Arama


Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
7 Ocak 2011       Mesaj #3
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Ad:  meniskus_big-203x250.jpg
Gösterim: 1400
Boyut:  6.6 KB

Menisküs diz eklemimizde bulunur , yarım ay şeklindedir ve kıkırdak yapıdan oluşur. Dizdeki hareketleri kontrol eden menisküsler, bacağın üstündeki ve altındaki iki kemiğin hareket esnasında birbiriyle sürtünerek aşınmasını önler. Menisküs dokusu, içinde kan dolaşımının yer aldığı dokulardandır. Kıkırdak doku özelliğinin yanı sıra kas dokusu benzeri bir kıvama sahiptir. Menisküs dokusu oldukça konforlu bir eklem dokusudur ve menüsküsün %15-34 ünün çıkarılması temas basıncını %350 oranında artırmaktadır. Yine menisektomili ( ameliyat sırasında menisküsün bir kısmının çıkarılması) bir dizin şok emici etkisi %20 oranında azalır.

Menisküs yırtığı nasıl oluşur ?

Menisküs dokusu, ani dönme hareketleri başta olmak üzere, dizdeki travmalar sonucu yırtılabilmektedir. Daha çok sporcularda görüldüğü için menisküs yırtığı bir sporcu hastalığı olarak görülmektedir. Ancak menisküs rahatsızlıkları sadece sporcularda değil, dizini herhangi bir şekilde zorlamış kişilerde görülebilir. Trafik kazaları, diz üstüne düşmeler, ayak yerde sabitken gövdenin diz üzerinde dönmesi , futbol veya kayak gibi sporlarda dizdeki dönme hareketleri, ayağın takılması, yaşlılarda devamlı olarak dize alınan küçük darbelerin birikmesi menisküs yırtığına neden olabilir.

Menisküs yırtığı belirtileri nelerdir?

Hastalığın belirtileri arsında dizde ağrı, kilitlenme, hareket kısıtlılığı ve sıvı toplanması gibi çeşitli şikayetler yanısıra yürümede zorluklar, dizde genel bir ağrı olarak da kendini göstermektedir. Genel olarak , ağrı ve şişlik, eklemin hareket açıklığında azalma, diz içinde sıvı birikmesi,takılma, kilitlenme ve dizde sıvı akışı hissi olarak sıralayabiliriz.

Menisküs yırtığı tanısı nasıl konulur?

Menisküs yırtığı erken tanısı önemlidir. Kıkırdağın uzun süreli yırtık kalması ve buna karşılık herhangi bir tedavi görmemek, dizde kıkırdak hasarı ve kireçlenmeye neden olmaktadır. Bu sebeplerle doktora erken başvurmak, diz ağrılarını hafife almamak, aynı şekilde, hastalığın iyi bilinmesi, hastalıkla savaşta çok önemlidir.
Doktor tarafından şikayetleriniz ayrıntılı olarak sorgulanır. Şikayetlerinizin nasıl ve ne zaman başladığı, herhangi bir travma varlığı, hangi hareketlerle şikayetlerinizin arttığı, gün içerisindeki değişkenliği, gibi ayrıntılı sorular sorulur ve diz muayenesi yapılır. Muayene sırasında vücudun ve dizin genel görünümü, duruş, dizilim ve hareket izlenir. Dizin üzerinde belli noktalar elle bastırma yoluyla ağrı yerleri ve ek bir oluşum varlığı aranır.Diz hareket açıklığı, hareket sırasında ağrı ve özel testlerle ayrıcı tanıya gidilir. Röntgen, MRI ve Artroskopi ile tanı kesinliği sağlanır.

Menisküs yırtığı tedavisi

Tanı konulduktan sonra tedavi aşamasına geçilir, öncelik şikayetleri giderme ve vücut tepkilerini (şişme, ödem ve hareket kısıtlılığı gibi) azaltma amaçlıdır. Dinlenme, buz uygulama, bandaj, dizin vücuttan yukarıda tutulması ile başlanır.

Ağrı ve şişliği gidermeye yönelik ağrı kesici ilaçlar önerilebilmektedir. Fizik tedavi ve kas güçlendirici egzersizlerden faydalanılabilir. Menisküsün dış 1/3′lük bir bölümünden kan dolaşımı geçmektedir. Bu bölge iyi bir dinlenmeyle düzelmektedir. Ancak iç 2/3′ünde kan dolaşımı bulunmamaktadır. Bu nedenle bu bölge onarılamamaktadır. Menisküs yırtıkları dizin ameliyat gerektiren en sık yaralanmalarıdır. İki çeşit menisküs yırtığı vardır. Birinci tip genelde gençlerde görülen travma sonrası oluşan yırtıklardır. İkinci tip ise yaşlılarda görülen menisküsün esnekliğini kaybetmesi sonucu oluşan ve sıklıkla eklem kireçlenmesiyle seyreden yırtıklardır. Genelde menisküs yırtıklarının tedavisi yırtık olan kısmın çıkartılmasıdır. Bu yapılırken mümkün olduğunca sağlam menisküs korunmaya çalışılır. Bu işlem artroskopi denilen cerrahi teknik ile yapılmaktadır. Bu yöntem sayesinde dizin içindeki yapılar tam olarak görülebilmekte, menisküs yırtığı mümkün olduğunca sağlam kısım korunarak çıkartılabilmektedir. Küçük yara izi olması ve dize zarar verilmeden yapılabilmesinden dolayı iyileşme daha çabuk olmaktadır. Hastalar günlük hayatlarına çok kısa zamanda dönebilmektedirler.

Tipik bir cerrahi müdahele sonrası, hastalar 3-5 saat içinde yürüyebilmektedir ve 1 ay içerisinde de spora başlayabilmektedir.