Arama

Carl Gustav Jung - Tek Mesaj #2

ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
23 Haziran 2009       Mesaj #2
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Carl JUNG (1875 - 1961)
MsXLabs.org & Temel Britannica
Carl Jung ünlü bir İsviçreli psikiyatrist ve psikologdur. Çağdaş psikiyatriye önemli katkılarda bulunan Jung, İsviçre'de Kesswil'de doğdu. Babası papazdı. Yalnız bir çocukluk geçirirken, gördüğü düş­lerden etkilenir, kafasında bir sürü soru can­lanırdı. Bilim, özellikle eskiçağ insanları ve din Jung'un büyük ölçüde ilgisini çekiyordu. Hem gözleme dayanan, hem de ruhsal nitelik­teki olayları incelemeye yöneldi.
Jung, Basel Üniversitesi'nde tıp öğrenimi görerek 1900'de bu okulu bitirdi. Başlangıçta, o dönemde önemi anlaşılmamış olan psikiyat­riye ilgi duymuyordu. Ne var ki, bu konuda okuduğu bir kitap onda büyük bir heyecan ve merak uyandırdı. Zürich yakınlarındaki bir akıl hastanesinde görev alarak, akıl hastalıklarının nedenlerini çözme­ye ve bir akıl hastasının zihninde neler olup bittiğini anlamaya çalıştı.
Jung 1907'de Avusturyalı psikiyatrist Simund Freud ile tanıştı. Ortak birçok yönleri olduğu için kısa süre içinde yakın arkadaş oldular. Jung, Freud'un psikanaliz kuramının izleyicisi oldu. Ama akıl hastalıklarının nedeni konusunda tümüyle ay­nı görüşte değildi. Freud, her şeyi erken çocukluk dönemindeki çatışmalara ve cinselli­ğe bağlarken, Jung hastalık anındaki çatışma­ların çözümlenmesinin yararı üzerinde duru­yordu. Freud ile Jung'un görüşleri "bilinçaltı" konusunda birleşiyordu. Bilinçaltı, yasaklan­mış yaşantıların, anı ve özlemlerin bütünüy­dü. Psikanalizin amacı bütün bilinçaltı dü­şünceleri bilince çıkarmaktı. Hasta, bastırdığı bu düşüncelerin bilincine vardığında iyileşme­ye başlayabilirdi. Jung bilinçaltını, insanın kendi bilinçaltıyla, atalarından ona kalan bilinçaltını (ortak bilinçaltı) kapsayacak bi­çimde tanımladı. Kolektif bilinçaltı da denen ortak bilinçaltı, insanların çağlar boyu yaşadı­ğı doğum, beslenme, eş bulma, ölüm gibi evrensel sürekliliği olan olayları kapsıyordu.
Freud ile Jung arasında görüş ayrılığı çık­tıktan sonra Jung'un ileri sürdüğü düşünceler analitik psikoloji dalının kurulmasına yol açtı. İnsanları önce içe ya da dışa dönük olmaları­na göre ikiye ayıran Jung düşünce, duygu, duyu ve sezi olmak üzere kişiliği oluşturan dört öğeden söz eder. Zihinsel bir işlev olan düşünce insanın kendini, doğayı ve çevresini anlamasını sağlar. Duygularıyla sevinci, kede­ri, korkuyu yaşar. Duyularıyla dokunur, gö­rür, işitir. Sezi yoluyla daha üstün değerlere erişir. Her insanda bu dört öğe farklı ağırlık­larda ortaya çıkar ve kişiliğinin oluşmasında rol oynar.
Çok gezen, çok okuyan ve psikolojinin yanı sıra çeşitli konularda yazılar yazan Jung yal­nızca psikologları değil, çağımızın sanatçıları­nı, yazarlarını ve tarihçilerini de derinden etkilemiştir.
Son düzenleyen Safi; 5 Aralık 2015 23:50
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!