Üye Ol
Giriş
Hoş geldiniz
Misafir
Son ziyaretiniz:
00:35, 1 Dakika Önce
MsXLabs Üye Girişi
Beni hatırla
Şifremi unuttum?
Giriş Yap
Ana Sayfa
Forumlar
Soru-Cevap
Tüm Sorular
Cevaplanmışlar
Yeni Soru Sor
Günlükler
Son Mesajlar
Kısayollar
Üye Listesi
Üye Arama
Üye Albümleri
Bugünün Mesajları
Forum BB Kodları
Your browser can not hear *giggles*...
Your browser can not hear *giggles*...
Sayfaya Git...
Pazar, 28 Nisan 2024 - 00:35
Arama
MaviKaranlık Forum
Mesnevi
-
Tek Mesaj #1
ThinkerBeLL
VIP
VIP Üye
20 Mart 2009
Mesaj
#1
VIP
VIP Üye
Mesnevi
MsXLabs.org & Temel Britannica
Divan edebiyatının nazım biçimlerinden biri olan mesnevinin sözlük anlamı ikişer, ikişerdir. Her beyti kendi içinde uyaklı olan mesnevi aruz vezninin kısa kalıplarıyla yazılır. Mesnevi Sasaniler döneminde (224-651) İran'da doğmuş, oradan çeviri yoluyla Arap edebiyatına girmiştir. Türk edebiyatında mesnevi tarzında yazılmış en eski yapıt 11. yüzyılda Yusuf Has Hacib'in kaleme aldığı Kutadgu Bilig'dir (
bak.
Kutadgu Bilig
). Asıl gelişimini İran edebiyatında gösteren mesnevi ile önce destanlar kaleme alınmış, onu soyut aşk öyküleri izlemiş, her beytin kendi içinde uyaklı olmasının getirdiği kolaylık yüzünden dinsel öyküler, öğüt verici, öğretici kitaplar çoğunlukla mesnevi biçiminde yazılmıştır. Hatta mesnevi tarzında kaleme alınmış manzum tarihler, sözlükler bile vardır.
Mesneviler genellikle uzun şiirler oldukları halde (örneğin İranlı şair Firdevsi'nin Şehnameci 60 bin beyit; Mevlana'nın Mesnevi'si yaklaşık 26 bin beyittir) beş mesnevi birden yazan şairlere de rastlanmıştır; bunlara hamse sahibi (beş yapıtı olan) şair denir. Bununla birlikte kısa mesneviler ve divanlara serpiştirilmiş mesnevi parçaları da vardır. Arap, İran ve Türk edebiyatında birçok şair de aynı konuyu işleyen (örneğin Leyla ile Mecnun) çeşitli mesneviler yazmışlardır.
Mesnevi kendi içinde bölümlere ayrılır. Hemen her mesnevide önce bir dibace (önsöz) vardır. Bunu tevhid (tanrının birliği), münacât (tanrıya yakarış), naat (peygambere övgü), mehdiye (yapıtın sunulduğu kişiye övgü), sebeb-i telif (yapıtın yazılış nedeni), agaz-ı destan (konuya başlangıç), asıl konunun yer aldığı bölüm ve hatime (sonuç) bölümleri izler. Birçok mesnevide naat bölümünden sonra miraç (peygamberin göğe yükselişi) bölümü de bulunur. Nazım biçimini tekdüzelikten kurtarmak amacıyla özellikle asıl konunun yer aldığı bölüme gazel başta olmak üzere başka türden şiirlerin katıldığı da görülmüştür.
Divan şairlerinin bir bölümü (Baki, Nef'i, Nedim gibi) kolay bir nazım biçimi saydıklarında mesneviye yakınlık duymamış, buna karşılık birçok büyük şair (Mevlana, Fuzuli, Nev'izade Atai, Nabi, Şeyh Galib gibi) mesnevi tarzında çok güzel yapıtlar ortaya koymuşlardır. Divan edebiyatında son örneklerine 19. yüzyılda rastlanan mesnevi Tanzimat döneminde bazı manzum tiyatro yapıtlarında (örneğin Abdülhak Hamid'in) da kullanılmıştır.
BEĞEN
Paylaş
Paylaş
Bu mesajı
1
üye beğendi.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
Cevapla
Kapat
Saat: 00:35
Hoş Geldiniz Ziyaretçi
Ücretsiz
üye olarak sohbete ve
forumlarımıza katılabilirsiniz.
Üye olmak için lütfen
tıklayınız
.
Son Mesajlar
Yenile
Yükleniyor...