KAVRAM
a. insan zihninin somut ya da soyut bir düşünce nesnesinden oluşturduğu ve sözkonusu nesneden edindiği çeşitli algıları o nesneye bağlamasına ve o nesneyle ilgili bilgileri düzene sokmasına olanak veren genel ve soyut fikir.
—Fels. Kant’a göre, anlığın ürünü olan salt kavram. (Kant şöyle der; Kavram ya deneysel, ya da salttır; ve salt kavram, duyarlığın bir salt imgesinden değil de, yalnızca anlıktan kaynaklandığı için, ona kavram diyoruz" [Kritik der reinen Vernunft, 1,2,1].)
—ANSİKL. Fels. Kant, kavramı (Begriff), çeşitli algıların, yani algının ya da algıların çeşitli yanlarının, anlık yardımıyla, bireşimini yapan bir bilinç işlemi olarak tanımlar: "Kavram sözcüğü, şu noktayı belirtmemizi kendiliğinden gerekli kılar. Gerçekten de birbiri ardınca algılanan ve sonra zihinde yeniden meydana getirilen çeşitli algı nesnelerini tek bir tasarım halinde birleştiren şey işte bu bir ve aynı bilinçtir” (Kritik der reinen Vernunft [Salt aklın eleştirisi], 1,1,1).
Hegel'de, "yalnızca kavram” olan şey, bir "ilk ortaya çıkış"ın soyutluğunu taşır. Ne var ki, kavram gerçekte her zaman bu "dolaysız durum”dan doğar: nitekim, başlangıç, "art arda geliş içinde ve kapsamı dışında kendi kendisine dönen ve böyle- ce kendi kendisinin kavramı olan bütün'dür” (Tinin görüngübjlimi [Phâno- menologie des Geistes], “Önsöz"). Demek ki, varlığın dolaysızlığı ile özün dola- yımını daima kendisinde toplayan üçüncü terim, yani kavram, gerçekte ilk terimdir ve bütünsel hareketle kaplamdaştır. Kavram, tamamlanmış biçimiyle ele alındığında, kendi içeriğini doğa ve ruh biçimlerinde ortaya koyan somut fikirdir: "Kavram, kendi kendisi için açık hale gelmiş hakikat içinde, kendi kendisine tamamen uygun bir biçimde gerçeklik kazanır ve kendine ait bu nesnel dünyayı öznelliği içinde bildiği ölçüdeya da öznelliğini bu nesnel dünya içinde bildiği ölçüde- özgür olur” (VVİssenschaft der Logik [Mantık bilimi], "Kavram”).
Marx'ta ve maorçılarda kavram, nesnel şeylerin özüne ait nitelikleri yansıtan düşüncenin bir biçimi haline gelir. Ve marxçılara göre, nesnel şeyler sürekli bir hareket ve değişim içindedir: dolayısıyla kavramlar da sürekli olarak gelişirler. Engels şöyle der: "Metafizik düşünce, şeyleri ve onların düşüncedeki yansımalarını, yani kavramları, tek başlarına, birbiri ardınca ve birbirinden bağımsız olarak, sabit, kalıplaşmış, olup bitmiş nesneler gibi ele alır ve inceler. Bir şey ya vardır, ya yoktur; bir şey hem kendisi, hem de bir başkası olamaz. ilk bakışta akla yatkın görünen bu düşünce tarzı, metafiziğe özgü düşünce tarzıdır. Oysa diyalektik, bu düşünce tarzıyla yetinemez; şeyleri ve kavramları birbirleriyle bağlantıları, karşılıklı ilişkileri, etkileşimleri ve bunun sonucu olan değişimleri, ortaya çıkış, gelişiş ve yok oluşları içinde ele alır” (Anti-Dühring, Ön çalışmalar, 5).
Bir görüngübilimci olarak Husserl de, idealizmden kurtulmak kaygısındadır; ama bunu, kendi bilgi anlayışı, yani yönel- mişlik anlayışı çerçevesi içinde gerçekleştirmeye çalışır. Bu amaçla iki çeşit kavram ayırt eder: deneye ait hiçbir sezgisel veriyi karşılamayan biçimsel kavram ve deneyin çeşitli verilerine denk düşen maddi kavram. Örneğin, Husserl’e göre, herhangi bir şey hakkındaki bilgi, genellikle, biçimsel bir kavramdır.
—Ruhbil. Kavramlar, ruhbilim tarafından, bir süre, ortak özelliklere sahip stimuluslere verilen ortak cevaplar olarak incelendi. Sonra, uzun bir süre, onların iç özellikleri ve bu arada öncelikle çokboyutlulukları üzerinde duruldu; kavram denilince, birçok boyutlarıyla (ya da "yüklemleriyle") tanımlanan soyut bir nesne anlaşılıyordu; öyle ki, bu boyutlardan her biri belli sayıda değerlere ya da tarzlara sahipti. Örneğin, tamamen yapma olan bu tipte bir kavram, üç değerli bir boy'a (kısa, orta, uzun), iki değerli bir biçim'e (küp, silindir), üç değerli bir renk'e (mavi, kırmızı, sarı) sahip olabilir.
Bu niteliklere dayanan bir ilişkiler sistemi içinde, örneğin aynı zamanda küçük ya da orta boyda, silindir biçiminde ve kırmızı ya da sarı renkte bütün nesnelere karşılık olan bir "TAF" kavramı tanımı yapabiliriz; bu durumda bütün diğer nesneler “TAF-OL- MAYAN" kavramına girecektir. Bir kimsenin, böyle bir kavramı belirlemeyi ve tek tek nesneleri (örneğin, yukarıdaki verilere dayanılarak meydana getirilebilecek tanımlardan her birine karşılık olan tahta parçalarını) ona bağlamayı nasıl başarabildiğini anlamak için pek çok araştırma yapıldı.
Birkaç yıldan beri, daha çok sözlüklerdeki sözcüklerin belirlediği doğal kavramlar üzerinde durulmaktadır. Başka bir deyişle, dikkatler, bireylerin bilgi sistemi içinde yer alan kavramların düzenleniş biçimi ve bu kavramların özellikle dile bağlı işlerde ya da mantıksal türden zihin etkinliklerinde (usavurma, sonuç çıkarma) kullanılış tarzı üzerinde yoğunlaşmış bulunmaktadır.
KAVRAM
a. Sığırda karnın bacaklara yakın bölümü; bu bölümden çıkan et.
—Bes. san. Kavram etiyle yapılan pastırma. (Etek, döş, kenar ve meme arasındaki bölgeden elde edilen etle yapılan bu pastırma, ikinci sınıf pastırmalardandır.)
Kaynak: Büyük Larousse