Arama


Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
14 Mart 2009       Mesaj #5
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
Türk-Arap İlişkileri

Vikipedi, özgür ansiklopedi



200px OsmanlC4B1OkC3A7usu
Ön Türkler

Türk kavimleri ile Araplar arasındaki ilişkiler Cahiliye devrinde İpek Yolu vasıtasıyla ticaret ile sınırlıydı.

Halife Osman dönemi

Batı Türkistan'ın bir kısmı ve Karadeniz'i egemenliği altında bulunduran Hazar Hakanlığı ile Araplar arasında yoğun mücadeleler yaşandı. Osman, Hazar başkenti olan Belencer'e kadar ilerledi. 651 yılında başlayan savaşlar uzun yıllar devam etti. Araplar başkent Belencer'i ele geçirdiler. 737 yılımda Hazar ordusu tamamıyla yenildi ve Kafkaslar Arap egemenliğine girdi. Müslüman olmayı kabul etmeyen bir kısım Yahudi Türk, Avrupa'ya göç etti, Müslüman olmayı kabul etmeyen birçok Türk kitlesi de kılıçtan geçirildi. Kafkaslar İslam devleti egemenliğine girdi.

Halife Ömer dönemi
Ömer zamanında Orta Asya Türk-Arap münasebetleri başlamıştır. Nihavet Savaşı'nı 642 yılında kazanarak İran'daki Sasani hakimiyetine son veren Müslüman Araplar, doğuya doğru ilerlediler ve Ceyhun nehrinin ötesinde Türkler ile karşılaştılar.

Emeviler dönemi
Emevilerin 661 yılında halifeliği ele geçirmelerinden sonra Arapların Türk ülkelerine doğru ilerleyişleri devam etti. Türkler ile Araplar arasında en şiddetli mücadeleler ve savaşlar Emeviler döneminde yaşandı. Bu dönemde Orta Asya'da Göktürk egemenliği hüküm sürmekteydi.
Emevilerin Horasan valisi Ubeydullah bin Ziyad, 674 yılında ilk kez Ceyhun nehrini geçerek Maveraünnehir'in önemli Türk şehirlerinden Buhara'yı kuşattı. Buhara'da birçok Türk kılıçtan geçirildi. Buhara'nın Türk melikesi Kabaç Hatun, ağır bir vergi karşılığında Ubeydullah Bin Ziyad ile anlaşma yaptı. Bu anlaşma sonucu olarak Ubeydullah Bin Ziyad, iki bin Türk gencini asker olarak ordusuna aldı.
Müslüman Araplar, Horasan valisi Kuteybe Bin Müslim zamanında bütün Maveraünnehir'i ve Batı Türkistan'ı ele geçirdiler. Baykent, Buhara, Semerkant ve Kaşgar gibi önemli Türk şehireri Araplar tarafından yağmalandı ve birçok Türk kılıçtan geçirildi. Kuteybe'nin ölümünden sonra Araplar Orta Asya'da tutunamadılar. Göktürklerin yeniden güçlendikleri dönemde Göktürk Hakanı Kültigin bu toprakları daha sonra geri aldı.
Orta Asya'da Göktürk hakanlığının sona ermesinden sonra, Batı Türkistan'da Türgiş hakimiyeti, Doğu Türkistan ve Baykal Gölü civarında Uygur hakimiyeti yaşanmaya başladı. Bu devirde Batı Türkistan'da hüküm süren Türgiş hakanlığı ile Arap İslam devleti arasında büyük mücadeleler yaşandı.
Türgiş Kağanı Su-lu Kağan, Arapların elindeki bazı Türk şehirlerini geri aldı. Ancak Su-lu kağan'ın ölümünden sonra ortaya çıkan otorite boşluğu, Batı Türkistan'ın Araplar tarafından ele geçirilmesini kolaylaştırdı. Bu dönemde Batı Türkistan'daki şehirlerde oturan birçok Türk kitlesi ve göçebeliğe devam eden Türk boyları İslam'a girmeleri için zorlandı. Büyük çoğunluğunun İslamiyete geçmemesi sebebiyle kılıçtan geçirildi.
Türklerin İslamiyetle tanışmaları ve İslamiyete geçmeleri birçok kesimin dediği gibi kolaylıkla değil, zorla ve kanla olmuştur. Emeviler döneminde birçok Türk boyu İslamiyete geçmedikleri için Müslüman Emevi orduları tarafından kılıçtan geçirilmiştir. Birçok Türk, İslam ordularına zorla alınmıştır.

Abbasiler dönemi ve Talas Savaşı

Ana madde: Talas Savaşı
Abbasiler döneminde, Emeviler döneminde zorla esir alınmış birçok Türk askerlikteki yetenekleri sonucunda Abbasi yönetiminde söz sahibi olmaya başladılar. Harun Reşit döneminde, saray muhafızları ve saray yönetiminin bir kısmı Türklerden oluşuyordu. Halife Mutasım döneminde Türkistandan toplanan Türklerle Bağdat, Suriye ve Anadolu'da "Samerra" adı verilen ordugahlar kuruldu ve hassa ordusu teşkil edildi.
Orta Asya'da Talas'ta karşı karşıya gelen Çin ve çoğunluğu Türk kökenli askerler ve yöneticilerden oluşan Arap orduları karşısında bölgede bulunan Türk boyları, doğal olarak içerisinde kendileri gibi giyinen ve konuşan Türklerin çoğunlukta olduğu Arap ordusunun yanında yer alarak Arap ordusunun kazanmasına yol açtı.
Bu dönemden sonra Orta Asya'nın müslümanlaşması Araplar sayesinde değil, Arap saraylarında ve ordularında yetişmiş Türkler sayesinde olmuştur.



Abbasi sonrası

Talas Savaşı'ndan sonra, Karadeniz'in kuzeyinde bulunan İtil Bulgarları (Tatarlar), daha sonra da Karahanlı Devletini teşkil eden Karluk, Yağma, Çiğil boyları Müslümanlığı kabul etmiştir. Daha sonra İslamiyete giriş yoğunlaştı.

Abbasiden Osmanlı dönemine kadar

Abbasi halifeliğinin ortadan kalkmasından Osmanlı devleti'nin sonuna kadar karşılıklı ilişkide Araplar yönetilen, müslüman Türkler yöneten olmuştur.

1900 sonrası dönem

Arap yarımadası ve Kuzey Afrika'da yaşayan Araplar; Osmanlı hakimiyeti'ni istemeyerek, I. Dünya Savaşı sırasında İngilizler ve Fransızlar ile aynı safta yer almışlardır. 1970'li yıllara kadar İngiliz ve Fransız boyunduruğunda yaşayan Araplar, bu ülkelerce çizilen sınırlar ve verilen hanedanlıklarla devletçikleştirilmiştir.
Quo vadis?