Arama

Kavram Nedir?

Güncelleme: 19 Ekim 2016 Gösterim: 64.688 Cevap: 4
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
6 Mart 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye

kavram

Ad:  kavram.JPG
Gösterim: 2816
Boyut:  18.4 KB

insanın anlama ve nesnelerle bağlantı kurma yetisinin, dolayısıyla da genel olarak dili kullanma yetisinin temeli ve ürünü olarak görülen anlam birimi. Mantıkta, felsefede ve psikolojide farklı biçimlerde ele alınır.
Sponsorlu Bağlantılar

Kavramların temel özelliği bir sözcüğe bağlı olarak belirli nesneleri nitelemeleridir. Mantıkta, sözcüklerin anlam içeriğini oluşturan kavramların içlem ve kaplamından söz edilir. İçlem, kavramın nitelediği nesnelerin ortak özelliklerinin toplamı, kaplam ise, bu özelliklere sahip olan bütün nesnelerin oluşturduğu alandır. Bir kavramın içlemi ile kaplamı ters orantılıdır; bir araya getirdiği özellikler ne kadar çoksa, nitelediği nesneler o kadar az ya da kaplamına giren nesneler ne kadar çoksa, içlemi o kadar dardır. En geniş kaplamlı kavram “nesne” kavramıdır, çünkü nesne, edinilebilecek her şeye göndermede bulunur; buna karşılık içlemi en dar olan kavramdır, çünkü yalnızca gönderide bulunulan şey olma özelliğini içerir. Özel adlar gibi tek bir nesneye göndermede bulunan kavramların içlemleri ise tüketilemeyecek kadar geniştir, çünkü o tek nesnenin bütün Özelliklerini içerirler.

İçlem-kaplam ilişkisinden kavramların mantıksal türleri elde edilir. Buna göre kavramlar soyut-somut, genel-özel ve tümel-tikel biçiminde ayrılır. Ayrıca, kavramların değillenmesiyle olumlu-olumsuz kavram ayrımı ortaya çıkar.

Felsefede, kavramlar ile tümeller arasında ilişki kurulur. Bir görüşe göre, kavramlar tümellere aittir ve bir nesnenin kavramından söz edildiğinde, maddesi olmayan bir nesneye göndermede bulunuluyordur. Kavramsal gerçekçilik denen benzer bir görüşte ise, kavramın kendisi gerçek bir birim olarak alınır. Bir başka deyişle kavramlar tümellerdir. Adcılığın bir türü olan kavramcılıkta ise tümeller birer kavramdır. Kavramın tam tanımı yapılamaz, ama bütün zihinlerin paylaştığı ortak bir zihinsel ürün olduğu kabul edilir.

Gottlob Frege kavramı mantıksal bir terim olarak alır ve nesne ile karşılaştırır. Nesneler, üzerinde konuşulabilen şeylerdir, kavramlar ise nesneler üzerinde konuşurken onlara yapılan eklemelerdir. “Çomar bir köpektir” örneğinde “çomar” bir nesneye, “köpektir” bir kavrama göndermede bulunur. “Çomar” kendi içinde bir bütünlük taşır, ama “köpektir” tek başına bir anlam içermez. Bu yüzden nesnelerle karşılaştırıldığında kavramların tamamlanmamışlıkları ortaya çıkar.

Analitik felsefede, mantıksal birim olarak kabul edilen kavram, felsefenin ana konusudur. Gilbert Ryle’m The Corıcept of Mind (1949; Zihin Kavramı) adlı kitabında haz, ödev ya da anımsamanın mantıksal özelliklerini araştırmanın gerçekte haz, ödev ve anımsama kavramları ile doğrudan ilişkili olduğu ileri sürülür. Bu dilsel ifadeleri kullanabilmek için kavramlarına sahip olmak gerekir.

Psikolojide ise kavramın, daha çok oluşma süreci ele alınır ve nedensel gelişme biçimleri incelenir.

kaynak: Ana Britannica

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 19 Ekim 2016 01:43
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
HipHopRocK - avatarı
HipHopRocK
Ziyaretçi
15 Mart 2009       Mesaj #2
HipHopRocK - avatarı
Ziyaretçi
KAVRAM
a. insan zihninin somut ya da soyut bir düşünce nesnesinden oluşturduğu ve sözkonusu nesneden edindiği çeşitli algıları o nesneye bağlamasına ve o nesneyle ilgili bilgileri düzene sokmasına olanak veren genel ve soyut fikir.
Sponsorlu Bağlantılar

—Fels. Kant’a göre, anlığın ürünü olan salt kavram. (Kant şöyle der; Kavram ya deneysel, ya da salttır; ve salt kavram, duyarlığın bir salt imgesinden değil de, yalnızca anlıktan kaynaklandığı için, ona kavram diyoruz" [Kritik der reinen Vernunft, 1,2,1].)

—ANSİKL. Fels. Kant, kavramı (Begriff), çeşitli algıların, yani algının ya da algıların çeşitli yanlarının, anlık yardımıyla, bireşimini yapan bir bilinç işlemi olarak tanımlar: "Kavram sözcüğü, şu noktayı belirtmemizi kendiliğinden gerekli kılar. Gerçekten de birbiri ardınca algılanan ve sonra zihinde yeniden meydana getirilen çeşitli algı nesnelerini tek bir tasarım halinde birleştiren şey işte bu bir ve aynı bilinçtir” (Kritik der reinen Vernunft [Salt aklın eleştirisi], 1,1,1).

Hegel'de, "yalnızca kavram” olan şey, bir "ilk ortaya çıkış"ın soyutluğunu taşır. Ne var ki, kavram gerçekte her zaman bu "dolaysız durum”dan doğar: nitekim, başlangıç, "art arda geliş içinde ve kapsamı dışında kendi kendisine dönen ve böyle- ce kendi kendisinin kavramı olan bütün'dür” (Tinin görüngübjlimi [Phâno- menologie des Geistes], “Önsöz"). Demek ki, varlığın dolaysızlığı ile özün dola- yımını daima kendisinde toplayan üçüncü terim, yani kavram, gerçekte ilk terimdir ve bütünsel hareketle kaplamdaştır. Kavram, tamamlanmış biçimiyle ele alındığında, kendi içeriğini doğa ve ruh biçimlerinde ortaya koyan somut fikirdir: "Kavram, kendi kendisi için açık hale gelmiş hakikat içinde, kendi kendisine tamamen uygun bir biçimde gerçeklik kazanır ve kendine ait bu nesnel dünyayı öznelliği içinde bildiği ölçüdeya da öznelliğini bu nesnel dünya içinde bildiği ölçüde- özgür olur” (VVİssenschaft der Logik [Mantık bilimi], "Kavram”).

Marx'ta ve maorçılarda kavram, nesnel şeylerin özüne ait nitelikleri yansıtan düşüncenin bir biçimi haline gelir. Ve marxçılara göre, nesnel şeyler sürekli bir hareket ve değişim içindedir: dolayısıyla kavramlar da sürekli olarak gelişirler. Engels şöyle der: "Metafizik düşünce, şeyleri ve onların düşüncedeki yansımalarını, yani kavramları, tek başlarına, birbiri ardınca ve birbirinden bağımsız olarak, sabit, kalıplaşmış, olup bitmiş nesneler gibi ele alır ve inceler. Bir şey ya vardır, ya yoktur; bir şey hem kendisi, hem de bir başkası olamaz. ilk bakışta akla yatkın görünen bu düşünce tarzı, metafiziğe özgü düşünce tarzıdır. Oysa diyalektik, bu düşünce tarzıyla yetinemez; şeyleri ve kavramları birbirleriyle bağlantıları, karşılıklı ilişkileri, etkileşimleri ve bunun sonucu olan değişimleri, ortaya çıkış, gelişiş ve yok oluşları içinde ele alır” (Anti-Dühring, Ön çalışmalar, 5).

Bir görüngübilimci olarak Husserl de, idealizmden kurtulmak kaygısındadır; ama bunu, kendi bilgi anlayışı, yani yönel- mişlik anlayışı çerçevesi içinde gerçekleştirmeye çalışır. Bu amaçla iki çeşit kavram ayırt eder: deneye ait hiçbir sezgisel veriyi karşılamayan biçimsel kavram ve deneyin çeşitli verilerine denk düşen maddi kavram. Örneğin, Husserl’e göre, herhangi bir şey hakkındaki bilgi, genellikle, biçimsel bir kavramdır.

—Ruhbil. Kavramlar, ruhbilim tarafından, bir süre, ortak özelliklere sahip stimuluslere verilen ortak cevaplar olarak incelendi. Sonra, uzun bir süre, onların iç özellikleri ve bu arada öncelikle çokboyutlulukları üzerinde duruldu; kavram denilince, birçok boyutlarıyla (ya da "yüklemleriyle") tanımlanan soyut bir nesne anlaşılıyordu; öyle ki, bu boyutlardan her biri belli sayıda değerlere ya da tarzlara sahipti. Örneğin, tamamen yapma olan bu tipte bir kavram, üç değerli bir boy'a (kısa, orta, uzun), iki değerli bir biçim'e (küp, silindir), üç değerli bir renk'e (mavi, kırmızı, sarı) sahip olabilir.

Bu niteliklere dayanan bir ilişkiler sistemi içinde, örneğin aynı zamanda küçük ya da orta boyda, silindir biçiminde ve kırmızı ya da sarı renkte bütün nesnelere karşılık olan bir "TAF" kavramı tanımı yapabiliriz; bu durumda bütün diğer nesneler “TAF-OL- MAYAN" kavramına girecektir. Bir kimsenin, böyle bir kavramı belirlemeyi ve tek tek nesneleri (örneğin, yukarıdaki verilere dayanılarak meydana getirilebilecek tanımlardan her birine karşılık olan tahta parçalarını) ona bağlamayı nasıl başarabildiğini anlamak için pek çok araştırma yapıldı.

Birkaç yıldan beri, daha çok sözlüklerdeki sözcüklerin belirlediği doğal kavramlar üzerinde durulmaktadır. Başka bir deyişle, dikkatler, bireylerin bilgi sistemi içinde yer alan kavramların düzenleniş biçimi ve bu kavramların özellikle dile bağlı işlerde ya da mantıksal türden zihin etkinliklerinde (usavurma, sonuç çıkarma) kullanılış tarzı üzerinde yoğunlaşmış bulunmaktadır.

KAVRAM
a. Sığırda karnın bacaklara yakın bölümü; bu bölümden çıkan et.

—Bes. san. Kavram etiyle yapılan pastırma. (Etek, döş, kenar ve meme arasındaki bölgeden elde edilen etle yapılan bu pastırma, ikinci sınıf pastırmalardandır.)

Kaynak: Büyük Larousse

Son düzenleyen Safi; 19 Ekim 2016 01:41
buz perisi - avatarı
buz perisi
VIP Lethe
13 Ağustos 2012       Mesaj #3
buz perisi - avatarı
VIP Lethe
Kavram
Varlıklardan her birinin zihnimizdeki temel bilgisi. Kavram, böylelikle, bilgi dünyamızın ilk yapıtaşını ya da ilk birimini oluşturur. Her kavram, zihnimizde soyut ya da somut bir varlığın, bir bireyin ya da bir cinsin, bir türün, bir topluluğun en genel bilgisine karşılıktır. Zihnimiz, duyu izlenimlerini imgelere ya da genel taslaklara, bu genel taslakları da kavramlara dönüştürür. Bir uçak imgesiyle, bir uçak kavramı arasındaki ayrım, ikincinin birinciye göre daha açık ve seçik, ayrıca daha dolgun içerikli olmasıdır. Kavramı fikirden daha belirgin, daha açık ve seçik oluşuyla ayırırız. Fikir, herhangi bir şeyin genel bilgisiyken; kavram, herhangi bir şeyin özel bilgisidir ya da o şeyin temel niteliklerini ortaya koyan sınırlanmış bilgidir. Tek bir kavramın sınırlarından çıkıp kavramlar karşılaştırmasına yöneldiğimiz zaman, fikre ve görüşe doğru yol almış oluruz.

Ayrıca, kavramın nesnelliğine karşıt olarak, fikrin öznel yanları vardır. Özgürlük kavramıyla özgürlük fikri arasında bir özellik, nesnellik ayrımı söz konusudur. Herhangi bir kavram üzerine geliştirdiğimiz derinlikli görüşümüz de kavrayışı oluşturur. "Ben"deki tarih kavramı, herkesin zihninde bulunan, bulunması gereken tarih kavramının özelliksiz bir örneğiyken; "benim" tarih kavrayışım, tarih kavramına verdiğim özel anlamlarla belirginleşir. Gerçekçi bakış açısına göre tüm kavramlarımız, dünya deneyleri içinde elde edilir. Oysa idealist bakış açısı, kavramların ya da bazı temel kavramların zihnimizde apriori olarak ya da doğuştan bulunduğunu bildirir. Kant, zihnin arı kavramlarını, yani duyumsal gereci bilgiye dönüştüren kavramları, deneyle elde edilen kavramlardan kesin olarak ayırmıştır.

MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 19 Ekim 2016 01:39
In science we trust.
bloom22 - avatarı
bloom22
Kayıtlı Üye
29 Eylül 2012       Mesaj #4
bloom22 - avatarı
Kayıtlı Üye

Soru (Kavram)


Soru, cevap biçiminde bilgi talep eden dilbilimsel bir ifadedir.
Çeşitli türde sorular biçimlendirilebilir. Örneğin, bir soru aynı zamanda bir istek olabilir ve soru cümlesi şeklinde ifade edilebilir. Sorular rica ifadelerinin yanında normalde bir cevap temin etmek için kullanılan komutları da andırabilir. Aslında bazı ifadeler, örneğin "Tereyağını uzatır mısın?", dilbilgisi kurallarına göre soru biçimindedir ama bir faaliyet isteği işlevindedir, cevap değil; bunlar burada değerlendirilmek yerine istek maddesi altında işlenecektir.

Soru çeşitleri
Soruların çeşitli kullanımları vardır: Soru soranı araştırma yolunda yönlendirmek için kullanılabilirler. Cevabı beklenilmeyen ve etkili olsun diye kullanılan soru (en:rhetorical question) bir noktaya dikkati çekmek için sorulur, ve bir cevap beklemez (genellikle cevap ima edilir ya da bellidir). Önceden varsayılan sorular, örneğin "Eşini dövmeyi bıraktın mı?", şakaya vurmak ya da izleyiciyi utandırmak için kullanılabilir, çünkü kişinin vereceği herhangi bir cevap onaylamak isteyeceğinden daha fazla bilgi verebilir ya da ima edebilir. Sorular aynı zamanda sanat veya edebiyat eserlerinin başlığı da olabilir (örneğin Lev Tolstoy'un İnsana Ne Kadar Toprak Lazım? adlı hikâyesi ve Peki Ya Bob? adlı film).

Dilbilgisi
Dilbilgisinde, çoğu dil, bildirim cümlelerinden sözdizim kullanılarak yaratılan soru cümlelerini, öneri belirten bildirim cümlelerinden ayırır. Diller tarafından soru sormak için kullanılan bazı düzenler aşağıdadır:
  • Farklı bir tonlama düzeni (genellikle cümle sonundaki kelimenin bir ton artırılarak telaffuzu)
  • İfadelerdeki her zamanki sözcük sırasından farklı olan belirgin bir sözcük dizimi (bak wheğilimi)
  • Türkçe'de bulunmayan en:subjunctive mood kipi gibi dilek kipleri veya başka farklı bir fiil çekimi
  • Bir takı (cf Japonca ka, Mandarin Çince ma)
Farklı tipte sorular için başka düzenler ve yukarıda belirtilenlerin birleşimleri mümkündür. Örneğin, İngilizce'de genel cümleler için sözdizim kullanılır, ama "Sen ne yaptın?" (You did what?) gibi vurgulu sorularda sözcük sırası olduğu gibi bırakılarak tonlama arttırılır. İspanyolca'da sözcük sırası sadece soru zamiri olduğunda değişir (evet-hayır sorularında değil). Çince'de soruların sözcük sırası, uygun yerde wh-eğilimini yaratmak amacıyla bir takı eklenmesinin dışında, düz cümlelerde olduğu gibidir.

Latin alfabesiyle yazılan dillerde, cümlenin sonundaki soru işareti, soruların imla kurallarınca tanımlanmasına yardımcı olur. İspanyolca'da cümlenin başında ek olarak başka bir işaret eklenir (örnek: ¿Cómo está usted?).
İfade edişlerinde olumsuzluk olan "olumsuz sorular" vardır, örneğin "Pasaportun yok mu?" Bunların alışılagelmiş soru şekillerinden farklı onaylanma ve inkar yöntemleri vardır. Çeşitli dillerde cevapların başına gelen farklı edatlar vardır (örnek, Fransızca'da "si"; Almanca'da "doch").
İngilizce'de yüklemin özneden önce gelebileceği üç cümle tipi vardır. Soru cümlesi bu tip cümlelerden biridir. Örnek: Did you pick the car up from the shop?

Sorular ve cevaplar
En basit sorular doğrudan ya da ima ile, sınırlı ya da sınırsız cevap seçeneklerinden bilgi talep ederler. Kastedilen ve talep edilen bilgi sorgulayana sunulduğunda, soru cevaplanmış olur. Yani, sunulan bilgi cevaptır. Cevaplar doğru ya da yanlış olabilirler. Eğer sunulan bilgi asılsızsa cevap yanlıştır. Eğer cevap talep edilenin dışında bilgiler sunuyorsa, yanlış, uygunsuz ya da alakasız olarak adlandırılabilir. Bu ve diğer bazı durumlar şartlar ve çevreye bağlıdır: Bazen, "Bilmiyorum" uygun bir cevaptır, diğer zamanlarda ise doğru cevap olabilir. Aynı şekilde "Hiçbiri" ve "Yanıt yoktur" da doğru cevaplar olabilirler. Bir cevap eğer belirlenmiş seçenekler arasından gerçek bilgiyi sunuyorsa doğru cevap ya da doğru bir cevap olabilir. Bu tür basit sorular genellikle Kim, Ne, Hangisi, Nerede, Ne zaman, ... midir gibi soru kelimelerini içerirler.

Diğer tür sorular bu kalıbın dışında kalabilir. Örneğin, "Neden" ve "Nasıl" ile başlayan sorular genellikle soruyu soran kişinin kafasındaki karışıklığı çözmek için bilgi talep ederler. Bu noktada sorunun sunuluş biçimi, sunulan bilgiden daha önemli olabilir. Sorgulayan doğru cevaptaki bütün bilgilere sahip de olabilir, ve asıl ihtiyacı bilginin daha kullanışlı (anlaşılır) bir biçimde ifade edilmesi olabilir.
Buda: "Bir soruyu cevaplamanın dört yolu vardır. Hangi dört yol? Kesin olarak cevaplanması gereken sorular vardır [açıkça evet, hayır, bu, şu]. Çözümleyici [terimleri tanımlayan ya da yeniden ve açıkça tanımlayan] cevaplarla cevaplanması gereken sorular vardır. Karşıt sorularla cevaplanması gereken sorular vardır. Bir yana konulması gereken sorular vardır. Bunlar sorularıcevaplamanın dört yoludur." İngilizce Kaynak

Öğrenme
Sorular asıl araştırmanın en basit safhasında kullanılır. Bilimsel Yöntemde, bir soru genellikle soruşturmanın temelini oluşturur ve gözlem ile varsayım safhaları arasında bağlantı olarak düşünülebilir. Küçüklü büyüklü her öğrenci soruları herhangi bir konuda bilgilenmek için kullanır ve "araştırılabilir" sorular yaratma kabiliyetini edinmek, öğrencilerin soruşturma eğitiminin ana kısmıdır. Öğrencinin cevaplarını Sokrat metodu ile sorgulamak bir öğretmen tarafından öğrenciyi direk bilgi vermeden doğru yola yönlendirmek amacıyla kullanılabilir ve öğrenciye mantıksal sonuç ve kanaatlar yaratma konusunda yardımcı olur.

Soruların, eğitimsel çerçevede yaygın ve benimsenmiş bir başka kullanılış yöntemi de öğrencinin bilgisini sınavlar aracılığı ile değerlendirmektir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 19 Ekim 2016 01:38
Hayat fırtına demek değil, fırtınanın altında dans öğrenmektir.
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
19 Ekim 2016       Mesaj #5
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Kavram
isim
1 . Bir nesnenin veya düşüncenin zihindeki soyut ve genel tasarımı, mefhum, fehva, konsept, nosyon:
  • "Herkesin kendine özgü bir mutluluk kavramı vardır."- H. Taner.
2 . (felsefe) Nesnelerin veya olayların ortak özelliklerini kapsayan ve bir ortak ad altında toplayan genel tasarım, konsept, mefhum, nosyon.
3 . (halk ağzında) Karın zarı, periton.
4 . (halk ağzında) Tutam, avuç dolusu.

Birleşik Sözler
  • kavram karmaşası
  • tümel kavram
Kavram, bir nesnenin veya düşüncenin zihindeki soyut ve genel tasarımıdır. Felsefi olarak, nesnelerin veya olayların ortak özelliklerini kapsayan ve bir ortak ad altında toplayan genel tasarım, mefhum. Kavram kavramak yazısından alınmaktadır.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

27 Kasım 2018 / Misafir Sosyoloji
19 Ekim 2016 / ThinkerBeLL Türkçe Dil Bilgisi
20 Ekim 2016 / Safi Türkçe Dil Bilgisi
27 Ekim 2009 / ThinkerBeLL Eğitim Bilimleri
30 Kasım 2011 / Misafir Soru-Cevap