Arama


ener - avatarı
ener
Ziyaretçi
30 Aralık 2010       Mesaj #7
ener - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
TheBLacK adlı kullanıcıdan alıntı

YARDINM EDEBİLECEK KİMSE YOKMU

Hacı Bektaş Velî 'nin yaktığı îman ve inanç çerağı, tekkeleri yoluyla Anadolu' ya ve hatta Balkan ülkelerinin içlerine, Avrupa 'ya kadar ulaşmış, neticede İslâm kültürü, diğer milletlerin hayatında da tesirini göstererek, günümüzde Amerika 'ya kadar yayılmıştır.
Bu yıllarda Anadolu bir yandan Moğol istîlâsı altında ezilirken, bir yandan da büyük bir siyâsi ve ekonomik buhran ile beraber, taht kavgalarına sahne oluyordu. Böyle bir ortamda Anadolu 'ya gelen ve Kapadokya yöresindeki Hıristiyanlık merkezine karşı bir Türklük merkezi tesis etmek isteyen Hacı Bektaş Velî; bugünkü ismi Hacı Bektaş (O zaman yedi haneli bir köy ve adı Sulucakarahöyük) olan yere gelerek buraya yerleşir.

Çok ilgi çekici bir biçimde Kapadokya yöresindeki Hıristiyanlık merkezine karşı verilen savaş , sessiz bir savaş olarak tarihe

medet geçer. Ihlara vadisi ve çevresindeki yerleşim birimleri Hacı Bektaş Velî ‘nin derin felsefesinden etkilenerek birer birer İslamiyete geçerken, ilginçtir ki bu bölgede o tarihlerde harhangi bir savaşa tarih kayıtlarında rastlanmamaktadır!!

Türkistan 'dan gelen Hacı Bektaş Velî, Türklerin yoğun olduğu Anadolu 'yu gezmiş, Türk gelenek ve göreneklerinden korunabilenleri birer birer tespit etmiştir. Bunları, Sulucakarahöyük ''te kurmuş olduğu ilim yuvasında, İslâm inancı ve Türk kültürü ile yoğurarak birleştirmiş, ileri sürdüğü düşüncelerini, bu birleşiğin üzerine yerleştirmiş ve burada öğrenci yetiştirmeye başlamıştır.

Hacı Bektaş Velî 'nin, hoşgörü ve insan sevgisine dayalı düşünce sistemi; kısa bir sürede Hıristiyanlığın büyük bir merkezi durumundaki Kapadokya'da bile, geniş halk kitlelerine ulaşmış ve benimsenmeye başlanmıştır. Hacı Bektaş Velî 'nin felsefi düşüncelerinin temelinde, insanın varoluşu ve insan sevgisi vardır.

Velayetnamede Hz. Pir'in Rum'a güvercin donunda geldigi anlatılsada, ilerde daha geniş açıklamasını da verecegimiz gibi bu anlatımlar Bektaşilikte sıkça kullanılan ve bazı manaları anlatmaya çalışan remzlerdir. Velayetname bunun gibi her biri batında bazı manalara sahip hikayelerle doludur. Bir hikayede Hz. Pir ile tanışmaya gelirken aslana binen, eline de kamçı olarak bir yılan alan Akşehirli Seyit Mahmut Hayran'a cevap olarak Hz. Pir'in bir kayanın üzerine bindigi ve onu yürüttügü yazılıdır. Bundan maksat da Hz. Pirin cansıza can veren olduğunu anlatmaktır.

kaynak

Bu kadar bulabildim Bilmem