Uğraşma, çabalama, bilinçli çalışma, bütün gücünü sarfetme gibi lügat anlamları olan bu kelime önemli bir fıkıh (hukuk) terimidir. Terim anlamı şöyle ifade edilmektedir: Gerekli şartlara sahip bir fıkıh bilgininin (fa-kih) Kuran ve hadisten hüküm çıkarmak için elinden gelen gayreti göstermesi, her türlü inceleme ve irdelemede bulunup sonuçta bir görüş ortaya koymasıdır. Kıyas ve rey (ağırlığı olan görüş, beyan edilen fikir) de bazen içtihad yerine kullanılır. İçtihadın biraz daha farklı bir tanımı şöyledir: Dini hükümleri nassların (âyet ve hadislerin) ibare (metin), işaret ve manalarından çıkarmak için gayret sarfıyla yapılan çalışmadır. Her bilgin içtihad yapamaz. Bunun için gerekli şartları haiz olan yani ehliyet sahibi bulunan kimseler ictihad yapabilir. İctihad, Peygamberimiz(S.A.V.) zamanından itibaren başvurulan ve Peygamber tarafından teşvik edilen bir yöntem olmuştur. Kendisi de vahye mazhar olduğu halde sırf ümmetine örnek olmak ve yol göstermek maksadıyla ictihadda bulunmuştur. Bedir harbinde karargâh kurdukları yer için, bir sahabi, "Buraya vahiyle (Allah'ın bildirmesi} le) mi indik?" diye sordu. Peygamberimiz, "Hayır" dedi, "reyim (görüşüm) ve kanaatimle indim." o sahabi "O halde şu yanına (Bedir kuyulan) indim" dedi ve öyle yaptılar. Bedir'de esir almanlar için de Ebû Bekir'in görüşünü alarak ictihad ile hüküm verdi. Peygamberimiz, ashabtan Muaz İbn-i Cebel-i Yemen'e vali olarak gönderirken ona sordu: — Orada ne ile hükmedeceksin? Muaz cevap verdi: — Allah'ın kitabı Kuran'la.
— Peygamberin sünnetiyle.
— Kendi reyimle (görüş ve kanaatimle) ictihad ederim. Peygamberiniz bu cevaptan çok memnun kalmış ve "Peygamberinin elçisini peygamberinin hoşnut olacağı şeye muvaffak kılan Allah'a ham-dolsun" demiştir. Ashabdan iki kişi yolcu idiler. Yolda su bulamadılar. Teyemmüm ederek namazlarını kıldılar. Sonra vakit çıkmadan suya rastladılar. Birisi abdest alıp yeniden namaz kıldı. Diğeri kılmadı. Bundan Peygambere bahsettikleri zaman, namazı iade etmeyene "Sen sünnete göre (benim takip ettiğim yola göre) hareket ettin", iade edene de "Sen de iki defa sevap işledin" dedi. İctihad, Müslümanlıkta akla ve bağımsız düşünceye saygının bir sonucudur. Dogmatizmden uzak oluşun bir belgesidir. İslam hukuk tarihinde birçok müctehid, birçok konuda ictihadda bulunmuştur. Bunlar fıkıh kitaplarında kayıtlıdır. Belirtmek gerekir ki, içtihada usûl-i dinde (inanç konularında) değil, fürû-ı dinde (ibadet ve muamelat) konularında başvurulur. Çünkü inanç konuları âyet ve hadislerle (Kitap ve Sünnetle) nihaî (kesin) çözüme ve açıklığa kavuşturulmuştur. Fürû-ı dinde ise zaman ve mekâna göre yeni problemler ortaya çıkabilir. Bunlara Kitap ve Sünette bir çözüm bulunamıyorsa ictihad bir çözüm imkânı sunar. İçtihadında isabet eden müctehi-de iki, hata edene ise bir sevap vardır. Bir müctehid içtihadından geri dönebilir veya onu değiştirebilir.
İslam Ansiklopedisi