Arama

Deniz Nedir? - Tek Mesaj #2

Kral_Aslan - avatarı
Kral_Aslan
VIP MsXTeam
5 Haziran 2009       Mesaj #2
Kral_Aslan - avatarı
VIP MsXTeam
DENİZ
—Deniz huk.
  • Deniz iş kanunu, gemi adamları denilen işçilerin işveren durumundaki gemi donatanı ile yaptıkları hizmet sözleşmesini düzenleyen, hak ve vazifelerini saptayan 20 nisan 1967 tarih ve 854 no'lu yasa. (Türkiye'de iş kanunu'nun denizde eşya, insan ve hayvan taşıma işlerinde çalışanları uygulama alanı dışında tutması üzerine, gemi adamları ilk kez 20 mart 1954 tarih ve 6379 no’lu Deniz iş kanunu’nun içerdiği iş hukuku kuralları ile yasal güvenceye kavuşmuştu. 854 no'lu yasa 6379 no’lu yasanın yerini almıştır.)
  • Deniz kazaları, denizde gemiler arasında meydana gelen çatmalar, kurtarma ve yardım hareketleri ve deniz yoluyla yapılan taşımalar sırasında gemilerin uğradıkları müşterek avarya olgularını kapsayan ortak kavram. (Deniz kazaları Türk Tic. kanunu'nun 1179-1234 maddelerinde düzenlenmiştir.)
  • Deniz ödüncü, deniz yoluyla yapılan taşımalar sırasında, zorunlu durumlarda kaptanın yasal yetkisine dayanarak gemi, yük ve navlun ya da bunlardan biri ya da birkaçını rehnederek aldığı ödünç.
  • Deniz raporu, kaptanın yolculuk sırasında meydana gelen kazalar ve bunlara karşı alınan önlemleri saptamak üzere düzenlettiği tutanak. (Kaptan gemi adamlarının listesi ve gemi jurnaliyle birlikte kazadan sonra varılan ilk limanda [ya da Türk Tic. k. md. 982’de belirtilen yerlerde] mahkemeye başvurur. Türk Tic. k.'nun 983. maddesine göre yolculuğun önemli olayları, özellikle, kaza ve zararın önüne geçilmesi ya da azaltılması için alınan önlemler açık bir biçimde mahkeme tarafından saptanır.)
  • Deniz serveti, bir gemi donatanının yasada belirtilmiş borçlarından dolayı, alacaklılar tarafından alacaklarını elde etmek için başvurabilecekleri yalnız gemi ve geminin ilgili sefer navlunu tutarından ibaret mal varlığı bölümü,
  • Deniz sigortası, geminin ya da yükün denizcilik rizikolarına karşı güvenceye alınmasında çıkarı olan kişilerin sigortacılarla yaptıkları sözleşme. (Başlıca denizcilik rizikoları: geminin su alması, karaya oturması, parçalanması, yanması, batması, savaş ve kamu işlemi ile alıkonulması, çatması, vb. ile bunların sonucu ortaya çıkan hukuksal durumlardır. Sigortanın geniş uygulama alanı içinde gemi ile yük ve yolcu taşınmasından doğan rizikolar çok özel bir yer tuttuğundan deniz sigortaları özel hükümlerle de düzenlenmiştir. Başlıca de niz sigortası türleri, tekne sigortası, yük sigortası, navlun sigortasıdır.)
  • Deniz ticareti hukuku, ticaret gemilerinin denizde seyrüseferi dolayısıyla özel kişiler arasında ortaya çıkan hukuksal ilişkileri düzenlemek üzere özel surette konmuş hukuk kurallarının tümü.
  • Denize elverişlilik belgesi, ticaret gemilerinin yapacağı yolculuğu selametle bitirebilmesi için gereken teknik niteliklere sahip bulunduğunu gösteren, yetkili makamlar tarafından verilen belge. (Türkiye'de 4922 no'lu Denizde can ve mal koruma kanunu ve 11.2.1948 tarihli Ticaret gemilerinin teknik durumları hakkında tüzük hükümlerine göre ticaret gemileri tahsis edildikleri işler ve yapacakları yolculuklar bakımlarından tekne, makine, kazan, genel donatım, can kurtarma, yangından koruma ve yangın söndürme vb. araçlarının elverişli olması gerekir Bu durumları yılda en az bir kez denetlenir; denize elverişlilik belgesi olmayan ya da iptal edilen ya da süresi bitmiş olan geminin yola çıkmasına izin verilmez.)
—Gezbil. Ay yüzeyinde baz kayaçlardan oluşmuş, genellikle dağlarla çevrili karanlık, geniş ve düz alan.

—Havc.
  • Deniz hava kuvveti, uçak gemilerine bindirilmiş savaş birliklerinden, karada üslenmiş bombardıman, gözetleme ve destek filolarından ve deniz kuvvetlerinin hava tesislerinden oluşan bütün.
  • Deniz hava üssü, deniz uçaklarının hava üssü, (işaretlenmiş bir su düzeyi ve kara tesisleri içerir.)
  • Deniz uçağı, su yüzeyinden havalanmak ve su yüzeyine inmek için tasarlanmış uçak.
—Huk. Deniz özgürlüğü, her milliyetten gemilerin, karasuları dışında serbestçe dolaşabilme özgürlüğü.

—ikt. Deniz ticareti, bir ülkenin yolcu, sıvı ve katı yük taşımak için kendi karasularında ya da açık denizlerde gösterdiği etkinlik.

—Mutf. Deniz mahsulleri, denizden çıkarılan balık ve kabuklu deniz hayvanlarının tümü.

—Patol. Deniz tutması, bir geminin sallantılarının meydana getirdiği rahatsızlık (taşıt tutmasının bir türüdür).

—Spor. Deniz motoru yarışları, motorlu küçük teknelerle yapılan deniz sporu.

—Tar. Deniz devleti, gücünü, özellikle denizlerde sağladığı üstünlükten alan devlet.

—Ted.
  • Deniz-güneş tedavisi, güneş teda visini bir süre deniz kenarında kalmakla birleştiren tedavi yöntemi: Deniz-güneş tedavisi kürü yapmak.
  • Deniz-güneş tedavisi merkezi, deniz kıyısında bu yöntemin uygulandığı kurum.
  • Deniz tedavisi, deniz havasının etkisiyle birlikte deniz suyunun, deniz çamur ve yosunlarının tedavi amacıyla kullanılması. (Eşanl. TALASSO TERAPİ.)
—Uluslarar. huk.
  • Deniz haydutluğu, bir geminin kaptanı ya da mürettebatı tarafından, gerek başka gemileri yasadışı yollardan ele geçirmek, ya da düşmanca eylemlere, yağma ya da şiddete başvurmak, gerekse gemiyi düşmana devretmek ya da kaptana karşı hile ya da şiddete başvurarak gemiyi ele geçirmek suretiyle işlenen suç.
  • Deniz hukuku, deniz alanlarında egemenlik, gemicilik, suların ve deniz tabanının kullanımına ilişkin olan ve uzun süre teamül olarak kalmış uluslararası kurallar bütünü.
  • Denizlerin ortak kullanımı, birden çok devletin kıyısında bulunan deniz alanlarının ve bunların içerdiği kaynakların bu devletler tarafından ortaklaşa işletilmesi.
  • iç deniz, tek ve aynı devletle çevrilen ve bu devletin ülkesinden sayılan deniz.
  • Kapalı deniz, tek bir devletin ülkesi içinde bulunan ve açık denizle bağlantısı bu devletin egemen olduğu bir boğazla kurulan deniz. (Kapalı denize koy ve körfeze ilişkin kurallar uygulanır.)
  • Ulusal deniz - İÇSULAR.
—Yerbil. Deniz basması, TRANSGRESYON’un eşanlamlısı.

—ANSİKL. Ask. denize. Komando baskınlarında da kullanılan deniz piyadeleri, deniz kuvvetlerinin sorumluluğu altındaki kıyıları savunmakla da görevlidir Aydınoğulları’ndan Umur Bey'in, Karesioğulları'ndan Demirhan'ın Akdeniz ve Ege denizi kıyılarına, Osmanlılar’ın Atlas okyanusu'na kadar uzanan çıkarmalarında ve akınlarında kullanılan deniz azapları" bu sınıfın ilkörneğini oluşturur. Deniz piyadesi sınıfı tüm ülkelerin silahlı kuvvetlerinde önemli bir yer işgal eder. Bu sınıf İngiltere'de 1664'te, ABD’de 1775’te Fransa’ da 1854'te kurulmuştur. Deniz piyadeleri Birinci ve ikinci Dünya savaşı'nda birçok çıkarma harekâtında kullanılmıştır. Türkiye'de 1962'de kurulan bu sınıfın subayları Deniz kuvvetleri komutanlığı adına Kara harp okulu’nda eğitilir.

—Denize. Denizde çatışmayı önleme kuralları 1929’dan beri uluslararası kurallar olarak birçok kez düzenlendi. Özellikle 1948'de Londra konferansı'nda kabul edilen kurallar, Türkiye’de 1950'de kanun haiine getirildi. Ardından 1960'ta ve 1972'de bazı değişiklikler yapılarak yeniden düzenlendi. 1972'de saptanan kurallar, temmuz 1977'de Türkiye'de tüzük haline getirilerek uygulamaya konuldu. Bu kurallar denizde birbirini gören ve yaklaşan tekneler için aşağıdaki maddeleri kapsar:
1. iki yelkenli tekne çatışma tehlikesi doğuracak biçimde birbirine yaklaşıyorsa, bu teknelerden biri aşağıda belirtilen biçimde diğerinin yolundan çıkacaktır:
a- rüzgârı farklı bordalardan kullanan iki tekneden, rüzgârı iskeleden kullanan tekne diğerinin yolundan çıkmak zorundadır;
b- her iki tekne de rüzgârı aynı bordadan kullanıyorsa, rüzgâr üstünde bulunan tekne rüzgâr altındaki teknenin yolundan çıkacaktır,
c- rüzgârı iskeleden kullanan bir tekne, karşıdan gelen teknenin rüzgârı hangi taraftan kullandığını saptayamazsa bu teknenin yolundan çıkacaktır;
2. bir teknenin diğer bir tekneye yetişmesi durumunda, yetişen tekne manevra yapmak zorundadır;
3. makine kuvvetiyle seyreden iki tekne çatışmaya yol açacak bir biçimde birbirine yaklaşıyorsa, bu teknelerden her biri diğerinin iskelesinden geçmek üzere rotasını sancağa değiştirecektir;
4. makine gücüyle yol alan iki teknenin birbirini aykırı olarak geçmeleri durumunda, diğer tekneyi sancak tarafından gören tekne onun yolundan çıkacak ve koşullar elverişliyse o teknenin pruvasından geçmekten kaçınacaktır;
5. dar kanallar, su yolları ve yetişme durumu dışında, üzerinde yol bulunan ve makine gücüyle seyreden bir tekne, yelkenli bir teknenin yolundan çıkacaktır.

—Deniz huk. Deniz ödüncü veren, alacağını ancak rehnedilen şeyler üzerinden ve geminin ödünç işleminin yapılmasına neden olan yolculuğun biteceği yere ulaşmasından sonra isteyebilir. Olağanüstü bir kredi işlemi olan ve ancak yasanın belirlediği özel durum ve koşullar altında yapılabilen deniz ödüncü için yazılı şekil gerekir. Bu amaçla düzenlenen deniz ödüncü senedi, aksi kararlaştırılmış olmadıkça ödünç verenin isteği üzerine "emre yazılı" olarak düzenlenebilir, ciro ve teslim ile devredilebilir. Deniz ödüncü primi çoğu kez anaparanın bir yüzdesi olarak saptanır. Alacaklı alacağını yalnız rehnedilen şeyler üzerinden alacağından bunların deniz tehlikeleri içinde kaybolma riskine katıldığı için prim miktarı serbestçe saptanabilir ve faiz tutarlarından yüksek olur. Deniz ödüncü eski yelkenli gemi ile yapılan taşımalar zamanında önemli bir kredi işlemi olmasına karşın günümüzde gelişmiş kredi kurumlarının ortaya çıkmasıyla pek uygulama yeri bulamayan bir hukuksal kurumdur. Deniz serveti, gemi, navlun ve sürrogat denilen değerlerdir. Gemi, tahsili istenen alacağın doğmasına neden olan gemidir. Donatanın diğer gemileri sözkonusu alacak bakımından deniz servetinin dışında kalır. Navlun, tahsili istenen alacağın doğumuna neden olan yolculuğun gayrisafı yük taşıma ücreti tutarıdır. Sürrogatlar ise yasada gösterilen durumlarda gemi ya da navlun yerine geçerek deniz servetine giren değerler, hak ve alacaklardır. Donatanın yasada belirtilen alacaklıları deniz serveti dışında kalan donatanın kara servetine el atamazlar. Örneğin: bu alacaklar için donatanın karadaki apartman dairesi ya da eşyaları haczedilemez. Bu nedenle deniz ticareti hukukunda donatanın deniz serveti ve kara serveti ayrımı yapılır.

Deniz ticareti hukuku. Türkiye'de deniz ticareti hukukunu oluşturan hükümler Türk ticaret kanunu'nun "deniz ticareti” başlığını taşıyan dördüncü bölümündedir. Deniz ticareti hukuku kuralları daha ilk çağlardan itibaren denizci memleketlerde oluşmaya başlamıştır, ilk ve orta çağların denizcilik örf ve âdet kuralları şeklinde oluşan kuralları giderek milli kanunlara ve uluslararası anlaşmalara girerek ve gelişerek yazılı hukuk kuralları da oluşturmuşlardır. Bunların ilk örnekleri arasında 1681 tarihli fransız “ordonnance de la marine"i gösterilebilir. Türkiye’ de deniz ticaretine ilişkin ilk kanun 1864 tarihli "Ticaret-i bahriye kanunname-i hümayunu”dur. Bu kanun 1807 tarihli Fransız ticaret kanunu’nun ikinci kitabının bir tercümesi idi. Sonradan ve bu defa 1897 tarihli Alman ticaret kanunu'nun deniz ticaretine ilişkin hükümlerinin çevirisi olan 1929 tarihli Deniz ticareti kanunu eski kanunun yerini aldı. Halen yürürlükte olan deniz ticareti hukuku kuralları ise uluslararası deniz hukuku ilkelerine uygun hale getirilmiş olan Alman ticaret kanunu'nun kuralları örnek alınarak hazırlanmıştır.

—Ed. Türk edebiyatında Oğuz Kağan destanı’ndan başlayarak denizden söz edildiği görülür. Bu destanda kahraman, dünyaya egemen olma ülküsünü “Daha deniz, daha ırmak/Güneş bayrak, gök çadır..." diye dile getirir. Oğullarından birine “Deniz” adını verir. Orhun yazıtları’nda ilteriş Kağan'ın Okyanus'a ulaşmayı amaçladığı anlatılır, iskendername'terde (ör. Ali Şir Nevai'ninki) kahraman, denizleri ele geçirmeye çalışır; 7 denizi, 12 bin adayı alır. Cam bir sandık içinde deniz dibine inerek araştırmalar yapar. Kanuni döneminde Şeydi Ali Reis, Mir'at-ı mema lik adlı yapıtında, Hint okyanusu'nda başından geçen serüvenleri anlatır. Evliya Çelebi seyahatnamesi nde de Karadeniz'de fırtınalar, deniz kazaları anlatılmıştır. Taşlıcalı Yahya, Latifi gibi yazarlar İstanbul’u anlatırken deniz görüntüleri de canlandırdılar. Seferlioğlu, Magriplioğlu, Kara Hamza gibi denizci halk şairleri, Akdeniz’deki deniz seferlerinin şiirlerini yazdılar. Ahmet Mithat Efendi’nin Haşan Mellah romanında Akdeniz'deki korsanların serüvenleri anlatılır. Namık Kemal’in Âkit Bey oyununda, Abdülhak Hamid in Finten’inde, denizciler ve deniz betimlemeleri yer alır. Ömer Seyfettin, Enis Behiç Koryürek eski deniz savaşlarını, korsanları, forsaları konu edindiler. Yahya Kemal Beyatlı denizi sonsuzluk, insanın kendini aşması temalarıyla birleştirdi. Yeni türk edebiyatında Halikarnas Balıkçısı ile Sait Faik, denizin çekici güzelliklerini, geçimini denizden sağlayanların yaşamlarını anlattılar. Yaman Koray, Zeyyat Selimoğlu gibi yazarlar, temayı kendi gözlemleriyle zenginleştirdiler. Ömer Bedrettin Uşaklı'nın doğaya, sonsuzluğa özlem biçiminde işlediği konuyu Oktay Rifat ve ilhan Berk gibi şairler Ege ve Akdeniz'i doğası, insan gerçeği ve tarihiyle birlikte yorumlamaya giriştiler. Melih Cevdet Anday, şiirini insanın yazgısı çerçevesinde Ege’nin eski uygarlıklarına ait efsanelerle besledi.
Kaynak: Büyük Larousse
Son düzenleyen Safi; 20 Eylül 2018 23:47
Hayatın ne anlamı var.. Yanımda sen olmayınca....