Üye Ol
Giriş
Hoş geldiniz
Misafir
Son ziyaretiniz:
12:38, 1 Dakika Önce
MsXLabs Üye Girişi
Beni hatırla
Şifremi unuttum?
Giriş Yap
Ana Sayfa
Forumlar
Soru-Cevap
Tüm Sorular
Cevaplanmışlar
Yeni Soru Sor
Günlükler
Son Mesajlar
Kısayollar
Üye Listesi
Üye Arama
Üye Albümleri
Bugünün Mesajları
Forum BB Kodları
Your browser can not hear *giggles*...
Your browser can not hear *giggles*...
Sayfaya Git...
Pazar, 07 Aralık 2025 - 12:39
Arama
MaviKaranlık Forum
Osmanlı İmparatorluğu Döneminde Anadolu'da Yapılan Arkeolojik Kazılar
-
Tek Mesaj #5
ThinkerBeLL
VIP
VIP Üye
30 Ekim 2009
Mesaj
#5
VIP
VIP Üye
Osmanlı İmparatorluğu Döneminde Anadolu'da Yapılan Arkeolojik Kazılar
Boğazköy
1906 yılına kadar Hititler ile ilgili bilinenler şunlardı: Başta Texier olmak üzere birçok gezgin Anadolu’nun birçok yerinde ve Kuzey Suriye’de o güne dek görülmemiş tarzda yapı, rölyef ve yazıtlar hakkında bilgi vermişlerdi. Ardından, A.H. Sayce bunların İncil’de adı geçen Hitit uygarlığına ait olabileceğini söylemişti. Mısır ve Asur kaynaklarından da doğrulanan bu bilgiler ışığında Hititlerin anayurdunun Anadolu olduğu anlaşılmıştı. Zincirli’de yapılan ilk kazılarda ise, bu yerleşimin büyük bir olasılıkla Geç Hitit Dönemi olabileceği düşünülmüştü. Bu süre zarfında Sayce birkaç Hitit hiyeroglif sembolünün anlamını çevirmiş ama bu çevirilerinin doğruluğunu da ispatlayamamıştı.
Hugo Winckler
Ardından, 1906 yılında Hugo Winckler, Theodor Makridy Bey ile birlikte Boğazköy’ü kazmaya başladı. Bu, daha önce Sidon’da kazı yapmış, Asur uzmanı bir arkeolog için fazlasıyla beceriksiz bir kazıydı. Buna rağmen, ertesi yıl tek bir açmada 2500 kil tablet birden bulundu. Zaten, hem Winckler’in, hem Theodor Makridy’nin yegane amacı Hitit tabletleriydi. Kalıntıları ve mimari eserleri dert eden sadece Winckler’in yardımcısı Otto Puchstein'di, onu da kimsenin ciddiye aldığı yoktu.
Boğazköy kazıları, tarz ve üslup olarak fazla değişmeden, bu şekilde 5 yıl devam etmiş ve 1911 yılına gelinmişti. Üst üste 5 yıldır burayı kazan Hugo Winckler artık çok hastaydı. Yanında sürekli hemşiresiyle dolaşıyor, daha doğrusu dolaşmıyor, kazı evinde kalıyor, kazı alanlarına bile gidemiyordu. Kazı tamamen Theodor Makridy’nin yönetimindeydi, o da bu yetkiyi, daha önce yaptığı gibi, ustabaşlarına bırakmıştı. Açmalardan çıkan buluntular ustabaşı tarafından Makridy Bey’e getiriliyor, o da beğendiği buluntuları Winckler’e gösteriyordu. Bu yıl da, diğer yıllarda olduğu gibi Büyük Kale’de kazıya devam edildi, yanısıra Büyük Tapınak (Tapınak I) ve etrafı da açıldı. Fazla bir buluntu yoktu ve kazıda açığa çıkan mimari buluntulara hala önem verilmiyordu.
BEĞEN
Paylaş
Paylaş
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
Cevapla
Kapat
Saat: 12:39
Hoş Geldiniz Ziyaretçi
Ücretsiz
üye olarak sohbete ve
forumlarımıza katılabilirsiniz.
Üye olmak için lütfen
tıklayınız
.
Son Mesajlar
Yenile
Yükleniyor...