Arama

Büyük Ortadoğu Projesi - Tek Mesaj #4

ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
10 Nisan 2009       Mesaj #4
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Büyük Ortadoğu Projesi
Vikipedi, özgür ansiklopedi

Büyük Ortadoğu Projesinde Türkiye'nin Rolü
Akademik ve siyasi çevreler Türkiye'nin BOP içerisindeki rolünün Büyük Ortadoğu Jandarma Komutanlığı şeklinde düşünüldüğünü kaydetmektedirler.
Soğuk Savaş sonrasında uluslararası sistemde yaşanan boşlukları doldurmak üzere uluslararası toplum Avrasya’dan başlamak üzere ABD tarafından, ideolojisi olan Anglo - Sakson kapitalizmini yeniden yapılandırılmaya tabi tutmuştur.
Emperyal güçlerin Ortadoğu’ya ilişkin planları yeni olmadığı, 20. yüzyılın ilk çeyreğinden sonlarına kadar Türkiye’nin emperyalist sistemin uç kalesi olarak tasarlandığı ve SSCB’ye karşı kullanıldığı belirtilmektedir. Ortadoğu’nun SSCB nüfuz alanına girmemesi için Türkiye bölgede etkili bir silahlı güce dönüştürülmüştür. İkinci Dünya Savaş’ı sonrasında Türkiye’nin Soğuk Savaş'ta rolünün ne olacağı tartışılırken Türkiye’nin NATO üyeliğine karşı çıkan İngiltere, yeni bir proje ileri sürmekteydi. İngiltere, bir “Ortadoğu Komutanlığı Projesi” ileri sürmekte ve Türkiye’nin bu proje içinde Batı’nın çıkarlarını savunması gerektiğini düşünmekteydi.
İngiltere Dışişleri Bakanı Ortadoğu’nun SSCB’ye karşı savunulmasını bizzat Türkiye’nin üstlenmesini istemekteydi:
"Ortadoğu’nun savunulmasıyla olan ilgisi dolayısıyla, Birleşik Krallığın, bu bölgenin savunmasında Türkiye ile işbirliği yapmakta özel menfaati vardır... Türkiye’nin Orta Doğu’nun savunmasında kendisine düşen rolü oynaması üzerinde hassasiyetle duruyoruz. Türk Hükümeti de bu görüşü paylaşmaktadır. Dünyanın bu önemli bölgesinin güvenliği için yapılan planlara Türkiye’nin katılması için gerekli çalışmaların bir an önce tamamlanmasını ümit ederim."
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Adnan Menderes Ortadoğu’da Barış ve İstikrarı Koruma planı ile ilgili olarak yaptığı;
"...Çünkü, istikrar ve milletlerin istiklali gayesini güden garb devletlerinin siyaseti bakımından, Türkiye, bu bölgede büyük ehemmiyet arzetmekte ve bu bakımdan gerekli vasıfları haiz bulunmaktadır... Eisenhower Doktrini’nin doğruluğu ve sakatlığını tarih huzurunda... Amerika’nın bu planda ve bu hesapta, Türkiye Cumhuriyeti’ne vereceği yer, mevki ve ehemmiyet tayin edecektir."
açıklaması ile Hükümetin ABD'!nin Türkiye Cumhuriyeti'ne biçtiği rol için hazır olduğunu açıkça dile getirmektedir.
Anıl Çeçen başta olmak üzere siyasi ve akademik çevreler bölgede yeni bir Osmanlı İmparatorluğu kurulacağını ama bunun Türklerin kuracağı bir Osmanlı İmparatorluğu değil, Amerikalıların kuracağı bir Osmanlı İmparatorluğu olacağını; bu yeni Osmanlı yapılanmasının federasyon ya da konfederasyon şeklinde ortaya çıkabileceğini ve ABD’nin planında yer alan Yakın Doğu Konfederasyonunun İstanbul merkezli olacağını dile getirmektedirler.
Zbingniev Brezinski,
"Türkiye Karadeniz bölgesini istikrar içinde tutar, Akdeniz’e girişi kontrol eder, Kafkasya’da Rusya’yı dengeler, hâlâ Müslüman fundamentalizmine karşı panzehirdir ve NATO’nun Güney kanadının dayanağıdır."
diyerek ABD’nin Türkiye için biçilen role işaret etmiş, 20 Nisan 2005'te Işık Üniversitesi ile Demokratik İlkeler Derneği tarafından düzenlenen ve Işık Üniversitesi öğretim üyesi emekli büyükelçi ve MİT Müsteşarı Sönmez Köksal'ın yönettiği Büyük Ortadoğu Projesi Panelinde, araştırmacı-yazar Andrew Mango, müdahaleci politikası dolayısıyla Amerika'nın bügünkü yönetiminin AB ülkelerinde eleştirildiğini ve kaygıya neden olduğunu belirtirken, bütün gelişmiş ülkelerin Büyük Ortadoğu'daki çıkarlarının örtüştüğünü söylemiştir.
Petrol şirketleri ve gelişmiş ülkeler arasındaki rekabeti abartmamak gerektiği üzerinde duran Mango, gelişmiş ülkelerin asıl çıkarlarının Ortadoğu ülkeleriyle normal iş ilişkileri kurmak olduğunu söyledi. Bu nedenle bölgede düzene ihtiyaç duyulduğunu kaydeden Mango, Ortadoğu ile ilgili tüm girişimlere ideolojik açıdan bakmak yerine maliyet-kar analizinin önemini vurgulamıştır.
Türkiye'nin Ortadoğu ülkeleri için önemli bir örnek teşkil ettiğini söyleyen Dışişleri Eski Bakanı Emre Gönensay Ortadoğu bölge halklarının kendi kaderlerini belirlemeye başladığını, Amerika'nın Ortadoğu'daki hedefinin istikrardan ziyade, demokrasiyi bölgeye getirmek olduğuna da değindi.

Liberizasyon ve 24 Ocak Kararları
Siyasal iktidarın, BOP’u uluslararası geçerlilik kazanma aracı olarak gördüğü ve 1980’li yıllarda Ortadoğu’ya, 1990’lı yıllarda Orta Asya ve Kafkaslara model olarak sunulan Türkiye'nin, söz konusu modelliğin ötesinde "Büyük Ortadoğu" bölgesinde doğrudan Amerikan tasarımlarının hayata geçirilmesinde rol üstlendirileceği kamuoyunda ve siyasi areneda hakim görüş halini almıştır.
1983-1996 arası ABD yanlısı güçlerin kontrolü altındaki siyasi ve büroktatik kadroların belli bir planı uygulamaya koydukları; bunun için öncelikle dışişlerinde kendilerine hizmet edecek adamlar elde edip sonra üniversiteleri kullanarak gençliğe yöneldiklerini; BM, Dünya Bankası ve AB fonlarının büyük kısmının gençlere ve kadınlara yönelik kullandırıldığının; önce gençler üzerinde, "bizden bir şey olmaz, Türkiye berbat bir ülke, yaşanmaz" imajıyla aşağılık kompleksi oluşturulup sonra da her bakımdan kayıtsız şartsız kendilerini kabul eden genç gruplar oluşturdukları, misyonerlik faaliyetlerine hız verdikleri kaydedilmektedir. 1996 - 1997 döneminde başbakan olan Necmettin Erbakan döneminde sekteye uğrayan proje REFAHYOL hükümetinin 28 Şubat süreci sonucu ortadan kaldırılmasıyla Türkiye'yi yeniden kazanmıştır.
Başbakan Erdoğan, Bush ile 28 Ocak 2004'te Beyaz Saray'da yaptığı görüşmenin ardından, "Türkiye'nin, sınırları genişleyen ve demokratik değerlerin yerleştirilmesi öngören bu projeye destek verdiğini, Türkiye'nin projede anahtar rol oynayacağını" söylemiştir.
ABD karşısındaki engelin Cumhurbaşkanı olduğu ifade edilmektedir. Mısır'ın Ankara Büyükelçisi, kendisiyle yapilan söyleşide, Büyük Orta Doğu planı çerçevesinde, Türkiye'nin model olma rolü konusunda ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice ikide bir, 'Türkiye'nin ılımlı bir İslam ülkesi modeli olduğunu ve diğerleri tarafından örnek alınması gerektiğini' söylerken Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, her fırsatta ülkesinin böyle bir rolü üstlenmeyi arzulamadığını vurgulamaya özen göstermektedir.
Türkiye Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer;
"Türkiye, Büyük Ortadoğu Projesi'nde model rolünü üstlenmek istemiyor."
diye beyanat vermiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan partisinin bir toplantısında;
"Türkiyenin ortadoğuda bir görevi var! Nedir o görev? Biz Geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesinin Eşbaşkanların'dan bir tanesiyiz ve o görevi yapıyoruz."
diyerek BOP'un Eşbaşkanlarından bir tanesi olduğunu dile getirmiştir. Yine Kanal D Televizyonun'da Teke Tek Programında Fatih Altaylı'ya,
"Yani Diyarbakır istiyorumki, şu anda Amerika'nın da istediği, Büyük Ortadoğu Projesi var ya, genişletilmiş ortadoğu, yani bu proje içersinde Diyarbakır bir yıldız olabilir."
demiştir.
İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek;
"Diyarbakır BOP'un değil GAP'ın yıldızıdır."
diyerek Başbakanı eleştirmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın AKP iddianamesinde Recep Tayyip Erdoğan'ın BOP eşbaşkanlığı hakkındaki konuşmaları da yer almıştır.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!