Arama

Ekosistem - Tek Mesaj #4

_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
28 Nisan 2010       Mesaj #4
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
EKOSİSTEMLER
Canlılar yaşadıkları alanlarda tek başlarına bulunmazlar. Canlılar, hem diğer canlılarla hem de cansız varlıklarla sürekli etkileşim halindedirler (ilişki kurarlar). Canlıların diğer canlılarla veya cansız varlıklarla ilişki kurmasının nedeni beslenme ve üreme ihtiyaçlarını karşılamak istemeleridir.
Canlıların birbirleriyle ve çevreyle olan ilişkilerini inceleyen bilim dalına
ekoloji (çevre bilim)
denir.
Dünya’da, okyanus dibinde 1000 metre derinliğe ve deniz seviyesinden 6 bin metre yüksekliğe kadar uzanan, canlıların yaşayabildiği, hava, toprak ve sulardan oluşan canlı küreye
biyosfer (ekosfer) denir.

1- Tür:


Birbirlerine en çok benzeyen, ortak atadan gelen, üreyebilen ve döllendiklerinde (çiftleştiklerinde) kendilerine benzer canlılar (bireyler) oluşturan canlılar topluluğuna
tür denir.
Dünya’da yaklaşık 1,5–2 milyon canlı türü yaşamaktadır. (10 milyon tür olduğu sanılıyor fakat tanımlanamıyor). Doğada insan, kedi, köpek, balık, kuş, yılan, geyik, çam, gül, gibi türler bulunur.
Doğada yaşan her canlı bir türe ait değildir. Bir canlının herhangi bir türe ait olabilmesi için üreyebilmesi gerekir. Katır ve kurt köpeği üreyemedikleri için bir türe ait değillerdir.
Her canlı türünü oluşturan bireyler, diğer bireylere benzemekle birlikte farklı özellik gösterirler.

2- Popülasyon:


Belli bir bölgede (yaşama alanında) yaşayan aynı türe ait bireylerin oluşturduğu topluluğa
popülâsyon denir. (Geyik popülâsyonu, sazan balığı popülâsyonu, Karadeniz Bölgesi’ndeki karaçam popülâsyonu gibi popülâsyonlar vardır).
Bir türe ait bireyler farklı bölgelerde farklı popülâsyonlar oluşturabilirler. Farklı fiziksel özelliklere sahip olan iki ortam yan yana olsa bile bu ortamlarda yaşayan aynı türe ait bireyler farklı popülâsyonları oluştururlar.
Popülâsyonlar bulundukları ortamın şartlarından etkilenerek büyüyüp, küçülebilir ve zamanla değişikliğe uğrayabilir. Popülâsyondaki bireylerin sayısı iç ve dış faktörlerin etkisiyle değişebilir. Doğumlar ve iç göçler popülâsyondaki birey sayısını artırırken, ölümler ve dış göçler popülâsyondaki birey sayısını azaltır. Popülâsyondaki birey sayısının artması popülâsyonun büyümesini, birey sayısının azalması da popülâsyonun küçülmesini sağlar.
(Belli bir bölgede yaşayan aynı veya farklı türlerin oluşturduğu popülasyonların hepsine birden
kommunite denir).
(Bir popülasyona birim zamanda katılan fert sayısı popülasyonun doğum oranını, ayrılan fert sayısı popülasyonun ölüm oranını verir. Belli bir zamanda birim alanı işgal eden birey sayısına
popülasyon yoğunluğu denir. Belirli şartlar altında bir ekosistemde veya habitatta yaşayan bir türe ait bulunabilecek en yüksek fert sayısına popülasyonun taşıma kapasitesi denir. Denge halindeki popülasyonlarda genç, yetişkin ve yaşlı birey sayıları eşit olarak dağılmıştır. Genç ve yetişkin bireylerin yoğun olduğu bir popülasyon gelişmekte ve hızlı büyümektedir. Yaşlı bireylerin daha yoğun olduğu bir popülasyon gerilemekte ve küçülmektedir. Popülasyonların büyüyüp küçülmesini sağlayan dengeleyici faktörlerin en önemlileri besin miktarı, yaşam alanı, dış ve iç göçler, ışık, nem, sıcaklık, besin, artık maddeler, deprem, savaş, bulaşıcı hastalıklar, yangın ve düşmanlar şeklinde sıralanabilir).

3- Habitat (Yaşam Alanı):


Bir canlı türünün yaşamını sürdürdüğü, beslendiği, büyüdüğü ve uyum sağladığı alana
habitat veya yaşam alanı denir. Canlılar yaşamını sürdürmek için bulundukları ortama uyum sağlamak zorundadırlar. Bu nedenle her canlı türünün habitatı aynı değildir.
Geyikler ormanda, balıklar suda, kangurular Avustralya’da, inci kefali Van Gölü’nde, kelaynak kuşları Birecik’te yaşarlar ve bu yerler o türlerin habitatlarıdır. İnsanların habitatı ise ev, okul, işyeri gibi alanlardır.

4- Ekosistem:


Doğada, canlı ve cansız varlıkların içinde bulunduğu, yaşamlarını sürdürdükleri ve birbirleriyle etkileşimde (ilişkide) bulundukları belli bir alana yani sınırlandırılmış çevreye
ekosistem denir.
Ekosistemler canlı
(biyotik) ve cansız (abiyotik) varlıklardan oluşurlar. Canlılar bulundukları ekosistemde hem diğer canlılarla hem de cansız varlıklarla sürekli ilişki kurarlar.
Ekosistemlerde insanlar, hayvanlar, bitkiler, mantarlar ve mikroorganizmalardan oluşan çevreye biyolojik
(canlı = biyotik) çevre denir. Ekosistemlerdeki canlı varlıklar beslenme şekline göre üretici, tüketici ve hem üretici hem de tüketici canlılar olarak, yaşama şekline göre de çürükçül yaşayanlar, ortak yaşayanlar ve parazit yaşayanlar olarak gruplandırılırlar.
Ekosistemlerde su, sıcaklık, ışık, toprak, rüzgâr (iklim), nem, hava gibi cansız varlıkların oluşturduğu çevreye de
cansız (abiyotik) çevre denir.

Canlılar, bulundukları ekosistemde yani çevrede yaşamlarını sürdürebilmek için bu çevreye ve çevre şartlarına uyum sağlamak zorundadırlar. Bu nedenle canlılar her ekosistemde yaşayamazlar. Canlıların bir ekosistemde yaşayabilmeleri için özelliklerinin o ekosisteme uygun olması gerekir.
• Çölde yaşayan canlıların vücutlarında su depo edebilmeleri. (Kaktüslerin etli gövdelerinin develerin hörgüçlerinin olması).
• Kuzey Amerika’da yaşayan çöl tavşanlarının uzun kulaklarındaki kan damarlarının vücut ısısını yükseltmesi.
• Kutuplardaki ayı ve tavşanların vücutlarında kalın yağ tabakası bulundurmaları.
Bütün ekosistemlerin özellikleri farklıdır. Bir ekosistemin özelliğini o ekosistemi oluşturan su, sıcaklık, ışık, toprak, rüzgâr (iklim), nem, hava gibi cansız varlıklar belirler.
Ekosistemler çok küçük olabileceği gibi büyük ekosistemler de vardır. Taşın altında yaşayan canlıların oluşturduğu ekosistem olabileceği gibi çöl, orman, göl, akarsu, deniz ekosistemleri de vardır. Büyük ekosistemler içlerinde daha küçük ekosistemleri de barındırırlar. En büyük ekosistem ise Dünya’dır.

5- Ekosistemi Oluşturan Canlı Varlıkların Sınıflandırılması:


Ekosistemleri oluşturan canlı varlıklar, beslenme ve yaşama şekillerine göre gruplandırılırlar.

a) Beslenme Şekline Göre Canlılar:

Canlılar beslenme şekline göre üreticiler, tüketiciler ve hem üretici hem de tüketiciler olmak üzere 3 grupta incelenirler.

1- Üreticiler (Ototrof Canlılar):


Kendi besinlerini kendileri üretebilen canlılardır. Üreticiler, fotosentez yoluyla karbondioksit, su, madensel tuzlar ve güneş enerjisini kullanarak oksijen, besin ve kimyasal enerji üretirler. Üretilen kimyasal enerjinin bir kısmını kendi yaşamsal faaliyetleri için kullanırlar, kalan kısmını da protein, karbonhidrat, yağ, vitamin şeklinde bitkinin kök, gövde, yaprak, tohum, meyve gibi kısımlarda ürettikleri besinlerde (besinlerin kimyasal bağlarında) depo ederler. Bitkiler tarafından depo edilen besinler diğer canlıların besin ve enerji ihtiyacının karşılar.
• Yeşil bitkiler, mavi – yeşil algler (su yosunları), öglenalar, bazı bakteriler ototrof canlılardır.

2- Tüketiciler (Heterotrof Canlılar):


Kendi besinlerini kendileri üretemeyip, dışarıdan hazır olarak aldıkları besinlerle beslenen canlılardır. Tüketiciler, hem üreticilerle hem de diğer tüketicilerle beslenirler.
Tüketiciler, aldıkları besin kaynağına göre otçullar, etçiller ve hem otçul hem de etçiller olarak üç grupta incelenirler.

• Otçullar (Otoburlar = Herbivorlar)= 1. Dereceden Tüketiciler:
İhtiyaçları olan besin maddelerini ve enerjiyi üreticilerden yani yeşil bitkilerden karşılayan canlılardır.
• Koyun, keçi, inek, et, eşek, geyik, fil, zürafa, zebra, (maymun), sincap, tavşan.

• Etçiller (Etoburlar = Karnivorlar)= 2. Dereceden Tüketiciler:
İhtiyaçları olan besin maddelerini ve enerjiyi diğer hayvanları (otçul ve diğer etçilleri) yiyerek karşılayan canlılardır.
• Aslan, kaplan, köpek, kurt, tilki, sansar, kartal, şahin, baykuş, atmaca, kertenkele, timsah, köpek balığı, yılan.

• Hem Etçil Hem de Otçullar (Hepçiller = Omnivorlar)= 2. Dereceden Tüketiciler:
İhtiyaçları olan besin maddelerini ve enerjiyi hem üreticileri yani yeşil bitkileri hem de diğer tüketicileri yani hayvanları yiyerek karşılayan canlılardır.
• İnsan, ayı, maymun, kuşların büyük bir bölümü, kaplumbağa, bazı balıklar, fare, domuz.

3- Hem Üretici Hem de Tüketiciler (Hem Ototrof Hem de Heterotrof Canlılar):

İhtiyaçları olan besinin bir kısmını fotosentez yoluyla kendileri üreten bir kısmını da bazı canlıları yiyerek karşılayan canlılardır. Bu canlılar (protein sentezi için gerekli olan) azot ihtiyacını yakaladığı böcekleri yiyerek karşılarlar. Bataklıkta yaşayan böcekçil bitkiler (sinekkapan ve ibrik otu) bu gruba girerler.

NOT
• 1. Dereceden Tüketiciler = Üreticileri Yiyen Canlılar > Otçullar
• 2. Dereceden Tüketiciler = 1. Dereceden Tüketicileri Yiyen Canlılar > Etçiller
• 3. Dereceden Tüketiciler = 1. ve 2. Dereceden Tüketicileri Yiyen Canlılar > Etçiller – Hem Etçil Hem de Otçullar

b) Yaşama Şekline Göre Canlılar:
Canlılar yaşam şekline göre çürükçül yaşayanlar, parazit yaşayanlar ve ortak yaşayanlar olmak üzere üç grupta incelenirler.

1- Çürükçül Yaşayanlar (Ayrıştırıcılar = Saprofitler):


İnsan, hayvan, bitki atıkları ile ölmüş insan, hayvan ve bitkileri vücutlarındaki bazı (organik) besinleri salgıladıkları enzimlerle parçalayan canlılardır. Bu canlılar böylece ihtiyacı olan besin ve enerjiyi parçaladığı maddelerden karşılarken atık maddeleri de diğer canlıların kullanabileceği maddeler (inorganik maddeler = mineraller = madensel tuzlar) haline getirip toprağa verirler.
Ayrıştırıcıların en önemli görevi doğadaki madde döngülerinin gerçekleşmesini sağlamaktır.
• Bazı bakteriler, küf mantarları (çürükçül bakteriler).

2- Ortak (Birlikte = Simbiyotik) Yaşayanlar:


Farklı türden canlıların yaşamlarını birada sürdürmelerine ortak (birlikte = simbiyoz) yaşama denir. Ortak yaşayan canlılar birbirlerine zarar vermezler.
Ortak yaşama canlıların birbirinden faydalanma şekline göre iki çeşittir.

Mutualistler:
  • Birlikte yaşayan iki canlıdan her ikisinin de yarar gördüğü yaşama şekline mutualizm, bu şekilde yaşayan canlılara da mutualistler denir.
  • Geviş getiren hayvanların (otçulların) sindirim sisteminde bulunan ve selülozun sindirilmesini sağlayan bakteriler.
  • İnce bağırsakta yaşayan bakteriler kendileri için uygun yaşama ortamı bulurken B ve K vitaminlerini sentezleyerek üzerinde yaşadığı canlıya fayda sağlarlar.
  • Baklagillerin (fasulye, nohut, mercimek, yonca, bakla) köklerinde yaşayan azot bakterileri bitkinin besiniyle beslenir, bitkiye ise havadan aldığı azotu verir.
  • Liken Birliği : Liken birliğini mantarlar (şapkalı) ile mantarların hiflerine tutunarak yaşayan su yosunu (alg) oluşturur. Mantarların kökleri vardır ama besin üretemezler. Su yosununun ise kökleri yoktur ama besin üretebilirler. Mantarların aldığı suyu su yosunu kullanarak besin üretir ve ürettiği bu besini hem kendisi hem de mantarlar kullanır. Ayrıca mantarların solunum sonucu havaya verdiği CO2 gazını da su yosunu kullanır.
• Kommensalistler:
Birlikte yaşayan iki canlıdan birinin yarar görüp, diğerinin etkilenmediği yaşama şekline kommensalizm, bu şekilde yaşayan canlılara da kommensalistler denir.
• Köpek balığının karnına tutunan ya da etrafında gezen küçük balıkların (echeneis) köpek balığının parçaladığı canlılardan veya köpek balığının atıklarından faydalanması.

3- Parazit (Asalak) Yaşayanlar (Asalaklar):


Birlikte yaşayan iki canlıdan birinin yarar, diğerinin zarar gördüğü yaşama şekline parazit yaşama, bu şekilde yaşayan canlılara da parazit yaşayanlar (asalaklar) denir.
Parazit yaşayan canlılar, ihtiyaçları olan besin maddelerini üzerinde yaşadığı canlıdan, canlının sindirilmiş besinlerinden hazır olarak alırlar. Bu nedenle parazit yaşayan canlılar üzerinde canlıya zarar verirler.
Canlı vücudunun içinde yaşayan ve sindirim enzimleri bulunmayan parazitlere iç parazitler (iç asalaklar) denir. Tenya, bağırsak solucanı, mantarlar, amip, sıtma mikrobu ve hastalık yapan bakteriler iç asalaklardır. Bu canlıların üreme sistemleri gelişmiştir.
Canlı vücudunun dışında yaşayan ve sindirim enzimleri bulunan parazitlere dış parazitler (dış asalaklar) denir. Bit, pire, kene, tahtakurusu, sivrisinek, uyuz böceği, çeçe sineği (uyku hastalığı yapar), tatarcık (şark çıbanı yapar) dış asalaklardır. Dış asalaklar üzerinde yaşadığı canlının kanındaki sindirilmiş besinleri kullanırlar.
Dış asalakların sindirim sistemi gelişmiş, iç asalaklarınki gelişmemiştir.
Ad:  eko3.JPG
Gösterim: 812
Boyut:  19.8 KB

6- Ekosistem Çeşitleri ve Özellikleri:


Her ekosistemin kendine özgü özellikleri vardır, ekosistemde yaşayan canlı çeşitleri ve ekosistemlerin büyüklükleri farklı olabilir. En büyük ekosistem
Dünya’dır. Dünya’da irili ufaklı farklı özellikte çok sayıda ekosistem çeşidi bulunur. Dünya, ekosistem daha küçük ekosistemlerin birleşmesiyle oluşur.
Ekosistemler
kara ve su ekosistemleri olarak iki gruba ayrılırlar.
Kara ekosistemleri çöl, orman, çayır, mera, mağara, tundra, vadi, bataklık, kent ekosistemleri gibi daha küçük ekosistemlere ayrılır.
Su ekosistemleri de dere, nehir, göl, pınar, baraj, deniz, havuz, okyanus ekosistemleri gibi daha küçük ekosistemlere ayrılır.
Ekosistemlerdeki ışık, yağış, nem, rüzgar, sıcaklık ve iklim özellikleri o ekosistemdeki bitki örtüsü ile hayvan çeşitliliğini belirler. Bu yüzden canlıların ekosistemlerdeki çeşitleri ve dağılışları farklıdır.

a) Kara Ekosistemleri:


Kara ekosistemlerinin orman, çöl, çayır, mera, dağ ekosistemleri gibi daha küçük ekosistem çeşitleri vardır. Her bir ekosistem de çeşitli çevre şartlarına göre daha da küçük ekosistemlere ayrılır. Kara ekosistemlerine biyom denir.

1- Orman Ekosistemi:


Yağmur ormanları, yağışın ve sıcaklığın çok yüksek ve değişmez olduğu bölgelerde bulunur. Ormanlar, doğal kaynaklar yönünden zengindir ve dünya ikliminin dengede kalmasını sağlar.
Canlılara beslenme, barınma, korunma ve üremesinde en ideal ortamı sağlayan ekosistem ormanlardır. Bu nedenle en fazla tür ve canlıyı bulunduran ortamlar buralardır. Dünyada yaşayan canlıların büyük bir kısmı ekvator kuşağı çevresindeki ormanlarda bulunur.
Orman ekosisteminde mikroskobik canlılar, kırkayak, toprak solucanı, salyangoz, karınca, yılan, mantar, ağaç ve çalılık gibi canlılar bulunur.
Orman ekosistemlerinden en büyüğü Amazon Ormanları ekosistemidir.
  • Yaprak Döken Ağaç Ormanları: Kışın soğuk, yazın sıcak ve yağışlı olduğu yerlerdir.
  • Tundralar: İğne yapraklı ağaç ormanlarına yakın olan, kışların soğuk ve uzun, yazların kısa ve serin olduğu yerlerdir.
  • Yağmur Ormanları: Yıl boyunca yeşil kalan, ılık iklimli ve bol yağışlı yerlerdir. Ormanların % 10’ unu oluşturur ve canlı sayısının % 70’ ini barındırır.
  • İğne Yapraklı Ağaç Ormanları: Her mevsim yeşil kalan, kışların uzun ve soğuk olduğu yerlerdir.

2- Çayır Ekosistemleri:


Az yağışlı, yazların sıcak ve kurak olduğu yerlerdir. Kemirgen hayvanlar ile geviş getiren hayvanların sayısı fazladır.

3- Dağ Ekosistemleri:


Dağ ekosisteminde çeşitli ağaç ve bitkiler, ayı, kurt, yılan, kertenkele, yırtıcı kuşlar (şahin, atmaca, kartal gibi), keçi ve kaplumbağa gibi canlılar bulunur.
Dağın, yükseklik, su miktarı, sıcaklık, toprağın cinsi gibi koşullarına göre burada yaşayan canlılar farklılık gösterebilir.

4- Çöl Ekosistemleri:


Her zaman kurak, bazen sıcak bazen de soğuk olan yerlerdir. Çöl ekosisteminde canlı sayısı ve çeşidi azdır. Çöl ekosisteminde yaşayan canlılar (bitki ve hayvanlar) az miktarda su kullanırlar ve burada yaşayabilmek için çeşitli özelliklere sahip olmaları gerekir. Çöl ekosistemlerinden en büyüğü Sahra Çölü ekosistemidir.
  • Çölde yaşayan bitkiler su ve besin depo edebilmek için kalın gövdeli ve diken yapraklı bitkilerdir. (Kaktüs)
  • Çöl fareleri, uzun süre su ve besin ihtiyacının karşılanabilmesi için kuyruklarında yağ depo ederler.
  • Develer, uzun süre su ve besin ihtiyacının karşılanabilmesi için hörgüçlerinde yağ depo ederler.

b) Su Ekosistemleri:


Denizlerin (tuzlu suların) ve tatlı suların oluşturduğu ekosistemlerdir. Göller, sulak alanlar (bataklık, gölet, sazlık), yeraltı suları ve akarsular tatlı su ekosistemini, denizler ise tuzlu su ekosistemini oluşturur.

1- Tatlı Su Ekosistemleri:


• Nehir Ekosistemleri: Suyun akış hızı, su derinliği, bulunduğu yer burada yaşayan canlı çeşitliliğini belirler.
• Göl Ekosistemleri: Göl ekosistemlerinde mikroskobik canlılar, kurbağalar, sazlıklar, sinekler, balıklar, çeşitli kuşlar, balıkçıl kuşlar, çeşitli böcekler, ördek, yılan, çekirge gibi canlılar ile nilüfer, eğrelti otu, atkuyruğu ve nergis türü bitkiler bulunur.
Göl ekosisteminin büyüklüğü, bulunduğu yer, derinliği, sıcaklık, tuz miktarı, ışık miktarı ve suyun özelliği burada yaşayan canlı çeşitliliğini değiştirebilir.
• Sulak Alan Ekosistemleri: Kara ve su ekosistemlerinin birleştiği yerlerdir.

2- Tuzlu Su (Deniz) Ekosistemleri:


Yeryüzünün en büyük ekosistemlerinden biri deniz ekosistemleridir. Deniz ekosistemlerinde mikroskobik canlılardan çok büyük memeli hayvanlara kadar çok sayıda canlı çeşidi bulunur. Denizdeki tuz oranı, suyun derinliği, sıcaklık ve ışık miktarı buralarda yaşayan hayvan çeşitliliğini belirler ve denizlerde farklı ekosistemlerin oluşmasını sağlar.
Denizlerde fotosentez yapan üretici canlılar ile bu canlıları yiyerek beslenen küçük canlılar (planktonlar ve hayvansal planktonlar), onlarla beslenen küçük balıklarla birlikte besinlerini diğer canlılardan karşılayan daha büyük balıklar (yunus, balina) bulunur. (Büyük balıklar genelde daha derin yerlerde yaşarlar). Hemen hemen bütün deniz canlıları güneş ışığının ulaştığı ilk 100 metrelik derinlikte yaşarlar.
Deniz ekosistemlerinden en büyüğü Hazar Denizi ekosistemidir.

7- Ekosistemlerin Özelliklerini Değiştiren Faktörler:


Ekosistemler, canlı ve cansız varlıklardan oluşurlar. Bütün ekosistemlerde su, sıcaklık, ışık, toprak, rüzgâr (iklim), nem, hava gibi cansız varlıklar bulunur fakat ekosistemlerdeki cansız varlıkların özellikleri birbirinden farklıdır. Farklı ekosistemlerin farklı özelliklere sahip olmasının nedeni, ekosistemleri oluşturan cansız varlıkların özelliklerinin birbirinden farklı olmasıdır. Ekosistemlerdeki cansız varlıkların özelliklerinin farklı olması nedeniyle ekosistemdeki canlı çeşitliliği değişir.
• En fazla canlı çeşitliliği yağmur ormanlarında bulunur.
• İklim şarları zorlaştıkça canlı çeşidi ve sayısı azalır.

a) Su:


Yeryüzünün 3/4’ünü oluşturan 2 atomlu moleküllerdir. Akıcı, kararlı, çözücü ve taşıyıcı özelliklere sahip olan su canlı yaşamını doğrudan etkiler. Hücrelerin ortalama %65’ini su oluşturur. Su, canlı yaşamında sindirim, solunum, boşaltım, dolaşım, fotosentez, beslenme gibi pek çok yaşamsal olayda etkili olur.
Bütün canlılar su kullanmak zorunda olduğu için, yeryüzündeki su miktarı canlıların dağılımını belirler. Havadaki nemi oluşturarak aşırı ısınma ve soğumayı önler.
Ekosistemdeki su oranının değişmesi o ekosistemdeki canlı sayısını değiştirir.

b) Sıcaklık:


Işık etkisiyle yeryüzünde oluşan ısının ortalama değerine sıcaklık denir. Çevredeki ısı miktarına göre sıcaklık artar ve azalabilir. Canlı yaşamı için son derece önemli olup hücrelerdeki (enzimlerin gerçekleştirdiği) kimyasal tepkimeler belirli sıcaklıklarda gerçekleşir.
Canlının yaşamı, kendi vücut sıcaklığına uygun çevre sıcaklığının sağlanmasına bağlıdır. Sıcaklığın değişmesi canlı sayısını değiştirir. Bu nedenle de canlıların yeryüzündeki dağılışını, çoğalmasını ve ömrünü belirler.

c) Işık:


Güneş enerjisinin yayılmasıyla oluşur. Üzerinde taşıdığı enerji canlıların temel enerji kaynağını oluşturur yani yeryüzündeki enerjinin temel kaynağı ışık enerjisidir.
Işığın şiddeti ve süresi ekosistemdeki, yeryüzünün ısınmasında, yağışların oluşmasında, rüzgârların oluşmasında, iklimin belirlenmesinde, yeşil bitkilerin fotosentez, terleme, çimlenme ve çiçeklenme süresinde etkili olur.
Güneş ışığının yeryüzündeki dağılımı farklı olduğu için her bölgedeki ışığın etkisi de farklıdır ve farklı iklim şartlarının oluşmasına neden olur. Bu nedenle ışık canlıların doğadaki dağılımını yani ekosistemleri değiştirebilir.

d) Toprak:


Yerkabuğunun en üst katmanına toprak denir. Canlı organizmalar toprağın üzerinde ve içinde yaşayabilirler. Toprak milyonlarca yıllık bir süreç içinde büyük kaya kütlelerinin parçalanmasıyla oluşmuştur. İçerisinde taş, kum, kil, mineral, tuz, su hava, mikro organizmalar ve canlı kalıntıları bulunur.
Canlı varlıklar su ve mineral ihtiyacını doğrudan topraktan karşılarlar. Toprağın yapı ve çeşidi, üzerinde yaşayacak bitkilerin türünü etkiler. Bitkinin gelişmesi, fotosentez yapabilmesi için gerekli su ve minerallerin bulunduğu, bitkilerin tutunduğu toprak miktarının azalması ya da ihtiva ettiği maddelerin azalması bitki sayısını dolayısıyla ekosistemleri değiştirir.
(Humuslu topraklar en verimli topraklardır. Yapısında bitki yaşamı için önemli olan çeşitli mineralleri bulundurur).
Ad:  eko5.JPG
Gösterim: 774
Boyut:  33.8 KB

e) İklim:


Uzun zaman sürecinde, bir bölgeyi etkileyen atmosfer şartlarına iklim denir.
İklim şartlarını ışık, sıcaklık, nem, yağışlar, rüzgârlanma gibi faktörler oluşturur. Bir bölgenin iklimini ekvatora uzaklığı, denizden yüksekliği ve denizlere olan uzaklığı doğrudan etkiler.
Canlılar, kendilerine uygun iklim şartlarında yaşamlarını sürdürürler. İklim şartları uygun olan topraklarda bol miktarda bitki ve yoğun olarak hayvan çeşitleri bulunur. İklim şartların değişmesi, canlı sayısını, canlı çeşidini, canlıların yaşamını ve yayılmasını bu nedenle de ekosistemleri etkiler. (Yeşil alanların azalması, volkanik patlamalar, sıcaklığın azalması iklimin değişmesine neden olur).

f) Hava:


Atmosferi oluşturan gaz karışımına hava denir. Havanın yapısında oksijen, karbondioksit, azot, soy gazlar, tozlar, mikroorganizmalar ve su buharı bulunur. Solunumda kullanılan oksijen ve fotosentezde kullanılan karbondioksit havadan alınır. Havanın gaz içeriğinin değişmesi havanın kirlenmesine neden olur. Bu da ekosistemleri değiştirir.

8- Ekosistemlerin Sürekliliği:


Ekosistemlerin sürekli olabilmesi için;
1- Üreticilerin (yeşil bitkiler, su yosunları, bakteriler, mantarlar ve öglenalar),
2- Tüketicilerin (insanlar, hayvanlar, mantarlar),
3- Ayrıştırıcıların (Bakteriler ve mantarlar),
4- Yeterince güneş ışığının,
5- Ham maddenin (kalsiyum, azot, fosfor, su, oksijen, karbondioksit gazı) bulunması ve sürekli olması gerekir.

9- Besin Zinciri:


Ekosistemdeki canlılar yaşamlarını sürdürebilmek için o ekosistemdeki hem canlı hem de cansız varlıklara ihtiyaç duyarlar. Ekosistemde canlı ve cansız varlıklar arasındaki uyumlu ilişkiye ekolojik denge denir. Ekosistemin sürekli olabilmesi için ekolojik dengenin korunması gerekir.
Ekosistemlerde, canlıların kullandığı maddelerin kullanıldıktan sonra tekrar geri dönüşmesine (üretilmesine) döngü denir. Doğadaki ekosistemlerde besin döngüsü ve madde döngüsü olmak üzere iki çeşit döngü vardır.
Ekosistemi oluşturan (Dünya’da yaşayan) bütün canlılar yaşamlarını sürdürebilmek için besin ve enerjiye ihtiyaç duyarlar. Canlıların ihtiyaç duyduğu enerjinin temel kaynağı güneş enerjisidir.
Üreticiler, güneş enerjisini kullanarak fotosentez yoluyla besin üretir, tüketiciler de üretilen bu besinleri kullanırlar. Üretici ve tüketicilerin atıkları ve ölüleri ayrıştırıcılar tarafından parçalanır ve elde edilen (inorganik) maddeler toprağa verilerek bu maddelerin üreticiler tarafından tekrar kullanılması sağlanır. Böylece madde ve enerji bir canlıdan diğerine aktarılmış olur.
Madde ve enerjinin bir canlıdan diğerine aktarılması sonucu oluşan canlılar sıralamasına besin zinciri denir. Besin zincirinde her halka bir canlıyı temsil eder.
Besin zincirinin ilk grubunu (basamağını) üreticiler, son grubunu da (basamağını da) 3. dereceden tüketiciler oluşturur.
Madde ve enerji besin zincirinde üreticilerden tüketicilere doğru aktarılır.
Ekosistemlerde çok sayıda besin zinciri vardır ve ekosistemlerdeki besin zincirlerinin tamamına besin ağı (besin döngüsü) denir. Ekosistemlerdeki besin zincirinin en sonunda insan bulunur. Yeryüzündeki bütün canlılar çok büyük ve karmaşık bir besin ağı içinde birbirlerine bağlanmıştır. Farklı beslenme şekilleri, farklı ekosistemleri birbirine bağlar.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 17 Şubat 2019 17:17
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.