız.
 Çocuğunuz sizi dinlemiyor gibi davranıyor sizi görmezden geliyorsa, göz teması kurun konuşmaya başlayın.
 Okul ödevlerini yaparken, çalışma süresini kısaltın, kısa aralar verin.
 Çocuğunuzun zorlandığını veya sıkıntıya girdiğini gördüğünüz zaman gerginliği azaltmak ve öfkesini engellemek için ona cesaret verin, iş yükünü azaltın.
 Kesin olarak yapılmasını istemediğiniz davranışlarla izin verebileceğiniz davranışları onunla konuşunuz ve kararlı olunuz.
 Çocuğunuza açık kısa ve kesin yönergeler veriniz.
 Ev dışında sosyal ya da sportif faaliyetlere katılmasına yardımcı olun.
 Ev içinde ufak sorumluluklar veriniz.
 Doktor, aile ve öğretmen işbirliği kurmaya ve sürdürmeye çalışın.

2-ÇALMA
Çalma konusu, çocuklara, aile çevresinin çocuğa mülkiyet ve başkalarının mülkiyetine saygı göstermesi konusunda gerekli kavram ve alışkanlıkları öğretememesinden kaynaklanır.
Hoşuna giden ya da ilgi duyduğu eşyayı çocuk kendine mal etmeye ya da düşünmeden kullanmaya girişir. Her çalma olayını hırsızlık olarak görmemek gerekir. Ancak süreklilik arz ediyorsa ve alışkanlık haline getirmişse hırsızlık olarak görülebilir. Çalma bir uyum ve davranış bozukluğu belirtisi olarak kabul edilmeli ve bunun bir tehlike sinyali olduğu bilinmelidir.
Çalma olayı 5 yaşına kadar bir sorun oluşturmaz. Her çocuk başkalarına ait olan şeyleri alamayacağını öğrenmelidir. Bunu öğretmenin en iyi yolu başkasına ait bir şeyi aldığı zaman kendisine bunların kime ait olduğu hatırlatılmalı; bunları ancak izin verildiği takdirde alabileceği öğretilmelidir. Kendisine ait eşyaları olması sağlanmalı ve yeterince büyüyünce harçlık verilmelidir.
İhtiyacı yokken, özel bir heyecan ve haz duymak için yapı> hırsızlığa kleptomani denilmektedir. Ruhsal bir hastalığın etkisiyle yapılmaktadır. Bunlar hastadır, menfaat için hırsızlık yapmazlar ve yaptıkları hırsızlıkları anlatmaktan haz duyarlar. Kesinlikle tedavi ihtiyaçları vardır.

ÇALMA OLAYININ ÖNLENMESİ:
 Çocukların haklarına saygı gösterilmelidir. Sahip olma düşüncelerine engel koyabilmesi öğretilmelidir.
 Çocuklara 7-8 yaşlarından itibaren düzenli olarak harçlık verilmelidir.
 Çocuklara başkalarının mülkiyetine saygı gösterilmesi öğretilmelidir.
 Anne baba iyi örnek olmalıdır.
 Anne babalar, çocukların bağımsız yaşamalarını kısıtlamadan korumaya özen göstermelidirler.

3-EVDEN KAÇAN ÇOCUKLAR
Bu çocuk ve gençlerin bulunması gereken yeri terk edip izinsiz başka bir yere gitmesine kaçma denir.
Kaçma davranışını 2 gruba ayırabiliriz: 1.Okuldan kaçma, 2. Evden kaçma
1. Okuldan Kaçma: Genelde derslerinde çok başarısız veya başarılı olan öğrenciler okuldan kaçmaktadır. Başarısız öğrenciler; arkadaşları tarafından dışlanması ve öğretmeni tarafından gerekli takdiri görememesi; okulda sıkılması nedeniyle okuldan kaçmaktadır. Çok başarılı öğrenciler ise; diğer arkadaşları tarafından kıskanılması arkadaş ortamı oluşturamaması ve sıkılması, aşırı disiplinli yönetici ve öğretmenlerin baskıları nedeniyle okuldan kaçma davranışına yönelmektedirler.
2. Evden Kaçma: Evden kaçmanın temelinde aile içi problemler vardır. Bu kaçmanın nedenleri;
 Aile içi çatışmalar, çocuğun kendisinin sevilmediğine inanması,
 Aile içi şiddete maruz kalma, korku yaratan hallerden kurtulma isteği,
 Evden ve okuldan kovulma,
 Lüks hayat yaşama arzusu,
 Başkalarının dikkatini çekmek için (sevdiğine verilmeyen, evlenmesine izin verilmeyen gençlerin dikkat çekmek için evden kaçması),
 Para kazanmak için,
 Arkadaş baskısı ve teşviki ile,
 Aile bağlarının zayıflaması, sürekli aile kavgaları.

ÖNLENMESİ
Kaçma davranışının önlenebilmesi için öncelikle çocukla birebir iletişime geçilerek kaçmaya neden olacak faktörlerin tespit edilmesi gerekmektedir. Çocukla konuşurken bağırmadan, hakaret etmeden, sakin bir ortamda nedenleri tartışılmalıdır. Çocuğa sık sık söz hakkı verilmelidir. Sözgelimi problem aileden kaynaklanıyorsa aile bireylerini bir araya toplayarak problemin ortadan kaldırılmasına çalışılmalıdır. Çocuğa güven duygusu aşılanmalıdır.
Okuldan veya yakın çevresinden kaynaklanan problemler varsa okul ve yakın çevresi ile işbirliğine gidip bunların önlenmesine çalışılmalıdır.
Sonuç olarak kaçma davranışı gösteren bir çocukta, aile, çocuk, yakın çevresi, psikolojik danışman, psikoterapist ile işbirliğine gidilmelidir.

4-YEMEK SORUNU OLAN ÇOCUKLAR
Çocukların yemek sorununu anlamak için önce beslenme konusuna açıklık getirilmelidir. Çocuğun sağlıklı bir şekilde gelişebilmesi için dengeli olarak beslenmesi gerekmektedir. Çocukların yeterli ve dengeli beslenmeleri üretilenlere, hazırlanan besin maddelerine, anne-baba ve öğretmenlerin beslenme konusundaki bilgilerine bağlıdır. Yeterli ve dengeli beslenmenin temeli çocukluk yıllarında atılır. Bunun için çocuğa şu becerilerin kazandırılması gerekir: Çocuğun masaya gelmesi, sessiz ve çabuk masaya oturması, kaşığı veya çatalı ile yemeğini yemesi, sofranın toplanmasına yardım etmesi.
Çocuğa derin sevgi ve şefkat gösterilmeli, beslenme zamanları belirli ve düzenli olmalıdır. Beslenme karın doyurmak değildir. Çocuk kendine gerekli olan besinleri almalıdır.
3-4 yaşına kadar yemeye direnme normaldir. Çocuklarda yemeğe karşı direnme, beslenme ile anne sevgisini bir tutmasından kaynaklanır. Anneyi zorlayınca kendisiyle daha çok ilgileneceğini düşünür.

NEDENLERİ
 Yeni doğan bebeğe annenin kızgınlıkla meme vermesi,
 Beslenirken çocuğun azarlanması, sevgi gösterilmemesi,
 Çocuğa bebeklik döneminden itibaren sevmediği besinin zorla verilmesi,
 Doyduğu halde yemesi için zorlanması,
 Düzensiz aralıklarla beslenmek, çocuğun her istediğini yaparak ve eğlendirerek yedirmek, acele ettirmek,
 Başka çocuklarla kıyaslama yapmak, ödüllendirmek veya cezalandırmak,
 Çocuğun sağlığıyla gereğinden fazla ilgilenerek yeme olayına aşırı ilgi göstermek.
Çocuklarda yemek yeme sorunu oluşmasına neden olur.

ÖNLENMESİ
 Annenin doğumdan itibaren düzenli bir beslenme alışkanlığı kazandırması gerekir. Çocuğun yaşına göre anne masayı hazırlamalı, yemekten sonra sofrayı toplamasına izin vermelidir.
 Yemeği döküp saçsa da kendisi yemeli.
 Yemek yemesi için çocuğa yalvarmamalı, zor kullanılmamalı, ödül vadedilmemeli.
 Çocuğa seçme hakkı tanınmalı “Yumurtayı haşlanmış mı yoksa sahanda mı istersin?”, “Süt mü yoksa portakal suyu mu içersin?”.
 Sofra düzenli ve temiz olmalı, güleryüzlü yemek yenmeli.
 Beslenme saatleri çocuğun istediği mutlu bir olay durumuna getirilmeli.
 Ara besinlerde iştah kapatıcı yiyecekler verilmemeli.
 Çocuğun yemek yememesi süreklilik arzediyor ve kilo kaybı varsa doktora başvurulmalıdır.
 Sevmediği besinler sevimli hale getirilmelidir. “Ispanak, börek şeklinde; patates, kızartılarak; yoğurt, çorba şeklinde verilebilir.”
 Eğer problem çocuğun duygusal özelliklerine ve ilişkilerine dayanıyorsa psikiyatriste başvurulmalıdır.

5-UYKU BOZUKLUKLARI
Bazı çocuklarda uyku bozuklukları yaşanır. Ancak anne-babaları en çok rahatsız eden şey, çocuğun bütün gece onları uyutmaması yada sabah erken saatlerde uyandırmasıdır. Uyku bozuklukları 2 yaşına kadar olan çocukların %2’sinde, 4,5 yaşına kadar olan çocukların %10’nunda görülür.

NEDENLERİ
Çocuğun Annesinin kendisini unutacağını düşünmesi. Aile içerisinde geçimsizlik, huzursuzluk, uyku öncesi izlenen bir film ya da korkutucu bir öykü kitabı, çocuğun uykusunu olumsuz etkileyebilir.
Beslenme düzensizlikleri, az emme, diş çıkarma,
Çocuk-anne ilişkisinin gerginliği,
Çocuğun uyku konusunu annenin aşırı abartması, gerginlik oluşturması,
Aşırı hareketli çocukların uykuları da huzursuzdur.

ÖNLENMESİ
Çocukların dinlenme ve uyku saatleri her gün aynı zamana ayarlanmalıdır.
Çocukları yatmaya hazırlamak için onları sakinleştirecek bir takım faaliyetler hazırlanmalıdır.
Gece lambası kullanılması, hoş>ı> bir bebek veya oyuncak çocuğa rahatlık verir.
Çocuk uyurken evde bırakıp gidilmemelidir. Uyandığında paniğe kapılıp kendisinin terk edildiğini düşüneceğinden hem uyuma bozukluğu başlar hem de kişilik gelişimi olumsuz etkiler.
Çocuk suç işlediğinde ceza olarak yatağa sokulmamalıdır. Çocuk uyku ile ceza arasında olumsuz bir bağ kurarak uyku bozukluğu oluşabilir.
Uykudan önce çocukla mutlaka ilgilenilmelidir.
Uyku ortamının fiziksel koşulları sağlıklı olmalıdır. Oda sessiz olmalı, sık sık girilmemelidir.
Geceleri uyanan çocuklara aşırı tepki gösterilmemelidir.
Uykudan önce ürkütücü hikayeler veya olaylar anlatılmamalıdır.

2- ALIŞKANLIK BOZUKLUKLARI

1- ALT ISLATMA (ENORESİS)
Altını ıslatmanın problem olabilmesi için 5 yaşından sonra en az ardışık olarak üç ay süreyle haftada iki kez ortaya çıkan bir sıklıkta olması gerekmektedir. Alt ıslatma gece ve gündüz olarak ikiye ayrılmaktadır. Her ikisi bir arada ele alınacaktır. Alt ıslatmanın nedenlerini tespit etmek tedavi için vazgeçilmez bir gerekliliktir. Kuşkusuz tanının konabilmesi için doktor veya psikiyatriste başvurulması gerekmektedir. İlaç tedavisi uygulanıyor ve sonuç alınamıyorsa veya ilaç tedavisi ile birlikte uyulması gereken kurallar vardır. Bunun için öncelikle şu soruların sorulması gerekir:
1. Çocuk her sabah altı ıslak kalkıyor mu?
2. Gündüzleri de kaçırıyor mu?
3. Tuvalet alıştırma eğitimine ne zaman son verdiniz?
4. Çiş yaparken özel belirtileri var mı? (yanma,acı hissi)
5. Çocukta karın ağrısı, nedeni açıklanamayan ateş var mı?
6. Çocuğun okul, aile ve çevreyle büyük sorunları var mı?
7. Anne-baba- çocuk ilişkisi nasıl?
8. Çocuk kaç yaşında?
Bu sorulara verilen cevaba göre altını ıslatmanın nedeni veya nedenlerine ulaşılabilir. Genellikle aileler yatak ıslatmayı daha basit sorunlara indirgerler ve sorunun çözümünü direk çocuktan beklerler. Çocuğun sorununu tek başına çözmesi neredeyse imkansızdır. Çünkü alt ıslatma olayını çok nedenleri olabilir ve doğru yorum ile uygun tedaviyi bulabilmek için anne-babanın bu nedenlerin hepsini bir bir bulup çıkarması gerekir.
Çocukların çoğu sinir sistemi üzerinde gereken egemenliği geliştiremezler ve dolu mesaneyi denetleyemezler. Bu gelişim dönemlerinde normaldir. İleriki dönemlerde kontrolsüzlük devam ediyor ise doktora başvurulması gerekmektedir.
Genellikle çocuklar mesaneyi kontrol gerçekleştirinceye kadar ortalama olarak 2-3 yaşlarına kadar altlarını ıslatırlar. Gündüz kontrol 2, gece kontrol 3.5-4.5 yaşları arasında kazanırlar. Alt ıslatma hem sık rastlanması hem de çocuk-anne-baba için zor bir durum olması açısından davranış bozuklukları içinde en sık rastlanı>ıdır. % 80’i geceleri, %5’i gündüzleri, %15’i de hem gece hem gündüzleri altını ıslatırlar.
Alt ıslatma olayı sinir-kas gelişimindeki yetersizlik, mesanenin gelişmemesinden kaynaklanır. Bu da anne-babanın yetersiz tuvalet eğitimi verilmesinden kaynaklanır.
Alt ıslatmanın bir diğer boyutu da sosyo-ekonomik düzeyi düşük duygusal etkileşiminin az olduğu sevginin az gösterildiği toplumlarda daha sık rastlanır.

NEDENLERİ
 Kıskançlık, özellikle yeni bir kardeşin dünyaya gelmesi,
Otoriter eğitim, sert anne baba tutumuna karşı protesto olarak,
İlgisizlik, sevgisizlik ve ihmal durumlarında,
Ağır ceza verilen durumlarda,
Sinirli davranışlara, çocuğu korkutan davranışlara tepki olarak,
Özürlü çocuklarda, tepki olarak alt ıslatma görülür.
Maddi durumu zayıf ailelerde daha sık görülür.
Çok erken yaşta (2 yaşından önce) tuvalet eğitimine başlayan ailelerde daha sık görülür.

AİLELERİN YAPTIĞI HATALAR
Çocuğun zamanında tuvalete >ürülmemesi ve altı ıslak şekilde bırakılarak çocukta pis kokuya karşı bir ilgi ve istek uyanması,
Hastalık sırasında gösterilen aşırı özen gösterilip iyileştikten sonra bu özenin kesilmesi,
Çocuğun alışık olmadığı şekilde sinirli hareketlerde bulunma, çocukta ani korkma ve ürkmeler oluşturmaktadır.
Kardeşler veya arkadaşlar ile kıyaslama,
Çocuğun sık sık üşütülmesi,
Anne baba boşanmaları, babanın sık sık uzun süreli seyahatlere çıkması.