Üye Ol
Giriş
Hoş geldiniz
Misafir
Son ziyaretiniz:
22:27, 1 Dakika Önce
MsXLabs Üye Girişi
Beni hatırla
Şifremi unuttum?
Giriş Yap
Ana Sayfa
Forumlar
Soru-Cevap
Tüm Sorular
Cevaplanmışlar
Yeni Soru Sor
Günlükler
Son Mesajlar
Kısayollar
Üye Listesi
Üye Arama
Üye Albümleri
Bugünün Mesajları
Forum BB Kodları
Your browser can not hear *giggles*...
Your browser can not hear *giggles*...
Sayfaya Git...
Cuma, 05 Aralık 2025 - 22:28
Arama
MaviKaranlık Forum
Topuk Ağrıları
-
Tek Mesaj #3
Daisy-BT
Ziyaretçi
7 Ocak 2011
Mesaj
#3
Ziyaretçi
Sabah kalktığınızda topuğunuz üzerine basmakta zorlanıyorsanız, yada uzun süre ayakta kalınca ayak tabanında rahatsız edici ağrılar oluşuyorsa plantar fasiit ve/veya epin kalkanei’den (topuk dikeni) muzdarip olabilirsiniz. Oldukça sık görülen bu rahatsızlık aslında kolayca tedavi edilebilir bir durumdur.
İnsan ayağı mekanik ve fonksiyon açısından mucizevi bir yapıdır. Oldukça geniş bir kütle olan insan vücudu, bu yapıya göre çok dar olan bir yüzey (ayak tabanı) üzerinde durur. Aslında bütün yük, tüm ayak tabanına binmeyip kubbe şeklinde bir yapının bacaklarını oluşturan üç noktaya biner; topuk kemiği ile, baş parmak ve 5.
parmağın dip kısmı. Ayağın kubbemsi çatısı, bu üç noktanın arasındaki bağlantıyı sağlayan destek doku tarafından oluşturulur (plantar fasia). Günlük hareketler sırasında bu destek doku esneyip kısalarak, kas ve kirişlerle birlikte kemik yapıyı bir arada tutar. Tekrarlayıcı zorlamalar (ani koşma, zıplamalar), ayağa aşırı yüklenme (uzun süre ayakta kalma, sert zeminde çıplak ayak yürüme, vb) veya alışık olunmayan türde bir aktivite veya spor yapma sonucu bu dokuda bir yangı meydana gelir. İşte bu yangılı duruma “plantar fasiit” adı verilir ve erişkinlerde görülen topuk ağrılarının en sık nedenidir. Uzun süreli plantar fasiiti olanların yaklaşık yarısında, bu dokunun topuk kemiğine yapışan kenarında bir kemik çıkıntı görülür ki buna da “epin kalkanei” yada halk arasında bilinen adıyla “topuk dikeni” denir. Daha çok kilolu kişilerde, ve orta yaş ve üzerindeki populasyonda görülen topuk dikeni, bazen ağrısız olarak da tespit edilebilmektedir.
Plantar fasiitli hastalarda tipik olarak sabah kalktığında ilk yere basarken veya uzun süre oturduktan sonra ayağa kalkarken başlayan, aktivite ile azalan fakat aktivite uzadıkça tekrar ortaya çıkan bir topuk-ayak tabanı ağrısı vardır. Ağrıyan nokta çoğunlukla topuğun alt-ön kısmı ve taban çukurluğunun başladığı noktadadır. Bazen tüm ayak tabanına yayılabilir. Ayak bileği ve parmaklar gerildiğinde ağrı artar.
Plantar fasiit, tespit edilip bazı basit önlemler alındığında kendiliğinden geçebilen veya tedaviye iyi cevap veren bir rahatsızlıktır. Ancak sebebin gerçekten plantar fasiit olup olmadığından emin olunmalıdır. Bu yüzden, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon veya Ortopedi uzman hekimine başvurulmalıdır. Bu tip ağrılar bazen stres kırıkları, Paget hastalığı, tümörler, sakral radikülopatiler, topuk yağ yastığı atrofisi, iltihabi romatizmal hastalıklara bağlı tutulum ve tarsal tünel sendromu ile karışabilmektedir. Tanı kesinleştikten sonra ilk yapılacak şey topuğa aşırı yüklenmekten kaçınılmasıdır. Evde çıplak ayakla gezilmemeli, sert zeminlerde uzun süreli ayakta durulmamalı, sıçramalı ve ani depar gerektiren sporlar yapılmamalıdır. Aşırı kilo varsa verilmeye çalışılmalıdır. Evde yumuşak ve ortopedik tabanlı terlikler tercih edilmeli, dışarıda ise ayakkabı içine silikon topuk-taban destekleri konmalıdır. Giyilen ayakkabıların tabanı, zemindeki çıkıntı ve düzensizlikleri ayağa yansıtmayacak şekilde sert/kalın olmalıdır. İnce tabanlı sandalet tarzı ayakkabılarla dışarı çıkılmamalıdır. Ağrı kesiciler ve ılık su banyoları kısmen rahatlatıcı olabilir. Ayak masajı, ayak tabanı-ayak bileği germe egzersizleri ve ayak içi kasları çalıştıran egzersizler (parmaklarla havlu buruşturma, bilye toplama, vb) önerilir.
İnatçı ve şiddetli durumlarda, 1990’lardan beri Avrupa’da kullanılan, 2000 yılında FDA onayı alarak Amerika ve tüm dünyada popüler hale gelen ESWT yöntemi uygulanmalıdır. Hiçbir yan etkisi yada vücuda zararı olmayan, ağrısız ve hızlı etkili olan bu yöntemde vücuda her hangi bir kimyasal madde verilmez. Özel bir pnömatik kompresör benzeri cihaz yardımıyla vücuda güçlü şok dalgaları yollanarak ağrı ve yangı azaltılır, hasarlı dokuların yenilenmesi sağlanır. Beş-yedi gün aralıklarla tekrarlanan 3-5 seans sonunda hastaların büyük çoğunluğunda rahatlama görülmektedir.
Eğer yine sonuç alınamaz ise ağrılı bölgeye kortikosteroid enjeksiyonu denenebilir. Ancak bu yöntemin bazı istenmeyen etkileri olduğu unutulmamalıdır. Bazı hastalarda fasya yırtıklarına, bazılarında ise yağ yastığı atrofisine yol açarak ağrının ve basma zorluğunun artışına sebep olabilir. Bunların dışında da uygulana gelen diğer bazı yöntemler olmakla birlikte (laser, ultrason, manuplasyon, taping, vb), bunların etkinliğine dair bilgi ve kanıt yoktur.
Tüm tedavi seçenekleri denenip başlangıçtan itibaren bir yıl geçmesine rağmen sonuç alınamıyor ise son çare cerrahi tedavidir, ancak bu yönteme başvurmaya genellikle gerek kalmaz.
Kaynak
BEĞEN
Paylaş
Paylaş
Cevapla
Kapat
Saat: 22:28
Hoş Geldiniz Ziyaretçi
Ücretsiz
üye olarak sohbete ve
forumlarımıza katılabilirsiniz.
Üye olmak için lütfen
tıklayınız
.
Son Mesajlar
Yenile
Yükleniyor...