Hallac-ı Mansur (857-922)
Büyük İslâm sûfilerinden. Asıl adı Ebu'l Mugîs Hüseyn b. Mansûr el-Beyzâyî olan Mansûr babasının adıyla anılmıştır.
Daha küçükken, babasının, Dicle üzerinde Vasıt kasabasına geldiği ve Mansûr'un burada 12 yaşlarında Kur'an-ı Kerîm'i ezberlediği bilinmekle birlikte nerede ve nasıl bir tahsil gördüğü hususlarında fazla bilgi yoktur. 20 yaşlarında Tüster'de Sehl b. Abdullah 'tan, bir süre sonra Basra'da Amr b.Osman Mekkî'den tasavvufun inceliklerini öğrendi. Daha sonra Mekke'ye gitti, orada kaldığı süre içinde devamlı oruç tuttu ve kimseyle konuşmadı. Hac dönüşü Bağdat'ta Cüneyai Bağdadi, Ebu'l-Hüseyn Ahmed Nuri ve Amr Mekkî ile görüşüp onlardan feyz aldı. Sonra tekrar Tüster'e döndü.
Bazılarının tarizleri üzerine Sûfilik kıyafetini değiştirerek halk kisvesine büründü. Talebeleri ile beraber ikinci defa hacca gitti. Dönüşünde asker kıyafetine girerek putperest diyarı olan Hind'e, oradan Horasan'a, Türkistan'a ve ta Çin sınırına kadar giderek oralarda yaşayan halka tslamiyeti anlattı ve onları Allah yoluna davet etti. Geri dönünce H.287/900 yıllarında üçüncü defa hacca gitti ve orada halktan kendisine işkence yapılmasını istedi. Bağdat'a geri dönünce, Müslümanlar uğruna, halk tarafından öldürülmeyi talep etti. Bu sırada meşhur "Ene'l-Hakk" sözünü söyledi; bu söz kısa zamanda bütün İslam diyarına yayıldı. Bir süre habsedildi, suçsuz olduğu anlaşılınca serbest bırakıldı.
"Ene'l-Hakk" sözü çok çeşitli şekillerde yorumlandı. Bu arada ismi Ismailîye, Karmatiye ve Hanbelî mezhebleri mensubları arasında bazı siyasi hadiselere karıştı ve ağır suçlamalarla tekrar hapsedildi, sekiz yıl kadar hapiste yattı ve sonunda idama mahkûm edildi. İdam hükmü, devrin İslam halifesi tarafından da tasdik edilen Hallâc-ı Mansûr, H.309/922'de İbn Abdüssamed tarafından önce kırbaçlandı, sonra elleri ve ayakları kesildi, ardından asıldı ve cesedi yakılarak külleri minareden Dicle Nehri'ne atıldı.
Kendisine ayrıca, insanların gönüllerinde dolaşanları açıkladığı için "sırları pamuk gibi atan" manasında Hallâcü'l esrâr da denmektedir.
Hallâc-ı Mansûr'un tek eseri Kitâbu't-Tavâsîn L. Massignon tarafından La Passion d'al-Hallaj (Paris 1922) adıyla bir incelemeyle birlikte yayınlanmıştır. Aynı eser, Yaşar Nuri özturk tarafından Hallacı Mansûr'a dair bir bölüm, notlar ve açıklamalarla birlikte Hallâc'ı Mansûr ve eseri Kitâbu't-Tavâsîn (İstanbul 1976) adıyla tercüme edilerek yayınlanmıştır.
İslam Ansiklopedisi