Arama

Julius Sezar (Caesar) - Tek Mesaj #2

ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
23 Haziran 2009       Mesaj #2
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Ad:  Julius Sezar2.jpg
Gösterim: 1535
Boyut:  53.4 KB

Jül (Julius) Sezar


(İÖ 100-44)

Julius Sezar, büyük bir Romalı asker ve devlet adamıydı.

Ailesinin soylu olmasına karşın Sezar, gençlik yıllarında, halktan yana oldu. Halkı temsil eden Marius ile soyluları temsil eden Sulla arasındaki iç savaşta Marius'un yanında yer aldı. Marius ye­nilince yaşamı tehlikeye giren Sezar, Sulla'nın bağışlaması üzerine ölümden kurtuldu. Roma' dan ayrılarak askeri görevle Anadolu ve Kilikya'ya gitti. İÖ 78'de Sulla ölünce gene Roma'ya döndü.

Soyluların yeni önderi durumunda olan zeki ve genç general Pompeius, bir süre sonra yurtdışında askeri görev alarak Roma'dan ayrıld. Jül Sezar, Pompeius'un yokluğunda Roma halkının desteğini kazanmaya çalıştı. Amacına ulaşarak kamu yapılarını ve halk festivallerini yönetmekle görevlendirildi. Ne var ki, düzenlediği eğlen­celer için çok para harcayarak ağır borç altına girdi. Bundan sonra başrahip oldu. Yüksek yönetici (praetor) sıfatıyla iki yıl İspanya valiliği yaptı. Pompeius'un Roma'ya dönmesi üzerine siyasal yaşamda yer almak için, yeni­den Roma'ya döndü. Sezar, Pompeius'u des­tekleyerek Pompeius ve Crassus'la birlikte gizli bir anlaşma yaptı. Kızı Julia'yı Pompei­us'la evlendirerek bu birliği sağlama aldı. Bu anlaşma tarihte "Birinci Triumvirlik" olarak anılır. "Üçler meclisi" anlamına gelen trium­virlik sözcüğü Latince'dir. Buna "birinci" denmesinin nedeni, sonradan kurulan bir başka üçlü meclisten ayırmak içindir. Sezar, Crassus ve Pompeius'la bu anlaşmayı yapar yapmaz konsül oldu. Roma devletini yönet­meleri için her yıl, bir yıl süreli iki konsül seçilirdi. Sezar'ın konsül seçilmesi, kendisinin ve iki arkadaşının tasarılarını gerçekleştirme­sine olanak sağladı.

Sezar Roma'daki siyasal çatışmaların gü­nün birinde gerçek bir savaşa dönüşeceğini ve hazır bir ordu bulundurmanın yararlı olacağı­nı fark etmişti. Bu nedenle önce Gallia Cisalpina, daha sonra da Gallia Transalpina valiliklerinin kendisine verilmesini sağladı. Bu sırada Roma İmparatorluğu İtalya'nın kuzeyinde, Alpler'den başlayarak Pireneler'e kadar uzanıyordu. Gallia Cisalpi­na bu sınırın içinde kalıyordu ama Alpler'in kuzeyindeki Gallia Transalpina'nın büyük bir bölümü henüz ele geçirilmemişti. Sezar, yaşa­mının bundan sonraki dokuz yılında bu bölge­yi Roma egemenliği altına almak için uğraştı.

Sezar İspanya'ya başarılı bir sefer düzenle­mişti; Gallia Transalpina'yı seçerken de Alpler'in ötesindeki bu bilinmeyen ülkenin ona Makedonya Kralı Büyük İskender'le boy ölçüşme fırsatını vereceğini düşünmüş olmalıy­dı. 42 yaşında, çıplak kafalı, sıradan bir görünüşü olan Sezar, yol yapımından, seferberliğin planlanmasına ya da bir saldırının yönetilmesine kadar, giriştiği her işi olağanüstü bir enerji ve tutkuyla gerçekleştiren bir önderdi. Sezar'a hayranlık­la bağlı olan askerleri, onun Roma'da sürdü­ğü lüks yaşamdan kolayca vazgeçerek kendi­sini zorlu bir savaşın çetin koşullarına atması­na şaşıyorlardı.

Sezar, İÖ 58'de başladığı fetihleriyle 10 yıldan daha az bir sürede bugünkü Fransa ve Belçika'yla birlikte Hollanda, Almanya ve İsviçre'nin bulunduğu bölgenin büyük bir bölümünü egemenliği altına aldı. Bu ülkeleri yalnızca fethetmekle kalmayıp, buralardaki insanların düzensiz ve yasa tanımaz yaşamla­rını değiştirdi. Aralarındaki savaşlara son verdi ve İtalya'daki gibi güzel kentler kura­rak, insanlara daha uygar alışkanlıklar ve gelenekler kazandırdı. Ren Irmağı üzerine bir köprü yaptırdı ve Germen kabilelerini korku­tarak barışı sağladı. İÖ 55 ve 54'te İngiltere'yi istila ettiyse de yeterli sayıda askeri olmadığı için adayı fethedemedi. Savaşlarını ve yapıp ettiklerini not etme alışkanlığı vardı. Galyalı-lar'ın, Germenler'in ve Britonlar'ın yaşayışla­rı, dinler, ülkeler, hatta ormanlardaki hay­vanlarla ilgili bilgilerimizin çoğunu Sezar'ın yazdığı bu yazılara borçluyuz.

Bu arada Crassus'un Anadolu'da savaşır­ken öldürülmesi, Pompeius ile Sezar'ı iktidar için rakip durumuna getirdi. Pompeius, İÖ 49'da Sezar'dan yetkilerini bırakıp Roma'ya dönmesini istemesi için senatoyu zorladı. Sezar, yetkilerini bırakmanın askerlerinden vazgeçmek demek olacağını anladı ve buna yanaşmayarak ordusunun başında İtalya'ya doğru yürüdü. Kendi eyaleti plan Gallia Cisalpina'yı İtalya'nın geri kalan bölümünden ayıran Rubico Irmağı kıyısında, ırmağı geçip geçmeme konusunda kararsızlığa düştü. Çün­kü askerleriyle burayı geçmenin İtalya'da bir iç savaşa neden olacağını biliyordu. Sonunda sınırı geçti.

Roma, Sezar'dan yanaydı. Bu yüzden Pompeius'la arkadaşları Yunanistan'a kaçarak bir ordu topladılar. Sezar peşlerine düştü ve İÖ 48'de onları Pharsalus'ta kesin bir yenilgiye uğrattı. Pompeius Mısır'a kaçtı ve orada öldürüldü. Sezar onu Mısır'a kadar izledi ve Mısır tahtına yeniden çıkmasını sağladığı gü­zel Kleopatra'nın büyüsü altında kalarak bu­rada bir yıl geçirdi. Sonraki üç yıl boyunca mutlak üstünlük elde etmek için savaşlara girişti. Anadolu'nun kuzeyinde kazandığı bir zaferden sonra "Veni, vidi, vici" (Geldim, gördüm, yendim) deyişi ünlüdür.

Sezar İÖ 45'te Roma'ya yerleşti. Kente ve imparatorluğa barış ve düzen sağlama niyetiy­le Pompeius'un bütün yandaşlarını bağışladı. Yabancı halklara Roma yurttaşlığı hakkı tanı­dı. Senatonun üye sayısını artırdı. Böylece daha geniş kesimlerin temsil edilmesini sağla­dı. Kartaca ve Korint (Korinthos) gibi kentle­ri yeniden canlandırdı. İşsizler ile terhis edil­miş askerleri bu kentlere yerleştirdi. Diktatör sanı alan Sezar'a halk bir tanrı gözüyle bakıyordu. Roma tapınaklarından birine hey­keli dikilerek, altına "Yenilmez Tanrı" söz­cükleri yazıldı. Bütün bunlar, imparatorluğu bir kişinin değil, eskisi gibi soylular meclisinin yönetmesini isteyen, Sezar'ın başarısını kıska­nan soyluların hoşuna gitmiyordu. Bir grup soylu Sezar'ı devirmek için bir plan hazırladı. Dürüstlüğü ve onurluluğuyla tanınan Bru-tus'u da kendilerine önder olarak seçtiler. Böylece İÖ 15 Mart 44'te bir senato toplantısında, tarihin en büyük hükümdarlarından biri olan Sezar'ı bıçaklayarak öldürme görevi, dost bildiği ve güvendiği Brutus'a düştü. İngiliz oyun yazarı William Shakespeare'in ünlü Jül Sezar (1599) trajedisi bu olaydan esinlenilerek yazılmıştır.

Dört kez evlenen Sezar'ın ilk karısı ile ilgili çok az şey bilinmektedir. İkinci karısı ve Julia'nın annesi Cornelia İÖ 68'de öldü. Üçüncü karısı Pompeia'dan boşandıktan son­ra İÖ 59'da yaşamının sonuna kadar birlikte olduğu Calpurnia ile evlendi.

MsXLabs.org & Temel Britannica
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 4 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 30 Eylül 2016 21:21
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!