Arama


asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
7 Nisan 2010       Mesaj #4
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın

TANZİMAT


Osmanlı İmparatorluğu'nda 19. yüzyılda yapılan reformlara ve bu reformların yapıldığı döneme verilen ad.

3 Kasım 1839 tarihinde Tanzimatı Hayriye Fermanı'nın (kısaca Tanzimat Fermanı ya da Gülhane Hattıhümayunu) ilân edilmesiyle başlar. 1876'da I. Meşrutiyet'in ilânıyla son bulur. II. Mahmut döneminde girişilen Batılılaşma hareketlerinin devamı niteliğindeki Tanzimat Fermanı, Mustafa Reşit Paşa tarafından hazırlanarak Padişah Abdülmecit'e sunuldu. Onun onayından geçtikten sonra yine Mustafa Reşit Paşa tarafından 3 Kasım 1839'da Topkapı Sarayı'nın Gülhane Bahçesi'nde devlet büyükleri ve yabancı devlet temsilcileri önünde okunarak yürürlüğe girdi.

Ferman beş bölümden oluşmaktaydı. Birinci bölümde, Osmanlı Devleti'nin kuruluşundan itibaren Kuran'ın hükümlerine ve şeriata saygı gösterildiğinden, devletin gönençli hâle geldiği belirtilmekteydi. İkinci bölümde 150 yıldan beri türlü gaile ve nedenlerle ne şeriata ne de yararlı yasalara saygı gösterildiği, bu yüzden de devletin eski güç ve gönencinin yerini zayıflık ve fakirliğe bırakmış olduğu anlatılmaktaydı. Üçüncü bölümde, Tanrı'nın inayeti ve Peygamber'in yardımıyla devletin yönetimini iyileştirmek için yeni yasaların konulması gerektiğine işaret edilmekte, dördüncü bülümdeyse yeni yasaların dayandırıldığı genel ilkeler gösterilmekteydi:
  • Müslüman ve Hristiyan bütün uyrukların ırz, namus, mal ve can güvenliğinin sağlanması,
  • verginin düzenli usule göre ayarlanması ve toplanması,
  • askerlik ödevinin ayarlanması ve usule göre asker toplanması. Beşinci bölüm, bu yasaların yapılması ve uygulanması için gereken önlemleri belirtiyordu.
Vergiler, yasaların saptadığı yöntemlerle alınacaktı. Öte yandan açıktan soruşturma yapılıp hüküm verilmedikçe, kimseye gizli ya da açık ölüm cezası uygulanmayacaktı. "Siyaseten katl" yasak ediliyordu. Bir kimsenin suçunden ne mirasçıları sorumlu olacak ne de malları müsadere edilecekti. Fermana göre Hristiyan ve Müslüman bütün uyruklar eşit sayılacak, bundan böyle devletin amacı, çeşitli unsurların birlik ve düzen içinde yaşamasını sağlamak olacaktı. "İttihadı Anasır" terimi bu yeni ülkünün dile getirilişi oluyor ve çokluğun, çeşitliliğin birliğini açıklıyordu.

Müslümanlar ile Müslüman olmayanlar arasında yasa önünde eşitlik ilkesi aslında Avrupa devletlerini yumuşatma ve onların güvenini kazanma bakımından verilen bir ödün olduğu gibi, Tanzimat'ın öngördüğü reformlar içinde, eski İslâm geleneğinden ayrılışı dile getirmesi bakımından en radikal ve en güç yürütülecek olanıdır. Tanzimat, başını Hüsrev Paşa'nın çektiği muhaliflerine karşın elden geldiğince ve sosyal yapının elverdiği ölçüde uygulanmaya çalışıldı.

Gülhane Hattı'nın hükümlerinin uygulanması iki evrede incelenebilir:
1. Evre, Tanzimat Fermanı'nın ilânından 1856 Islahat Fermanı'na,
2. evre, Islahat Fermanı'ndan 1876'da I. Meşrutiyet'in ilânına kadar sürer. Birinci evrede Mustafa Reşit Paşa, ikinci evrede ise, Ali Paşa, Fuat Paşa ve Ahmet Mithat Paşa'nın ve bunların etrafında toplanan devlet adamlarının çaba ve hizmetleri olmuştur.

Gülhane Hattı'nın getirmiş olduğu hükümlerin uygulanması şekli Ocak 1840 tarihli bir fermanla bütün eyaletlere bildirildi.

Aynı yıl "iltizam usulü" kaldırıldı. Her yerin toprak ürününe ve ticarî mevkiine ve herkesin gücüne, gelirine uygun olarak adil vergi alınması kabul edildi. Eyaletlere malî işlerden sorumlu "Muhassıl Emval" adı altında memurlar gönderildi. Bütün devlet memurları maaşa bağlandı. Eyalet merkezlerinde ve ilçelerde hatta köylerde birer "meclis" kurulması emredildi. Bu meclisler, Tanzimat'ın esaslarına uygun hareket etmeyenlerle vergi işlerinde yolsuzluk yaptığı görülenleri şeri kanunlara göre yargılayarak cezalandırmakla da görevliydiler.

Bu meclisler, Fransız "department" meclisleri örnek alınarak oluşturulmuştu. "Angarya" usulü ülkenin her tarafında kaldırıldı. Cizye sorunu da yeni bir düzene bağlandı. Tanzimat kararının ve tüzüklerinin hazırlanmasıyla görevli bulunan Meclisi Ahkâmı Adliye yeni baştan düzenlendi. 1840 yılında bir "Ceza Kanunu" çıkarıldı. 1841'de Maliye Nezareti yeniden kuruldu. Vergilerin toplanması için yeni yönetmelikler çıkarıldı.

Dış ticaretin gelişmesi için bazı ülkelerle ticaret anlaşmaları yapıldı. Tanzimat'ın ilânından sonra Mustafa Reşit Paşa'nın dış siyaset ve ticarete ağırlık vermesinin başlıca nedenlerinden biri de Mısır sorununun çözülmesi konusunda Avrupa devletlerinin yardımını sağlamaktı. Nitekim Avrupa devletleri Mısır sorununa müdahale ettiler. Mehmet Ali Paşa, Londra Antlaşması'nı kabul etmek zorunda kaldı.

Dış siyasetle ilgili ikinci önemli olay, 13 Temmuz 1841 tarihinde Osmanlı Devleti ile büyük Avrupa devletleri arasında Londra'da yapılan, Boğazlar'a ilişkin antlaşmadır. Bu antlaşmayla Boğazlar'da Rus himayesinin yerleşmesini sağlayan 1833 Hünkâr İskelesi Antlaşması'nın koşulları yürürlükten kaldırıldı ve Boğazlar uluslararası bir statüye bağlandı. dış siyasetteki bu başarılara karşın, Tanzimat'ın iç siyasette getirdiği reformların uygulanmasında büyük zorluklar çıktı.

Tanzimat'ın ikinci yılında devlet, düzenli vergileri bile toplayamadı. Maliye büyük bir sıkıntıyla karşı karşıya kaldı. Mustafa Reşit Paşa, "kaimei müteberei nakdiye" adı altında yeni kâğıt para çıkararak malî bunalımı önlemeye çalıştı. Ancak eyaletlerde ve başkentte Tanzimat'a karşı muhalefet güçlendi. Reşit Paşa gözden düşerek tekrar Paris elçiliğine atandı (1841).

Böylece Tanzimat hareketi bir duraklama devrine girdi. Abdülmecit, reformların sürmesi için büyük çaba gösterdi. Ordunun düzenlenmesi, bilimin gelişmesi, yeni okulların açılması, memleketin imarı için gerekli önlemlerin alınmasını bir fermanla emretti. 1843'te ordunun yeniden düzenlenmesi için bazı kararlar alındı. Mekâtibi Rüştiye Nezareti kurularak rüştiye mektepleri açıldı. Sıbyan mektepleri ıslah edildi. 1847'de "Mekâtibi Umumiye Nezareti" kuruldu.

Yapılan birçok girişim ve düzenlemeye karşın devletin dış ve iç siyasetinde istikrar sağlanamadı. Reform hareketlerinin daha ileri bir evreye ulaşamamasında iç tepkiler kadar, dış etkilerin de rolü oldu. Gerek Fransız Devrimi'nden sonra gelişen ulusçuluk hareketleri, gerekse Avrupa devletlerinin kışkırtmaları sonucunda imparatorluk topraklarında birçok mezhep ve din çatışması, ayaklanmalar oldu.

Lübnan'da Dürzîler ile Marunîler arasındaki çatışmalar (1840), Yunanistan ile Osmanlı Devleti arasında çıkan gerginlik, Eflâk ve Boğdan ayaklanmaları sonucunda Rusya'nın Boğdan'a girmesi, Baltalimanı Antlaşması'nın yapılması, Kutsal Yerler Sorunu, Kırım Savaşı ve bunun sonucunda yapılan Paris Antlaşması bu dönemin başlıca siyasî olaylarıdır. Babıâli, Paris'te yapılacak barış görüşmelerinden önce, 18 Şubat 1856'da Islahat Fermanı'nı ilân ederek içişlerine müdahale yolunu kapamaya çalıştı.

Islahat Fermanı, Gülhane Hattıhümayunu'ndan sonra, I. Meşrutiyet'in ilânına kadar (1876) devletin iç ve dış siyasetinde uygulanan ve yapılacak reformları yükümlenen bir anayasa hükmü olarak kabul edilebileceği gibi; Tanzimat döneminde bir dönüm noktası oluşturarak Tanzimat'ın ikinci dönemi denilebilecek yeni bir evre açar. Tanzimat Fermanı ile 1856 Islahat Fermanı arasında amaç açısından önemli bir fark yoktur. Ancak Tanzimat Fermanı'nın bir insan hakları bildirisi niteliğini taşımasına karşın, Islahat Fermanı doğrudan doğruya Müslüman olmayan uyrukların durumunu düzenliyordu. Onlara yeni birtakım haklar tanınıyordu.

Ferman şöyle özetlenebilir: Hristiyanların dinî nitelikte bütün hak ve ayrıcalıklarının korunması, bütün uyruklar için din ve dinî törenleri yerine getirme özgürlüğü, Hristiyanların da Müslümanlar kadar güvenliğe sahip olma hakkı, Hristiyanlara küçültücü, onur kırıcı, ayırımcı biçimde davranılması yasağı, bütün görevlerin ve okulların ayırım yapmaksızın herkese tam bir eşitlikle açık olması, bütün toplulukların okul açabilmesi, eşit ve özgür bir biçimde ticaret ve ekonomi alanında girişimde bulunabilmesi, Müslümanlar ile Müslüman olmayanlar arasında vergi eşitliği, Müslüman olmayanların da yerel meclislerde temsil edilmeleri, askere alınmaları vb. Islahat Fermanı'nın yanı sıra birçok yeni yasa da çıkarıldı.

1858 "Arazi Kanunnamesi"yle toprakta kişisel kullanım hakkının alanı genişletildi ve yasanın güvencesi altına alındı. Medenî hukuk alanında 1869-1876 yılları arasında uzun süren çalışmalardan sonra "Mecellei Ahkâmı Adliye" kısaca "Mecelle" adı verilen yapıt oluşturuldu. Bu dönemde büyük dış borçlanmalara gidildi. Osmanlı Devleti'ne para akın etmeye başladı. 1863 yılında Osmanlı Bankası'nın kuruluşu dış borçlanmayı kolaylaştıran bir etken oldu.

Osmanlı hükümeti 6 Ekim 1875'te İstanbul gazetelerine yayınlattığı bir bildiriyle dış borç karşılığı çıkarılan tahvillerin kuponlarının ancak bazısını ödeyebileceğini ilân etti. Ödemelerin durdurulması, Avrupa'da olumsuz etki yarattı. Rusya ile savaştan sonra 1881'de dış borçların ödenmesini denetleyecek olan "Düyunı Umumiye" kuruldu. Bu dönemde de Osmanlı Devleti iç ayaklanmalardankurtulamadı. Sırasıyla Bosna-Hersek, Sırbistan ve Girit isyanları bunların en önemlileridir.

Bu dönemin önemli gelişmelerinden biri de 1871 Londra Konferansı oldu. Tanzimat Fermanı, Osmanlı topraklarında serbest ticaret koşullarını hazırlayan 1838 Ticaret Antlaşması'nın ardından ilân edilmişti. 1856 Islahat Fermanı ile birlikte de tüm dönem, görünüşte getirdiği yenilikler yanında başta İngiltere olmak üzere Batılı devletlerin Osmanlı toplumunda istedikleri iç düzeni ve elverişli ticaret ortamını yaratmaya yöneliktir. İdarî, malî, vb. reformların amacı, yabancı sermayenin güvenli iş görmesini kolaylaştırmaktır.

Dönem, aynı zamanda, Osmanlı İmparatorluğu ile bir yanda ekonomik ilişkileri sıklaşan İngiltere ve Fransa, öbür yanda komşu Rusya arasında Babıâli'nin, denge ve onların çelişkilerden yararlanma politikasıyla belirlenir. Tanzimat dönemi, daha sonraki anayasa hareketlerine öncülük edecek küçük bir azınlığın (Jön Türkler "Yeni Osmanlılar") yetişmesine önayak olmuştur.


MsXLabs & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 3 Kasım 2016 01:55
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....