Arama


ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
7 Eylül 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye

Mondros mütarekesi

Ad:  Mondros Mütarekesi (Mondros Ateşkes Antlaşması)1.jpg
Gösterim: 4493
Boyut:  83.5 KB

Birinci Dünya savaşı sonunda Türkiye ile itilaf devletleri arasında imzalanan mütareke (30 ekim 1918).


Savaşın Türkiye ve müttefikleri için kaybedildiği 1918 eylülünde kesin olarak anlaşılmıştı. Bulgaristan 29 eylülde mütareke imzalayarak savaştan çekildi. 4 ekimde Almanya, 5 ekimde Türkiye, 7 ekimde Avusturya-Macaristan mütareke için ABD başkanı Wilson’a başvurdular. Bu sırada güneyde İngiliz kuvvetleri Anadolu sınırına dayanmış, batıda ise Bulgaristan'ın savaştan çekilmesiyle Makedonya cephesi çökmüş, İstanbul, itilaf devletlerı’nin daha yakından tehdidi altına girmişti, itilaf donanması ise artık savunması 1915'tekı kadar güçlü olmayan Çanakkale boğazı'nı zorlamaya hazırlanıyordu. Wilson'dan gelecek cevabı bekleyecek durumda olmayan Türkiye, İzmir valisi Rahmi Bey aracılığıyla ingilizler'e ayrıca yaptığı mütareke girişiminden de bir sonuç alamadı. Savaşı yürüten Talat Paşa başkanlığındaki ittihat ve Terakki hükümeti mütarekeyi kotaylaştırmak amacıyla istifa etti (8 ekim).

14 ekimde Ahmet izzet Paşa başkanlığında kurulan yeni hükümet başlangıçta, Wilson’dan gelecek karşılığı beklemek ve mümkün olursa müttefikleriyle birlikte barış yapmak eğilimindeydi. Ancak askeri durumun ağırlığı karşısında ayrı barış aramaya yöneldi. Esir general Townshend, barışa aracılık etmesi için serbest bırakılarak İngiltere'nin Akdeniz filosu komutanı amiral Catthorpe'a gönderildi (18 ekim).

Bu girişimin olumlu sonuç vermesi üzerine Mondros limanında ingilizler’e ait Agamemnon zırhlısında mütareke görüşmeleri başladı (27 ekim). Türkiye'yi Bahriye nazırı Rauf Bey başkanlığında Hariciye nezareti müsteşarı Reşat Hikmet ile Genelkurmaydan kaymakam Sadullah beylerden oluşan bir kurul; İtilaf devletleri’ni ise amiral Calthorpe temsil ediyordu. Beş oturum süren görüşmeler sonunda mütareke koşulları, türk delegelerinin çabalarına karşın, ingilizler'in dayattığı biçimde gerçekleşti. 25 maddeden oluşan mütarekenin doğrudan İngiliz çıkarlarını ilgilendiren ilk dört maddesi ile 10. ve 13. maddeleri hiçbir değişiklik yapılmadan olduğu gibi kabul edilmiş, öteki maddelerde bazı değişiklikler yapılmıştı.

Türkiye’yi her bakımdan kıpırdayamaz duruma getirecek kadar ağır otan mütareke koşulları şunlardı:
  1. Çanakkale ve Karadeniz boğazlarının açılması ve Karadeniz'e geçişin sağlanması; Çanakkale ve Karadeniz boğazları istihkâmlarının Müttefiklerde işgal edilmesi;
  2. Türk sularındaki tüm mayın tarlalarının, torpido kovanlarının ve öteki engellerin yerlerinin gösterilmesi ve bunların taranması ya da kaldırılması için, istemde bulunulunca yardım edilmesi;
  3. Karadeniz’deki mayınlara ilişkin eldeki tüm bilgilerin verilmesi;
  4. Müttefik savaş tutsakları ve gözaltında bulundurulan ya da tutsak otan Ermeniler'in tümünün İstanbul'da toplanarak, hiçbir koşuta bağlı olmaksızın, Müttefikler’e teslim edilmesi;
  5. Sınırların denetlenmesi ve iç güvenliğin sağlanması için gerekli otan askeri birlikler dışında türk ordusunun gecikmeksizin terhis edilmesi (birliklerin sayısı ve durumu, daha sonra Müttefiklerde, türk hükümetine danışılarak, saptanacaktır);
  6. Türk karasularında ya da Türkiye'nin işgalindeki sularda bulunan tüm savaş gemilerinin teslim edilmesi; türk karasularında kolluk ya da benzeri amaçlar için gerekli görülebilecek belirli küçük gemiler dışında, anılan gemilerin gösterilecek türk limanında ya da limanlarında gözaltına alınması;
  7. Müttefiklerin, kendi güvenliklerini tehdit edecek bir durum ortaya çıkarsa, herhangi bir strateji noktasını işgal etme hakkına sahip olması;
  8. Bu sırada türk işgali altında otan tüm limanların ve barınakların müttefik gemilerince özgürce kullanılması ve düşman tarafından kullanılmasının önlenmesi (özdeş koşullar, ticaret ve ordunun terhisi amaçlan için türk sularında bulunan türk ticaret gemilerine de uygulanacaktır);
  9. Tüm türk limanlarında ve tersanelerinde her türlü gemi onarımı kolaylıklarından yararlanılması;
  10. Toros tünel sisteminin Müttefiklerde işgali;
  11. K. -B. İran’daki türk birliklerinin gecikmeksizin savaş öncesi sınırların gerisine çekilmeleri için daha önce verilmiş bulunan emrin yerine getirilmesi (“Maverai Kafkas’ın [Kafkasardı] bir bölgesinin türk birliklerince boşaltılması daha önce emredilmiş bulunmaktadır; bu bölgenin geri katan bölümünün boşaltılmasına, oradaki durum Müttefiklerde incelendikten sonra, gerek görülürse, girişilecektir”);
  12. Türk makamlarının haberleşmeleri dışında, tüm telsiz, telgraf ve kablo istasyonlarının Müttefiklerde denetim altına alınması;
  13. Denizciliğe, askerliğe ve ticarete ilişkin her türlü gereçlerin yok edilmesinin önlenmesi;
  14. Ülkenin gereksinimleri karşılandıktan sonra, Müttefikler’e türk kaynaklarından kömür, akaryakıt ve deniz gereçleri satın alma kolaylıktan gösterilmesi (“bu nesnelerden hiçbiri ihraç edilmeyecektir”);
  15. Kafkasya demiryollarının şu sırada türk denetimi altında bulunan bölümlerini de kapsamak üzere, tüm demiryollarında, halkın gereksinimleri gereği gibi göz önünde tutulmak koşuluyla, müttefik makamlarının bunları tümüyle diledikleri gibi kullanabilmeleri amacıyla, müttefik denetleme görevlilerinin yerleştirilmesi (bu hüküm Batum’un Müttefiklerde işgalini de kapsar); Türkiye'nin, Bakü’nün Müttefiklerde işgaline hiçbir biçimde karşı çıkmaması;
  16. Hicaz'da, Asir'de, Yemen'de, Suriye'de ve Irak’ta tüm garnizonların en yakın müttefik komutanına teslim olmaları ve beşinci maddede öngörülen düzenin korunması için gerekenler dışında, tüm birliklerin Kilikia’dan çekilmesi;
  17. Trablus ve Bingazi'deki tüm türk subaylarının en yakın İtalyan garnizonuna teslim olmaları (“bunlar teslim olma buyruğuna uymazlarsa, Türkiye, bu subaylara ikmal göndermemeyi ve kendileriyle haberleşmeyi kesmeyi yükümlenir”);
  18. Mısrata’yı kapsamak üzere, Trablus ve Bingazi'de işgal edilen tüm limanların en yakın müttefik garnizonuna teslimi;
  19. Denizci, asker ve sivil tüm Almanlar'ın ve AvusturyalIlarla bir ay içinde Türkiye'den çıkartılması;
  20. Beşinci madde uyarınca terhis edilecek türk ordusunun, taşıtlarıyla birlikte, araç ve gereçlerinin, silahlarının ve cephanesinin kullanılış biçimi konusunda verilebilecek buyrukların yerine getirilmesi;
  21. Müttefiklerin çıkarlarını korumak için iaşe nezareti'ne bir müttefik temsilcinin atanması. Bu temsilciye, işbu amacın gerektiği tüm bilgilerin verilmesi;
  22. Türk tutsakların Müttefik devletler buyruğunda tutulması (“askerlik çağı dışındaki türk sivil tutsakların salıverilmesi konusu göz önünde tutulacaktır”);
  23. Türkiye bakımından Merkezi devletler (Almanya ve Avustarya-Macaristan) ile tüm ilişkilerin kesilmesi zorun- luğu;
  24. Vilayat-ı sitte'de (altı vilayet: Erzurum, Van, Elazığ, Diyarbakır, Sivas, Bitlis) karışıklı çıkarsa, Müttefiklerin, bu illerin herhangi bir bölümünü işgal etme hakkını ellerinde tutması;
  25. Müttefiklerle Türkiye arasında düşmanca eylemlerin 31 ekim 1918 perşembe günü, yerel saatle öğleden başlamak üzere, durması.
Görünürdeki adının mütarekename olmasına karşın, üzerinde anlaşmaya varılan metin bir teslim belgesi niteliğindeydi. itilaf devletleri'nin mütareke hükümlerine uymamaları durumunda müeyyide bulunmadığı gibi, mütarekenin nasıl uygulanacağı da belirsizdi. Türk delegelerinin bazı güvenceler istemeleri üzerine amiral Calthorpe, Rauf Bey'e yalnızca padişah ve sadrazama açıklanması koşuluyla gizli bir mektup verdi. Calthorpe bu mektubunda “Boğazlar’daki istihkâmların işgalinde yalnız İngiliz ve transız askerlerinin kullanılacağı konusunda güvence vermeye yetkili kılındığını” belirtiyor, sonra Rauf Bey’in bazı taleplerini hükümetine tavsiye ettiğini ya da ilettiğini bildiriyordu.

Bunlar çok küçük sayıda türk askerinin Boğazlar istihkâmlarında kalmasına izin verilmesi, bugünkü şartlar altında hiçbir yunan askerinin İstanbul ya da İzmir’e girmemesinin sağlanması, türk hükümetinin düzeni ve müttefik kişi ve çıkarları korumakta acze düşmesi gibi zorlayıcı ve belirli sebepler gerçekleşmedikçe İstanbul’un işgaiinin sözkonusu olmamasıydı. Ancak, birinci madde dışında bu güvencelerin hiçbir hukuki değeri yoktu ve İngiliz hükümeti bu istekleri reddetmekte tümüyle serbestti.
Türk hükümeti mütarekenin yumuşak biçimde uygulanacağı umudundaydı.

Rauf Bey'e göre, imzalanan mütareke ile devletin bağımsızlığı ile saltanatın hukuku tamamen kurtarılmıştı; yenenle yenilen arasında imzalanmış bir mütareke değil, savaş durumundan çıkmak isteyen iki denk kuvvet arasında imzalanmış bir belge niteliğindeydi. Sadrazam Ahmet izzet Paşa ise ordulara ve mülki makamlara 2 kasımda gönderdiği genelgede OsmanlI devletinin, yapılan öteki mütarekelere göre daha hafifini imzalamayı başardığını bildiriyordu. Oysa hükümetin görüşüyle itilaf devletleri'nin Türkiye planları arasında bir karşıtlık vardı. Mütarekeyi sert biçimde uygulamaya kararlı otan İtilaf devletleri aralarında daha önce yaptıkları paylaşma antlaşmaları doğrultusunda ülkenin işgaline, ordunu terhisine ve silahların alınmasına giriştiler.
Kaynak: Büyük Larousse
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 20 Ekim 2018 18:56
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!