Arama


ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
30 Ekim 2009       Mesaj #5
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Osmanlı İmparatorluğu Döneminde Anadolu'da Yapılan Arkeolojik Kazılar
  • Boğazköy
1906 yılına kadar Hititler ile ilgili bilinenler şunlardı: Başta Texier olmak üzere birçok gezgin Anadolu’nun birçok yerinde ve Kuzey Suriye’de o güne dek görülmemiş tarzda yapı, rölyef ve yazıtlar hakkında bilgi vermişlerdi. Ardından, A.H. Sayce bunların İncil’de adı geçen Hitit uygarlığına ait olabileceğini söylemişti. Mısır ve Asur kaynaklarından da doğrulanan bu bilgiler ışığında Hititlerin anayurdunun Anadolu olduğu anlaşılmıştı. Zincirli’de yapılan ilk kazılarda ise, bu yerleşimin büyük bir olasılıkla Geç Hitit Dönemi olabileceği düşünülmüştü. Bu süre zarfında Sayce birkaç Hitit hiyeroglif sembolünün anlamını çevirmiş ama bu çevirilerinin doğruluğunu da ispatlayamamıştı.
Hugo Winckler
Ad:  10.jpg
Gösterim: 312
Boyut:  7.7 KB
Ardından, 1906 yılında Hugo Winckler, Theodor Makridy Bey ile birlikte Boğazköy’ü kazmaya başladı. Bu, daha önce Sidon’da kazı yapmış, Asur uzmanı bir arkeolog için fazlasıyla beceriksiz bir kazıydı. Buna rağmen, ertesi yıl tek bir açmada 2500 kil tablet birden bulundu. Zaten, hem Winckler’in, hem Theodor Makridy’nin yegane amacı Hitit tabletleriydi. Kalıntıları ve mimari eserleri dert eden sadece Winckler’in yardımcısı Otto Puchstein'di, onu da kimsenin ciddiye aldığı yoktu.
Boğazköy kazıları, tarz ve üslup olarak fazla değişmeden, bu şekilde 5 yıl devam etmiş ve 1911 yılına gelinmişti. Üst üste 5 yıldır burayı kazan Hugo Winckler artık çok hastaydı. Yanında sürekli hemşiresiyle dolaşıyor, daha doğrusu dolaşmıyor, kazı evinde kalıyor, kazı alanlarına bile gidemiyordu. Kazı tamamen Theodor Makridy’nin yönetimindeydi, o da bu yetkiyi, daha önce yaptığı gibi, ustabaşlarına bırakmıştı. Açmalardan çıkan buluntular ustabaşı tarafından Makridy Bey’e getiriliyor, o da beğendiği buluntuları Winckler’e gösteriyordu. Bu yıl da, diğer yıllarda olduğu gibi Büyük Kale’de kazıya devam edildi, yanısıra Büyük Tapınak (Tapınak I) ve etrafı da açıldı. Fazla bir buluntu yoktu ve kazıda açığa çıkan mimari buluntulara hala önem verilmiyordu.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!