Arama

Mesnevi - Tek Mesaj #1

ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
20 Mart 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Mesnevi
MsXLabs.org & Temel Britannica

Divan edebiyatının nazım biçim­lerinden biri olan mesnevinin sözlük anlamı ikişer, ikişerdir. Her beyti kendi içinde uyak­lı olan mesnevi aruz vezninin kısa kalıplarıyla yazılır. Mesnevi Sasaniler döneminde (224-651) İran'da doğmuş, oradan çeviri yoluyla Arap edebiyatına girmiştir. Türk edebiyatın­da mesnevi tarzında yazılmış en eski yapıt 11. yüzyılda Yusuf Has Hacib'in kaleme aldığı Kutadgu Bilig'dir (bak. Kutadgu Bilig). Asıl gelişimini İran edebiyatında gösteren mesnevi ile önce destanlar kaleme alınmış, onu soyut aşk öyküleri izlemiş, her beytin kendi içinde uyaklı olmasının getirdiği kolaylık yüzünden dinsel öyküler, öğüt verici, öğretici kitaplar çoğunlukla mes­nevi biçiminde yazılmıştır. Hatta mesnevi tarzında kaleme alınmış manzum tarihler, sözlükler bile vardır.
Mesneviler genellikle uzun şiirler oldukları halde (örneğin İranlı şair Firdevsi'nin Şehna­meci 60 bin beyit; Mevlana'nın Mesnevi'si yaklaşık 26 bin beyittir) beş mesnevi birden yazan şairlere de rastlanmıştır; bunlara hamse sahibi (beş yapıtı olan) şair denir. Bununla birlikte kısa mesneviler ve divanlara serpişti­rilmiş mesnevi parçaları da vardır. Arap, İran ve Türk edebiyatında birçok şair de aynı konuyu işleyen (örneğin Leyla ile Mecnun) çeşitli mesneviler yazmışlardır.
Mesnevi kendi içinde bölümlere ayrılır. Hemen her mesnevide önce bir dibace (ön­söz) vardır. Bunu tevhid (tanrının birliği), münacât (tanrıya yakarış), naat (peygambere övgü), mehdiye (yapıtın sunulduğu kişiye övgü), sebeb-i telif (yapıtın yazılış nedeni), agaz-ı destan (konuya başlangıç), asıl konu­nun yer aldığı bölüm ve hatime (sonuç) bölümleri izler. Birçok mesnevide naat bölü­münden sonra miraç (peygamberin göğe yük­selişi) bölümü de bulunur. Nazım biçimini tekdüzelikten kurtarmak amacıyla özellikle asıl konunun yer aldığı bölüme gazel başta olmak üzere başka türden şiirlerin katıldığı da görülmüştür.
Divan şairlerinin bir bölümü (Baki, Nef'i, Nedim gibi) kolay bir nazım biçimi saydıkla­rında mesneviye yakınlık duymamış, buna karşılık birçok büyük şair (Mevlana, Fuzuli, Nev'izade Atai, Nabi, Şeyh Galib gibi) mesnevi tarzında çok güzel yapıtlar ortaya koy­muşlardır. Divan edebiyatında son örnekleri­ne 19. yüzyılda rastlanan mesnevi Tanzimat döneminde bazı manzum tiyatro yapıtlarında (örneğin Abdülhak Hamid'in) da kullanıl­mıştır.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!