Arama

Ömer Seyfettin - Tek Mesaj #4

Összede - avatarı
Összede
Ziyaretçi
23 Şubat 2009       Mesaj #4
Összede - avatarı
Ziyaretçi
ÖMER SEYFETTİN (1884-1920)
Ad:  Ömer Seyfettin1.jpg
Gösterim: 2167
Boyut:  48.1 KB

1844 yılında Balıkesir'in Gönen kasabasında doğdu. İlk ve orta öğreniminden sonra Harbiye Mektebinden 1903 yılında teğmen olarak mezun oldu. 1908 yılına kadar İzmir' de görev yaptı. Bu tarihten sonra Makedonya ve Bulgaristan'ın değişik yerlerinde görev yaptı. 1910 yılında askerlikten ayrıldı kendisini edebiyata verdi. Ancak İkinci bir Balkan harbi daha başlayınca tekrar askerliğe başladı ve Yanya savunmasına katıldı. Bu savaşta Yunanlılara esir düştü. Bir yıllık esaretten sonra İstanbul'a döndü ve askerlikten ayrıldı kendisini hikayeciliğe verdi, geçimini yazılarıyla sağlamaya çalıştı. 1914 yılında Kabataş Lisesinde edebiyat öğretmenliği yapmaya başladı. 1920 yılında yakalandığı verem hastalığından öldü.
Edebiyata ilk defa şiirler yazarak başlayan Ömer Seyfettin' in ilk şiirleri Mecmua-i Edebiye'de yayımlandı. Kendisini edebiyatta şöhret yapan asıl edebi çalışmalarına Genç Kalemler dergisinde "Yeni Lisan" makalesiyle başladı.
Ömer Seyfettin 20. asır başlarındaki realist Türk hikayeciliğinin ileri simalarından biridir. Genç yaşta ölmüş olmasına rağmen, edebiyatımıza hediye ettiği eserler gerek sayı, gerekse değer bakımından Türk hikayeciliğinde kuvvetli bir adım diye sıfatlandırılabilecek özel bir ehemmiyete maliktir.

Görev dolayısıyla gezdiği değişik yerlerdeki Balkan kavimlerinin milliyetçilik ve bağımsızlık hareketlerini yakından takip eden Ömer Seyfettin'de bu hareketlere karşı milli bir reaksiyon uyarılmış, hikayelerindeki sağlam ve şuurlu milliyetçilikte bunun büyük tesiri olmuştur.
Balkanlıların kendi milletleri için dil ve kültür sahasında yaptığını, bizim milletimiz için de yapmamız gerektiğini anlayan sanatçının karşısına dil engeli çıkar.
Ömer Seyfettin daha önce bir çok edebi faaliyet ve yazışmalarda bulunmuşsa da asıl edebi faaliyetini "Yeni Lisan Makalesini yazdığı, 1911' de çıkan Genç Kalemler der'..)isinde başlatmıştır. Bu makale, yazarın hem dil ve edebiyat kültürünü hem de milliyetçi görüşlerini meydana koyması bakımından önemlidir.

Türk hikayeciliğinin önde gelen simalarından olan Ömer Seyfettin, hikayelerini görgü, bilgi, fikir, ve nükte unsurlarıyla veren bir sanatkardır. En çok başarı gösterdiği hikayeler tamamen destani bir ruhla yazılmış olan milli tarihi hikayelerdir.
Ömer Seyfettin Şiir hikaye ve makaleler yazmış tercümeler yapmıştır. Şiirleri gençlik ve çocukluk hevesi mahiyetinde yazılmış şiirlerdir. Makaleler ise, Ziya Gökalp'ın fikir devresi içinde yazılmıştır. Çünkü; o dönemde eser verenler Türkçülük Hareketinde­ Ziya Gökalp'ın şemsiyesi a1tındadırlar. Ömer Seyfettin yazılarında Ziya Gökalp'ın ulaştığı seviyeye ulaşmak istemiş, ancak onun kadar başarılı olmamıştır.
Ömer Seyfettin'e kadar olan hikayeciliğimizde Eski edebiyatımızda- Batılı manada hikaye yok. Ama bunların yokluğunu giderecek hikaye ihtiyacını gideren türler vardır. Batılı manada hikayeciliğimiz ise Batıya yönelişimizle başlar. Tanzimat döneminde Sami Paşazade Sezai'nin "Küçük Şeyler" adlı hikayeleri vardır. Tanzimat yıllarında daha çok roman ağırlıklıdır. Servet-i Fünun'da ise Batılı anlamdaki roman ve hikayeciliğimizin ilk ustası Halit Ziya'dır.

Batılılaşan Türk edebiyatında sanatçıların iki türlü şahsiyeti vardır: Siyasi şahsiyet, edebi şahsiyet. Mesela Namık Kemal, Ziya, Paşa, Halit Ziya vs. bu edebiyatçıların edebi şahsiyetleri de çok yönlüdür. Ömer Seyfettin ise, sadece hikayecidir. Bütün gayretini hikayeye sarf etmiş, siyasetin içine bulaşmamıştır. Türk edebiyatında kendisini tek bir edebi türe yani sadece hikayeciliğe veren ilk Türk sanatçısıdır.
Hikayelerini Maupassant tarzında yazmıştır. Bu tarz; kuvvetli bir olay üzerine küçük bir roman gibi kurulmuş hikaye türüdür. Mesela; Yalnız Efe, Bomba, Diyet, Forsa gibi hikayeler bu türe örnek eserlerdir. Ömer Seyfettin basit olaylar üzerine de kuvvetli hikayeler yazmıştır. Mesela Ant, Falaka, Kaşağı gibi. Onun hikayeleri tezlidir; vermek istediği bir mesajı ve bir iddiası vardır. Esas itibariyle hikayelerindeki tez Türk toplumunu yüceltmektir.

Ömer Seyfettin'in hikayeleri konu bakımından çeşitlilik gösterir. Şöylece tasnif edilebilir:
1) Çocukluğundan aldığı hikayeler: And, Kaşağı, Falaka, İlk Namaz.
2) Yakorit sınır bölüğündeki müşahedelerine dayanarak yazdığı hikayeler: Bomba, Nakarat, Aleko, Beyaz Lale. Ömer Seyfettin bu hikayeleri yazarken müstehcenliğe düşer. Bununla ilgili iki görüş vardır:
a- Bir olaydaki realiteyi ortaya koymak için argo kelimeler ve ifadeler kullanılabilir.
b- Diğer görüş ise argoyla müstehcen olmaz. En masum kelimelerle bile söyleseniz, eğer konu müstehcen ise söylenen söz müstehcendir.
"Beyaz Lale" en müstehcen denilen hikayelerdendir. Hikayenin konusu müstehcen değil. Konuyu Bulgarların, Türklere yaptığı zulmü ve işkenceyi- biraz fazla bir realizm anlayışı içinde anlatmıştır.
3) Türk Savaş Tarihinden çıkardığı hikayeler: Bu hikayelerinde oldukça başarılıdır. Sebebi Ömer Seyfettin subaydır. Türk Savaş Tarihini, terimini, kahramanlıklarını iyi bilmektedir. Bu yüzden başarılıdır, bunlar en çok zevkle okunan hikayelerdir: Forsa, Kütük, Başını Vermeyen Şehit gibi.
4) Folklordan ve Anadolu efsanelerinden çıkardığı hikayeler:
Yüz Akı, Kurumuş Ağaçlar, Yalnız Efe Üç Nasihat gibi.
5) Bir fikri savunmak veya yermek için yazdığı hikayeler. Bunlarda tez ağır basıyor: Efruz Bey, Sadriştayngiller, Kızıl Elma Neresi, Nadan.
6) Günlük hayattan alınmış hikayeler. Bugünkü hikayecilik yönünden ele alındığında en güzel hikayeler bunlardır. Onun hikayedeki asıl kudretini bunlar gösterir, realist eserlerde Bazen mizah çok açık bir şekilde göze çarpar. Bazen de bu hikayeler, bir fikrin baskısı altındadır. Kadın ve erkek meseleleri de fazlaca işlenmiştir: Gizli Mabet, Mahcupluk İmtihanı, Perili Köşk, Yüksek Ökçeler, Bahar ve Kelebekler.
Ömer Seyfettin'in hikayeleri kişileri bakımından zayıftır, hikayelerde bizi alıp götüren, kahramandan çok, olaydır. Halit Ziya'da tipler çok belirgindir. Ömer Seyfettin'de ise hikayenin ilerlemesi için kişiler bir araçtır.
Çevre bakımından İstanbul 'un dışına çıkan ilk hikayecilerdendir. Coğrafya daha çok Anadolu ve Balkanlar'dandır. çevre ve kişi tasviri bakımından pek itinalı değildir. Sebebi ise, tezli hikayeler olmalarıdır.
Zaman bakımından kendi yaşadığı gün ve zamanın hikayeleri ve eski zamana ait hikayeler teşkil eder. Eski zamana ait hikayelerini "Eski kahramanlar" adı altında toplamıştır.
Üslup bakımından kimileri Ömer Seyfettin'in üslubu olmayan bir yazar olduğunu söyler, bunun sebebi ise Ömer}Seyfettin 'in "Ben edebiyatı edebiyatsız yapacağım" sözüdür.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 19 Nisan 2016 20:02