Arama

Martin Heidegger - Tek Mesaj #1

GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
25 Haziran 2006       Mesaj #1
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
Martin Heidegger

Heidegger, 1889'da, Messkirch'te doğdu. Babası, Saint-Martin Kilisesi'ndeki ayin eşyalarının bakıcılığını yapan bir fiçı ustasıydı.

Heidegger önce Konstanz Lisesi'ne, sonra da sağlam bir klasik eğitim alacağı Freiburg im Breisgau Lisesi'ne devam etti.

Doğduğu şehirde elde ettiği bir burs sayesinde, 1909'da, Freiburg Üniversitesi'ne girdi.

Henüz genç bir öğrenciyken kendisine hediye edilen «Aristoteles'te Varolanın Çoğul Anlamı»adlı kitabı onun «düşünme yolunun başlangıcını oluşturdu ve tüm çalışmalarını adayacağı «varlık sorunu» nun derinleştirilmesine böylece yönelmiş oldu.

Önceleri teoloji, daha sonra da felsefe eğitiminin ardından, Heidegger, Freiburg Üniversitesi'nde (1919-1923), Marburg Üniversitesi'nde (1923-1928) ve yine Freiburg Üniversitesi'nde (1928-1944) araştırma yapmaya ve ders vermeye aralıksız devam etti.

Heidegger , Freiburg Üniversitesi'nde, Husserl'in asistanı olduktan sonra, onun yerini aldı. Verdiği felsefe derslerinin olağanüstü özgünlüğü ve ardından, 1927'de yayımlanan «Varlık ve Zaman» , (Sein und Zeit), henüz otuz sekiz yaşında, Heidegger'i dönemin en ünlü Alman filozofu haline getirdi.

HEİDEGGER’in önemli eserleri

Şey nedir? (1926)
Varlık ve Zaman (1927)
Kant ve Metafizik Sorunu (1929)
Metafizik Nedir? (1929)
Felsefe Nedir? (1956)

VAROLUŞ NEDİR?
Batı felsefesinin, Descartes’tan beri bilgi sorununa odaklanmış olması zihnini kurcalıyordu. Bu kartezyen yaklaşım, gerçekliği, akılla madde, özneyle nesne, gözleyenle gözlenen, bilenle bilinen halinde ikiye ayırmaktaydı. Genç Heidegger’in, Amerikan pragmatistlerinin eserlerinden habersiz olması çok mümkündür; ancak geleneksel bilgikuramına yönelttiği itirazın onlarınkiyle pek çok ortak yönü vardı. Heidegger’e göre, geleneksel bilgikuramı durumunun gerçeklikleri karşısında yanlıştı. Bakmakta olduğumuz dış dünyadan ayrı değildik. Bizler, bu dünyanın bütünleyici bir parçasıyız; bundan başka bir dünyada var olmamız düşünülemez bile. Derinlemesine düşünüldüğünde, asıl gizem bilgi değil, varlıktır, varoluştur. Kendimizi içinde ya da yanı sıra bulduğumuz bu varoluş nedir? Bir şeyin var olması ne demektir? Bir şey nasıl var olur? Hiçlik diye bir şey neden yoktur?

VARLIĞIN ÇÖZÜMLENMESİ
Kendi varoluşumuzun, dolaysız, şüphe götürmez şekilde farkındayızdır. O nedenle, d,ye düşünür Heidegger, varoluş sorununu ele almanın yolu, kendi varoluşumuzun farkına vardığımızda bilincine vardığımız şeyin neliğinin görüngübilimsel bir çözümlemesini yapmakla başlar. Varlık Ve Zaman adlı kitabında yaptığı budur. Ağır, özenli, sistemli, neredeyse düşünceli düşünceli yürüyerek varoluşumuzla ilgili bilincimizi oluşturan belli başlı iplikleri tek tek ayırır. Örneğin, bilince konu olan bir alan, bir tür sahne, perde ya da dekor (yani bunun vuku bulabileceği bir dünya) olmasaydı, böyle bir bilince kendi varlığımızın bilincine sahip olamayacağımızı gösterir. Dolayısıyla, varlığımız doğası gereği “ bu dünyalı”dır. En azından bizim için varlık ile bir tür dünya, birbirinden ayrılmaz şeylerdir. Aynı zamanda, şu ya da bu şeyin sürmekte olduğuna dair bir kavrayış olmasaydı, yine kendi varoluşumuza dair bir bilincimiz olamazdı. Fakat, bu bir zaman boyutu gerekli kılmaktadır. Dolayısıyla, farkında ve bilincinde olduğumuz varoluş, doğası gereği zamansaldır. Yine, bu zamansallık bilincimize yer etmemiş olsaydı, kendi varoluşumuzun farkına varamazdık. Bizi belli bir biçimde, en azından asgari düzeyde kaygılandırması gerekir ki onun farkına varalım. Kaygı, indirgenemez bir öğedir. Vs. vs. İşe başlarken, varlığımızla ilgili bilincimizin, daha ileri bir çözümlemeye elvermeyecek kadar dolaysız, doğrudan ve saydam bir şey olduğunu varsaymış olabiliriz; ancak, Heidegger bunu reddederek, varlığımızla ilgili bilincimizin, zengin ve derin bir içgörüyle çözümlemesini yapar. Sonuçta şu sonuca vardı: En önemli yönleriyle bizim varlık kipimizin, öğeleri geçmiş, şimdi ve gelecek zamana karşılık gelen üç yönlü bir yapısı vardır; bu yüzden, son tahlilde varlık zamandır ( kitabın adı da budur).

KENDİMİZ OLMAK
Bu başlangıç noktasından hareketle Heidegger insanlık durumunu çözümlemeye koyulur. Başka insanlarla temas kurmak gibi bir sorunla karşı karşıya bulunan soyutlanmış bireyler olmaktan çok uzak olan biz insanların varoluşu, başından itibaren paylaşılan, toplumsal bir varoluştur; sorunumuz, özgün bir kişisel varoluş tarzı bularak bireyler haline gelmektir. Hepimiz, bilinmesi olanaksız bir geleceğin ve sonuçları hakkında emin olamayacağımız seçimlerde bulunmanın baskısı altındayızdır. Payımıza suçluluk ve endişe düşmektedir; özellikle ölüm karşısında endişe. Hayatlarımızın, metafizik bir nedeni ya da temeli ve bir anlamı olsun isteriz. Ancak, bunların nesnel olarak var olduklarından emin olamayız; eğer yoksalar, hayatlarımızın nihai olarak hiçbir anlamı olmayabilir, saçmadır; aksi halde, sahip olduğu anlam, bizim verdiğimiz bir anlamdır.

Son düzenleyen Safi; 10 Aralık 2015 22:47