Arama

Sentor / Kentaur - Tek Mesaj #3

ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
22 Aralık 2009       Mesaj #3
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
At adamlar: Kentaurlar

Eski medeniyetlerin mitolojilerinde ve sanatlarında rastlanan doğaüstü yaratıklardan en ilginç olanlarından biri Kentaur'dur. Bu yarı insan yarı atın çıkışı diğer karışık yaratıklar gibi Doğu kökenli olsa da daha çok Yunan’da benimsenir. Kentaurların başları, göğüsleri, kolları ve bazen de ön bacakları insan, karınlarından arkası at biçimindedir. Yeleleri, kuyrukları vardır. Yabanıl ve azgındırlar. Dağlarda ve ormanlarda yaşarlar ve çiğ et yerler.
Kentaurlar ilk olarak Mezopotamya’da Babil sınır taşlarında görülürler. Kassiti’de ve Orta Asur döneminde mühür üzerinde de oldukları bilinir. Bazen kuyruğu aslan gibidir. İnsan kısmı genellikle bir sopa veya benzeri bir şeyle silahlandırılmış olarak diğer hayvanları avlarken gösterilirler. Orta Asur döneminden bir silindir mühürdeki sakallı ve kanatlı kentaur bir antilopu yakalar. Başında konik bir şapka ve elinde bir silah vardır. Asur sanatında üst kısmı erkek, belden aşağısı aslan olan aslan-kentaur’a da rastlanır. Genellikle boynuzlu tanrılık kasketi giyen bu yaratığın ismi Urmahlulluy’dur. Demon Mukilresule-muttiyle çarpıştığı sahneleri de bulunan ve kötü güçleri korkutan aslan-kentaur Ninive’den Asurbanipal’in sarayının bir odasındaki anıtsal kabartmada da yer alır.
Girit ve Miken sanat eserlerinde de bu figürler vardır. Girit’ten Arqiue Heraum’da bulunan bir mücevher taşında iki kentaur karşılıklı dururlar. Kentaur’un primitif örneklerinden sayılabilecek bu tasvirlerle Girit’ten bir mühründe de karşılaşılır. Burada mitolojik bir sahne içinde değildir. Girit ve Miken mücevherlerinde diğer karışık yaratıkların bir çeşididir ve dekoratif özellik taşır.
Anadolu’da Urartu krallığından kalan -MÖ 7. yüzyılda- Asur modelleri bronz ve fildişi eserlerde kentaur figürü uygulanır. Van yakınlarındaki Toprakkale’den bir mobilya parçasında kentaurun yüzü fildişi ve taşa oyuludur. Boynuzları kakmadır. Tüyleri, saçı, elbisesi ve süslemeler son derece düzgün ve ustalıkla yapılmıştır. Anadolu’da M. Ö. 6. yüzyılın ikinci yarısında Pazarlı’dan Frigya döneminden pişmiş toprak levhada karşılıklı duran ve ellerinde dal tutarak koşan kentaurlar vardır. İyonyalı ustaların sevdiği bir tarz olan arka ayaklarından sadece sağdakinin göründüğü, soldakinin saklı kaldığı tasvir Larrisa’daki eserlerde de yer bulur. Pazarlı’dakiler Larissa’dan örnek alınmıştır.
Yunan mitolojisindeki kentaurlar İksion’un soyundandır. İksion Deioneus’un kızı Dia ile nişanlıyken kayınpederine armağanlar vermeye ant içer ama evlenince sözünü tutmaz. Üstelik Dia’nın babasını yanan bir kuyuya atar. Bu suçlarından dolayı kınanan İksion’a Zeus acır ve ona sığınak arar. İksion ise Zeus’un karısı Hera’ya gözünü diker. Zeus, Hera şeklinde bir bulut biçimlendirip Nephele adlı bu bulutu İksion’a gönderir. O da, bulutu Hera zannederek birleşir. Bu birleşmeden kentaur doğar. Zeus, İksion’u ateş içinde bir tekerleğe bağlar ve sonsuza dek yanmasını sağlayarak cezalandırır.
At adamlardan Kherion ile Pholos İksion’dan doğma değildir. Kronos’la Philyra’nın oğlu Kherion at adamların en iyisi, en ünlüsü ve en bilginidir. Kronos deniz perisi Philyra ile birleşmek için at biçimine girer. Adı elden gelir, eli her şeye yatkın anlamında “Kheir” dır. Bir doğa adamı olan Kheiron doğadan öğrendikleriyle en büyük yiğitleri yetiştirir. Asklepios, İason ve Tanrı Apollon bile ondan ders alırlar. En ünlü öğrencisi olan Akhilleus üstün yeteneklerini mağarada hocası Kheiron’la geçirdiği eğitim yıllarına borçludur. Bu bilge at adam, Akhilleus’a avlanmayı, savaşmayı öğretir, müzik, ahlak ve tıp dersleri verir. Kentaurlardan farklı olan diğer at adam Pholos’tur. Silenos’la bir orman perisinin birlikteliğinden dünyaya gelir. İnsansever, konuksever, bilgili ve yararlıdır. Her ikisi de diğer at adamlardan faklı olarak hoşgörülüdürler ve vahşi değillerdir.
Kentaurların Herakles ile efsaneleri vardır.
Erymanthos domuzu avına çıkan Herakles Pholos’a konuk olur. Pholos onu ağırlar ve kendisi çiğ et yerken Herakles’e pişmiş et ikram eder. Bir ara Herakles şarap ister, Pholos Dionysos’un kentaurlara armağan ettiği bir testi şarabı olduğunu ama hepsinin malı olduğu için bunu açmaya cesaret edemediğini söyler. Herakles’in ısrarı üzerine şarabı açar ve içmeye başlar.
Şarap kokusunu alan at adamlar kocaman taşlar, kayalar, köknar ağaçları ve meşalelerle dağlardan gelip Herakles’e saldırırlar. Herakles ilk saldıran at adamları öldürür. Bu kavgada Pholos da arkadaşı olan bir kentaurun gövdesinden çıkardığı zehirli bir oku ayağına düşürüp ölür. Herakles diğer kentaurları ovarken Kherion’u da bir okuyla yaralar ve onu iyleştirmeye çalışır. Ölümsüz olan Kherion çektiği acıdan dolayı ölmek ister. Prometheus onun ölümsüzlüğünü almayı kabul edince de hayatını kaybeder. Kentaurların annesi olan bulut tanrıça Nephele bir yağmur fırtınasıyla yardıma gelir ama dövüşte Herakles Daplnis’i, Argeis’u, Oreius’u, Aphphion’u, Hipotiun’u, İspoples’i, Meletahaktersi, Thereus, Doupon’u, Phriksus’u ve Homadus’u da öldürür. Bir başka Herakles ile ilgili efsanede at adam essos önemli bir rol oynar. Herakles Pholos ile birlikte kentaurların saldırısına uğrayınca Nessos’a karşı da savaşır. At adam Euenos ırmağı kıyısına sığınır ve orada yolculara ırmağı geçirtir. Herakles karısı Deianeira ile bu ırmağı geçerken Nessos sırtına aldığı Deianeira’na sahip olmak ister. Herakles’in attığı bir okla can verirken Deianeira’ya uzattığı iksirle kocasının sevgisini her zaman koruyabileceğini söyler. Trakhis’e varınca Herakles Deianeira ile Hyllos’u orada bırakıp başka işlere koşar. Bir ara Oikhalia kralı Eurythos’u yenip kızı İole’yi tutsak alır ve Deaineira’nın yanına gönderir. Zaferini kutlamak için de karısından yeni bir gömlek ister.
Kocasının tutsağı olan güzel İole’ye aşık olduğunu ve kendisini onunla aldattığını haber alan Deaineira korkunç bir öfkeye kapılır ve o sırada Nessos’un büyülü kanını hatırlar. Yeni gömleği bu iksire batırarak Herakles’e gönderir. Herakles sırtına giyer giymez gömlek derisine yapışır ve yakmaya başlar. Gömleği çıkarırken de derisi yüzülür.
At adamların Teselyalı Lapithlerle de efsanesi vardır. Lapith kralının annesi Dia İksion’un ilk karısıdır. Bu durum Kentaurlar ile Peirithoos’u akraba yapar. Diyotor Lapithlerle Kentaurlar arasında iki kez savaş olduğundan bahseder ve ilk savaşı bu yakın akrabalığa bağlar. İksion’un havada veya sonraki inanışa göre yeraltında durmadan yanarak dönen bir tekerleğe bağlı olarak sonsuza dek cezalandırılmasından sonra Peirithos krallığı ele geçirir. Üvey kardeşleri kentaurlar krallıktan pay almak isteyip Peirithoos bu isteği reddedince Lapith ve Kentauros savaşlarının ilki patlar. Aralarındaanlaşma sağlandıktan sonra Peirithoos, Hippodameia ile evlenirken kentaurosları da düğüne davet eder. Şarap içip sarhoş olan Eurytion gelini kaçırmaya çalışır ama Theseus bunu önler. Taşlarla ve ağaç dallarıyla silahlanan at adamların birçoğu öldürülür, diğerleri ise Epirus’un sınırlarına kadar sürülür ve Pindus dağının yamaçlarına sığınırlar. Vergilius’a göre savaşı tanrı Ares başlatır. Lapithler ya Ares’e düğün için kurban kesmeyi unutmuşlar ya da tüm tanrıları düğüne davet ettikleri halde onu çağırmamışlardır.
Bunun üzerine Ares, misafir kentaurların sarhoş olarak düğünü bozmalarını sağlar. Kentaurlar Yunan sanatında en çok vazolarda ve tapınak frizlerinde savaşları ile ilgili durumlarda görülürler. Nadir de olsa ön ayaklarının insan ayağı olarak gösterildiği örnekleri vardır ama çoğunlukla dört bacağı da
at bacağı olarak tasvir edilirler. Önden tamamıyla insan gibi olan örneklerinden en erken tasviri 11 cm yüksekliğinde bronz bir heykeldir ve MÖ 8. yüzyıl ortasına tarihlenir.
Kentaurlar Arkaik dönemde amforalarda, elbise in yapılmış altın plakalarda, yüzük taşlarında, küçük bronz heykellerde ve Klazomenai lahitlerinde yer alırlar. Amforalardaki resimlerde uzun saçlı, yeleli ve uzun gövdelidirler. Bir ellerinde ağaç dalı diğer ellerinde yakaladıkları bir hayvan bulunur. Bacakları dört nala koşar vaziyettedir. İnsan ön bacaklarının sonunda toynağı olan kentaurlar, New York Metropolitan müzesindeki bir Klazomenai lahitinde ve Larisa Tapınağı frizindeki bir kentauromakhi sahnesindedir.
Ayrıca Larisa Tapınağındaki örnekte ve Berlin müzesi’ndeki Klazomenai Lahitinde at kulaklıdırlar. Genellikle uzun saçlı gösterilirler ama Zeus Tapınağı’nda, Parthenon Tapınağı’nda, Hephaiston Tapınağı’nda ve Likya Lahitinde kısa saçlıdırlar.
Akik taşından yapılmış 15 mm uzunluğundaki yüzüklerden birinde kentaur Nessos, Herakles ve eşi Deinaneira vardır. En öndeki figür Nessos’tur. Uzun saçlı başı geriye çevrilidir ve diz çökmüştür. Ortadaki Deinaneira Herakles’e doğru yürür. Bir eliyle eteğini tutarken diğer elini Nessos’a uzatmıştır ve ona bakar. En soldaki üzerinde aslan postu olan Herakles diz çökmüş ve yayını germiş Nessos’a zehirli
oklarından birini atmak üzeredir. Bu minik yüzük taşı son derece güzel bir iştir. Aynı dönemden başka bir yüzük taşında kentaur aslan başlıdır ve kanatlıdır. Ön kısmı insan arka kısmı at gövdesidir. Sakallı, kısa ve ucu kalkık burunlu ve uzun hayvan kulaklıdır. Kaburga kemikleri vücut üzerinde belirgindir. İki eliyle bir domuzun bacaklarından baş aşağı tutar. Kuyruğu arka bacağa paralel olarak yere iner. Kanatları sırtından çıkıp yukarıya doğru yükselir.
MÖ 6. yüzyılın ikinci yarısına tarihlenen Assos Tapınağı frizinde, art arda sıralanmış kentaurlar, elindeki yayla onlara ok atan Herakles’ten kaçarlar. Figürlerin göğüsleri cepheden, baş, bacak ve at gövdeleri profildendir. Doludizgin kaçan badem gözlü at adamların ince ve uzun gövdeleriyle insan bacakları arasında bir oransızlık göze çarpar.
Kuyrukları eğik bir şekilde aşağıya sarkar. Ön bacakları kendilerinden bir öncekilerin arka bacakları üzerine yerleşir. Bu üst üste bindirme etkiyi artırır ve tekrarlama motifi meydana getirir. Kollar havaya yatay olarak açıktır bu da kaçışlarını daha da vurgular.
Olimpia’da MÖ 456 tarihli Zeus Tapınağı alınlığında Apollon’un sağında ve solunda savaşan Kentaurlar ve Lapithlerden oluşan bir topluluk göze çarpar. Kentaurların Lapith kadınlarını kaçırışının gösterildiği heykellerin birbiriyle ilişkileri hareketlerin ustalıkla birleştirilmesiyle verilir. Atina Parthenon
Tapınağı’nın 32 metopundan 24’ünde Kentauromakhi sahneleri bulunur. Bu kabartmalardaki derinlik üç boyutlu heykel izlenimi verir. MÖ 448-442 yıllara tarihlenen bu kabartmalar Yunan Klasik Dönemi heykeli konusunda da fikir edinmeyi sağlar. At adamların ve karşılarında avaştıkları çıplak bedenli figürlerin kasları, yz ifadeleri, vücut oranları ustaca biçimlendirilmiştir. Hareketler gerçekçi ve etkileyicidir.
Likya bölgesindeki Trisa şehrinde inşa edilen M.Ö. 420-410 tarihli Gölbaşı Mezar Anıtı’nın doğu duvarında, kuzey iç duvarında ve güney dış duvarın solundaki alt frizde Kentauromakhi sahneleri yer alır. Kabartmalı bloklardaki sahneler birbirini takip eder. Hareketlerde ve mücadelelerde şiddet dikkati çeker. Doğu etkisi olan kabartmalarda hareketsiz figürlerde bile elbise dalgalanmaları ve kıvrımları işlenmiştir.
Likya Lahtinin dar yüzlerinden birinde bir geyik için dövüşen iki kentaur diğer yüzünde arka ayakları üzerinde doğrulmuş at adamların lapith Keineus’a saldırması tasvir edilmiştir.
kntaurların hiddetli bakışları, çatık kaşları, gözleri altındaki ve alınlarındaki kırışıklıklar kızgınlıklarını gösterir. Kısa saçlı ve sakallı yaratıkların korkutucu ifadeleri güçlüdür. Gövdeleri ve toynakları gerçeğe uygundur.
Bu mitolojik yaratıklar tüm tasvirlerinde hareket halindedirler. Genellikle profilden görülürler. Gergin vücutları, kaba hatları ve öfkeli ifadeleri onların hayvan içgüdülerini, azgın ve yabani özelliklerini belirginleştirir.
Şaraba ve kadına düşkündürler. Alkolün etkisiyle şiddete eğilim gösterirler. Taşlar ve ağaç dallarıyla dövüşürler.
Malmaison'da bronz bir sentor heykeli
450pxcentauremalmaison


*****
Kaynaklar
Akurgal, Ekrem, Pazarlı’da Çıkan Eserler, Belleten, c.7, 1943
Erhat, Azra, Mitoloji Sözlüğü, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1984, s:189
Frankfurt, H., The Art and Architecture of Ancient Orient, Penguen Books, 1958, s:336
Graues,P., The Concise Dictionary of Classical Mythology, Prometheus Press, New York, 1965, s:184
Grimal, P., The Concise Dictionary of Classical Mythology, Basil Blackwell, 1990, s:89
Nilsson, M.D, The Minoan and Mycenaen Religion and its survival in Grek Religion, Lund, 1950, s:37
Tulunay, E.T., Thesus ve Kentauromakhi


- Alıntıdır -
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!