“Haset, hiç kuşkusuz en büyük günahtır; çünkü bütün öbür günahlar sadece bir erdeme karşı günah işler, oysa haset her türlü erdeme ve bütün iyiliklere karşıdır.”
İngilizlerin “bizim Homeros’umuz”, “bizim Goethe’miz” sözleriyle övdükleri Geoffrey Chaucer (1340-1400), şüphesiz Shakespeare öncesi İngiliz edebiyatının en büyük şairlerinden biri. Ayrıca, edebi çevrelerce İngiliz edebiyatının babası olarak nitelendirilir. Ortaçağ'da yaşamış, edebi araçları ironi, taşlama ve alay olan; gerçek karakterler hakkında yazıp toplum düzenini eleştiren ilk yazar ve şairdir. Anglo Saxon devri sonrası sadece köylüler tarafından konuşulan İngilizceyi, Fransızca kelimeler ile geliştirerek sadeleştirmiş ve günümüz İngilizcesine daha yakın bir dil elde etmiştir. İngilizceyi ayakta tutmuş, yaşatmıştır.
Nisan tatlı yağmurlarıyla gelip Kırınca Marttan kalan kurağı ve delip Toprağı köklere işleyince kudretiyle, Çiçekler açtıran bereketli şerbetiyle Yıkayınca en ince damarları, Zephirus da dolaşarak kırları, bayırları Soluyunca can katan ılık, Tatlı nefesini körpecik Filizlere, toy güneş yarı edince Koç burcundaki devrini, bütün gece Uyumayıp börtü böcek Şarkılar söyleyince (tabiat dürtükleyerek Uyanık tutar onları) işte o dem, Hacca gitmeye büyük bir özlem Duyar insanlar. Eski hacılarsa Değişik memleketler, uzak kıyılarda varsa Azizler, kutsal bilinen yerler, Oraları görmeye niyetlenirler. İşte bu Azizlerden çok özel biri de Bir din şehidiydi İngiltere'de Canterbury'de. Kim dara düşerse ona yardım ederdi, Kıyı bucaktan herkes kalkıp ona giderdi.