Arama

Dokuz Yıl Savaşı (Kutsal İttifak Savaşı)

Güncelleme: 13 Nisan 2010 Gösterim: 5.521 Cevap: 4
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
13 Nisan 2010       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Dokuz Yıl Savaşı (Kutsal İttifak Savaşı)
MsXLabs.org & Vikipedi, özgür ansiklopedi
Sponsorlu Bağlantılar


Kutsal İttifak Savaşı
ya da Augsburg Birliği Savaşı olarak da adlandırılan Dokuz Yıl Savaşı (1688–97) 17. yüzyılın büyük savaşlarından biridir. Savaş, Avrupa kıtası merkez olmak üzere İrlanda ve Kuzey Amerika'da yaşanmıştır. İrlanda'da
Williamite Savaşı olarak adlandırılan savaş, Kuzey Amerika'da Kral William Savaşı adıyla anılır. Eski kaynaklarda bu savaştan Palatin Savaşı olarak söz edilmektedir.
Ad:  9yil.png
Gösterim: 2052
Boyut:  22.3 KB
Fransa Kralı XIV. Louis 1678'de Hollanda karşısında elde ettiği zaferle Batı Avrupa'nın en güçlü imparatoru sanını kazanmıştı. Buna karşın, Louis'nin 'Güneş Kralı' yakıştırması genel bir geçerlik kazanmış değildi. Louis ve kurmayları devletin sınırlarını güçlendirmek amacıyla saldırganlık, işgal ve yasal görünümlü yolları kullanmaya başladı. Diriliş Savaşı (1683–84) Louis'ye bir miktar toprak kazandırmıştı ancak kralın 1685'te yayımladığı Nantes Buyruğu, Fransız ordusu ve onun siyasi baskınlığının Avrupa üzerindeki etkisinin azalmasına neden oldu. Louis'nin kavgacı tutumu zaman içinde güçlenmeye başlayan ve Avrupa genelinde taraftar toplayan Kutsal İttifak'ın oluşmasına yol açtı. İttifakın kurucuları Hollanda Kralı III. William, Kutsal Roma imparatoru I. Leopold, İspanya Kralı II. Charles ve Savoya Dükü Victor Amadeus'tur.
Savaş genelde Mons, Namur, Charleroi ve Barcelona'daki kuşatmalardan meydana gelmektedir. Fleurus Savaşı ve Marsaglia Savaşı gibi cephe savaşları oldukça az sayıdadır. Bu savaşlar genelde Louis'nin lehine sonuçlandı ancak ekonomik krizle uğraşan Fransa 1696 yılında çeşitli güçlükler yaşamaya başladı. İngiltere ve Hollanda güçleri de ekonomik bakımdan kötü durumdaydı ve Savoya'nın ittifaktan 1696 yılında çekilmesinin ardından tüm taraflar koşullu barış arzusu içindeydiler. Eylül 1697'de imzalanan Ryswick Antlaşması Dokuz Yıl Savaşı'na son verdi ancak İspanya Kralı II. Charles'ın ani ölümü Fransa ve Kutsal İttifak'ı yeni bir savaşın eşiğine getirdi.
Namur Kuşatması, Haziran 1692, Martin Jean-Baptiste le vieux
Ad:  Siege_of_Namur_%281692%29.JPG
Gösterim: 811
Boyut:  45.8 KB

Konu başlıkları

  • 1. Savaş öncesi dönem: 1678–87
    • 1.1. Birleştirme Mahkemeleri
    • 1.2. Huguenot Sürgünü
  • 2. 1687–88 dönemi
  • 3. Kıta Avrupası ve Britanya Adacıkları
    • 3.1. İlk çatışma: 1688–89
      • 3.1.1. William'ın İngiltere'yi işgali
      • 3.1.2. Jakobit Yükselişi
      • 3.1.3. Savaş alanının genişlemesi
    • 3.2. Tüm cephelerde savaş: 1690–91
    • 3.3. Fransız üstünlüğü: 1692–93
    • 3.4. İttifak güçlerinin dirilişi: 1694–95
    • 3.5. Ryswick'e doğru: 1696–97
  • 4. Amerika kesimi
  • 5. Ryswick Antlaşması
  • 6. Silahlar, teknoloji ve savaş sanatı
    • 6.1. Askeri gelişmeler
    • 6.2. Deniz alanındaki gelişmeler

Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
13 Nisan 2010       Mesaj #2
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Dokuz Yıl Savaşı (Kutsal İttifak Savaşı)
MsXLabs.org & Vikipedi, özgür ansiklopedi
Sponsorlu Bağlantılar


1. Savaş Öncesi Dönem: 1678–87

Fransa - Hollanda Savaşı'nı izleyen yıllarda o tarihte gücünün doruğunda olan Fransa Kralı XIV. Louis, Fransa sınırlarını güçlendirmek ve ülke çapında din birliğini sağlamak amacı güdüyordu. Nijmegen Antlaşmaları (1678) ve Vestfalya Antlaşması (1648) Fransa'nın toprak kazanmasını sağlamışlardı ancak bu antlaşmaların garip dili metin içi çelişkilere ve yanlış anlaşılmalara neden oldu. Bu nedenle, zaman zaman uzun süreli sınır anlaşmazlıkları yaşanabiliyordu. Fransa'nın sınır anlaşmazlıklarına çözüm getirmek amacıyla Kral Louis'nin başyardımcıları Louvois ve de Croissy eski sınırın (İspanyol Hollandası, Alsas ve Rhineland'e sınırı olan bölge) çift sıralı bir kale ağıyla örülmesine karar verdiler. Bu değişiklik sınırın çok daha kolay bir biçimde savunulmasını sağlayacaktı çünkü sınır, yasal yollarla belirlenmişti.

1.1. Birleştirme Mahkemeleri

Birleştirme Çalıştayları olarak adlandırılan ve görevleri 1648'den bu yana Fransa'ya bırakılan topraklarda bu ülkenin egemenlik haklarını somut kanıtlara dayandırmak olan özel Fransız mahkemeleri kuruldu. Bu davalar sonucunda Louis, ülke sınırları dışındaki topraklarda da söz sahibi olmuştur. Bunlar, İspanyol Lüksemburgu'nun tümü, Lorraine, Saar vadisi, Zweibrucken Dükalığı (İsveç Kralı XI. Charles'a ait olan toprak parçası) ve Alsas'ın geri kalan bölümüdür. Bu arada, Louis'nin ordusu Strasbourg'u ele geçirdi. 30 Eylül 1681'deki bu olay, Fransızların Ren Nehri'nin üç bağlantı noktasından ikisini elinde tutmasını sağladı. Strasbourg aynı gün içinde düştü ve Fransızlar Kuzey İtalya'daki Casale'ye girdiler. Böylece, Savoya Dükalığı'nın bağımsızlığı sona ererken İspanyol Milan Dükalığı'nın güvenliği tehlikeye düştü. (Aşağıdaki eşleme bakınız). Kent, birleştirme mahkemelerince Fransızlara verilmemişti ancak Louis, kentin o tarihteki dükü IV. Charles'ı kentin ana hisarını kendisine satması konusunda ikna etti. Bu, Avrupa'nın zorla gasp edilmesi anlamına geliyordu.
Louis'ye karşı koyabilecek iki lider kalmıştı. Bunlar, İngiltere Kralı III. William ve Kutsal Roma Cermen imparatoru I. Leopold'du. William ve Leopold tepki vermek istiyordu ancak açık bir karşı koyma olanağı yoktu. Amsterdamlı kasaba sakinleri Fransızlarla yeni bir gerilimin eşiğine gelmek istemiyorlardı. Ayrıca, imparatorluğun bazı Cermen prensleri Fransızlara vergi ödemeyi sürdürüyorlardı.
Louis'nin başka bir avantajı daha vardı. 1683 yaz aylarında Osmanlılar, Fransa'nın açık desteğiyle Leopold'ün başkentine, Viyana'ya, ilerliyorlardı. Bu durumu fırsat bilen Louis, İspanyol kenti Lüksemburg'u bir kez daha kuşattı. İspanya'nın askeri gücü oldukça kısıtlıydı ancak Osmanlıların uğradığı Viyana bozgunu İspanyolları bir nebze olsun rahatlatmıştı. Leopold'ün Osmanlıların desteğini kazanacağını uman İspanya Kralı II. Charles Fransa'ya 5 Ekim 1683 tarihinde savaş ilan etti ancak Osmanlıların doğu kentlerine yönelik tehdidi henüz son bulmamıştı. Leopold'ün iki cephede birden savaşmak istememesi ve Hollanda Cumhuriyeti yönetiminin William'ın elini kolunu bağlaması İspanya'nın Fransa karşısında yalnız kalmasına yol açtı.
Diriliş Savaşı kısa ve kanlıydı. Kortrijk ve Diksmuide'un Kasım 1683'te ve Lüksemburg'un Haziran 1684'te düşmesinin ardından Charles, Louis'yle barış masasına oturmak zorunda kaldı. 15 Ağustos'ta imzalanan Ratisbon Ateşkes Antlaşması sonucunda Fransızlar, Strasbourg ve Lüksemburg'u topraklarına kattılar. 20 yıl süren bu ateşkes süreci, Leopold'ün doğudaki Osmanlı tehdididyle uğraşması, Louis'nin ise yardımcısı Vauban aracılığıyla ülke sınırlarını güçlendirme yolları aramasına tanık olmuştur. Ne var ki, Fransa'nın baskın askeri ve diplomatik gücü 1685'ten sonra azalmaya başladı.

1.2. Huguenot Sürgünü

Fransız baskınlığının sona ermesinin en önemli nedenlerinden biri Louis'nin Nantes Buyruğu'nu hiçe sayması ve bunun sonucunda ülkedeki Protestan topluluğun hükümete olan desteğini geri çekmesiydi. 200000'i aşkın Huguenot İngiltere, Hollanda Cumhuriyeti, İsviçre ve Almanya'ya göçerek Versay diktasının kendilerine uyguladığı baskı rejimi hakkında anılar anlattılar. Hollandalılar bu sürgünden yararlı çıkmış gibi görünseler de bu olay, cumhuriyet bünyesinde yaşayan Fransız destekçilerinin ortadan kaybolmasına neden oldu. Sonuç olarak, Fransa ile Hollanda arasındaki ticari ilişkiler de zayıflamaya başladı. Sürgün, Hollanda kamuoyundaki genel görüşü de değiştirmişti. Artık halk, İngiltere Kralı James'in kuzeni Louis'ye daha yakın olduğu kanısındaydı. Sonuç olarak, Orangelı William kara ve deniz kuvvetlerini harekete geçirdi ve uzun zamandır kurmayı tasarladığı Fransız karşıtı ittifakın temelini atmış oldu.
Kral II. James her ne kadar Huguenotlar'ın İngiltere'de oturmalarına izin vermiş olsa da, bu Protestan topluluğun yönetim ile kuracağı ilişki hakkında ciddi kaygılar bulunuyordu. James, dindaşı Louis'yle iyi geçiniyordu ve onun halkı Katolikleştirme amacıyla attığı adımları dikkatle izliyordu. Buna karşın, Fransa ve İngiltere'nin Amerika kıtasındaki ekonomik çıkarları bu hükümetlerin karşılıklı ilişkisini zedelemekteydi. Fransızlar, Hudson Körfezi ve New England kolonilerine saldırırken İngilizler New France'taki Fransız baskısına son vermeye çalışıyor ve kendi hedeflerine doğru ilerliyorlardı. Bu rekabet dünyanın başka bir bölgesine de sıçramıştı, artık Fransız ve İngilizler'in işlettiği Hindistan şirketleri arasında da bir düşmanlık seziliyordu.
Cermen halkı ve prensleri de sürgüne olumsuz bakıyorlardı. Brandenburg-Prusyalı Frederick William Nantes Buyruğu'nun lağvedilmesine karşılık olarak Potsdam Buyruğu'nu ilan etti ve baskı altındaki Huguenotlar'ı Brandenburg'a davet etti. Ne var ki, Cermen prenslerinin Fransa'ya karşı izlediği bu tutumu geçersiz kılacak başka etmenler vardı. Louis, kızkardeşi Prenses Elizabeth Charlotte'u bahane ederek Rhineland üzerinde söz hakkı olduğunu iddia etmekteydi. Sonuç olarak Frederick-William, Fransa ile olan müttefikliğini sona erdirdi ve Orangelı William ve İmparator Leopold'la birlikte hareket etme kararı aldı.
Huguenotlar'ın güney Fransa'ya göçü İtalya'nın Piedmont kentinde savaşa neden oldu. Pinerolo hisarını ellerinde tutan Fransızlar yerel yönetici Victor Amadeus üzerindeki baskılarını artırarak bölgedeki Protestan topluluğu Vaudois'i sürgüne yollamasını istedi. Amadeus bunun sadık bir halka ihanet anlamına geleceğini bildirdi ancak Louis, Fransa'dan kaçan Huguenotlar'a yardım ettikleri gerekçesiyle Vaudoisler'in cezalandırılmalarında ısrar etti. Vaudoisler'in başlattığı gerilla misillemesi Haziran ayında Katolik Fransız ve Piedmont güçleri tarafından sindirildi. Amadeus sürgün boyunca 12000'e yakın insanı rehin aldı. Bu insanların birçoğu daha sonra çeşitli hastalıklar ve sağlıksız beslenme gibi sorunlarla boğuşmuşlardır.
Kral Louis'ye yönelik eleştiri ve nefretin boyutu tüm Avrupa'da artmaktaydı. Vaudoisli tutsaklar Savoyard kamplarında tutuldukları sırada İmparator, güney Cermen prensleri ve İsveç bir savunma birliği oluşturmak üzere Temmuz 1686'da Augsburg'da buluştular. Davetliler arasında İspanya Kralı da vardı ancak onun Fransa'ya olan düşmanlığı ticari ya da dini nedenler değil, Louis'nin 1683-84 akınıydı.

2. 1687–88 Dönemi

Augsburg Birliği, müttefiklerinin çoğunun Osmanlılarla savaşması nedeniyle ciddi bir askeri güce sahip değildi. Gene de, Leopold'ün Balkanlar'daki Türk direnişi dikkatle izlenmekteydi. 1686'daki Buda ve bir yıl sonraki Mohács zaferleri imparatorun yakın gelecekte Fransa ile ilgileneceğini düşündürüyordu. Bu tehdide karşılık vermek isteyen Louis, Ratisbon Ateşkes Antlaşması'nı kalıcı bir barışa dönüştürmek için Cermen akrabalarını imparatora baskı yapmaları için kışkırttı. Ne var ki, kralın 1687'deki ültimatomu pek taraftar toplayamadı. Bunun nedeni, doğuda zafer üstüne zafer kazanan Cermenlerin batıdaki tehditlere pek aldırış etmemesiydi.
Fransız yanlısı başpiskopos seçicisi Maximilian Henry'nin Cologne'daki ilerleyişi sorgulanması gereken bir diğer konuydu. Seçicinin Haziran 1688'de ölümünün hemen ardından seçici atamasının krallığından gelen bir hak olduğunu savunan Louis, Strasbourg piskoposu William Egon'u başpiskoposluğa getirmek için baskı uygulamaya başladı ancak İmparator, Maximilian Emanuel'in kardeşi Joseph Clement'te karar kıldı. Fransız karşıtı papa XI. Innocent, Clement'in başpiskoposluğunu 26 Ağustos 1688'de onadı.
Leopord'un Bavarya seçicisi komutasındaki güçleri 6 Eylül'de Belgrad'ı aldılar. Osmanlı tehlikesinin azalmakta olduğunu gören Louis'nin yardımcıları Louvois ve de Croissy imparatora karşı Cermen sınırında çabuk bir zafer kazanmak gerektiğini düşünüyorlardı. Fransa Kralı 24 Eylül'de yayımladığı manifestoda (Mémoire de raisons) neden silaha başvurduğunu açıklamıştır. Louis, Ratisbon Ateşkes Antlaşması'nın kalıcı bir barışa evrilmesini ve Fürstenburg'ün Cologne başpiskoposluğuna getirilmesini istemiştir. Ayrıca, Palatin savaşından doğan haklarından ötürü kendisine bir miktar toprak verilmesini arzu etmektedir. Ne var ki, bu manifestodan bir gün sonra Fransız güçleri Ren Nehri'ni geçerek Philippsburg ve diğer Rhineland kentlerini almışlardır. Bu akının nedenleri Cermen devletlerini manifesto koşullarına zorlamak ve Osmanlı Türklerini imparatorla savaşlarını sürdürmeye ikna etmekti. Louis hızlı bir çözüm bekliyordu ancak o yaz Ren Nehri'ni geçme çabası uzun bir savaşa yol açacaktı.

Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
13 Nisan 2010       Mesaj #3
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Dokuz Yıl Savaşı (Kutsal İttifak Savaşı)
MsXLabs.org & Vikipedi, özgür ansiklopedi


3. Kıta Avrupası ve Britanya Adacıkları


3.1. İlk çatışma: 1688–89

Marshal Duras 27 Eylül 1688 tarihinde 30000 kişilik bir orduyla Philippsburg'u kuşatmış ve kent 30 Ekim'de düşmüştür. Louis'nin ordusu 11 Kasım'da Mannheim'ı ve kısa bir süre sonra da Frankenthal'i almayı başardı. Oppenheim, Worms, Bingen, Kaiserslautern, Heidelberg, Speyer ve Mainz Kalesi hiçbir direniş gösteremeden düştü. Coblenz'in de düşmesinin ardından Marshal Boufflers kenti ateşe verdi.
Louis, Ren Nehri'nı ele geçirmişti ancak doğuda Türklerle uğraşan Leopold bu durumdan kralın beklediği yönde etkilenmemişti. Augsburg Birliği yeterli güce sahip değildi ancak 22 Ekim'de Magdeburg'da bir araya gelen Brandenburg seçicisi, III. John George, Saksonya seçicisi, Ernest Augustus, Hannover seçicisi ve Hesse-Casselli Charles kuzey Almanya'daki kuvvetleri harekete geçirme konusunda anlaşmaya vardılar. Bu arada İmparator, Bavaryalı, Swabialı ve Franconialı güçleri güney Almanya sınırını korumak üzere birleştirdi. Fransızlar böylesi bir hazırlık karşısında şaşkındılar. Savaşın kısa sürede sonuçlanmayacağını anlayan Louis ve Louvois, Palatin, Baden ve Württemberg'in yerel kaynaklarını düşman ordularından koruma politikası gütmeye başladı.
20 Aralık 1688 tarihi itibariyle yıkılacak kentler, köyler ve şatolar belirlenmişti. Tessé Kontu 2 Mart 1689'da Heidelberg'ü yaktı, Montclair ise 8 Mart'ta Mannheim'ı yerle bir etti. Bunu izleyen süreçte 31 Mayıs'ta Oppenheim ve Worms, 4 Haziran'da da Speyer ve Bingen yıkıldı. Böylece Fransız ordusu 20 kent ve yüzlerce köyü yaşanılamaz duruma getirdi. Tüm bu kayıplara karşın Cermen güçleri yitirdikleri yerleri yaz aylarında geri almayı başardılar. Ünlü Hollandalı mühendis Menno van Coehoorn'un desteğini alan Brandenburg seçicisi Kaiserwerth'i kuşattı ve kenti 26 Haziran'da ele geçirdi. 60000 kişilik bir orduyla Mainz'a yürüyen V. Charles kenti 8 Eylül tarihinde geri almayı başardı. Bonn ise 10 Ekim'de alındı.
Louis'nin saldırgan tutumu Dokuz Yıl Savaşı'nın tetikleyicisiydi ancak Orange Prensi William'ın kışkırtıcı tutumu durumu daha da kötüleştirdi. William, savaş öncesi dönemde Fransız karşıtı bir birlik oluşturma eğilimi taşıyordu ancak Fransa'nın Almanya ile meşgul olması William'a elini güçlendirmek için yeni bir koz sağladı.

3.1.1. William'ın İngiltere'yi işgali

Kral James'in ordu, hükümet ve diğer kuruluşları Katolikleştirme çabası büyük çoğunluğu Protestan olan halkın sert tepkisiyle karşılaştı. Kralın Katolikliği ve Katolik Fransa ile olan yakınlığı da İngiltere'nin Hollanda Cumhuriyeti ile olan ilişkilerinin gerilmesine neden olmuştu. Ne var ki, Mary'nin İngiliz tahtının gerçek Protestan varisi oluşu William'ın James'e karşı hareket etmesini güçleştiriyordu. Ancak, James'in ikinci eşi Modenalı Mary'nin 10 Haziran 1688 tarihinde bir erkek çocuk doğurması ne İngiliz halkının ne de William'ın karşı koyabileceği bir durum yaratmıştı. Önde gelen İngiliz devlet adamlarından Whigs, Tories ve Londra piskoposu Henry Compton, William'ı İngiltere'yi işgal etmesi ve taht üzerinde hak iddia etmesi için kışkırttı. İsveç, Brandenburg ve İmparator'un desteğini arkasında duyumsayan ve İngiltere'nin deniz gücü ve ticari nüfuzunu ittifaka katmak isteyen William, orduların en kısa sürede hazırlanmasını emretti.
Louis, işgali durdurmak için pek uğraşmadı. Fransız diplomatlar Hollanda kaynaklarının tükendiği ya da İngiltere'nin Fransa'ya yaklaşacağı uzun süreli bir savaş öngörüsünde bulunmuşlardı ancak böyle bir savaş hiç olmadı. Ordularını 5 Kasım 1688'de Torbay'da dinlendiren William'ın gelişi birçok kişide sevinç uyandırmıştı. Ulu Devrim olarak da adlandırılan bu kansız devrim James yönetiminin sonu anlamına geliyordu. Orangelı William şimdi İngiltere kralı III. William olmuş ve Britanya ve Hollanda Cumhuriyeti varlıklarını birleştirmişti. William, eşi II. Mary'yle 13 Şubat 1689 tarihinde tahtı paylaşmaya başladı. II. James ise Fransa'da mülteci durumuna düştü.

3.1.2. Jakobit Yükselişi

Kral James, Mart 1689'da St. Germain'daki sürgünden İrlanda'ya dönmek ve İngiliz tahtını yeniden ele geçirmek amacıyla İrlanda'ya doğru yola çıktı. Louis bu hareketi iki nedenden ötürü destekliyordu. Bunlar, İngiltere Kralının taht üzerindeki haklarını sonuna dek savunması ve İrlanda'da çıkacak bir savaşın William'ı İspanyol Hollandası'ndan uzak tutacağı düşüncesiydi.
James ve en büyük yandaşı Tyrconnell Dükü'nün birincil amacı Hillsborough, Sligo, Enniskillen ve Derry'deki Protestan varlığını huzura kavuşturmaktı. General Hamilton, Mart ayında Dromore'daki kısa çatışmada Sir Arthur Rawdon'un ordusunu yenilgiye uğrattı ve 28 Nisan'da Derry'yi ele geçirdi. İskoç klanlarından John Graham, İskoçya'nın dağlık alanlarında bir Jakobit ayaklanması çıkarmaya çalışıyordu. Bu nedenle Londonderry, James için İskoçya'daki destekçilerine daha yakın olmasını sağlayacak bir kazanım olacaktı. Dundee 27 Temmuz tarihinde yapılan ve kısa ve kanlı geçen Killiecrankie Savaşı'nda Hugh Mackay yönetimindeki Williamite güçlerini yendi. Ne var ki, askeri yeteneğiyle san salmış olan Dundee zafer sarhoşluğu sırasında öldürüldü ve yerine daha vasıfsız bir kişiliğe sahip olan Alexander Cannon getirildi. Perth'e ilerlemek isteyen Cannon, 21 Ağustos'ta William Cleland ve alayıyla karşı karşıya kaldı. Cannon'ın bu savaşta yenilmesi Jakobitlerin İskoçya'daki huzursuzluğuna son vermiştir.
Bu arada savaş denize taşınıyordu. 11 Mayıs'ta Châteaurenault komutasındaki bir Fransız destek donanması Amiral Arthur Herbert yönetimindeki İngiliz donanmasına katıldı. Bu, o sırada güney İrlanda'da yaşanmakta olan Bantry Körfezi Savaşı'nın bir parçasıydı. Savaş, tarafların yenişemediği bir görünüm sunuyordu ancak Fransızlar, James'e sürekli yardım ettiler. Buna karşın, kuzeydeki İngiliz donanması daha başarılı oldu. 10 Ağustos'ta Amiral George Rooke 105 günlük Londonderry kuşatmasına son verdi. Bu sırada, Albay Wolseley yönetimindeki Williamite güçleri Viscount Mountchashel'in ordusunu Newtownbutler Savaşı'nda yenmeyi başardı.
23 Ağustos'ta gelen bir habere göre 15000 Danimarkalı, Hollandalı, Huguenot ve İngiliz'in County Down'da konuşlanmışlardı. Ancak, hastalıklarla boğuşan Schomberg komutasındaki ordunun Dundalk'ta mahsur kalması sonucunda Carrickfergus geri alındı. Williamite ordusunun yenilgiye uğratılması Jakobitlerin moralini düzeltti. Louis'nin büyükelçisi Kont d'Avaux, James'in olumlu görüşlerini haklı buluyor ve Schomberg'in Fransız desteğiyle İrlanda'dan kısa süre içinde geri alınabileceğine inanıyordu.

3.1.3. Savaş alanının genişlemesi

William'ın İngiltere'deki başarısı uzun zamandır beklenen birlikteliği doğurdu. Hollandalılar ve İmparator tarafından 12 Mayıs 1689'da imzalanan Kutsal İttifak, Fransızları Otuz Yıl Savaşları ve Fransa - İspanya Savaşı sınırlarına geri döndürmeyi amaçlıyordu. Leopold bu kararla hem doğuda Osmanlılarla savaşacak hem de batıda yeni bir çatışmaya girecekti. William'ın Aralık ayında ittifaka katılması Britanya'nın deniz gücü ve ticari nüfuzunu müttefiklerinin emrine vermesi anlamına geliyordu. İttifak, Cermen prensleri, İsveç, İspanya ve Savoya Dükü (kendini Fransız egemenliğinden kurtarmak adına Haziran 1690'da ittifaka katıldı)'nden oluşmaktaydı. Louis, en azından Avrupa'nın haklarını ve isteklerini kendisine anımsatmak isteyen güçlü bir düşmanla baş başa kaldı. Savaşan asker sayısı arttıkça savaş alanı da genişliyordu. Almanya ve İrlanda'da savaşmanın yanında Louis, ülkesinin toprak bütünlüğünü korumak adına Katalonya, Savoya ve İspanyol Hollandası'nda da savaşacaktı.
İspanyol Hollandası daha sonraları Fransa'nın asıl savaş nedeni olacaktı ancak bu çaba 1689'da pek etkili olamadı. Fransa 1687 yılında II. Charles'a baş kaldıran bir köylü öbeğini yeniden kışkırttı. Olağanüstü durum koşulları iddiası ile harekete geçen Marshal Noailles 22 Mayıs'ta Camprodon'u aldı ancak İspanyol komutan kenti kısa sürede geri almayı başardı. Karşılıklı çatışmaların kesin bir sonuç vermemesi üzerine Noailles, birliklerini 26 Ağustos'ta geri çekti ve Roussillon'a döndü.

3.2. Tüm cephelerde savaş: 1690–91

Cermen ve İspanyol cephesi 1690-91 arasında sonuç vermeyen çatışmalara tanık olurken savaşın yaşandığı diğer bölgelerde şiddetli çarpışmalar meydana geliyordu. Savaşın ana cephesi 1690 yılında İspanyol Hollandası'na taşınmıştı ve Fransız orduları yetenekli komutan Marshal Luxembourg'un emrindeydi. 1 Temmuz 1690'da Prens Waldeck'i yenilgiye uğratan Luxembourg, bu askeri başarısını politik düzlemde yineleyemeyince Cermenler, Luxembourg'u ordusunun bir bölümünü kendilerine vermesi konusunda ikna ettiler.
Fransızlar deniz savaşlarında da başarı gösterdiler. Amiral Tourville, İngiltere Kanalı'nda yapılan Beachy Burnu Savaşı'nda Amiral Torrington'ın cılız donanmasını yendi (10 Temmuz). Gene de, savaşın belirleyici bölgesi İrlanda Denizi'ydi. Louis'nin asıl donanmayı İrlanda bünyesine katmak istememesinden yararlanan William, 15000 kişilik ordusuyla Haziran'da İrlanda'ya girdi. Elini güçlendiren İngiliz Kralı James'i Boyne Savaşı'nda yendi (Beachy Burnu Savaşı'ndan bir gün sonra). Bunun ardından, Jakobit ordusu Limerick'e geri çekilirken James, Fransa'ya sığındı. 1690 yılının son kayda değer gelişmesi Nicolas Catinat'ın İttifak güçlerini 18 Ağustos'ta dize getirmesiydi. Saluzzo, Savigliano, Fossano ve Susa'yı ele geçiren Catinat, yeterli sayıda askeri güce sahip olmadığından kışı geçirmek üzere Alpler'e geri çekilmek zorunda kaldı.
Fransızların 1690'daki başarıları düşmanı her alanda yoklamıştı ancak Kutsal İttifak henüz yıkılmamıştı. İttifakın kısa sürede çözülmesini arzulayan Fransız komutanlar 1691'de Flanders'teki Mons ve kuzey İtalya'daki Nice'ı ele geçirme planları yapmaya başladılar. Boufflers, Mons'u 15 Mart tarihinde 46000 askerle işgal ederken Luxembourg hemen hemen benzer bir güçle keşif gezisi yapıyordu. Kral Louis'nin yönettiği en çetin çatışmanın ardından 4500 düşman askeri 8 Nisan'da teslim olmak zorunda kaldı.[46] Luxembourg Mayıs ayının sonunda Halle'e girerken Boufflers Liege'yi topa tuttu ancak bu eylemlerin politik ya da stratejik herhangi bir sonucu olmadı.
İtalya'da Villefranche Mart ayının sonunda, Nice ise 1 Nisan'da Fransızların eline geçti. Marquis de Freuquèires'nin Cuneo Kuşatması'ndan 800 kayıpla ayrılması Catinat'ı şaşırttı ancak kuzeyde Marquis de La Hoguette, Montmélian'ı 22 Aralık'ta almayı başardı.
1690 yılındaki başarıları nedeniyle umutlanan William, İrlanda'daki güçlerin komutasını Godert de Ginkell'e bırakarak Kıta Avrupası'na döndü. Shannon Irmağı'nı güvence altına alan Ginkell, Fransız ordusu bünyesindeki Jakobit birliklerini 22 Temmuz'da yenilgiye uğrattı. James'in elinde kalan diğer yerler de hızla düşmeye başladı. 13 Ekim 1691'deki Limerick Kuşatması'nda Fransızlar'dan yardım umudu kesilen Jakobitler ağır bir yenilgi aldı ve bu, William ve taraftarlarının İrlanda'daki kesin zaferini ilan etti.

3.3. Fransız üstünlüğü: 1692–93

Bu dönemin belirgin özelliği diplomatik çalışmaların askeri çabalarla uyum gösterdiğiydi.[50] 1691 yılından itibaren farklı taraflarla bir araya gelen Louis, Kutsal İttifak'a son vermeyi amaçlıyordu. Maritime güçleri de barıştan yanaydı ancak Louis'nin önceki kazanımlarından vazgeçmek istememesi (özellikle Birleştirme Mahkemeleri kararları sonucunda kazanılan haklar) ve William'ın İngiliz tahtına çıkışına sıcak bakmamasıydı. William ise Louis'nin evrensel bir monarşi oluşturmaya yönelik adımlarını kaygıyla izlemekteydi.
1691-92 kışı Fransızların James'i İngiliz tahtına çıkarmak amacıyla İngiltere'yi bir kez daha işgal etme planları yapmasına tanık oldu. James, yeterli desteği göreceğini tahmin etmekteydi ancak bir dizi gecikme ve yanlış emri izleyen süreçte Britanya Kanalı dengesiz güçlerin savaşım verdiği bir deniz çatışmasının merkezi haline geldi. Amiraller George Rooke ve Edward Russell önderliğindeki 99 gemi Amiral Anne Hilarion de Tourville komutasındaki küçük İngiliz donanmasını 3 Haziran 1692 tarihinde bozguna uğrattı ve işgal planının tümüyle geri çekilmesine neden oldu. Fransızların bu sıradaki asıl amacı Namur'u ele geçirmekti. 60000 askerle yola çıkan Marshal Vauban 29 Mayıs'ta kentin ön cephesine kadar ilerlemişti. Kent kısa sürede düştü ancak van Coehoorn tarafından savunulan hisar 30 Haziran'a dek geçit vermedi. İspanyol Hollandası'nda durumunu güçlendirmeye çalışan William, Fransızları Steenkirk köyünde yenilgiye uğrattı. İttifak güçleri erken bir zafer elde ettiklerini düşünürlerken Fransız ek askeri desteği William'ın ilerleyişini durdurdu. Fransızlar bölgeyi yeniden ele geçirdiler ancak savaş kesin bir sonuç vermedi.
Fransız ordusu 1693 yılı itibariyle 400000'i geçmişti (kâğıt üzerinde) ancak Louis'nin ülkesi ciddi bir ekonomik kriz yaşamaktaydı. Fransa ve kuzey İtalya'da tarım durmuş, yaklaşık iki milyon kişi kıtlıktan yaşamını yitirmişti. Tüm bu sorunlara karşın, Louis saldırgan tutumundan vazgeçmiyordu. Luxembourg, Flanders'a girmeden de Lorge'nin Heidelberg'ü ele geçirdiği haberi yayılmaya başladı. Louis Almanya'da kesin zafer bekliyordu ancak Louis William'ın etkili savunması Fransız ilerleyişini durdurdu. 23 Haziran 1693'te Huy'u alan Luxembourg, William'ı Landen köyü yakınlarında savunmasız yakaladı. 29 Haziran'da yaşanan çetin çarpışma Fransız atlı birliklerinin gücünü bir kez daha gösterdi. Luxembourg ve Vauban 10 Ekim'de Charleroi'yi aldılar. Fransızlar böylece etkin bir savunma merkezine sahip oldular.
Catinat, İtalya’daki toprak kazanımlarını 4 Ekim'de yapılan Marsaglia Savaşı ile sürdürmüştür. Çatışma Fransızların kesin üstünlüğüyle sonuçlandı ancak yeterli güç desteğine sahip olmayan Catinat daha fazla ilerleyemedi. Bu sırada Noailles 9 Temmuz'da Roses'ı ele geçirmişti. Fransız ordusu yaptığı son donanma savaşında da başarı göstermiştir. 27 Haziran 1693'te yapılan Lagos Savaşı 30 milyon kişinin yaşamını yitirmesine neden olmuştur.

3.4. İttifak güçlerinin dirilişi: 1694–95

Heidelberg, Rosas, Huy, Landen, Lagos, Charleroi ve Marsaglia'daki Fransız orduları iyi iş çıkarmıştı ancak 1693-94'te karşılaşılan çeşitli güçlükler ordunun aynı başarıyı bundan sonra sergilemesini önledi. Büyüyen Kutsal İttifak gücü düşünüldüğünde Fransızların savunma yapmaktan başka çaresi kalmamıştı.
William ve Luxembourg bütün bir yazı Flanders'taki karşılıklı çatışmalarla geçirdiler. Ne var ki, güz dönemi İttifak güçlerinin 27 Eylül'de Huy'u geri almalarıyla başladı. İtalya'da ise Fransız ekonomisinin yaşadığı güçlükler sürüyordu. Bu, Catinat'ın Piedmont'a girmesini engelledi. 27 Mayıs 1694'te Escalona Dükü'nü yenen Marshal Noailles Fransızların Palamós'u almasını kolaylaştırdı. Bunun ardından Girona ve Ostalric'i de ele geçiren Fransızlar Barcelona yolunu açtı. 18 Haziran'daki başarısız Brest akını ve Dieppe, Saint-Malo, Le Havre ve Calais bombardımanlarının ardından Anglo-Hollanda donanması Akdeniz'e açıldı. İttifak güçlerinin bölgedeki varlığı Fransız donanmasını Toulon'u savunmak zorunda bıraktı. General Trinxería yönetimindeki gerilla savaşçılarına da yenilen Fransızlar Ter'i bırakmak zorunda kaldılar.
1695 yılı Fransızlar için iki büyük yitime tanıklık etti. Bunlar Louis döneminin en başarılı komutanlarından Marshal Luxembourg'un 5 Ocak'ta ölümü ve Namur'un düşmesidir. Namur'un İttifak güçlerince geri alınması İspanyol Hollandası toprakları üzerindeki savunma direncini artırmıştır.
Mali kriz Fransızların deniz kuvvetleri harcamalarında değişikliğe gitmesini zorunlu hale getirmiştir. Maritime güçleri gemi yapımı ve donanımında Fransa'ya üstünlük sağlamış bulunmaktaydı. Bunun üzerine Vauban gemi yapımına son verilmesi ve tüccarlar tarafından kullanılan ticaret gemilerinin kullanılması gerektiğini savunuyordu. Bunun nedeni Louis'nin kara kuvvetlerine yapılacak yardımı deniz kuvvetleri lehine kesmemesi gerektiğiydi. İlk kez kullanılan bu ticari gemiler büyük başarı sağlamıştır. Yedi gemilik bir filoyla akın başlatan Marquis de Nesmond'un İngilizlere ait Doğu Hindistan Şirketi'nin 10 milyon hesap defterini ele geçirmesi bunun bir örneğidir. Mayıs 1696'da ise Jean Bart, Dunkirk'teki savunmayı yarıp Hollanda donanmasına ait 45 gemiyi yakmıştır.
Bu sırada İtalya'da diplomatik gelişmeler hızlanıyordu. Savoya Dükü ve Marshal Tessé (Catinat'ın başyardımcısı) savaşı sona erdirmek amacıyla iki yıldan uzun süredir karşılıklı görüşmeler yapıyorlardı. Amadeus'un egemenliği altındaki iki Fransız kalesi (Pinerolo ve Casale) tartışmaların odak noktasındaydı. Fransızlardan çok İtalya'daki Habsburg etkisini ürküten Amadeus yayılmacıların Casale'yi kuşatacaklarının farkındaydı. Buna karşın Amadeus, Fransızların kendisine karşı güç gösterisi yapmasına ses çıkarmamıştır. Louis bu teklifi kabul etmeye zorlandı ve Casale ve çevresi 9 Temmuz 1695 tarihinde tümüyle boşaltıldı.

3.5. Ryswick'e doğru: 1696–97

Tüm cepheler 1696 yılı boyunca sessizdi. İtalya'da ise Fransızların elinde bulunan Pinerolo konusu merkez olmak üzere birçok barış görüşmesi yapılıyordu. Amadeus'un Pinerolo'yu kuşatma tehdidine karşı Fransızlar bu kalenin savunulamayacağını düşünerek geri adım attılar. Bu görüşmeler Turin Antlaşmasıyla resmileştirildi ve Louis elindeki Montmélian, Nice, Villefranche, Susa ve birçok küçük kenti geri vermek zorunda kaldı. Buna karşılık Amadeus Kutsal İttifak'tan ayrılma ve gerektiğinde Fransa ile işbirliği yapma sözü verdi. Diplomatik bakımdan saf dışı bırakılan İmparator 7 Ekim 1696 tarihinde imzalanan Vigevano Antlaşması'nı kabul etmek zorunda kaldı. İtalya askeri güçten arındırıldı ve yarımada Dokuz Yıl Savaşı'nın etkin bir bölgesi olmaktan çıktı. Bağımsızlığını daha önce ilan eden Savoya, Fransa ile olan sınırını Po Irmağı yerine Alpler olarak kabul etti.
Turin Antlaşması kalıcı barış konusunda pek umut vermiyordu. İngiliz ve Hollandalı politikacılar ticaret haklarının kısıtlanması nedeniyle savaşın bir an önce kalıcı bir biçimde sonlandırılmasını istemekteydiler. Maritime güçlerinin yaşadığı ekonomik güçlükler Fransa için de geçerliydi. Bu nedenle barış Louis için de tek çıkış yolu olarak görünüyordu. Taraflar Ryswick'te toplanma kararı aldılar ancak uzayan barış görüşmeleri her gün yeni çatışmalara yol açıyordu. Fransızların birincil amacı Ath kentiydi. Vauban ve Catinat 15 Mayıs'ta kenti kuşattılar. Savaşın Rhineland cephesi ise daha sessizdi. Baden, Ebernberg'i 27 Eylül'de ele geçirdi ancak barışın kısa zamanda sağlanacağı haberi orduların birbirlerinden uzaklaşmalarını sağladı. Ancak, Katalonya cephesi Fransızların 32000 kişilik bir orduyla Barcelona'ya ilerlemelerine tanıklık etmiştir. 10 Ağustos'ta ele geçirilen kent çetin bir çatışmaya konu olmuş, iki tarafın toplam can kaybı 21000'i bulmuştur.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
13 Nisan 2010       Mesaj #4
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Dokuz Yıl Savaşı (Kutsal İttifak Savaşı)
MsXLabs.org & Vikipedi, özgür ansiklopedi



4. Amerika kesimi

Avrupa'daki savaş Kuzey Amerika'ya da yansımıştı ancak savaşın anlamı ve ölçeği çok farklıydı. Fransa, Kuzey Amerika'daki barış karşıtı tutumunun sonucu olarak İngiliz sömürgelerine karşı saldırılara girişti. Hudson Körfezi Protestan İngiliz ve Katolik Fransızlar arasındaki çıkar çatışmasının odak noktasındaydı ve her iki taraf bu bölgenin kendi sömürgelerine ait olduğunu iddia etmekteydiler. William, Nisan 1689'da sömürgecilerine Fransa'ya savaş ilan etmek üzere olduğunu bildirmiştir.

İngiliz ve Fransız sömürgecileri tarafından yakından izlenen bu bölgedeki çatışmalar Avrupalı devlet adamları için çok da önemli değildi. Sayısal üstünlüğünü iyi kullanamayan İngiltere New France'ta art arda yenilgiler aldı.
Çatışmaların başlama nedeni New France valisi General Louis de Buade de Frontenac'nin emriyle bir dizi Hintli katliamının meydana gelmesiydi. Bristol, Maine ve Schenectady'de de benzer katliamlar yaşandı. Buna karşılık olarak sömürgeci temsilciler Kanada'yı işgal etme kararı aldılar. Ağustos ayında Montreal'e doğru yola çıkan kara birliği Saint Lawrence Irmağı üzerinden Quebec'e çıkartma yapacak olan donanma tarafından destekleniyordu. Quebec Savaşı İngilizler için tam bir yıkım oldu ve Fransızlar Port Royal'ı ele geçirdiler. Quebec harekâtı kıtadaki son akındı. Bundan sonra İngiliz sömürgeler daha çok savunmada kalacaklardı.

5. Ryswick Antlaşması

Ryswick Antlaşması'na göre ülke sınırlarını gösteren eşlem
Europa 1700 en

Barış konferansı 6 Mayıs 1697'de William'ın Ryswick'teki sarayında başladı. İsveçliler resmi arabuluculuk görevini üstleniyorlardı ancak Boufflers ve William Bentinck büyük sorunların çözümüne katkı sağladılar. Ryswick Antlaşması hükümleri uyarınca Louis, Lüksemburg ve Birleştirme Mahkemeleri sonucunda elde edilen tüm kazanımlarını geri verecek ancak Alsas ve Strasbourg Fransızlarda kalacaktı. Lorraine, dükasına geri verildi ancak Fransa'nın bölgede asker bulundurma hakkı saklı tutuldu. Fransa, Ren Nehri'nin sağ şeridindeki tüm kentleri geri verdi ve yeni kaleler La Pile, Mont Royal ve Fort Louis yıkılacaktı. Her ne kadar James'i desteklemeyi sürdürse de Louis, William'ı Protestan İngiltere'nin yeni kralı olarak görüyordu. Bu nedenle, William'ın ardından çıkacak olası bir taht kavgasında James'in oğlunu desteklememeyi yeğledi.
Hollanda Cumhuriyeti, İngiltere ve İspanya temsilcileri antlaşmayı 20 Eylül 1697'de imzaladılar. Başlangıçta savaşı sürdürmenin çıkarına olacağını düşünen İmparator Leopord, doğudaki Türk tehdidinin azalma göstermemesi nedeniyle barış görüşmelerine katıldı ve antlaşmayı 30 Ekim'de imzaladı. Ancak İmparator'un üstün yetenekli oğlu, I. Joseph, Polonya tahtına adaydı ve “Romalıların Kralı” olarak anılıyordu. Ayrıca, Savoya'nın Osmanlı Türkleri karşısındaki zaferi ve bunun sonucunda imzalanan Karlofça Antlaşması, İmparator'u Avrupa'nın yeni süper gücü yapmıştı. Ryswick Antlaşması sömürge savaşlarına yönelik kesin bir madde içeriyordu. Bu maddeye göre Kuzey Amerika'da savaş döneminde kazanılan her toprak parçası savaş öncesi dönemdeki sahibine altı ay içinde geri verilecekti. Bunun yanında Fransızlar Saint-Domingue adasında yarı yarıya bir sahiplik hakkı edindiler.
Savaş, William'a Jakobitizmi durdurma ve İskoçya ve İrlanda'yı doğrudan denetleme olanağını tanımıştı. Hollandalılar 1698 yılında İspanyol Hollandası'nda bir dizi kale inşaatına giriştiler. Bu savunma yapıları olası bir Fransız akınına karşı önlem olarak düşünülmekteydi. Barış görüşmeleri sırasında değinilmeyen çok önemli bir konu da İspanya'nın geleceğiydi. Kral II. Charles üç yıl içinde ölecek ve XIV. Louis ve Kutsal İttifak, Avrupa'yı başka bir maceraya sürükleyecekti.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
13 Nisan 2010       Mesaj #5
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Dokuz Yıl Savaşı (Kutsal İttifak Savaşı)
MsXLabs.org & Vikipedi, özgür ansiklopedi


6. Silahlar, teknoloji ve savaş sanatı


6.1. Askeri gelişmeler

Kış aylarındaki gıda ikmalinin kısıtlı olması ordunun ancak Mayıs ve Ekim ayları arasındaki dönemde desteklenebilmesine olanak tanıyordu. Buna karşın Dokuz Yıl Savaşı askeri bakımdan kesin bir sonuç vermedi. Savaşın birçok cephesinde konum odaklı savaş olarak adlandırılan yöntem baskın olmuştur. Birçok kumandan askeri yeteneksizliklerini gizleyen bu durağan savaş yöntemine sıcak bakıyordu. Konum odaklı savaş, kalelerin erzak mahzeni olarak kullanılmalarını sağlıyordu. Ancak, bu yapılar meydan savaşlarında üstünlük sağlamaya hiç elverişli değildi çünkü yenilen düşman güçleri hemen gerideki kalelere sığınabiliyor ve güç desteği sağlayabiliyordu.
Tarafların birbirlerine üstünlük sağlayamamalarının bir diğer nedeni kaynaklar için savaşma zorunluluğuydu. Ordular kendilerini desteklemek üzere toplayacakları vergileri kazanılan topraklar üzerindeki insanlardan sağlayacaklardı. Belirli bir bölgede kalma düşmanı meydan savaşında yendikten sonra takip etmeye yeğleniyordu, çünkü ekonomik koşullar ordunun uzun yolculuklar yapmasına olanak tanımıyordu.
1690'larda savaş teknolojisinde kaydedilen en önemli gelişme çakmaktaşlı misket tüfeğiydi. Çakmak taşlı tüfeğin ateşleme işlergesi fitilli tüfekte kullanılana göre daha iyi sonuçlar veriyordu. Ancak bu teknolojinin uygulamaya geçmesi biraz zaman aldı. Örneğin, 1697 yılında her üç İttifak gücü askerinden yalnızca biri çakmaktaşlı misket tüfeğine sahip bulunuyordu. Bu silahlar soket süngünün bulunmasının ardından daha da geliştirildi. Daha önceleri kullanılan süngü tipi ateşlemede sorun çıkarmasının yanı sıra silahın onarılmasını da güçleştiriyordu.

6.2. Deniz alanındaki gelişmeler

Dönemin en büyük Fransız gemileri Soleil Royal ve Royal Louis'ydi ancak 120 silaha sahip bu gemiler hiçbir zaman tam olarak doldurulmamışlardır. Ne var ki, bu gemiler uygulamada pek yarar sağlamıyordu. Bunlardan biti La Hogue'da batırılmış, diğeri ise 1694'e dek limanda bekletilmiştir. Fransız gemi tasarımı 1680'lerde İngiliz ve Hollandalı rakipleriyle yarışır durumdaydı. Dokuz Yıl Savaşı döneminde ise Fransızlar bir adım öne geçmişlerdir. Ancak, İngiliz gemilerinde görülen gelişmeler hız kesmiyordu. Gemilere eklenen dümen çetrefil hava koşullarında avantaj sağlamaktaydı. Fransızlar bu teknolojiyle otuz yıllık bir gecikmeyle tanışmışlardır.
Donanmalar arasındaki çatışmalar ağır toplar üzerinden yürütülmekteydi. Yeni geliştirilen bombardıman gemileri kıyıları ateş altında tutmaya yarayan araçlardı. Ancak, deniz savaşları kesin sonuç vermekten çok sayı üstünlüğünün önem kazandığı bir görünüm sunuyordu. Louis, İttifak güçleri bünyesindeki donanmadaki deneyimli denizci sayısına sahip değildi. Daha önemlisi Louis, ülke kaynaklarının önemli bir bölümünü kara ordusuna destek olarak sunuyor, bu da İngiliz ve Hollandalıların gemi yapımında Fransızların önüne geçmesine neden oluyordu. Deniz savaşları pek sık görülmüyordu ve asıl amaç düşman güçlerini yok etmekten çok onlara zarar vermekti. Kral Louis, donanmasını kara ordusuna bir eklenti olarak görüyor ve bu gücün asıl amacının ülkesinin kıyı şeridini koruyup kollamak olduğunu düşünüyordu.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!

Benzer Konular

25 Ağustos 2013 / sevda4 Soru-Cevap
20 Mart 2010 / Misafir45 Soru-Cevap
26 Mayıs 2011 / ThinkerBeLL Tarih
15 Haziran 2008 / Misafir Osmanlı İmparatorluğu
23 Aralık 2014 / rambo3947 Cevaplanmış