Arama


ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
14 Aralık 2010       Mesaj #2
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Gevher Nesibe Tıp Medresesi ve Darüşşifası

Kayseri, 13. yüzyılda kervan yollarının kesiştiği önemli bir merkezdir. Ayrıca şehir, bu yüzyıldan sonra "Makarr-ı Ulema (Âlimler Şehri)" olarak da anılmaktadır.
Önemli bir bilim ve sanat merkezi olan Kayseri'de Selçuklu döneminde 15 kadar medresenin olduğu belirtilmektedir. Bu medreseler arasında Tıp Medresesi ve Şifahane olarak yapılan Çifte Medrese Anadolu'daki ilk tıp merkezi olarak bilinmektedir. Çifte Medrese 1204-1206 yıllarında Selçuklu hükümdarı II. Kılıçarslan'ın kızı Gevher Nesibe Sultan adına kardeşi I. Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından yaptırılmıştır.
Medrese, Gevher Nesibe Şifahiyesi Kayseri Daruşşifası, Şifa-hatun Medresesi, Kayseri Maristanı, Darüş-şifa Medresesi, Çifte Medrese, Çifteler, Gıyasiye, Kayseri Tıbbiyesi gibi türlü adlarla anılmaktadır.

Tarihçe

Çifte Medresenin tarihçesi şöyle anlatılmaktadır:
Gevher Nesibe Sultan, Selçuklu Hükümdarlarından II. Kılıçarslan’ın kızıdır, saray başsipahisine gönül vermiştir. Evlenmelerine Gevher Nesibe Sultan'ın ağabeyi hükümdar I. Gıyaseddin Keyhüsrev karşı çıkmıştır. Başsipahiyi bir savaşa göndermiş ve başsipahi orada şehit olmuştur.
Bu olay sonrasında Gevher Nesibe Sultan üzüntüsünden hasta olmuş ve vereme yakalanmıştır. Kızkardeşinin durumunu öğrenen I. Gıyaseddin Keyhüsrev onu ölüm döşeğinde ziyaret eder.
Son dileğini sorarak, özür diler. Gevher Nesibe Hatun Gıyaseddin Keyhüsrev'den,
"Ben devasız bir derde düştüm, kurtulmama imkân yok, hiç bir hekim derdime çare bulamadı, ben artık ahiret yolcusuyum, eğer dilersen benim mal varlığımla benim adıma bir şifahane (hastane) yaptır! Bu şifahanede bir yandan dertlilere şifa verilirken, bir yandan da çaresi olmayan dertlere çare aransın. Bu şifahane ünlü hekim ve cerrah yetiştirsin. Burada kimseden bir kuruş para alınmasın. Burası benim adıma bir vakıf olsun."
diye buyurmuş ve 1204 yılında Kayseri'de vefat etmiştir.
I. Gıyaseddin Keyhüsrev, kız kardeşinin hastalığına kendisinin neden olmasından büyük üzüntü duyar. Onun son isteğini yerine getirir ve 1204'de şifahanenin yapımını başlatır. Şifahane iki yılda tamamlanarak, 1206'da hizmete açılır. Daha sonra şifahanenin doğusuna Gevher Nesibe Sultan'ın ikinci kardeşi İzzeddin Keykavus tarafından 1210-1214 yılları arasında tıphane (Tıp Medresesi) yapılmıştır. Bu çift yapının 1890 yılına kadar amacına uygun bir biçimde kullanıldığı bazı kaynaklarca belirtilmiştir.

Mimarisi

Adından da anlaşılacağı gibi yapı, 2800
m2 alanı kaplayan iki bölümden oluşur. Her iki bina açık avluları ile tipik Selçuklu plan şemasına sahiptir. Yapılardan birinin avlusu diğerinden büyüktür. Batı bölümde şifahane, doğuda tıp medresesi yer alır. Bir diğer deyimle biri sağlık, diğeri eğitim tesisidir.
Gerek şifahane, gerekse medrese bölümü açık bir avlu etrafında bulunan dört eyvandan oluşur. Şifahane ile Medrese arasında beşik tonozlu, dar bir geçit vardır. Şifahane bölümünün batısında uzun bir koridor ve bu koridorda 4-5 m2'lik odalar bulunur. Odaların tonozlarının birçoğunda ışık ve havalandırma için oluşturulmuş açıklıklar görülür. Bu koridorun bimarhane (akıl hastanesi) olarak kullanıldığı bilinir. Çifte medresenin kış aylarında künklerle merkezi bir sistemden getirilen sıcak su buharı ile ısıtıldığı düşünülmektedir.
Medrese bölümünün kuzeydoğu bölümünde Gevher Nesibe Sultan'a ait bir türbe vardır. Sekizgen, prizmatik külahlı türbenin kapıları avluya açılmakta, alt ve üst katlarda mezar mahzenleri bulunmaktadır.Çifte Medresenin şifahane bölümünün taş kapısı üzerinde bir kitabe bulunmaktadır. Kitabede II. Kılıçarslan'ın kızı ve I. Gıyaseddin Keyhüsrev'in kardeşi Gevher Nesibe Sultan'ın vasiyeti üzerine inşa edildiği belirtilmektedir. Kitabenin hemen altında taştan işlenmiş kemer ve etrafında karşılıklı Selçuklu motifleri bulunmaktadır. Bunlardan birisi daire üzerine birbirine sarılmış iki yılanı andırmaktadır, iki yılanın arasında ise Selçuklu madalyonu bulunur.

Anadolu'da Selçuklu döneminde tıp eğitiminin darüşşifalarda bir tür usta çırak ilişkisi içerisinde sürdürüldüğü bilinmektedir. Şifahiye'de Gevher Nesibe Sultan'ın vasiyeti üzerine tedavi gören hastalardan ücret alınmamaktadır. Gevher nesibe Şifahiyesi ve Medresesinde Selçuklu hükümdarı Alaaddin Keykubat'ın sağlık nazırı Ekmeleddin hocalık yapmıştır. Ünlü Türk hekimlerinden Ebubekir, Gazanferi, Ali Şinasi, Ebu Salim Ibni Kübra, Yakubi, Sucauddin Ali Bin Ebu Tahir, Seyit Samet Gevher Nesibe Medresesinde yetişmişler ve hocalık payesine erişmişlerdir. Gevher Nesibe Şifahiyesi Türklerin yaptırdığı onbirinci büyük hastanedir. Anadolu'da ise beşincidir.
Aynı zamanda içerisinde tıp tahsili yapılanların ilkidir. Gevher Nesibe Tıp Sitesi yapısı ve tıp eğitim açısından dünyadaki ilk tıp merkezi olarak bilinmektedir. Gevher Nesibe Medresesinde hekim, cerrah, kehlal (göz mütehassısı), akıl hastanesi ve ruh hastalıkları koğuşları, yardımcı asistanları bulunmaktadır. Bunların yanı sıra medresede eczane kısmı da bulunmaktadır. Gevher Nesibe Şifahiyesi günümüzde Erciyes Üniversitesi Tıp Tarihi Enstitüsüne tahsis edilmiş ve 14 Mart 1982'de Tıp Tarihi Müzesi olarak düzenlenerek hizmete açılmıştır. Bir diğer deyimle biri sağlık, diğeri eğitim tesisidir. Gerek şifahane, gerekse medrese bölümü açık bir avlu etrafında bulunan dört eyvandan oluşur. Şifahane ile Medrese arasında beşik tonozlu, dar bir geçit vardır. Şifahane bölümünün batısında uzun bir koridor ve bu koridorda 4-5 m2'lik odalar bulunur. Odaların tonozlarının birçoğunda ışık ve havalandırma için oluşturulmuş açıklıklar görülür. Bu koridor bimarhane (akıl hastanesi) olarak kullanıldığı bilinir. Çifte medresenin kış aylarında künklerle merkezi bir sistemden getirilen sıcak su buharı ile ısıtıldığı düşünülmektedir.
Medrese bölümünün kuzeydoğu bölümünde Gevher Nesibe Sultan'a ait bir türbe vardır. Sekizgen, prizmatik külahlı türbenin kapıları avluya açılmakta, alt ve üst katlarda mezar mahzenleri bulunmaktadır.
Çifte Medresenin şifahane bölümünün taş kapısı üzerinde bir kitabe bulunmaktadır. Kitabede II. Kılıçarslan'ın kızı ve I. Gıyaseddin Keyhüsrev'in kardeşi Gevher Nesibe Sultan'ın vasiyeti üzerine inşa edildiği belirtilmektedir. Kitabenin hemen altında taştan işlenmiş kemer ve etrafında karşılıklı Selçuklu motifleri bulunmaktadır. Bunlardan birisi daire üzerine birbirine sarılmış iki yılanı andırmaktadır, iki yılanın arasında ise Selçuklu madalyonu bulunur.
Anadolu'da Selçuklu döneminde tıp eğitiminin darüşşifalarda bir tür usta çırak ilişkisi içerisinde sürdürüldüğü bilinmektedir. Şifahiye'de Gevher Nesibe Sultan'ın vasiyeti üzerine tedavi gören hastalardan ücret alınmamaktadır. Gevher nesibe Şifahiyesi ve Medresesinde Selçuklu hükümdarı Alaaddin Keykubat'ın sağlık nazırı Ekmeleddin hocalık yapmıştır. Ünlü Türk hekimlerinden Ebubekir, Gazanferi, Ali Şinasi, Ebu Salim Ibni Kübra, Yakubi, Sucauddin Ali Bin Ebu Tahir, Seyit Samet Gevher Nesibe Medresesinde yetişmişler ve hocalık payesine erişmişlerdir. Gevher Nesibe Şifahiyesi Türklerin yaptırdığı onbirinci büyük hastanedir. Anadolu'da ise beşincidir.
Aynı zamanda içerisinde tıp tahsili yapılanların ilkidir. Gevher Nesibe Tıp Sitesi yapısı ve tıp eğitim açısından dünyadaki ilk tıp merkezi olarak bilinmektedir.
Gevher Nesibe Medresesinde hekim, cerrah, kehlal (göz mütehassısı), akıl hastanesi ve ruh hastalıkları koğuşları, yardımcı asistanları bulunmaktadır. Bunların yanısıra medresede eczane kısmı da bulunmaktadır. Gevher Nesibe Şifahiyesi günümüzde Erciyes Üniversitesi Tıp Tarihi Enstitüsü’ne tahsis edilmiş ve 14 Mart 1982'de Tıp Tarihi Müzesi olarak düzenlenerek hizmete açılmıştır.

Bilgitay Gevher Nesibe Nanotıp Projesi ve Çifte Medrese
Gevher Nesibe Nanotıp Projesi Bilgitay çalışma grubu tarafından nanotıp alanında başlatılan proje Dünya'nın İlk Tıp Fakültesi Gevher Nesibe Şifahanesi ve Gıyasiye Medresesi'nin kuruluşunun 800. yılı (1206 - 2006) nedeniyle Gevher Nesibe Nanotıp Projesi olarak adlandırılmıştır.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!