Arama


ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
13 Nisan 2010       Mesaj #2
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Dokuz Yıl Savaşı (Kutsal İttifak Savaşı)
MsXLabs.org & Vikipedi, özgür ansiklopedi


1. Savaş Öncesi Dönem: 1678–87

Fransa - Hollanda Savaşı'nı izleyen yıllarda o tarihte gücünün doruğunda olan Fransa Kralı XIV. Louis, Fransa sınırlarını güçlendirmek ve ülke çapında din birliğini sağlamak amacı güdüyordu. Nijmegen Antlaşmaları (1678) ve Vestfalya Antlaşması (1648) Fransa'nın toprak kazanmasını sağlamışlardı ancak bu antlaşmaların garip dili metin içi çelişkilere ve yanlış anlaşılmalara neden oldu. Bu nedenle, zaman zaman uzun süreli sınır anlaşmazlıkları yaşanabiliyordu. Fransa'nın sınır anlaşmazlıklarına çözüm getirmek amacıyla Kral Louis'nin başyardımcıları Louvois ve de Croissy eski sınırın (İspanyol Hollandası, Alsas ve Rhineland'e sınırı olan bölge) çift sıralı bir kale ağıyla örülmesine karar verdiler. Bu değişiklik sınırın çok daha kolay bir biçimde savunulmasını sağlayacaktı çünkü sınır, yasal yollarla belirlenmişti.

1.1. Birleştirme Mahkemeleri

Birleştirme Çalıştayları olarak adlandırılan ve görevleri 1648'den bu yana Fransa'ya bırakılan topraklarda bu ülkenin egemenlik haklarını somut kanıtlara dayandırmak olan özel Fransız mahkemeleri kuruldu. Bu davalar sonucunda Louis, ülke sınırları dışındaki topraklarda da söz sahibi olmuştur. Bunlar, İspanyol Lüksemburgu'nun tümü, Lorraine, Saar vadisi, Zweibrucken Dükalığı (İsveç Kralı XI. Charles'a ait olan toprak parçası) ve Alsas'ın geri kalan bölümüdür. Bu arada, Louis'nin ordusu Strasbourg'u ele geçirdi. 30 Eylül 1681'deki bu olay, Fransızların Ren Nehri'nin üç bağlantı noktasından ikisini elinde tutmasını sağladı. Strasbourg aynı gün içinde düştü ve Fransızlar Kuzey İtalya'daki Casale'ye girdiler. Böylece, Savoya Dükalığı'nın bağımsızlığı sona ererken İspanyol Milan Dükalığı'nın güvenliği tehlikeye düştü. (Aşağıdaki eşleme bakınız). Kent, birleştirme mahkemelerince Fransızlara verilmemişti ancak Louis, kentin o tarihteki dükü IV. Charles'ı kentin ana hisarını kendisine satması konusunda ikna etti. Bu, Avrupa'nın zorla gasp edilmesi anlamına geliyordu.
Louis'ye karşı koyabilecek iki lider kalmıştı. Bunlar, İngiltere Kralı III. William ve Kutsal Roma Cermen imparatoru I. Leopold'du. William ve Leopold tepki vermek istiyordu ancak açık bir karşı koyma olanağı yoktu. Amsterdamlı kasaba sakinleri Fransızlarla yeni bir gerilimin eşiğine gelmek istemiyorlardı. Ayrıca, imparatorluğun bazı Cermen prensleri Fransızlara vergi ödemeyi sürdürüyorlardı.
Louis'nin başka bir avantajı daha vardı. 1683 yaz aylarında Osmanlılar, Fransa'nın açık desteğiyle Leopold'ün başkentine, Viyana'ya, ilerliyorlardı. Bu durumu fırsat bilen Louis, İspanyol kenti Lüksemburg'u bir kez daha kuşattı. İspanya'nın askeri gücü oldukça kısıtlıydı ancak Osmanlıların uğradığı Viyana bozgunu İspanyolları bir nebze olsun rahatlatmıştı. Leopold'ün Osmanlıların desteğini kazanacağını uman İspanya Kralı II. Charles Fransa'ya 5 Ekim 1683 tarihinde savaş ilan etti ancak Osmanlıların doğu kentlerine yönelik tehdidi henüz son bulmamıştı. Leopold'ün iki cephede birden savaşmak istememesi ve Hollanda Cumhuriyeti yönetiminin William'ın elini kolunu bağlaması İspanya'nın Fransa karşısında yalnız kalmasına yol açtı.
Diriliş Savaşı kısa ve kanlıydı. Kortrijk ve Diksmuide'un Kasım 1683'te ve Lüksemburg'un Haziran 1684'te düşmesinin ardından Charles, Louis'yle barış masasına oturmak zorunda kaldı. 15 Ağustos'ta imzalanan Ratisbon Ateşkes Antlaşması sonucunda Fransızlar, Strasbourg ve Lüksemburg'u topraklarına kattılar. 20 yıl süren bu ateşkes süreci, Leopold'ün doğudaki Osmanlı tehdididyle uğraşması, Louis'nin ise yardımcısı Vauban aracılığıyla ülke sınırlarını güçlendirme yolları aramasına tanık olmuştur. Ne var ki, Fransa'nın baskın askeri ve diplomatik gücü 1685'ten sonra azalmaya başladı.

1.2. Huguenot Sürgünü

Fransız baskınlığının sona ermesinin en önemli nedenlerinden biri Louis'nin Nantes Buyruğu'nu hiçe sayması ve bunun sonucunda ülkedeki Protestan topluluğun hükümete olan desteğini geri çekmesiydi. 200000'i aşkın Huguenot İngiltere, Hollanda Cumhuriyeti, İsviçre ve Almanya'ya göçerek Versay diktasının kendilerine uyguladığı baskı rejimi hakkında anılar anlattılar. Hollandalılar bu sürgünden yararlı çıkmış gibi görünseler de bu olay, cumhuriyet bünyesinde yaşayan Fransız destekçilerinin ortadan kaybolmasına neden oldu. Sonuç olarak, Fransa ile Hollanda arasındaki ticari ilişkiler de zayıflamaya başladı. Sürgün, Hollanda kamuoyundaki genel görüşü de değiştirmişti. Artık halk, İngiltere Kralı James'in kuzeni Louis'ye daha yakın olduğu kanısındaydı. Sonuç olarak, Orangelı William kara ve deniz kuvvetlerini harekete geçirdi ve uzun zamandır kurmayı tasarladığı Fransız karşıtı ittifakın temelini atmış oldu.
Kral II. James her ne kadar Huguenotlar'ın İngiltere'de oturmalarına izin vermiş olsa da, bu Protestan topluluğun yönetim ile kuracağı ilişki hakkında ciddi kaygılar bulunuyordu. James, dindaşı Louis'yle iyi geçiniyordu ve onun halkı Katolikleştirme amacıyla attığı adımları dikkatle izliyordu. Buna karşın, Fransa ve İngiltere'nin Amerika kıtasındaki ekonomik çıkarları bu hükümetlerin karşılıklı ilişkisini zedelemekteydi. Fransızlar, Hudson Körfezi ve New England kolonilerine saldırırken İngilizler New France'taki Fransız baskısına son vermeye çalışıyor ve kendi hedeflerine doğru ilerliyorlardı. Bu rekabet dünyanın başka bir bölgesine de sıçramıştı, artık Fransız ve İngilizler'in işlettiği Hindistan şirketleri arasında da bir düşmanlık seziliyordu.
Cermen halkı ve prensleri de sürgüne olumsuz bakıyorlardı. Brandenburg-Prusyalı Frederick William Nantes Buyruğu'nun lağvedilmesine karşılık olarak Potsdam Buyruğu'nu ilan etti ve baskı altındaki Huguenotlar'ı Brandenburg'a davet etti. Ne var ki, Cermen prenslerinin Fransa'ya karşı izlediği bu tutumu geçersiz kılacak başka etmenler vardı. Louis, kızkardeşi Prenses Elizabeth Charlotte'u bahane ederek Rhineland üzerinde söz hakkı olduğunu iddia etmekteydi. Sonuç olarak Frederick-William, Fransa ile olan müttefikliğini sona erdirdi ve Orangelı William ve İmparator Leopold'la birlikte hareket etme kararı aldı.
Huguenotlar'ın güney Fransa'ya göçü İtalya'nın Piedmont kentinde savaşa neden oldu. Pinerolo hisarını ellerinde tutan Fransızlar yerel yönetici Victor Amadeus üzerindeki baskılarını artırarak bölgedeki Protestan topluluğu Vaudois'i sürgüne yollamasını istedi. Amadeus bunun sadık bir halka ihanet anlamına geleceğini bildirdi ancak Louis, Fransa'dan kaçan Huguenotlar'a yardım ettikleri gerekçesiyle Vaudoisler'in cezalandırılmalarında ısrar etti. Vaudoisler'in başlattığı gerilla misillemesi Haziran ayında Katolik Fransız ve Piedmont güçleri tarafından sindirildi. Amadeus sürgün boyunca 12000'e yakın insanı rehin aldı. Bu insanların birçoğu daha sonra çeşitli hastalıklar ve sağlıksız beslenme gibi sorunlarla boğuşmuşlardır.
Kral Louis'ye yönelik eleştiri ve nefretin boyutu tüm Avrupa'da artmaktaydı. Vaudoisli tutsaklar Savoyard kamplarında tutuldukları sırada İmparator, güney Cermen prensleri ve İsveç bir savunma birliği oluşturmak üzere Temmuz 1686'da Augsburg'da buluştular. Davetliler arasında İspanya Kralı da vardı ancak onun Fransa'ya olan düşmanlığı ticari ya da dini nedenler değil, Louis'nin 1683-84 akınıydı.

2. 1687–88 Dönemi

Augsburg Birliği, müttefiklerinin çoğunun Osmanlılarla savaşması nedeniyle ciddi bir askeri güce sahip değildi. Gene de, Leopold'ün Balkanlar'daki Türk direnişi dikkatle izlenmekteydi. 1686'daki Buda ve bir yıl sonraki Mohács zaferleri imparatorun yakın gelecekte Fransa ile ilgileneceğini düşündürüyordu. Bu tehdide karşılık vermek isteyen Louis, Ratisbon Ateşkes Antlaşması'nı kalıcı bir barışa dönüştürmek için Cermen akrabalarını imparatora baskı yapmaları için kışkırttı. Ne var ki, kralın 1687'deki ültimatomu pek taraftar toplayamadı. Bunun nedeni, doğuda zafer üstüne zafer kazanan Cermenlerin batıdaki tehditlere pek aldırış etmemesiydi.
Fransız yanlısı başpiskopos seçicisi Maximilian Henry'nin Cologne'daki ilerleyişi sorgulanması gereken bir diğer konuydu. Seçicinin Haziran 1688'de ölümünün hemen ardından seçici atamasının krallığından gelen bir hak olduğunu savunan Louis, Strasbourg piskoposu William Egon'u başpiskoposluğa getirmek için baskı uygulamaya başladı ancak İmparator, Maximilian Emanuel'in kardeşi Joseph Clement'te karar kıldı. Fransız karşıtı papa XI. Innocent, Clement'in başpiskoposluğunu 26 Ağustos 1688'de onadı.
Leopord'un Bavarya seçicisi komutasındaki güçleri 6 Eylül'de Belgrad'ı aldılar. Osmanlı tehlikesinin azalmakta olduğunu gören Louis'nin yardımcıları Louvois ve de Croissy imparatora karşı Cermen sınırında çabuk bir zafer kazanmak gerektiğini düşünüyorlardı. Fransa Kralı 24 Eylül'de yayımladığı manifestoda (Mémoire de raisons) neden silaha başvurduğunu açıklamıştır. Louis, Ratisbon Ateşkes Antlaşması'nın kalıcı bir barışa evrilmesini ve Fürstenburg'ün Cologne başpiskoposluğuna getirilmesini istemiştir. Ayrıca, Palatin savaşından doğan haklarından ötürü kendisine bir miktar toprak verilmesini arzu etmektedir. Ne var ki, bu manifestodan bir gün sonra Fransız güçleri Ren Nehri'ni geçerek Philippsburg ve diğer Rhineland kentlerini almışlardır. Bu akının nedenleri Cermen devletlerini manifesto koşullarına zorlamak ve Osmanlı Türklerini imparatorla savaşlarını sürdürmeye ikna etmekti. Louis hızlı bir çözüm bekliyordu ancak o yaz Ren Nehri'ni geçme çabası uzun bir savaşa yol açacaktı.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!