Ziyaretçi
iyi günler.çocuk ruh sağlığı dersinden aldığım bir dönem üzerine bu araştırmayı yapıyorum yardımcı olursanız çok sevinirim.konum;3 - 6 yaş çocuklarında görülen uyum problemleri nelerdir? ilgilenen herkese teşekkür ederim. nisana kadar vakti var ve nisandan önce cevaplayabilirseniz çok memnun olurum.çok sağolun.
OKUL FOBİSİNİN ÖNLENMESİ
Anne babanın çocuğa karşı duydukları endişeleri gizlemeleri gerekir.
Kardeşleri ve arkadaşlarıyla kıyaslama yapılmaması gerekir.
Öğretmeni ile sıkı bir işbirliğine gidilerek sınıf içi olumsuz faktörlerin (oturma şekli, arkadaş grubu) giderilmesi gerekir.
Çocuk korkularını açığa vurdukça ve okuldan korksa da gitmeye devam ediyorsa övülmeli, ödüllendirilmelidir.
Boş zaman ve oyun becerileri kazandırarak anne-babaya bağımlılık azaltılabilir.
Sempati ile değil empatiyle yaklaşılmalıdır. “Senin neler hissettiğini anlayabiliyorum, daha önceden ben de böyle şeyler hissetmiştim.” diyerek çocuğun korkularını anladığınızı hissettirebilirsiniz.
Anne babanın beklenti düzeyini gerçekçi düzeyde tutup çocuğa zaman tanıması korkuya yenmesini kolaylaştırır.
Annelerin okula gelmeleri ve çocuk kendini rahat hissedinceye kadar kısa bir süre sınıfta oturmaları sağlanabilir.
Çocuk sınıfa girmiyorsa bile okuldan uzak kalmamalı, belli bir süre okul bahçesinde ya da öğretmenler odasında bekletilmelidir.
Öğretmen okuldan korkan çocuğa alay edilmesini ve korkutulmasını engellemelidir.
Öğretmen okulu sevimli hale getirmelidir. (çikolata dağıtmak, sınıf içi eğlenmeye dayalı etkinlikler)
6-UTANGAÇ ÇOCUKLAR
Bu çocuklar, alışmadığı durumlarda serbest davranmazlar, aşırı derecede utanırlar ve kendi kabuğuna çekilirler. Kimse için tehlike arz etmezler ama belirgin derecede duygusal problemleri vardır. Bu çocuklar yetişkinler tarafından çok uyumlu görülür ve sevilirler fakat kendi benlikleri ile çatışma halindedir.
NEDENLERİ
Çocukların sınırlı bir sosyal yaşantıya sahip, hatta yoksun olması,
Çocuklara yapı> yanlış telkinlerin etkisi,
Çocukların, güvensizlik yaratan durumlarda kendilerine karşı güvensizlik duygusu geliştirmeleri,
Çocukların küçük hataları karşısında ayıplanması, azarlanması ve onlardan mükemmellik beklenmesi.
ÖNLENMESİ
Çocukların mümkün olduğu kadar sosyal yaşantılar yoluyla gerekli becerileri kazanmalarını sağlamak.
Çocuklara oyun, güzel konuşma ve toplu yerlerde nasıl davranılacağını yaşatarak öğretme ve kendine güvenini sağlamak.
ANNE-BABA TUTUMLARI
Anne-baba olmak kuşkusuz sadece çocuğunuzu dünyaya getirerek ve bir takım fiziksel ihtiyaçlarını karşılayarak (yeme, içme, giyinme, barınma) demek değildir. Duygusal manada tutarlı ve dengeli yaklaşmak gerekir. Her çocuğun yapısını ilgi, ihtiyaç ve yetenekleri farklı farklıdır. Kendi ayakları üzerinde durmaya başladığı andan itibaren yapacağı işlerin, karşılaşacağı olayları kendisinin belirlemesi imkansızdır. Dolayısıyla çocuklar karşılaştıkları her sorunla mücadele edemeyebilirler. Dışarıdan kısmi veya tamamen yardıma ihtiyaçları olabilir. Kendileri sorunlarını çözmeye çalışırlar ise bazen olumsuz davranışlar kazanabilirler.
Çocukları sorunlara karşı korumak veya karşılaşı> soruna karşı mücadele vermek için geçmişten gelen klasik yöntemleri uygulayamayız. Çocuklarımızın karşılaşacağı uyum sorunlarına karşı birtakım koruyucu önlemler almak zorundayız. Bu önlemler yapılması kolay ancak aileler tarafından genelde ihmal edilen davranışlardır. Çocuğunuzun problemi olduğunu hissettiğiniz anda problemin ne olduğunu ve çözüm yolları öğrenmek için tanı konulmalıdır. Bu tanı işin ehli kişilerce konulmalıdır. Bunlar, psikiyatrist, pedagog, psikolojik danışmanlardır.
Doğabilecek uyum problemlerine karşı ailelerin yapması gereken tutum ve davranışlar aşağıdaki gibi olmalıdır:
1. Günlük aile oturumu: Ailedeki bireylerin bir araya gelip konuşacağı, sorunların paylaşılacağı herkesin eşit söz hakkına sahip olacağı zaman dilimidir.
2. Etkin Dinleme: Etkin dinleme sadece zaman değil iç huzuru da gerektirir. Zamanı ayırmanın zor olduğu bir ortamda yaşayan yetişkinler koşuşturma içinde çocuklarına zaman ayıramayabilirler. Yine de çocuğun veya gencin içini dökebilmesi için bir takım yollar ve araçlar bulmak ve ona şans tanımak gerekir. “Şu anda sana ayıracak zamanım yok” sözü çıkmamalıdır. Çocuğun konuşmasını günlük yaşantılarını ve problemlerini anlatmasına izin verilmelidir ve bunu yaparken konuya ilişkin sorular sorarak gözümüzü çocuğun üzerinden ayırmadan yapılmalıdır.
3. Çocuğun arkadaşlarını tanımak: Çocuğun arkadaşlarının çocuk üzerinde büyük etkisi olabilir hatta egemen bile olabilirler. Arkadaşlarını tanımanın günlük yaşamda ne gibi baskılarla karşı karşıya olduğu görülebilir. Çocuğu bekleyen tehlikeler tespit edilebilir. Arkadaşlarını tanımanın yolları doğum günü kutlamaları, arkadaşlarının ailelerini yemeğe çağırma şeklinde olabilir.
Çocuğun arkadaşları hoşunuza gitmese bile kesinlikle ona kötü olduğunu söyleyip küçük düşürücü imalarda bulunulmamalıdır.
4. Ödüller ve Cezalar: Belli durumların oluşması halinde her çocuğun ödüllendirilmesi veya cezalandırılması gerekir. Bunun için aile içerisinde hangi davranışın ödül veya cezayı gerektirdiğinin belirlenip çocuğa bildirilmesi gerekir.
5. Çocuğun bağımsızlık kazanacağı ödevler: Çocuğun olgunluk derecesinin bir belirtisi de bağımsız olabilme yeteneğidir. Elbette çok büyük sorumluluk yüklenemez, ama küçük yaştan itibaren üstlenebileceği ufak tefek sorumluluklar vardır. Yaşına göre alış veriş yapmasına, telefon, su, elektrik faturası yatırmasına izin verilmelidir. Çocuk hata yaparsa azarlanmamalı, suçlanmamalı, hatasını öğrenmek için olanak verilmelidir. Bağımsızlık duygusu sorumluluk duygusu ile gelişir.
6. Sorunları önceden tahmin etmek: Doğal gelişim sürecinde çocuk, anne-babanın önceden bildikleri bazı sorunlarla karşılaşacaklardır. Bu özellikle ergenlik çağında daha sık rastlanır. Anne-baba hata oluşmadan gerekli ikazı yapmalıdır. Ancak bunu yaparken emretme gücünü kullanmamalıdır, teşvik edici olmalıdır.
7. Yuva sıcaklığı: Anne-baba sevginden o kadar çok söz edilir ki sanki her çocuk sevgi ve şefkat içinde büyüyor sanılır. Eşine ve çocuğuna “seni seviyorum” diyebilen kaç kişi vardır. Kaldı ki bu bile yeterli değildir. Sevginin gösterilmesi çok basittir. Bebeğin kucağa alınması, çocuğun elinden tutulması, ergenlik çağındaki bir gencin elin omzuna konması, babanın çocuğuna sarılması ve dinlemesi gibi şekillerde gösterilebilir. Anne-babanın hatalı olmaları durumunda çocuklarından özür dilemesi evdeki sıcaklığı arttırır.
Sonuç olarak iyi bir anne-baba olabilme;
- Tutarlı davranma
- Hoşgörülü ve sabırlı olma
- Abartılı sevgi göstermeme
- Hataları hakaret ederek veya eleştirerek düzeltmeme
- Başkalarıyla kıyaslamama
- Hep olumlu davranışları görme
- Çocuğun kaldıramayacağı sorumluluklar vermeme
- Çocukların yapamayacağı şeylerin istenmemesi
- Ödül ve cezanın zamanında ve ölçülü verilmesi
- Sık sık sohbet ederek ilgi ve beklentileri öğrenilmeli ve dikkate alınmalıdır.
- Çocuğun bir birey olduğu unutulmamalıdır.
Anne babanın çocuğa karşı duydukları endişeleri gizlemeleri gerekir.
Sponsorlu Bağlantılar
Öğretmeni ile sıkı bir işbirliğine gidilerek sınıf içi olumsuz faktörlerin (oturma şekli, arkadaş grubu) giderilmesi gerekir.
Çocuk korkularını açığa vurdukça ve okuldan korksa da gitmeye devam ediyorsa övülmeli, ödüllendirilmelidir.
Boş zaman ve oyun becerileri kazandırarak anne-babaya bağımlılık azaltılabilir.
Sempati ile değil empatiyle yaklaşılmalıdır. “Senin neler hissettiğini anlayabiliyorum, daha önceden ben de böyle şeyler hissetmiştim.” diyerek çocuğun korkularını anladığınızı hissettirebilirsiniz.
Anne babanın beklenti düzeyini gerçekçi düzeyde tutup çocuğa zaman tanıması korkuya yenmesini kolaylaştırır.
Annelerin okula gelmeleri ve çocuk kendini rahat hissedinceye kadar kısa bir süre sınıfta oturmaları sağlanabilir.
Çocuk sınıfa girmiyorsa bile okuldan uzak kalmamalı, belli bir süre okul bahçesinde ya da öğretmenler odasında bekletilmelidir.
Öğretmen okuldan korkan çocuğa alay edilmesini ve korkutulmasını engellemelidir.
Öğretmen okulu sevimli hale getirmelidir. (çikolata dağıtmak, sınıf içi eğlenmeye dayalı etkinlikler)
6-UTANGAÇ ÇOCUKLAR
Bu çocuklar, alışmadığı durumlarda serbest davranmazlar, aşırı derecede utanırlar ve kendi kabuğuna çekilirler. Kimse için tehlike arz etmezler ama belirgin derecede duygusal problemleri vardır. Bu çocuklar yetişkinler tarafından çok uyumlu görülür ve sevilirler fakat kendi benlikleri ile çatışma halindedir.
NEDENLERİ
Çocukların sınırlı bir sosyal yaşantıya sahip, hatta yoksun olması,
Çocuklara yapı> yanlış telkinlerin etkisi,
Çocukların, güvensizlik yaratan durumlarda kendilerine karşı güvensizlik duygusu geliştirmeleri,
Çocukların küçük hataları karşısında ayıplanması, azarlanması ve onlardan mükemmellik beklenmesi.
ÖNLENMESİ
Çocukların mümkün olduğu kadar sosyal yaşantılar yoluyla gerekli becerileri kazanmalarını sağlamak.
Çocuklara oyun, güzel konuşma ve toplu yerlerde nasıl davranılacağını yaşatarak öğretme ve kendine güvenini sağlamak.
ANNE-BABA TUTUMLARI
Anne-baba olmak kuşkusuz sadece çocuğunuzu dünyaya getirerek ve bir takım fiziksel ihtiyaçlarını karşılayarak (yeme, içme, giyinme, barınma) demek değildir. Duygusal manada tutarlı ve dengeli yaklaşmak gerekir. Her çocuğun yapısını ilgi, ihtiyaç ve yetenekleri farklı farklıdır. Kendi ayakları üzerinde durmaya başladığı andan itibaren yapacağı işlerin, karşılaşacağı olayları kendisinin belirlemesi imkansızdır. Dolayısıyla çocuklar karşılaştıkları her sorunla mücadele edemeyebilirler. Dışarıdan kısmi veya tamamen yardıma ihtiyaçları olabilir. Kendileri sorunlarını çözmeye çalışırlar ise bazen olumsuz davranışlar kazanabilirler.
Çocukları sorunlara karşı korumak veya karşılaşı> soruna karşı mücadele vermek için geçmişten gelen klasik yöntemleri uygulayamayız. Çocuklarımızın karşılaşacağı uyum sorunlarına karşı birtakım koruyucu önlemler almak zorundayız. Bu önlemler yapılması kolay ancak aileler tarafından genelde ihmal edilen davranışlardır. Çocuğunuzun problemi olduğunu hissettiğiniz anda problemin ne olduğunu ve çözüm yolları öğrenmek için tanı konulmalıdır. Bu tanı işin ehli kişilerce konulmalıdır. Bunlar, psikiyatrist, pedagog, psikolojik danışmanlardır.
Doğabilecek uyum problemlerine karşı ailelerin yapması gereken tutum ve davranışlar aşağıdaki gibi olmalıdır:
1. Günlük aile oturumu: Ailedeki bireylerin bir araya gelip konuşacağı, sorunların paylaşılacağı herkesin eşit söz hakkına sahip olacağı zaman dilimidir.
2. Etkin Dinleme: Etkin dinleme sadece zaman değil iç huzuru da gerektirir. Zamanı ayırmanın zor olduğu bir ortamda yaşayan yetişkinler koşuşturma içinde çocuklarına zaman ayıramayabilirler. Yine de çocuğun veya gencin içini dökebilmesi için bir takım yollar ve araçlar bulmak ve ona şans tanımak gerekir. “Şu anda sana ayıracak zamanım yok” sözü çıkmamalıdır. Çocuğun konuşmasını günlük yaşantılarını ve problemlerini anlatmasına izin verilmelidir ve bunu yaparken konuya ilişkin sorular sorarak gözümüzü çocuğun üzerinden ayırmadan yapılmalıdır.
3. Çocuğun arkadaşlarını tanımak: Çocuğun arkadaşlarının çocuk üzerinde büyük etkisi olabilir hatta egemen bile olabilirler. Arkadaşlarını tanımanın günlük yaşamda ne gibi baskılarla karşı karşıya olduğu görülebilir. Çocuğu bekleyen tehlikeler tespit edilebilir. Arkadaşlarını tanımanın yolları doğum günü kutlamaları, arkadaşlarının ailelerini yemeğe çağırma şeklinde olabilir.
Çocuğun arkadaşları hoşunuza gitmese bile kesinlikle ona kötü olduğunu söyleyip küçük düşürücü imalarda bulunulmamalıdır.
4. Ödüller ve Cezalar: Belli durumların oluşması halinde her çocuğun ödüllendirilmesi veya cezalandırılması gerekir. Bunun için aile içerisinde hangi davranışın ödül veya cezayı gerektirdiğinin belirlenip çocuğa bildirilmesi gerekir.
5. Çocuğun bağımsızlık kazanacağı ödevler: Çocuğun olgunluk derecesinin bir belirtisi de bağımsız olabilme yeteneğidir. Elbette çok büyük sorumluluk yüklenemez, ama küçük yaştan itibaren üstlenebileceği ufak tefek sorumluluklar vardır. Yaşına göre alış veriş yapmasına, telefon, su, elektrik faturası yatırmasına izin verilmelidir. Çocuk hata yaparsa azarlanmamalı, suçlanmamalı, hatasını öğrenmek için olanak verilmelidir. Bağımsızlık duygusu sorumluluk duygusu ile gelişir.
6. Sorunları önceden tahmin etmek: Doğal gelişim sürecinde çocuk, anne-babanın önceden bildikleri bazı sorunlarla karşılaşacaklardır. Bu özellikle ergenlik çağında daha sık rastlanır. Anne-baba hata oluşmadan gerekli ikazı yapmalıdır. Ancak bunu yaparken emretme gücünü kullanmamalıdır, teşvik edici olmalıdır.
7. Yuva sıcaklığı: Anne-baba sevginden o kadar çok söz edilir ki sanki her çocuk sevgi ve şefkat içinde büyüyor sanılır. Eşine ve çocuğuna “seni seviyorum” diyebilen kaç kişi vardır. Kaldı ki bu bile yeterli değildir. Sevginin gösterilmesi çok basittir. Bebeğin kucağa alınması, çocuğun elinden tutulması, ergenlik çağındaki bir gencin elin omzuna konması, babanın çocuğuna sarılması ve dinlemesi gibi şekillerde gösterilebilir. Anne-babanın hatalı olmaları durumunda çocuklarından özür dilemesi evdeki sıcaklığı arttırır.
Sonuç olarak iyi bir anne-baba olabilme;
- Tutarlı davranma
- Hoşgörülü ve sabırlı olma
- Abartılı sevgi göstermeme
- Hataları hakaret ederek veya eleştirerek düzeltmeme
- Başkalarıyla kıyaslamama
- Hep olumlu davranışları görme
- Çocuğun kaldıramayacağı sorumluluklar vermeme
- Çocukların yapamayacağı şeylerin istenmemesi
- Ödül ve cezanın zamanında ve ölçülü verilmesi
- Sık sık sohbet ederek ilgi ve beklentileri öğrenilmeli ve dikkate alınmalıdır.
- Çocuğun bir birey olduğu unutulmamalıdır.