Arama

Saga - Tek Mesaj #2

ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
30 Haziran 2009       Mesaj #2
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Saga
MsXLabs.org & Temel Britannica

Saga, uzun ve serüvenlerle dolu bir kahra­manlık destanı ya da öyküler dizisidir. Bir düzyazı anlatı türü olarak saga çok eski tarihlere dayanır. Günümüzde de, bir savaşta geçen olayları işleyen ya da bir ailenin birey­lerinin kuşaklar boyu başlarından geçenleri anlatan çağdaş sagalar vardır.
İlk sagalar 12.-14. yüzyıllarda İzlanda'da kaleme alınmıştır. Bu dönemdeki saga yazar­ları aynı zamanda İzlanda'nın ilk tarihçileriy­di. İzlanda dilinde yazılan ve bugüne ulaşan en eski tarihsel belge, Ari Thorgilsson'un (doğumu yaklaşık 1067-1148) 1125 dolayların­da kaleme aldığı sağadır. Bu ve öbür tarihsel sagalarda, 9. yüzyılın sonlarına doğru İskan­dinavya'dan gelen kabilelerin İzlanda'ya yer­leşmeleri konu alınır. Çoğu Norveç kralları­nın tarihini anlatan ve "kral sagaları" olarak bilinen bu yapıtların en önemlisi, İzlandalı kabile reisi, şair ve tarihçi Snorri Sturluson'un (1179-1241) yazmış olduğu Heimskringla'dır ("Dünyanın Gözü"). Sonradan çeşitli dillere çevrilen bu yapıtta, savaşçı ve büyücü İskan­dinav tanrısı Odin'in soyundan geldiği varsayılan Norveç krallarının tarihi şiirsel bir dille anlatılır (bak. İskandinav Efsaneleri).
Kral sagalarının yanı sıra, 13. yüzyılda, başlangıçta azizlerin yaşamını konu alan, da­ha sonra çiftçilerin ve sıradan insanların yaşamını yansıtan "aile sagaları" yazıldı. İz­landa sagalarının en ünlüsü olan Njâls saga ("Njâll'ın Sagası") 13. yüzyıl İzlanda yaşamını ayrıntılı biçimde yansıtır. Sağanın başlıca iki kahramanından başka çeşitli karakterlerin de yer aldığı bu yapıtta, insana özgü zayıflıklar ve erdemler işlenir. Sağanın başkişisi Njâll bir kan davasına sürüklenir. Öç almayı zorun­lu kılan bu kan davası yüzünden evi yakılır. İzlanda sagalarının birçoğunda kan davaları­nın belirleyici bir rolü vardır. Sagalarda özve­ri, yiğitlik ve sadakat işlenir. Snorri Sturluson'un şiir sanatı üzerine bir el kitabı niteli­ğinde olan Edda adlı önemli yapıtının ikinci bölümü Eski İskandinav tanrılarına ve barın­dıkları yer olan gizemli Asgardr'a ilişkin bir efsane kitabıdır.
13. yüzyılın sonu ile 14. yüzyılın başında İzlandalı yazarlar Avrupa edebiyatındaki şö­valye romanlarından büyük ölçüde etkilendi­ler. Sigurd adlı yiğit bir delikanlının başından geçenleri anlatan Völsunga saga'da yer alan bazı öğelere ise daha sonra kahramanının Siegfried adını aldığı Nibelungenlied ("Nibelunglar'ın Şarkısı") adlı koşuk biçimindeki Eski Alman destanında da rastlanmaktadır.
Saga sözcüğü, İzlanda dilinde "söylemek" ya da "anlatmak" anlamına gelen segja'dan türetilmiştir. Uzmanlar, sagaların 9. ve 10. yüzyıllardan başlayarak kuşaklar boyu kulak­tan kulağa aktarılıp sonunda 12. yüzyılda yazıya geçirildiğini düşünüyorlardı. Ne var ki, sonradan yapılan araştırmalar yazılı sagaların eski geleneklerden esinlenen ve düş gücüne dayanarak kaleme alınan edebiyat yapıtları olduğunu ortaya çıkardı.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!