Hükümetle gayrimüslim topluluklar arasındaki diyalog da sürüyor. İçişleri Bakanlığı 19 Haziran`da gayrimüslim Türt vatandaşlarının inanç özgürlüğüyle ilgili bir genelge yayımladı. Genelge gayrimüslim vatandaşlara ve ibadet mekânlarına karşı bireysel suçların arttığını kabul ediyor ve bütün illerin valilerinden bu olayların önlenmesi için gereken tedbirlerin alınmasını istiyordu. Bu genelgenin etkisinin pratikte görülmesi gerekecek.
Demografik Hizmetler Yasası`nın uygulanmasına dair düzenleme Kasım 2006`da yürürlüğe girdi. Düzenleme, nüfusa kayıt sırasında istenen din bilgilerinin, ancak vatandaşların yazılı açıklaması temelinde girilmesi, değiştirilmesi veya silinmesine imkân tanıyor.
Ancak nüfus cüzddanı gibi idari belgelerde, doldurulabilen veya boş bırakılabilen bir din hanesi bulunuyor. Bu da ayrımcı uygulamalara yol açabiliyor. Buna ek olarak tanınmamış dinlerle ilgili hâlâ endişeler söz konusu.
18 Eylül`de Malatya`da yerel protestan cemaatin yayınevinde üç protestan öldürüldü. Cinayet, terörle mücadele kanununa tabi olarak soruşturuluyor. Protestanlar aleyhine `Türklüğe hakaret` nedeniyle açılmış diğer bir dava da yoğun güvenlik önlemleri arasında devam ediyor. Gayrımüslim cemaatlerin ibadet yerleri ve din adamlarına karşı saldırılar bildirildi. Misyonerler medya veya yetkililer tarafından ülkenin bütünlüğüne karşı tehdit olarak gösterildi ve gayrimüslim cemaatler Türk toplumunun ayrılmaz bir parçası değilmiş gibi gösterildi. Gayrimüslim cemaatlere karşı nefret uyandırabilecek bir dilin kullanılması, bugüne dek cezasız bırakıldı.
Gayrimüslim cemaatler (örgütlü din grubu yapısı olarak), yasal kişiliklerinin olmaması ve mülkiyet haklarının kısıtlanması gibi sorunlarla karşılaşmaya devam ediyor. Bu cemaatler ayrıca vakıflarının yönetimi ve mülklerini adli yollarla geri alma konularında da sorun yaşadı.
Yerel makamlarda, ibadet yerleri için inşaat izni verme konusunda bölgeden bölgeye farklılıklar oluyor. Bu durum keyfiyete yol açabiliyor. Birçok kilise, ibadet yerlerini resmi olarak kaydettiremedi. Aleviler cemevlerini açmakta zorluklarla karşılaşıyor. Cemevleri ibadet yerleri olarak tanınmıyor ve yetkililerden maddi yardım alamıyor.
Eğitim alanında, din kültürü ve ahlak dersleri zorunlu. Alevi bir ailenin başvurusu üzerine AİHM 9 Ekim 2007 tarihinde 1 No`lu protokolün 2. maddesinin (eğitim hakkı) ihlal edilmiş olduğuna oybirliğiyle karar verdi. Mahkeme, hükümetin bu sınıfların Türk toplumunda geçerli olan dini çeşitliliği dikkate almadığına karar verdi. Ayrıca Türkiye`de dini eğitim müfredatının demokratik bir toplumda olması gereken tarafsızlık ve çoğulculuk kriterlerine uygun olmadığına ve ebeveynlerin inançlarına saygı duyulmasını sağlayabilecek uygun bir yöntem olmadığına karar verildi. Mahkeme sonuç olarak, Türkiye`nin eğitim sistemini ve iç mevzuatını AİHM`le uyumlandırması gerektiği kararını verdi.
Din adamlarının eğitimine ilişkin kısıtlamalar sürüyor. Türk kanunları bu cemaatlere özel bir dini yüksek eğitim imkânı tanımıyor ve kamu eğitim sisteminde de bu tür olanaklar bulunmuyor. Halki (Heybeliada) Rum Ortodoks Ruhban Okulu hâlâ kapalı. Aralık 2006`da 122 yabancı din adamı Türkiye`de, Yabancılar İçin Çalışma İzni Yasası`nın ek maddesine tabi olarak çalışmaktaydı. Ancak Türkiye`de çalışmak isteyen yabancı din adamlarının zorluklarla karşılaştığına ve Türk uyruklularla eşit muamele haklarının sağlanmadığına ilişkin bildirimler halen devam ediyor.
Ekümenik Patrikhane, kilisenin `ekümenik` titrini her durumda kullanmakta serbest değil. Haziran ayında Yargıtay, Ekümenik Patrikhane`nin Kutsal Sinod`una karşı bir davaya baktı. Mahkeme davalıyı suçsuz buldu. Ancak aynı zamanda Türk kanunlarında patrikhanenin ekümenik olduğuna dair bir temel bulunmadığını, patrikhanenin yasal kişiliği bulunmayan bir dini kurum olduğunu, patrikhanede yapılan dini seçimlere katılan ve seçilen kişilerin Türk vatandaşları olması gerektiğini ve seçim sırasında Türkiye`de çalışır konumda olması gerektiğini belirtti. Bu karar patrikhane ve diğer gayrimüslim cemaatlerin AİHM tarafından taahhüt edilen haklarının hayata geçirilmesinde başka sorunlar çıkarabilir.
Genel anlamda din özgürlüğü açısından bakıldığında pratikte, bu hakka tam saygı gösterilmesini sağlayacak bir ortam sağlanmadı. Tüm dini cemaatlerin yersiz kısıtlamalara maruz kalmadan işleyebilmesi için AİHM`yle aynı çizgide bir yasal çerçeve oluşturulması, Aleviler ve gayrimüslim cemaatlerin karşılaştıkları büyük zorluklar konusunda, gerçek anlamda bir ilerlemeden söz edilemez.
Ekonomik ve sosyal haklar:
Kadın hakları alanında, yapılan düzeltmelerle Aileyi Koruma Kanununun kapsamı ayrı yaşayan aile bireyleri dahil olmak üzere ailenin tüm bireylerini kapsayacak şekilde genişletildi. Ayrıca davalarla ilgili tüm başvuru ve idari işlem ücretleri de kaldırıldı. Türk makamları vali, yargıç ve savcılara, şiddet kurbanlarına verilen hizmetleri iyileştirme amaçlı genelgeler gönderdi. Kadınlara yönelik aile içi şiddet ve namus cinayetleriyle mücadele amaçlı başbakanlık genelgesi, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü`yle koordinasyon altında hayata geçirilmek üzere. Kamu kurumlarıyla sivil toplum arasındaki işbirliği arttı ve genelgenin uygulanmasını izlemek üzere kamu kurumlarında kadınlarla ilgili STK`lar arasında düzenli toplantılar düzenleniyor.
Kadına yönelik şiddeti önleyici kampanyalar devam ediyor ve bunlar hükümet, medya, özel sektör ve BM Nüfus Fonu tarafından da destekleniyor. Askerlik eğitiminde mevcut müfredat kapsamında bununla ilgili eğitim de veriliyor. Aile içi şiddete maruz kalan kadınlara yönelik sığınakların sayısı 33`e yükseldi. Bunlar Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu, belediyeler ve kadın STK`ları tarafından işletiliyor.
Temmuz 2007 seçimlerinde kadın adayları destekleme ve kadınların siyasete katılımına yönelik farkındalığı artırma amacıyla bir STK tarafından yürütülen kampanya, halkın konuya ilgisini çekmede başarılı oldu. Mecliste daha fazla kadın milletvekili ihtiyacı ve bu amaçla kotaların belirlenmesi olasılığı, kamuoyunda açık olarak tartışıldı. 2007 seçimlerinde meclise seçilen kadın milletvekili sayısı, bir önceki meclisin neredeyse iki katı (51) oldu.
Kurumsal kapasite açısından, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü tarafından ek personel istihdam edildi. Ancak kadınlara karşı aile içi şiddet halen yaygın bir şekilde uygulanmaya devam ediyor. Namus cinayetleri, erken yaşta ve zorla evlendirme sürüyor. Ayrıca kadına yönelik şiddet ve namus cinayetlerinin sıklığına ilişkin güvenilir verilere erişme sorunu da devam etmekte. Talebe cevap verilmesi için daha ev içi şiddete maruz kalan kadınlara yönelik daha fazla sığınak açılmalı ve hizmetler geliştirilmeli. Polis, yargıç ve savcıların konuya ilişkin eğitimi artırılmalı.
Her ne kadar kadınlar bazı yüksek profilli pozisyonlarda yer alsalar da, genel anlamda kadınların işgücü pazarına katılımı düşük seviyede devam ediyor. Kadınların seçimle işbaşına gelen ulusal ve yerel kurumlara katılımı sınırlı düzeyde kalıyor.
Genel anlamda kadınları şiddetten koruma konusunda ilerleme sağlandı. Cinsiyet eşitliğini taahhüt altına alan yasal çerçeve düzenlendi. Ancak bunun sosyal bir gerçekliğe dönüştürülebilmesi için daha fazla çaba gerekiyor.
Ekonomik katılım ve fırsatlar, eğitime erişim, sağlık, yaşam süresi ve siyasi güç alanlarında, kadınlar ve erkekler arasındaki uçurum ciddi düzeyde devam ediyor.
Çocuk hakları alanında, çocuk işçi çalıştırılmasıyla mücadele alanında çabalar devam etti. Çocuk işgücüyle ilgili bir araştırmada, çalıştırılan çocuk oranının 1999`daki yüzde 10.3 oranından 2006`da yüzde 5.9 oranına gerilediği ortaya çıktı.
Eğitim alanında, 2005-2006 okul yılında yüzde 5 olan ilkokullardaki cinsiyet farklılığı oranı, 2006-2007 yılında yüzde 4.6`ya düştü. Milli Eğitim Bakanlığı ve UNICEF`in kız çocuklarının okula gönderilmesi için ortaklaşa düzenledikleri kampanyanın ilk aşaması tamamlandı. 2004-2006 yılları arasında toplam 191 bin 879 kız ve 114 bin 734 erkek ilkokula yazıldı. Para yardımı programıyla ailelere doğrudan gelir desteği sağlanarak kampanya güçlendirildi. İlkokul ve okul öncesi eğitime katılımı artırma amaçlı özel sektör ve STK kampanyaları devam etti.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı çocuk yoksulluğuna karşı ulusal bir strateji geliştirmeye başladı. Sokak çocuklarının oranını azaltacak bir zemin oluşturmak amacıyla, sokaklarda çalışan ve/veya yaşayan çocuklarla ilgili veri toplanmasına ilişkin bir hükümet genelgesi yayımlandı. Sokak çocukları sayısının yüksek olduğu yedi ilde yeni program çerçevesinde eylem planları kabul edildi.