Arama

İstiklal Mahkemeleri - Tek Mesaj #5

elma - avatarı
elma
Ziyaretçi
1 Mart 2009       Mesaj #5
elma - avatarı
Ziyaretçi

İstiklal Mahkemeleri


çok masum bir gerekçeyle gündeme gelir: Asker kaçaklığını önlemek.

Osmanlı Ordusunun savaştaki en büyük handikaplarından birini asker kaçakları oluşturuyordu. Bu sorun “milli mücadele” önderleri içinde önemli bir sorundur. Silâhaltına çağrılanlar İstanbul Hükümetinin fetvasını ve padişahın askerliği kaldırdığına dair fermanını dikkate alarak ya askere gelmiyor veya şubelerden ve kıtalardan kaçarken kendilerine verilen silah ve cephaneleri de beraberinde götürüyorlardı.

Bu durumu M. Kemal Nutuk’ta Filhakika, birçok yerlerde, bazı nizamiye efradı, usatla müsademe etmeksizin bilakis silahlarını bırakarak köylerine, memleketlerine savuşuyorlardı diye ifade eder. Zaten “Birinci Dünya Savaşı yıllarında her sekiz firariden birisi idam edilerek cephelerin çökmesi önlenmiştir. Buna rağmen firarilerin sayısı gittikçe artar ve 300.000’ni bulur”. (genellikle bu üç yüz bin sayısı verilmekle birlikte bu sayının her cephedeki kaçak sayısı olmalı)

1920 Eylül’ünde Meclis kürsüsüne çıkan Fevzi Çakmak; “Efendiler biz askeri değil, milleti giydiriyoruz. Elbiseyi alan üç gün sonra firar ediyor.”diye ifade etmektedir. Bunlar elde silah istikrarı bozan unsurlar oldukları gibi aynı zamanda Ankara’nın otoritesini tanımayanların da insan kaynağını oluşturmaktadır. Hatta bu firarilerin Ankara’ya karşı İstanbul hükümeti yanlısı güçlere katılması Ankara’yı sarsmaktadır.

Ankara kontrol bölgesindeki istikrarı bozabilecek her türlü unsuru askere alarak sorunu çözümleme kararındadır, hatta gayrimüslimleri de askere alarak bunlardan gelebilecek tehlikeyi bertaraf etmek için Osmanlı gibi yeniden Amele taburları oluşturmuştur.

Ankara’nın celp çağrısına uyanlar da düzenli ordu yerine çetelere katılmaktadırlar. “Alayın birinci taburu bin mevcutla Bilecik’ten hareket etmiş olmasına rağmen Bursa’ya ancak elli mevcutla gidebilmişti. Neferler, Bilecik-Bursa arasında firar etmişlerdi. İkinci taburda aynı akıbete uğramıştı.”Ankara Hükümetinin ilk celbiyle Kütahya’dan katılanlar topluca Ethem Bey’in Kuvay-i Seyyaresine katılmışlardır. Batı Anadolu’nun seferberlik ilan edilen öteki yerlerinde de buna benzer olaylar görülmektedir.

M. Kemal’in 17 Mart 1920’de yayınladığı genelgesinde, vatanın çıkarlarına aykırı, memleketin huzur ve asayişini bozanların din ve millet farkı gözetilmeksizin kanunen şiddetle cezalandırılmalarını ister.

Kuvay-i Milliye komutanlarınca bunlara karşı idama varan cezalar uygulanıyor, asker kaçaklarının evleri yakılıyor mallarına el konuluyordu. Kaçaklar için 1914’te çıkarılmış olan Esrar-ı Askeriyeyi İfşa ve Casusluk, Hıyanet-i Harbiye Hakkındaki Kanun uygulanmaktaydı. Ancak bu kanunun bir Osmanlı Kanunu olması İstanbul Hükümeti ve Padişah aleyhine davrananların da vatan haini olacağı anlamı çıkmasından dolayı kanunun uygulanması sorunluydu.
Son düzenleyen Safi; 30 Temmuz 2016 23:03