Arama


Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
25 Kasım 2010       Mesaj #3
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Uğraşma, çabalama, bilinçli çalış­ma, bütün gücünü sarfetme gibi lü­gat anlamları olan bu kelime önemli bir fıkıh (hukuk) terimidir. Terim an­lamı şöyle ifade edilmektedir: Gerekli şartlara sahip bir fıkıh bilgininin (fa-kih) Kuran ve hadisten hüküm çıkar­mak için elinden gelen gayreti göster­mesi, her türlü inceleme ve irdeleme­de bulunup sonuçta bir görüş ortaya koymasıdır. Kıyas ve rey (ağırlığı olan görüş, beyan edilen fikir) de bazen iç­tihad yerine kullanılır. İçtihadın biraz daha farklı bir tanımı şöyledir: Dini hükümleri nassların (âyet ve hadisle­rin) ibare (metin), işaret ve manala­rından çıkarmak için gayret sarfıyla yapılan çalışmadır. Her bilgin içtihad yapamaz. Bunun için gerekli şartları haiz olan yani ehliyet sahibi bulunan kimseler ictihad yapabilir.

İctihad, Peygamberimiz(S.A.V.) zamanından itibaren başvurulan ve Peygamber tarafından teşvik edilen bir yöntem olmuştur. Kendisi de vah­ye mazhar olduğu halde sırf ümmeti­ne örnek olmak ve yol göstermek maksadıyla ictihadda bulunmuştur. Bedir harbinde karargâh kurdukları yer için, bir sahabi, "Buraya vahiyle (Allah'ın bildirmesi} le) mi indik?" di­ye sordu. Peygamberimiz, "Hayır" dedi, "reyim (görüşüm) ve kanaatim­le indim." o sahabi "O halde şu ya­nına (Bedir kuyulan) indim" dedi ve öyle yaptılar. Bedir'de esir almanlar için de Ebû Bekir'in görüşünü alarak ictihad ile hüküm verdi.

Peygamberimiz, ashabtan Muaz İbn-i Cebel-i Yemen'e vali olarak gönderirken ona sordu:
— Orada ne ile hükmedeceksin? Muaz cevap verdi:
— Allah'ın kitabı Kuran'la.
— Onda bulamazsan?
— Peygamberin sünnetiyle.
— Onda da bulamazsan?
— Kendi reyimle (görüş ve kana­atimle) ictihad ederim.

Peygamberiniz bu cevaptan çok memnun kalmış ve "Peygamberinin elçisini peygamberinin hoşnut olaca­ğı şeye muvaffak kılan Allah'a ham-dolsun" demiştir.

Ashabdan iki kişi yolcu idiler. Yolda su bulamadılar. Teyemmüm ederek namazlarını kıldılar. Sonra va­kit çıkmadan suya rastladılar. Birisi abdest alıp yeniden namaz kıldı. Di­ğeri kılmadı. Bundan Peygambere bahsettikleri zaman, namazı iade et­meyene "Sen sünnete göre (benim ta­kip ettiğim yola göre) hareket ettin", iade edene de "Sen de iki defa sevap işledin" dedi.
İctihad, Müslümanlıkta akla ve bağımsız düşünceye saygının bir so­nucudur. Dogmatizmden uzak oluşun bir belgesidir. İslam hukuk tarihinde birçok müctehid, birçok konuda ic­tihadda bulunmuştur. Bunlar fıkıh ki­taplarında kayıtlıdır.

Belirtmek gerekir ki, içtihada usûl-i dinde (inanç konularında) de­ğil, fürû-ı dinde (ibadet ve muamelat) konularında başvurulur. Çünkü inanç konuları âyet ve hadislerle (Kitap ve Sünnetle) nihaî (kesin) çözüme ve açıklığa kavuşturulmuştur. Fürû-ı dinde ise zaman ve mekâna göre yeni problemler ortaya çıkabilir. Bunlara Kitap ve Sünette bir çözüm buluna­mıyorsa ictihad bir çözüm imkânı su­nar.

İçtihadında isabet eden müctehi-de iki, hata edene ise bir sevap var­dır.
Bir müctehid içtihadından geri dö­nebilir veya onu değiştirebilir.


İslam Ansiklopedisi