Arama

Saga

Güncelleme: 30 Haziran 2009 Gösterim: 4.123 Cevap: 1
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
30 Haziran 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Saga
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Egils saga'nın bir 17. yüzyıl el yazmasında Egill Skallagrímsson
Sponsorlu Bağlantılar
egilskallagrimsson

Saga, Orta Çağ'da İzlanda edebiyatında düz yazı anlatım türlerinden biridir. Geniş olarak ele alındığında "saga" terimi, her türlü düzyazı öykü veya tarihî anlatıyı (azizlerin yaşamları, diğer dillerden yapılmış çeviriler ya da başka din dışı hikâyeler) kapsar. Daha dar anlamda ise yazarın, geçmişte yaşanan olayları, hayâl gücüyle yeniden kurguladığı ve okuyucularına estetik bir şekilde aktardığı tarihsel öykülerdir.
Çağımız araştırmacıları sagaları pek çok alt gruba ayırır. Bunlardan bazıları, İskandinav hükumdarlarının yaşamlarını ele alan "Kral sagaları", mitolojik ve efsanevî olaylardan bahseden sagalar ve "Aile sagaları" adıyla da bilinen "İzlanda sagaları" olarak sayılabilir. Bunlar arasında en çok bilinen ve edebî olarak üstün tutulanlar İzlanda sagalarıdır. Daha ziyade soyluları ele alan sagalardan farklı olarak İzlanda sagaları genellikle çiftçilerin başına gelen olaylardan bahseder. Ana karakterler çiftçi olmasalar bile saga okuyucularından daha üst sınıfta değildirler. Tahminen 930-1050 yılları arasındaki dönemin "Sagalar Çağı" olarak anılmasını sağlayan bu sagalar yaklaşık olarak 1190-1320 yılları arasında yazıya geçirilmiştir.
İzlandacada "söylemek" anlamına gelen "segja" eyleminden türeyen "saga" sözcüğü, sözlük anlamı olarak "söylenen, söylenmiş şey" anlamlarına gelir. Bu türetme dahi başlı başına İzlanda edebiyatında sözlü anlatımın ne denli önemli yer tuttuğunun bir kanıtı niteliğindedir. Bu durum, günümüz edebiyat tarihçileri ve araştırmacılarına sagaların tarihsel olaylar ve gerçeklerden ziyade sanatsal güzellikler yansıtmak amaçlı olduklarını düşündürtse de, bir toplumun gelenek, görenek ve yaşayışlarını ele almaları bakımından sagalar eşsiz kaynaklardır. Ayrıca sagalarda, İzlanda'da Hıristiyanlık öncesi Pagan döneme dair bir önemli bilgilere de rastlanmaktadır.
Sagalarda kahramanlıklar ve sadakat gibi erdemler ön plandadır. İntikam duygusu ve özellikle kan davaları sıkça işlenen konulardır. Günümüz hikâye ve romanlarından farklı olarak karakterlerin ve tiplerin davranışlarını yönlendiren iç düşüncelerine ya da yazarın kişisel bakış açısına yer verilmez.
Möðruvallabók'tan bir sayfa
sagaf13r

Toplam otuz ya da kırk kadar İzlanda sagası bulunmaktadır. Bunların içinde en tanınmışları, en ünlü Orta Çağ yazarlarından Snorri Sturluson'a ait olduğu sanılan "Egils saga" (Egill'in sagası), bir kanun kaçağını konu alan "Gísla saga" (Gísli'nin sagası), sevdiği erkeğin ölümüne sebebiyet veren Gudrun'ün ve ailesinin diğer üyelerinin trajik öykülerini anlatan "Laxdæla saga" (Laxárdal [Hanesinin/Halkının] sagası) ve önemli bir kesim tarafından en iyi saga olarak kabul edilen kahraman Gunnarr ve bilge Njáll ile oğullarının öykülerinin anlatıldığı "Njáls saga" (Njáll'ın sagası) olarak sayılabilir. 13. yüzyılda bulunan Möðruvallabók adlı bir el yazmasında on bir adet İzlanda sagası bulunmaktadır.
13. yüzyıla doğru, konularını efsanelerden alan sagalar giderek yaygınlaşmıştır. Tarihsel gerçeklere bağlı kalmamakla birlikte doğaüstü öğelerle süslü olan bu sagalar İzlanda'nın keşfinden önceki İskandinav tarihini anlatır. Genellikle epey eski olayları ululaştırarak anlatan ve "Fornaldar saga" (Antik Çağ sagası) olarak bilinen bu sagaların en ünlülerinden biri Nibelungen efsanelerinin anlatıldığı 1270 tarihinde yazılan "Völsunga saga"dır.
İzlandacanın geçmişten günümüze dek çok az değişmesinin sonucu olarak sagalar, hâlen ilk yazıldıkları hâlleriyle, çeviriye gerek olmaksızın İzlandaca konuşan kişiler tarafından rahatlıkla anlaşılmaktadır.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
30 Haziran 2009       Mesaj #2
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Saga
MsXLabs.org & Temel Britannica
Sponsorlu Bağlantılar

Saga, uzun ve serüvenlerle dolu bir kahra­manlık destanı ya da öyküler dizisidir. Bir düzyazı anlatı türü olarak saga çok eski tarihlere dayanır. Günümüzde de, bir savaşta geçen olayları işleyen ya da bir ailenin birey­lerinin kuşaklar boyu başlarından geçenleri anlatan çağdaş sagalar vardır.
İlk sagalar 12.-14. yüzyıllarda İzlanda'da kaleme alınmıştır. Bu dönemdeki saga yazar­ları aynı zamanda İzlanda'nın ilk tarihçileriy­di. İzlanda dilinde yazılan ve bugüne ulaşan en eski tarihsel belge, Ari Thorgilsson'un (doğumu yaklaşık 1067-1148) 1125 dolayların­da kaleme aldığı sağadır. Bu ve öbür tarihsel sagalarda, 9. yüzyılın sonlarına doğru İskan­dinavya'dan gelen kabilelerin İzlanda'ya yer­leşmeleri konu alınır. Çoğu Norveç kralları­nın tarihini anlatan ve "kral sagaları" olarak bilinen bu yapıtların en önemlisi, İzlandalı kabile reisi, şair ve tarihçi Snorri Sturluson'un (1179-1241) yazmış olduğu Heimskringla'dır ("Dünyanın Gözü"). Sonradan çeşitli dillere çevrilen bu yapıtta, savaşçı ve büyücü İskan­dinav tanrısı Odin'in soyundan geldiği varsayılan Norveç krallarının tarihi şiirsel bir dille anlatılır (bak. İskandinav Efsaneleri).
Kral sagalarının yanı sıra, 13. yüzyılda, başlangıçta azizlerin yaşamını konu alan, da­ha sonra çiftçilerin ve sıradan insanların yaşamını yansıtan "aile sagaları" yazıldı. İz­landa sagalarının en ünlüsü olan Njâls saga ("Njâll'ın Sagası") 13. yüzyıl İzlanda yaşamını ayrıntılı biçimde yansıtır. Sağanın başlıca iki kahramanından başka çeşitli karakterlerin de yer aldığı bu yapıtta, insana özgü zayıflıklar ve erdemler işlenir. Sağanın başkişisi Njâll bir kan davasına sürüklenir. Öç almayı zorun­lu kılan bu kan davası yüzünden evi yakılır. İzlanda sagalarının birçoğunda kan davaları­nın belirleyici bir rolü vardır. Sagalarda özve­ri, yiğitlik ve sadakat işlenir. Snorri Sturluson'un şiir sanatı üzerine bir el kitabı niteli­ğinde olan Edda adlı önemli yapıtının ikinci bölümü Eski İskandinav tanrılarına ve barın­dıkları yer olan gizemli Asgardr'a ilişkin bir efsane kitabıdır.
13. yüzyılın sonu ile 14. yüzyılın başında İzlandalı yazarlar Avrupa edebiyatındaki şö­valye romanlarından büyük ölçüde etkilendi­ler. Sigurd adlı yiğit bir delikanlının başından geçenleri anlatan Völsunga saga'da yer alan bazı öğelere ise daha sonra kahramanının Siegfried adını aldığı Nibelungenlied ("Nibelunglar'ın Şarkısı") adlı koşuk biçimindeki Eski Alman destanında da rastlanmaktadır.
Saga sözcüğü, İzlanda dilinde "söylemek" ya da "anlatmak" anlamına gelen segja'dan türetilmiştir. Uzmanlar, sagaların 9. ve 10. yüzyıllardan başlayarak kuşaklar boyu kulak­tan kulağa aktarılıp sonunda 12. yüzyılda yazıya geçirildiğini düşünüyorlardı. Ne var ki, sonradan yapılan araştırmalar yazılı sagaların eski geleneklerden esinlenen ve düş gücüne dayanarak kaleme alınan edebiyat yapıtları olduğunu ortaya çıkardı.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!

Benzer Konular

11 Kasım 2011 / Misafir Soru-Cevap
19 Ağustos 2011 / RuffRyders Oyunlar
11 Şubat 2011 / gnrl_omar9 Oyunlar