23 Aralık 1930'ta, sabahın erkan saatlerinde Menemen meydanında 5-6 kişi görüldü. Bunların arasından esrar satan ve para kazanan Giritli Derviş Mehmet'te vardı. Bazı kaynaklarda bu tarikatın esrar satarak para kazandığı söylenir.
O zamanlarda Kubilay genç bir öğretmen... 24 yaşında. Menemen'e atanmış yedek assubay. Derviş Mehmet elinde mavzer ile havaya birkaç ateş açıyor sonra "Kardeşimiz camiinin sancağını alacak. Bu sancağın altında toplanmayan bizden değildir, kafirdir. Şapka giyen kafirdir kardeşlerim." deyip tekbir edip dualar okuyorlardı. Sonra bir yobaz yeşil sancağı alıp, çukurlu olan bir yere sancağı diker. Daha sonra Derviş Mehmet tekbirler getirmeye başlar. Diğerleride yeşil sancağın etrafında dolaşmakta ve zikr etmektedirler.
O sırada Kubilay gelir. Onlara bu işi bırakmalarını bu yaptıklarının hatalı bir davranış olduğunu, sonucunda cezalarının çok ağır olacağını söyledi. Buna yobazlar mavzerin kurşunuyla cevap verirler. Kubilay ayağından vurulur. Bunu gören Hasan ve Şevki adında iki bahçıvan, silahlı ateş açar. 1-2 yobaz yaralanır. Ama o sırada Hasan ve Şevkide ölmüştür. Kubilay o sırada camiye doğru kaçmıştır ama yaranın etkisiyle yere yatmıştır. O sırada Derviş Mehmet onu bulup, çantasından çıkardığı keskin kör bıçağıyla Kubilay'ın başını keser. O sırada bir başkası esnaftan ip getirir. Bu yobazlar Kubilay'ın kesik başının kanını bir güzel içtikten sonra tekbirler getirerek. Bayrağa takarlar. Daha sonra sokak gezdirmeye başlarlar.
O sırada Alay komutanı ve birkaç alay birliğinden birkaç asker kahvenin oradan (yobazların çaprazında) taramalı tüfeklerle ateş açar. Eli sancaklı kişi, sancağı bir yere bırakıp mavzerle karşılık vermeye çalışır ama o da vurulur. Aralarından 1-2 kişi kaçar. Onlardan birkaç hafta aramadan sonra bulunurlar ve ertesi gün diğerleri gibi onlarda idam edilir. İstanbul'dan getirilen Şeyh Es'at Hazretleride, ağır hapise çarptırılmıştır.
Bu haber Atatürk'e iletilmiştir ve sanıkların idamından önce Atatürk'ün emriyle bazı sanıklar, Kubilay'ın öldürüldüğü yerde idam edilmiştir.