Arama

Cemil Cem - Tek Mesaj #1

ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
21 Mayıs 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Cemil CEM (1882-1950)
MsXLabs.org & Temel Britannica
Ad:  cemil_cem.jpg
Gösterim: 412
Boyut:  2.1 KB
Çağdaş Türk kari­katür sanatının ilk ustası sayılan Cemil Cem İstanbul'da doğdu. Daha küçük yaşlardayken yapmaya başladığı resimler aile ve yakın çevresindeki sanattan anlayan kişilerin dikka­tini çekiyor, beğeniliyordu. Ortaöğrenimi­ni İstanbul'da tamamladıktan sonra gene aynı kentte hukuk öğrenimi görmeye başla­dı. Bu sırada memur olarak hariciye nezaretine (dışişleri bakanlığı) girdi. 1903'te yükseköğrenimini tamamlayınca kendisine yurtdışında görev verilerek Fransa'ya gönde­rildi. Görevini Fransa'nın çeşitli kentlerinde, daha sonra Paris'te sürdürdü. Bu arada Paris' te siyasal bilimler öğrenimi gördü. Resimle birlikte karikatürle de ilgilenen Cem karika­türün bir sanat olduğunu Paris'te anladı. Fransız karikatürcülerinin etkisiyle başladığı karikatürleri ilgi gördü ve mizah dergilerinde yayımlandı. Ama bu dönemde, dostları ve kendisi için çizen bir karikatür sanatçısı ola­rak kaldı. Bu arada Osmanlı Devleti'nde siyasal değişmeler oluyordu. 1908'de II. Meş­rutiyet ilan edilmiş ve basın üzerindeki baskı­larla birlikte II. Abdülhamid'in koyduğu kari­katür yasağı da kalkmıştı. Cem, 1908'de ya­yımlanmaya başlayan ve Türkiye'nin ilk önem­li mizah dergilerinden biri olan Kalem'e Av­rupa'dan karikatürler göndermeye başladı. Cem'in çizdikleri o zamana kadar çizilenler­den farklıydı. Karikatürleri yalnızca çizgiye dayanmıyor altyazıya da önem veriyordu. Bu arada Türkiye'ye geldi ve tekrar görev alarak Avrupa'ya gitti. Cem ülkesindeki güncel siyasal gelişmeleri Avrupa'dan izleyemediğini düşünerek 1910'da görevini bırakıp İstanbul'a döndü. Aynı yıl ünlü mizah dergisi Cem'i çıkarmaya başladı. Artık tek uğraşı karikatür olmuştu. Derginin ilk sayısında "Biriki Söz" başlığı altında yazdığı önsözde, karikatürün hem söz sanatı olarak edebiyata, hem de çizgiye dayandığını; ince bir alay taşımadan ve becerili bir çizgi sergilemeden karikatür olamayacağını vurguluyordu. Gerçekten de, özellikle portre karikatürlerinde sanatının do­ruğuna ulaşıyordu. Devlet adamlarının portre karikatürlerinde kişiliklerinin ve dış görünüş­lerinin en belirgin yanlarını ustaca yansıtıyor­du. II. Balkan Savaşı sırasında cepheden ye­nilgi haberi gelmeye başlayınca Cem 1912'de dergiyi kapattı ve Avrupa'ya gitti. Kur­tuluş Savaşı'nın başladığı yıllarda Avrupa' daydı. Savaş sürerken yurda döndü ve İs­tanbul Sanayi-i Nefise Mektebi'nde (bugün Mimar Sinan Üniversitesi) müdürlük yaptı.
1927'de dergisi Cem'i yeniden yayımlamaya başladı. Vergilerin ağır olmasını eleştiren bir karikatürü nedeniyle yargılanıp bir yıllık ha­pis cezasına çarptırıldıysa da temyiz mahke­mesi Cem'i akladı. Ama o dönemin bakanla­rından Recep Peker'i konu alan bir karikatü­rü nedeniyle dergisi 1928'de kapatıldı ve karikatür yayımlaması yasaklandı. Bir süre İstanbul Belediye Şehir Meclisi üyeliği yaptık­tan sonra evine çekilen Cem zamanını resim yapmaya ayırdı. Cem karikatürlerinde genellikle Türkiye' nin siyasal yaşamını konu alır. II. Abdülhamid'in baskıcı yönetimi, İttihat ve Terakki döneminin yolsuzlukları ve içinde değişik görüşte kişileri barındıran muhalefetteki Hür­riyet ve İtilaf Fırkası'nm tutumu, sözünü sakınmayan sanatçının eleştirilerinden kurtu­lamamıştır. Çizgilerindeki gerçekçilik ve ince mizah anlayışı daha sonra birçok karikatür sa­natçısını etkilemiştir. Cem'in 1909'da yayımla­dığı adsız bir karikatür albümü vardır. Ayrıca Cem'le ilgili, karikatürlerini de içeren bazı inceleme ve araştırma kitapları yayımlan­mıştır.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!