Arama

Mesnevi

Güncelleme: 26 Nisan 2016 Gösterim: 10.024 Cevap: 4
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
20 Mart 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Mesnevi
MsXLabs.org & Temel Britannica
Sponsorlu Bağlantılar

Divan edebiyatının nazım biçim­lerinden biri olan mesnevinin sözlük anlamı ikişer, ikişerdir. Her beyti kendi içinde uyak­lı olan mesnevi aruz vezninin kısa kalıplarıyla yazılır. Mesnevi Sasaniler döneminde (224-651) İran'da doğmuş, oradan çeviri yoluyla Arap edebiyatına girmiştir. Türk edebiyatın­da mesnevi tarzında yazılmış en eski yapıt 11. yüzyılda Yusuf Has Hacib'in kaleme aldığı Kutadgu Bilig'dir (bak. Kutadgu Bilig). Asıl gelişimini İran edebiyatında gösteren mesnevi ile önce destanlar kaleme alınmış, onu soyut aşk öyküleri izlemiş, her beytin kendi içinde uyaklı olmasının getirdiği kolaylık yüzünden dinsel öyküler, öğüt verici, öğretici kitaplar çoğunlukla mes­nevi biçiminde yazılmıştır. Hatta mesnevi tarzında kaleme alınmış manzum tarihler, sözlükler bile vardır.
Mesneviler genellikle uzun şiirler oldukları halde (örneğin İranlı şair Firdevsi'nin Şehna­meci 60 bin beyit; Mevlana'nın Mesnevi'si yaklaşık 26 bin beyittir) beş mesnevi birden yazan şairlere de rastlanmıştır; bunlara hamse sahibi (beş yapıtı olan) şair denir. Bununla birlikte kısa mesneviler ve divanlara serpişti­rilmiş mesnevi parçaları da vardır. Arap, İran ve Türk edebiyatında birçok şair de aynı konuyu işleyen (örneğin Leyla ile Mecnun) çeşitli mesneviler yazmışlardır.
Mesnevi kendi içinde bölümlere ayrılır. Hemen her mesnevide önce bir dibace (ön­söz) vardır. Bunu tevhid (tanrının birliği), münacât (tanrıya yakarış), naat (peygambere övgü), mehdiye (yapıtın sunulduğu kişiye övgü), sebeb-i telif (yapıtın yazılış nedeni), agaz-ı destan (konuya başlangıç), asıl konu­nun yer aldığı bölüm ve hatime (sonuç) bölümleri izler. Birçok mesnevide naat bölü­münden sonra miraç (peygamberin göğe yük­selişi) bölümü de bulunur. Nazım biçimini tekdüzelikten kurtarmak amacıyla özellikle asıl konunun yer aldığı bölüme gazel başta olmak üzere başka türden şiirlerin katıldığı da görülmüştür.
Divan şairlerinin bir bölümü (Baki, Nef'i, Nedim gibi) kolay bir nazım biçimi saydıkla­rında mesneviye yakınlık duymamış, buna karşılık birçok büyük şair (Mevlana, Fuzuli, Nev'izade Atai, Nabi, Şeyh Galib gibi) mesnevi tarzında çok güzel yapıtlar ortaya koy­muşlardır. Divan edebiyatında son örnekleri­ne 19. yüzyılda rastlanan mesnevi Tanzimat döneminde bazı manzum tiyatro yapıtlarında (örneğin Abdülhak Hamid'in) da kullanıl­mıştır.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
cHatLaqLady - avatarı
cHatLaqLady
Ziyaretçi
7 Ocak 2010       Mesaj #2
cHatLaqLady - avatarı
Ziyaretçi
MESNEVİ
Divan Edebiyatı'nda olay çevresinde gelişen anlatmaya bağlı edebi metinlerin en önemlisi mesnevidir.Mesnevi türü ilk olarak 10.yüzyılda İran Edebiyatı'nda ortaya çıkmıştır.Türk Edebiyatı'na girişi 11.yüzyılda Yusuf Has Hacib'in Kutadgu Bilig adlı eseriyle başlar.Mesnevinin uyak düzeni aa,bb,cc...şeklindedir.Her beyitin kendi arasında kafiyelenmesi hem yazma kolaylığı sağlar hem de daha uzun metinlerin bu şekle uygun olarak yazılmasına imkan tanır.Ayrıca beyit sayısının sınırsız olması uzun olan olay ve hikayelerin anlatımında önemlidir.Mesneviler aşk mesnevileri (Fuzuli-Leyla ile Mecnun), dini-tasavvufi mesneviler (Süleyman Çelebi-Mevlid),öğretici mesneviler (Yusuf Has Hacib-Kutadgu Bilig), savaş ve kahramanlık konusunu işleyen gazavatnameler,bir kentin güzelliklerini anlatan şehrengizler ve mizahi mesneviler şeklinde gruplandırılabilir.
Sponsorlu Bağlantılar
Olayların masal havasında anlatılması,olayların geçtiği yer ve zamanın belirsiz olması,çevre tasvirlerinin gerçeklere uygun olmaması hikaye kahramanının olağanüstü davranışlarda bulunması eserde cinler,periler,cadılar,ejderhalar gibi masal motiflerinin sık sık işlenmesi mesnevinin başlıca özellikleridir.
Beş mesneviden oluşan eserlere hamse denir.Edebiyatımızda Ali Şir Nevai, Taşlıcalı Yahya hamse sahibi şairlerimizdendir.Bugünkü anlamda roman ve hikayenin yerini Divan Edebiyatı'nda mesnevi doldurmuştur.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
12 Ocak 2016       Mesaj #3
Safi - avatarı
SMD MiSiM
MESNEVİ a. (ar. mesnevij. Ed. Her beytinde dizelerin birbirleriyle uyaklı olduğu, aruz vezniyle yazılmış divan şiiri türü.

—ANSİKL. Ed. Mesnevide uyak düzeni aa bb cc vd. biçimindedir. Bir öykünün anlatıldığı, uzun bir konunun işlendiği manzum metinlerde aynı uyakta çok sayıda sözcük bulmak güç olduğu için yapıtın ikişer ikişer uyaklı dizelerle kurulması yeğlenmiştir. İran edebiyatında mesnevinin en eski ve en tanınmış ürünlerinden biri Firdevsi’nin feûlün feûlün feûl vezniyle yazılmış Şe/rname’sidir. Bu yapıtın vezni daha sonraki pek çok mesnevide kullanılmıştır. Mesnevi vezinleri aruzun genellikle kısa kalıplarıdır. Baştan sona aynı vezinde yazıldığı gibi farklı vezinlerde yazılmış bölümleri olan mesneviler de vardır. Nizami’ nin bazı aşk öykülerini konu edinen ve beş mesneviyi bir araya getirdiği için hamse diye adlandırılan yapıtı İran edebiyatında olduğu gibi türk edebiyatında da pek çok yeni yapıta esin kaynağı oldu. Türk edebiyatında mesnevi biçiminde yazılmış en eski yapıt Yusuf Has Ha- cip'in Kutadgu Mg'idir. Ünlü mesneviya zarları arasında ise Hamdullah Hamdi, Lamii, Taşlıcalı Yahya, Ali Şir Nevai, Fuzuli, Nabi, Şeyh Galip gibi adlar yer alır.
Mesnevide ana konudan önce ve sonra yer verilen bölümler belirli bir sıra izler. Buna göre yapıtın başında besmeleden sonra bir dibace (önsöz) bulunur. Bazen sanatlı düzyazıyla kaleme alınmış bu bölümde sözün erdemleri, şiirin değeri, mesnevinin amacı belirtilir. Daha sonra tevhit, münacaat, naat, miraciye, dört halifeye, mesnevinin sunulduğu büyüğe övgüler yer alır. Bunların ardından yapıtın niçin kaleme alındığını açıklayan sebeb-i telif, asıl konuya giriş bölümü olan âgâzı dâsitân, en sonda da hâtime bölümleri sıralanır. Mesnevinin bu bölümlerinden bazıları kaside biçimindedir. Metnin içinde de sırası geldikçe kaside, gazel, tardiye gibi nazım biçimlerine yer verilir Bölüm başları bazen manzum, bazen uyaklı ve kimi zaman farsça bir ifade iledir. Mesneviler içerikleri bakımından aşk (örn. Leyla ile Mecnun, Fuzuli), din ve tasavvuf (örn. Mevlit, Süleyman Çelebi), ahlak ve eğitim (örn. Hayliye, Nabi), savaş ve kahramanlık Gazavat- namei Ali Bey, Sûzi), mizah (örn. Harna- me, Şeyhi) gibi konularda olabilir.
Mesnevi, Mevlana Celalettin Rumi'nin farsça manzum yapıtı (6 c., 1258'den önce -1265/1266?). ilk 18 beyti Mevlana kendisi yazdı. Öteki bölümleri böyte bir yapıt meydana getirmesini isteyen halifesi Çelebi Hüsamettin’e doğaçtan söyleyip yazdırdı. Mesnevi biçiminde olduğu için bu adla anılan yapıt din ve tasavvuf bilgilerini, özellikle varlık birliği inancını kapsar. Yunan felsefesinin İslam dünyasındaki biçimi olan hükema felsefesinden, bu sistem içinde evrenin oluşumundan, ünlü sofilerin menkıbelerinden, ahlak kurallarından söz eder Yapıtta konulara uygun ayet ve hadisler anılır; öyküler sıralanır. Çoğu kez öykü içinden öyküler çıkar. Mevleviler arasında olduğu gibi onların dışındaki din ve tasavvuf çevrelerinde de büyük ilgi gören Mesnevi'yi mevlevihanelerde dâr ül-mesnevilerden yetişen mesne- vihanlar okurdu. Metni baştan sonra ezbere bilenler vardı. Ahmet III döneminde medreselerde, daha sonra camilerde de mesnevi okutulmaya başlandı. Nahifi yapıtın manzum bir çevirisini yaptı. Şerhlerinin en ünlüleri İsmail Rusuhi, Sarı Abdullah, Ahmet Avni Konuk tarafından yazıldı. Velet Çelebi izbudak’ın çevirisini düzeltme ve açıklamalarla Abdülbaki Gölpınarlı basıma hazırladı (1942-1946).

Kaynak: Büyük Larousse
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
26 Nisan 2016       Mesaj #4
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
Mesnevi
Mesnevî bir edebiyat terimi olarak aynı vezinde ve her beyti diğer beyitlerden bağımsız olarak kendi arasında kafiyeli bir nazım biçiminin adıdır. Bu nazım biçimine mesnevî adının veriliş nedeni, her beytin mısralarının diğer beyitlerden bağımsız olarak kendi içinde ikişer ikişer kafiyelenmiş olmasıdır. Diğer nazım biçimleri için konulmuş olan beyit sayısı sınırlaması bu nazım biçiminde yoktu. Mesnevîde beyitlerin diğer beyitlerden bağımsız olarak kendi içinde kafiyelenmesi ve beyit sayısı için bir sınırlama konulmamış olması, diğer nazım şekillerinde olduğu gibi şairleri kafiye bulma ve sayısı önceden belli birkaç beyit ile düşüncelerini ifade etme sıkıntısından kurtarmış; bu nedenle de uzun, bazen binlerce beyit tutan manzumeler bu nazım biçimiyle yazılmıştır. Mesnevîlerde genellikle mefâ'îlün mefâ'îlün fe'ûlün; mef'ûlü mefâ'ilün fe'ûlün; fâ'ilâtün fâ'ilatün fâ'ilün; fe'ilâtün fe'ilâtün fe'ilün gibi kısa vezinler kullanılmış; bu da şairler için anlatımı kolaylaştıran başka bir etken olmuştur. Divanlarda beyit sayısı en fazla otuza kadar çıkmış kısa mesnevîlere de rastlanmakla birlikte bu nazım biçimiyle genellikle "Leylâ ve Mecnun", "Husrev ve fiîrîn", Yûsuf ve Zelîhâ" gibi edebî değer taşıyan uzun aşk hikâyeleri, destânî konular ile öğretici yönü ağır basan dinî, tasavvufî, ahlakî eserler ve manzum sözlükler yazılmıştır.

Aynı şair tarafından yazılmış beş mesnevîye hamse denir. İran edebiyatında ilk hamse sahibi şair Genceli Nizâmî (öl. 1214 ?)'dir. Genceli Nizamî, mesnevîde İran edebiyatının en büyük şairidir. Hamse'sindeki mesnevîler Mahzenü'l-Esrâr, Leylî vü Mecnûn, Husrev ü fiîrîn, Heft-peyker ve

Mesnevînin bölümler hâlinde düzenlenmiş kendine özgü bir kompozisyonu vardır. İlk dönem Türkçe mesnevîlerde her şairin uyduğu bir mesnevî formundan söz etmek mümkün değildir. Ancak bu edebiyatın tarihî gelişimi içinde mesnevî formu da bir düzen kazanmış ve mesnevîler bu düzene uyularak yazılır olmuşlardır. Yaygın olarak uyulan bu düzene göre genellikle bir mesnevîde bulunması gereken bölümleri şu üç başlık altında toplamak mümkündür:

1. Giriş:
Mesnevî şairinin biçim gerekliliklerini yerine getirdiği kısımdır. Bu başlık altında sırasıyla tevhîd, münâcât ve na't gibi bölümler vardır. Bu üç bölümden sonra bazı mesnevîlerde mi'râciyye, mu'cizât-ı nebevî ve medh-i çehâr-yâr adlı kısımlar da yer alır. Mesnevî eğer bir devlet büyüğü ya da toplumda ileri gelen bir kişi adına yazılmış ve ona sunulmuşsa, bu kişi için yazılmış olan; onun cömertliği, cesareti ve erdemlerinden söz edilen bir övgü kısmı yer alır. Bunu sebeb-i te'lîf, sebeb-i nazm-ı kitâb gibi bir başlığın bulunduğu, eserin yazılış nedeninin anlatıldığı bir bölüm izler. Bu bölümde şairler genellikle eseri rüyalarında duydukları ya da sahibini görmedikleri bir sesle (=hâtif); yani, manevi bir işaretle ya da samimi bir dostlarının isteği üzerine kaleme aldıklarını söylerler. Bu kısımda aynı konuda daha önce eser yazmış mesnevî şairleri ve eserleri hakkında edebiyat tarihimiz açısından önemli olabilecek bilgiler de bulunabilir.

2. Konunun İşlendiği Bölüm:
Âğâz-ı dâstân, âğâz-ı kitâb, âğâz-ı kıssa gibi bir başlıkla başlayan bu bölüm, asıl konunun işlendiği bölümdür. Mesnevîlerde bu ana başlığa bağlı olarak çok sayıda alt başlık kullanılmıştır. Bu bölüm mesnevîlerin konusuna göre farklılık gösterir. Mesnevîlerde ana konu işlenirken bazen bir münasebetle ana konuyla bir şekilde bağlantılı başka konular da kısaca anlatılır; sonra tekrar asıl konuya dönülür. Mesnevînin tekdüzeliğini kırmak için bu bölümde şairler kahramanların ağzından gazel, musammat vb. nazım şekilleriyle şiirler de söylemişlerdir. şairler bu manzumelerde çoğunlukla mahlas kullanmamışlardır. Bu, mesnevî içindeki diğer nazım şekilleriyle yazılmış manzumelerin bağımsız bir şiir olmaktan çok, o eserin bir parçası olarak değerlendirilmiş olmasından kaynaklanmaktadır. Mesnevîlerde arasöz olarak kullanılmış olan bu manzumelerin bir kısmının bir mesnevînin parçası oldukları unutularak tek başlarına meşhur oldukları da görülür. Fuzulî'nin Leylâ vü Mecnun'undaki bazı gazeller bu nitelikteki şiirlerdendir.

3. Bitiş Bölümü:
Mesnevîlerin sonuna doğru ayrı bir başlık altında eser için bir bitiş bölümü yazılmıştır. Genellikle hâtime başlığını taşıyan bu bölümün başında tevhîd, münâcât ve fahriyye içerikli beyitlerin bulunduğu da görülür. Mesnevînin adı, bazen şairi, kaç beyit olduğu, nerede ve ne zaman yazıldığı gibi bizzat şairi tarafından verilmiş edebiyat tarihimiz açısından son derece önemli bilgiler de genellikle bu bölümlerde yer alır. Bu kısımlar, bazen şairlerin eser hakkındaki değerlendirmelerini de içerdiği için ayrı bir değer taşırlar.

Mesnevi Konuları
Mesneviler aşk mesnevileri (Fuzulî-Leyla ile Mecnun), dinî-tasavvufi mesneviler(Süleyman Çelebi-Mevlit), ahlaksal ve öğretici mesneviler (Şeyhî-Harnâme), savaş ve kahramanlık konusunu işleyen gazavatnameler, bir kentin güzelliklerini anlatan şehrengizler ve mizahi mesneviler diye ayrılabilir.

Mesnevide konu ne olursa olsun , ilk dikkati çeken özellik olayın bir masal havasında anlatılmasıdır. Akıl ve mantık ölçülerini aşan bir sürü olay birbirini izler. Olayın geçtiği yer ve zaman belirsizdir. Konuda birlik sağlanamamıştır. Hikayenin bölümleri birbirine eklenmiş ilgisiz parçalar gibi görünür. Çevre tasvirleri gerçeğe uygun değildir, hikaye kahramanları doğaüstü davranışlarda bulunur. Hikayelerde cinler, periler, devler, cadılar, ejderhalar gibi masal motifleri sık sık işlenir.

Divan şiirinde, her beytinin dizeleri kendi arasında uyaklı, aruzun genellikle kısa kalıplarıyla yazılan nazım biçimine ve bu biçimde yazılmış yapıtlara mesnevi denir. Mesneviler konularına göre üçe ayrılır: Destansı nitelikteki mesneviler (Firdevsi’nin Şehname’si) ; öğretici nitelikteki mesneviler (Nabi’nin Hayriye’si) ; din ve tasavvufla ilgili mesneviler (Mevlana’nın Mesnevi’si, Fuzuli’nin Leyla ile Mecnun’u, Şeyh Galip’in Hüsn’ü Aşk’ı) . Ayrıca, padişahların savaşlarını anlatan manzum yapıtlar (gazavatnameler) , kentleri ve kentlerdeki güzelleri anlatan yapıtlar (şehrengizler) , bazı yergi türündeki yapıtlar, mesnevi nazım biçimiyle yazılmıştır. Mesnevi İran edebiyatında ortaya çıkmış (İran edebiyatında Genceli Nizami ve Cami bu türün başlıca adlarıdır) . Genceli Nizami’nin beş mesnevisinden oluşan Hamse’si, sonradan Divan edebiyatı ozanları tarafından da örnek olarak alınmıştır. Türk edebiyatında ilk mesnevi Yusuf Has Hacib’in Kutadgu Bilig adlı yapıtıdır. Her beyti kendi içinde uyaklı uzun nazım biçimidir. Bir anlamda Divan edebiyatında manzum hikayelerin yazıldığı bir biçim olarak da tanımlayabiliriz. Mevlânâ’nın ünlü tasavvufi mesnevisi 25.700 beyitten oluşmuştur. Mevlana eserine ayrı bir isim koymamıştır; eser, nazım türü olan mesnevi adı ile bilinir.

Mesnevinin Özellikleri:
1. Her beyti kendi arasında kafiyelidir. Yani aa, bb, cc, dd…
2. Bu şiirlerde konu ve beyit sayısı bakımından sınır olmadığı için Divan şairleri bu tür ile uzun şiirler yazmışlardır. Mesela, Mevlana’nın Mesnevi’si 25.700 beyitten oluşmuştur. Ünlü İran Şairi Firdevsî’nin Şeh-nâme’si de yaklaşık 60.000 beyittir.
3. Edebiyatımıza İran Edebiyatı’ndan geçmiştir.
4. Mesnevide beyitler, kendi içinde anlam birliğine sahiptir, beyitler arasında konu birliği gözetilir.
5. Her beytin ayrı ayrı kafiyelenişi yazma kolaylığı sağlar.
6. Uzun mesnevilerde monotonluğu ortadan kaldırmak için hikaye kahramanının ağzından söylenen gazellere de yer verilmiştir.
7. Bazı şairler beş veya beşten fazla mesnevi yazmışlardır. Bunlar da ayrı isimlerle anılır. Beş mesnevinin bir araya gelmesiyle oluşturulmuş esere hamse denir. Ali Şir Nevâî, Taşlıcalı Yahya, Hamdullah Hamdi, Nergisî hamse şairlerinden bazılarıdır.
8. Aruzun kısa kalıpları ile yazılır.
9. Edebiyatımızda mesnevi türünün ünlü isimleri şunlardır: Fuzûlî, Şeyhi, Nâbî, Şeyh Galip.
10. Mesnevilerde çeşitli konular işlenir.

Not: Her beytin kendi arasında uyaklı oluşu şaire söyleme kolaylığı sağlamış, şair böylelikle işlediği konuyu istediği kadar uzatabilmiştir.

1. Aşk konulu mesneviler: Fuzûlî- Leyla vü Mecnun
2. Dinî ve tasavvufî mesneviler: Mevlid (Vesiletü’n-Necat)- Süleyan Çelebi, Şeyh Galib- Hüsn ü Aşk
3. Tarihi- Destanî mesneviler: Mihailoğlu Ali Beğ - Gazavatnâme
4. Bir şehri ve güzelliklerini anlatan mesneviler: Bu tip mesnevilere şehr-engiz de denir. Türk edebiyatına özgü bir mesnevi türüdür. Önemli bir kenti güzellikleri ve önemli özellikleri ile anlatmayı amaçlar. Taşlıcalı Yahya - İstanbul Şehr-engizi, Enderunlu Fazıl - Zenan-nâme.
5. Hiciv ve mizah konulu mesneviler: Toplumun ya da kişilerin aksak ve eksik yönlerini, zaaflarını yermek ve bir anlamda ibret vermek amacıyla yazılan iğneleyici mesnevilerdir.Şeyhi’nin Harname’si bu tür mesnevilerin en güzel örneğidir.
6. Ahlakî-öğretici mesneviler: Nâbî- Hayriyye

-derlemedir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
26 Nisan 2016       Mesaj #5
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
Mesnevi
Mesnevi özellikle Arap, Fars ve Osmanlı edebiyatında kendi aralarında uyaklı beyitlerden oluşan ve aruz ölçüsüyle yazılan divan edebiyatı şiir biçimidir.

Devamı için lütfen tıklayınız.>> Mesnevi

"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.

Benzer Konular

11 Şubat 2010 / Misafir Soru-Cevap
16 Mayıs 2011 / Keten Prenses Edebiyat
25 Ocak 2012 / Misafir Cevaplanmış